lordwilmore yazar profili

kapitalizm açısından düzen ve düzenin aktörlerine toplumun bağlılığı önemlidir. geniş halk kitlelerinin bağlılığını sağlamanın en önemli enstrümanlarından biri de din olduğuna göre islam bu coğrafyada kapitalizmin bir aparatıdır.

iyip içerisinde ruhu cumhur ittifakında olan ve konjonktür gereği millet ittifakı içerisinde kalmış bir kesim var. yavuz bey de bunların başında geliyor. bu tipleri susturmayı başaramazsa iyip hem muhalefeti böler ve seçimi kaybettirir hem de arzuladığı pozisyona asla gelemez.

tr sosyolojisini iyi bilen ve devamlı her toplum kesimiyle irtibatta bulunan biri olarak söylüyorum;

- akp aşağı yukarı doğru.
- chp 27-28 bandında alır.
- iyip fazla şişirme. 13-14 civarı makul.
- hdp ölüsü 9 puan alır. muhtemelen 11 alırlar.
- mhp normal, aşağı yukarı bu civarda alır.
- gelecek %1 bile alamaz, deva %3 alır.
- tdp tiktok dünyasında bile o oyu alamaz.

hdp'nin kapatılmasını iktidar asla istemez. olur da öyle bir hata yaparlarsa chp %35'i bulur ve millet ittifakı kemiksiz iktidara gelir.

ayşe hanımla aynı düşüncede olan ve ölen ermeni için de azeri için de tastamam aynı derecede üzüntü duyan birisi olarak kemal bey'in faşizmi en sağdan en sola kadar bir norm haline getirmiş bir ülkede olabileceği kadar hümanist olduğu kanaatindeyim. bu millet saldırgan, gaspçı, ahlaki normları olmayan ve empati kuramayan varlıkları sahiplenip "vatan evladı" derken ilkeli bir şekilde insanlık onurunun ve insan hayatının kutsiyetinin altını çizenlere ise "vatan haini" der. sayın kılıçdaroğlu bu konuda türk kamuoyunun genel çizgisinin dışında bir insani duruşu ima bile etse(ki eminim aslında öyle düşünmektedir) hırsızlarca hedef gösterilecektir.

derin devlet aparatı akşener'i tek düzgün alternatif olarak görenleri de gördü ya bu gözler. kusura bakmayın efendim o hata tansu çiller ile bir defa yapıldı. söylem geliştirmemeyi bir politika zanneden iyip istediği kadar şişirilsin geleceği yok. erdoğan rejimi eğer adil bir seçim olacaksa yıkılır gider. yerine en az 5 senedir kellesini ortaya koyarak siyaset yapan kemal kılıçdaroğlu 13.cumhurbaşkanı seçilir.

nazi ideolojisidir. bir nevi baykal chp'si böyle bir şeydi. 2013'den sonra adım adım chp bu alanı boşalttı. yerine koyma çabaları gibi gözüküyor. izmir'e ciddi yüklensinler boyalı saçlı kemalist teyzelerle emekli bürokrat ve albaylardan sağlam oy koparırlar.

ümit özdağ'ın dünyayı okuyuş şeklini zerre kadar sevmem. biraz geçmiş yazılarımı okuyanlar direkt anlayacaktır. fakat ilk defa bir siyasetçi comfort zone'dan çıkıp gerçek sorulara ve sert muhalefetle göğüs germeğe çalıştı. fena da sürdürmedi helal olsun diyorum.

öte yandan ön safta oturan gazeteci müsvettelerinin saygısız ve düzeysiz davranışları insanı çileden çıkartacak seviyedeydi. özlem gürses harici diğerleri söz kesme, saygısızlık ve lakaytlık konusunda ibretlik şovlar sergiledi. kendi tv kanallarına çıkardıkları iki kelimeyi bir araya getiremeyen, ülkenin 20 senenin sonunda geldiği enkaz vaziyetinden sorumlu ve boğazına kadar yolsuzluğa batmış iktidar elitleri karşısında sinmiş kediye döndükleri halde yeni parti kurmuş ve doğru/yanlış bir şeyler anlatmaya çabalayan bir adamı hırpalamaları omurgasızlığın ve ikiyüzlülüğün resmiydi.

vekilin ne önemi kaldı sanki. sıhhatli yolculuklar dilerim tabii de 120 tane el kaldırıp indirme memurunun başına bir şey gelmesi sıradan 120 insanın başına bir şey gelmesi ile aynıdır.

faşist rejime yalakalık yapan ve dini törene siyaset karıştıran şarlatana karşı tutuklanacağını bile bile gerçek bir din adamının vermesi gereken karşılığı vermiş. helal olsun demek düşer...

lozan antlaşması 1.dünya savaşı'nı türkiye açısından bitiren anlaşmadır. türkiye 1.dünya savaşı'nda ağır hezimete uğradı. buna karşılık çok ağır koşullar öngören sevr dayatıldı. sevr koşullarına karşı anadolu'da 3 senelik bir direniş oldu ve lozan'da birtakım kayıpları geri kurtarabildi türkiye tarafı.

dolayısıyla iki tarafın da çomarları bu konuda kaydadeğer ölçüde cahildir.

1-) lozan antlaşması bir zafer değildir. ancak önceki antlaşmaya nispetle(sevr) türkiye'nin az çok belini doğrultabileceği bir konjonktürü sağlamıştır. ırak, suriye(hatay hariç), levant, arap yarımadası, balkanlar ve ege adaları(gökçe-bozca adalar hariç) üzerindeki hak iddialarını türkiye terk etmiştir.

2-) cumhuriyet dönemini ve özellikle atış serbest alan olduğu için inönü'yü itibarsızlaştırmak için öne serilen tezler afakidir. ege adaları fiilen 1913 uşi antlaşması ile bırakılmıştı. statüko lozan ile tekrar tasdik edildi. meriç nehri ötesi 1912'de kaybedilmişti edirne'nin statüsü tartışmalıydı o türkiye tarafında kaldı. kilis'in ötesinde nüfus üstünlüğü açıkça araplardaydı ve oralarda türk tarafı feci mağlup edilmişti. türkiye'nin musul, kerkük ile hatay üzerinde nüfus bakımından hak iddia etmesi mümkün olabilirdi. musul ve kerkük'ü ingiliz tarafının bırakmaya niyeti yoktu. o gün iki ülke arasındaki askeri farkın 1'e 30, ekonomik farkın 1'e 50 gibi bir oranda olduğu düşünülürse türkiye tarafının bu konuda şansı olmadığı da açıktır. 2.dünya savaşı arefesinde fransa'nın başında çok daha büyük belalar olmasından istifade ederek hatay katakulliye getirilip tr'ye bağlandı.

piyasa dinamiklerinden bihaber bazı arkadaşlar esnafı eleştirmiş. maliyet yükselirse zam yapılır. bunlar hayır kurumu değil sonuçta. ayrıca işletme dinamiklerinde bir diğer hadise belirsizliktir. belirsizlik ve güvensizlik ortamında risk payını da dahil etmek gerekir. enflasyon ve risk payı düşükse o zaman piyasa içi rekabet fiyatları baskılar, iyimser hava oluşur.

esnafa söylenmeyin. ülkede enflasyonu 3 haneye getiren iktidar sahiplerine, milyarlarca dolar çalıp giden iktidar ortağı çetelere, kütle işgal etmekten başka bir vasfı olmayan yokluğu varlığından faydalı memurlara ve bütün olanlara karşın ikna edici bir bütünlük sağlayamayan muhalefete söylenin. fakat heyhat. bir millet neyi hak ederse onu bulur vesselam...

insanlıktan nasibini almamış fanatik bir sürüngenin yazısı. işin dramatik tarafı bu gibi mahluklar en çok sözde temsil ettikleri kitleye zarar veriyor. muhafazakar camiada sözü dinlenesi aklı başında insanlar da var ama sözlerinin kıymeti kalmıyor.

dümdüz insanlık suçudur. saplantılı ideolojilerin her çeşidi gibi yetişkin bireyler ne yaparsa yapsın bunu karar alma imkanı olmayan bebeklerine dayatamaz. yazık olmuştur, sorumlusuna en yüksekten ceza verilmelidir ki caydırıcı olsun.

yanlış konulara takılarak hatalı tepkiler vermek ve asıl olayı kaçırarak suçlu konuma düşmek herhalde tr tipi muhalif kesimin en büyük sorunu.

dünya'nın her yerinde her büyük firma çeşitli farklı dillerde kıyafet basımı yapar. arapça'ya yönelik ekstra hassasiyet komik kaçıyor. aynı firmanın ürettiği ingilizce yahut fransızca baskılara laf ediyor musunuz? yoksa farkında bile olmadığınız bir faşizmden mi muzdaripsiniz?

öte yandan söz konusu firmanın iktidar çevrelerince kayrıldığı, ülkedeki yolsuzluk zincirinin tekstil ayağında yer aldığı ve şimdiye kadar milyonlarca dolar usulsüz kazanç sağladığı gerçeği kimsenin dikkatini çekmez. eleştiri bu noktadan yapılmaz.

ama o da ne! arapça basılı t-shirt çıkartmışlar. tabii bu büyük mesele...

hükümetleri boğazına kadar suça batmış 70'lerin latin amerika ülkeleri vardı. onlarda bile bu tarz skandallar çok insanın itibarının silinmesine, iş hayatının sona ermesine ve hakkında soruşturmalar açılmasına yeterli olurdu. 2022 türkiye'sinde ise anca dedikodu malzemesi oluyor. kabile devleti resmen...

"en" olmak o kadar önemli mi cidden? bence "o" öyle düşünsün yeter.

türkiye'nin ilk uç sağ mülteci karşıtı partisini kurmuş kişi. siyasi rant sağlamak adına doğru alana yönelmiş bir siyasetçi. muhalefet bloğunun hareket alanını kısıtlamaması gerek. kendi çapında %1-2 oy alır belki.

kesinlikle katıldığım bir önerme. devletin son derece liyakatli ve donanımlı bir azınlığı istihdam etmesi gerek. memur sayısı çok, pek çoğunun kayda değer bir işi yok. bazı yerlerde teknolojik çözümler sırf vezneci, kağıt kürekçi memur takımı aç kalmasın da oylar eksilmesin mantığıyla gecikiyor. toplumdaki "devlete kapak atma" zihniyeti mental obezleşme ve girişimci ruhtan yoksun beleşçi kitleler yaratıyor. şimdiki memur sayısı elbette devletin sırtındaki urdur.

fakat;

söz konusu şahıs akp milletvekili olunca adama sormazlar mı kardeşim...

memur sayısı
2003: 2 milyon 187 bin 599
2021: 4 milyon 877 bin 270

sosyal medyada norm halini alan linç kültürü önünü arkasını bilmeden sürü psikolojisiyle saldırma anlayışını doğuruyor. ümit bey de buna en çok hizmet eden popülist politikacı.

erdoğan iktidarının 2013'den bu yana sürdürdüğü plansız, programsız, düzensiz mülteci kabulü hadisesi bir kepazeliktir. bu bir tarafta dursun...

fakat arkadaşlar suriye'den gelen herkes de öyle sefil halde gelmiyor. parası olan, yatırım yapan, istihdam yaratan insanlar da geliyor. bu insanlara da hükümetler dünyanın her yerinde imkanlar açar. vatandaşlık prosedürlerini hızlandırır, imtiyazlar verir. kaldı ki ticaretin içinde olduğumdan şunu da söyleyebilirim ki çeşitli türk şirketlerinde yatırımcı olan ve tr'den vatandaşlık almış, ev almış, arazi almış, pasaport almış, silah ruhsatı almış pek çok avrupalı ile karşılaştım.

bu durum sizleri rahatsız etmiyor mesela ama konu ortadoğulu birisi olunca çok batıyor. bundaki ırkçılık payını biraz düşünün derim sadece. bu insanlar çalıp çırpmıyor, hükümet de bu insanların kara kaşına kara gözüne kurban olduğundan bunları vermiyor. eleştirirken de ahlaki ilkeleri kaçırmamaya dikkat edelim...