lozan hezimetinin 99. yıl dönümü

lozan barış antlaşmasıyla kara sınırlarımız çizilmiş, kapitülasyonlar kaldırılmış, yunanistan’da kalan türk azınlığının hakları güvenceye alınmış, kıyılarımıza yakın yunan adalarının gayrıaskeri statüsü teyit edilmiştir. böyle bir antlaşma için tutupta hezimet demek hiç hoş değil ve haksızlık.

keşke daha iyisi olabilirdi diyebiliriz, buna lafım yok. fakat hezimet vs. demek hoş değil ve doğru da değil. ne etik açıdan ne de siyasi açıdan.
lord curzon, lozandaki başarımıza atıf yaparak ismet paşaya şunları söylemiştir.
"ismet, bana her şeyden çok bir müzik kutusunu hatırlatıyorsun. bizi iyice bıktırıncaya kadar her gün aynı eski şarkıyı çalıyorsun: 'egemenlik, egemenlik, egemenlik.'"

görüşmeler sırasında lord curzon’un söylediği sözleri, lozan kahramanı ismet inönü hayatı boyunca unutmadı.

"harap bir memleketi imar etmek için, önümüzde diz çökeceksiniz." demiş. ve ismet paşa ne olursa olsun borç almamıştır bu ülkelerden...

tutupta vefat edip gitmiş insanlar hakkında konuşmak onların rahat yatmasını engellemek hoş değil.

yeni ak itten sonrasını okumadım.

lozan sizin neyinize zaten. gidin fethullahin pis mendillerini emin.

nankör vatan hainleri, dedeniz gibi sevr'i kabul etmiş olsaydık bugün ortada ne türk devleti ne de türk nüfusu olacaktı. lozan 1. dünya savaşı sonrası hiçbir milletin elde edemediği kadar büyük bir başarıdır.

lozan'da istenilen her şey alınamamıştır ancak hezimet demek büyük ahlaksızlıktır.

yorumsuz...

lozan'a hezimet diyen yeni akit olunca lozan'ın dönemi açısından ne denli büyük bir zafer olduğunu anlamamak imkansız.
bir süredir edindiğim tecrübeye istinaden, yeni akit başarı diyorsa başarısızlık, hezimet diyorsa zafer vardır.

lozan türkiye cumhuriyeti'nin tapu senedidir. türkiye cumhuriyetine düşman yavşakların (bit yavrularının) bunu hezimet olarak görmesi normaldir.

not: ilk olarak lloyd george hezimet olarak kullanmıştır lozan anlaşmasını. kimler kimlerle beraber.

hükümet değişince ekonomik olarak ayakta kalabilecek mi diye merak ettiğim gastemsi.

diye manşet attı vatan topraklarını araplar'a sorgusuz sualsiz satanlar.

(bkz: salak, yemin ederim gerizekalı bu çocuk) buna hezimet demek, her gün otla beslenip, düşünmememeyi gerektirir.

siyasal islam'dan çok şey beklemeyin. şaşırmadım...

bedava dağıtsalar alıp tuvalet kağıdı yapmam, gider parasıyla tuvalet kağıdı alırım; bunu gazete diye okuyan var mı?

ak itlerin zoruna gitsin; yunan galip gelemedi, vahdettin ingiliz toprağında, saltanat hilafet zamazingoları toprağın dibini boyladı, dayatmacı çağdışı osmanlı tarih oldu, cumhuriyet geldi, şanlı mustafa kemal paşa ülkenin başkentinde huzur içinde uyuyor.
zoruna gidenin anasının örekesine kadar yolu var. tarih bir kere yazıldı, ağlasanız da kudursanız da değişmeyecek.

akit lerin havlayarak üzüldüğü olay

lozan antlaşması 1.dünya savaşı'nı türkiye açısından bitiren anlaşmadır. türkiye 1.dünya savaşı'nda ağır hezimete uğradı. buna karşılık çok ağır koşullar öngören sevr dayatıldı. sevr koşullarına karşı anadolu'da 3 senelik bir direniş oldu ve lozan'da birtakım kayıpları geri kurtarabildi türkiye tarafı.

dolayısıyla iki tarafın da çomarları bu konuda kaydadeğer ölçüde cahildir.

1-) lozan antlaşması bir zafer değildir. ancak önceki antlaşmaya nispetle(sevr) türkiye'nin az çok belini doğrultabileceği bir konjonktürü sağlamıştır. ırak, suriye(hatay hariç), levant, arap yarımadası, balkanlar ve ege adaları(gökçe-bozca adalar hariç) üzerindeki hak iddialarını türkiye terk etmiştir.

2-) cumhuriyet dönemini ve özellikle atış serbest alan olduğu için inönü'yü itibarsızlaştırmak için öne serilen tezler afakidir. ege adaları fiilen 1913 uşi antlaşması ile bırakılmıştı. statüko lozan ile tekrar tasdik edildi. meriç nehri ötesi 1912'de kaybedilmişti edirne'nin statüsü tartışmalıydı o türkiye tarafında kaldı. kilis'in ötesinde nüfus üstünlüğü açıkça araplardaydı ve oralarda türk tarafı feci mağlup edilmişti. türkiye'nin musul, kerkük ile hatay üzerinde nüfus bakımından hak iddia etmesi mümkün olabilirdi. musul ve kerkük'ü ingiliz tarafının bırakmaya niyeti yoktu. o gün iki ülke arasındaki askeri farkın 1'e 30, ekonomik farkın 1'e 50 gibi bir oranda olduğu düşünülürse türkiye tarafının bu konuda şansı olmadığı da açıktır. 2.dünya savaşı arefesinde fransa'nın başında çok daha büyük belalar olmasından istifade ederek hatay katakulliye getirilip tr'ye bağlandı.

çok enteresandır. ingiliz gemisine binip kaçan sultan için hiçbir yorum getiremez de ondan bilmem kaç öncekine sığınır bunnnar. sevr ne datlumm zafer mi o?

oğlum lozani siz imzalasaniz ülkeyi verir üstüne bir de domalirdik kime neyi anlatıyor lan bunlar?

bu işler medrese diplomatlarınin değil monşer diye asagiladiginiz diplomatların isi sizin kafanız basmaz.

(bkz: bsg dedirten müslüman zırvaları)
(bkz: kafa ütüleyen fetöcü zırvaları) ve (bkz: kafa ütüleyen tayyipist zırvaları)
(bkz: arapperest kişilik bozukluğu)