mavi ekran yazar profili

tevratta, yahudilerin ebediyete kadar sürgün hayatı yaşayacakları, süleyman'ın mabedi yeryüzünde tekrar inşa edilene kadar devlet kurmaları yasaklanmıştır. bu ise kıyameti göstermektedir.

bu yüzden ortodoks yahudiler, israil'i kabul etmez, askerliği reddeder, kendi okullarında okur, o topraklardan "kenan diyarı" olarak bahseder ve filistin bayrağı taşıyıp eylem yaparlar.

yani kendi dinlerinde bile bir adı yoktur israil'in. yalnızca abd kuklası, ortadoğu'nun karakolu görevini yürütmektedir. ve yıkılmayı beklemektedir...

"hamaslı militanlar kadınlara tecavüz etti, bebeklerin kafasını kesti" yalanlarını uydurdular. belge istenildiğinde sunamadılar...

hamas'ın koordine olduğunu söyleyerek gazze'de bombalanmadık hastane, yerleşim birimi ve okul bırakmadılar. kadın-çocuk demeden katlettiler...

kendilerine meşru bir zemin yaratacaklarını iddia edip daha da rezil oldular...

geçenlerde israil askerleri, filistinli tutsaklara işkence ve tecavüz ettiği için haklarında soruşturma başlatıldı. israilli faşistler ise sde teiman gözaltı merkezini bastı. ayrıca bu işkence ve tecavüzlerin kayıtları ortaya çıkmasaydı, israil'in soruşturmaları açmayacağı herkesin mâlumu...

medyascope.tv/2024/07/29/fi...

böyle bir apartheidı savunmak için insanlığını kaybetmiş olmak gerekir. yarın bir gün aynadaki yüzünüze tükürmemek için her duyduğunuza inanmayın, siyasal bilginiz yoksa varmış gibi davranmayın.

yeni siyasi büro başkanı yahya sinvar olmuş olan örgüt...

aslında bunun için düşünülen isim halid meşal'di. kendisi, hamas'ın iran'la yakın ilişkiler kurmasına çekimser yaklaşan biri. haniye'den önce başkanlık görevini üstlendiğinde, bu tavrına karşılık iran, hamas'la ilişkilerini keserken, askeri kanatla teması sürdürdü. bunun sebebi ise muhammed deyf (kassam tugayları komutanı) ve yahya sinvar'ın hamas içinde her iki kanatta söz sahibi olmalarıydı.

yani halid meşal, diğer arap ülkelerine derdini anlatmak istedi. bunun için hamas bürosu, suriye'den katar'a taşındı ancak sonuç alıcı bir gelişme yaşanmadı.

diğer taraftan tutum zamanla değişti ve bugün, direniş ekseni olarak ifade edilen ittifak filistin'e en büyük desteği sunuyor.

yahya sinvar'ın başkanlığa seçilmesi, hamas'ın bu tavrını sürdüreceğinin bir işareti oldu.

tanrı inancının binlerce yıllik tarihi var. insan, ulaşamadığı nesneleri tanrı kabul ediyor başta. ilkel dönemin anaerkil topluluklarında klanın annesine tanrıça deniliyor. adem, başını yukarı kaldırıyor, gökyüzünü görüyor ve tapıyor. huzura ermek için kendisinden güçlü bir varlığı kabul etmek istiyor. bugün olduğu gibi...

insanlık tarihinde binlerce yıldır değişmeyen gelenekler, davranışlar vardır. uykudayken birden irkilmek, köpeğin evcilleştirilmesi ve huzura ermek için dine vakıf olmak gibi...

ancak o tarihlerden bugüne değin ahlak yalnızca dinin yazılı kurallarında kaldı. ne dinle ilgili bir bağlantısı ne de paralelliği var.

sırf dört kitapta ahlak sıklıkla vurgulanıyor, dinler kendi değerlerini "ahlak" olarak açıklıyor diye neden din ve ahlakı aynı kefeye koyalım ki? ahlak, dinin tekelinde mi?

yobaz tanımına nerden baktığınıza bağlı...

mesela bu ülkede yalan haberlere sürü halinde ilk kim zıplıyor? tarih konusunda uydurmaca hikayeleri kim anlatıyor? ülkede algı operasyonu olduğu belli olan olaylara kolayca inanan kim? hangi güruh okumadan bilgi sahibidir?



www.birgun.net/haber/6-yasi...

www.cumhuriyet.com.tr/siyas...

eksisozluk.com/entry/139841209

"solcu yobaz"dan kastınız genel değilse onlara da örnek verilebilir. tabi sol kavramının içi boşaltıldığından, kimin sol olduğunu görmek zorlaştı...



t24.com.tr/haber/1881-tane-...

taksim'in son demlerini yaşadığı zamanlar rock barlar sıklıkla bu grubu çalmayı tercih ederlerdi. ardından canlı müzik ve kargaşa çıkardı...

yerli ve milli olduğundandı galiba.

bir de 90'lı yılların yerel protest ve folk müzik gruplarının çıkardığı, ressamlar tarafından işlenmiş albüm kapakları var. koymaya üşendim.

daha önceki sözlük hesabımda bu başlığa yazdığım bir entry vardı, silmişler. halbuki içinde ne hakaret vardı ne de üçüncü kişilerle muhattaplık. istatistik kasıp hit yakalayan iki-üç discord ergeni olduklarını tahmin ettiğimden mütevellit bunları normal karşılıyorum. ama sizin için ha bir eksik ya da fazla ne fark eder ki?

hatalarını yüzüne ifade ettiğinizde bunu kabul etmeyerek saldırganlaşan insanlar vardır. çünkü dünyaya üst pencereden baktıkları için eleştiri ya da yanlışı kabul etmezler. ancak en aşağıda olduklarının farkına varmazlar. sözlük yönetimi böyle bir ruh hali içinde kanımca.

umarım dünyanın farkına varırsınız çocuklar. çünkü dünyada ezbere yer yok.

ortadoğu'da etik kurallara sahip, ulusal bir dava güden tek islamcı örgüt. zaten kuruluş amacı da bununla paraleldir. seküler el fetih'in israil'le yakınlaşıp oslo masasında filistin'i satması, bu politikalar ekseninde fhkc ve diğer kendini ml olarak lanse eden hareketlerin güç kaybı hamas'ın güçlenmesine sebep oldu.

ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, el kaide ve ışid'in filistin rüyası vardı. bu rüyayı bozan yine hamas oldu.

el kaide, hamas'tan kendisine filistin'de alan açmasını istedi. ancak hamas buna izin vermedi. el kaide ise zaman zaman hamas'ın attığı adımları takip ederek ''tekfircilik''le suçladı. bazen tehdit etti.

www.salom.com.tr/arsiv/habe...

ışid, güçlendiği 2014'te gazze'de olmayı talep etti. hamas yine reddetti. ışid, el kaide gibi bu konuda pasif davranmadı. gazze'ye girmekle tehdit etti. hamas'ı kafir olmakla suçladı.

www.bbc.com/turkce/articles...

hamas'ın bu konudaki tavrının birkaç sebebi var.

1- filistin davası gütmeyen hiçbir örgütü kendi alanında barındırmak istemiyor. bu yüzden el kaide ve ışid hamas'ı milliyetçilikle suçluyor. el kaide ve ışid bir islam devleti hedeflediler. ışid bunu suriye ve ırak'ta gösterdi. hamas'ın böyle bir hedefi yok. amacı bağımsız bir filistin devleti kurmak. onun dışında toprağını genişletip cihatçı islam devleti kurmak gibi bir derdi yok.

2- ışid ve hamas'ın gazze'yi istemesinin bir diğer amacı insan devşirmek. hamas'ın buna müsaade etmemesi bir yana, filistinlilerin kendi davasını ortada bırakıp oraya yönelmeleri için bir sebep yok ortada.

3- hamas kendini islamcı olarak nitelendirse de, geçmişte filistin'de nasıl mücadeleler verildiği mevcut. filistin halkı, diğer arap ülkelerine nazaran din konusunda daha ılımlı. batı şeria ise seküler bir konuma sahip. muhtemelen el kaide ya da ışid hedefledikleri gibi gazze ya da batı şeria'ya girselerdi, umduklarını bulamayacaklardı.

vs.

7 ekim'i erteleyen günlerde, israil nablus ve cenin şehirlerinde bulunan kampları basıp, sivil filistinlileri katletti.

7 ekim'den bugüne ise 39 bin 445 sivil öldü. yarısı kadın ve binlercesi bebek olmak üzere çocuk.

batı şeria'da her iki günde bir, filistinli bir çocuk israil askerleri tarafından katlediliyor.

eğer filistinliler topraklarını savunmayıp aksa tufanını başlatmasaydı, israil yine bir bahaneyle işgalini sürdürecekti. biri senin evini silahla basıp, "burası benim" derse ona onay mı verirsin? bugün filistinliler bunu yaşıyor.

böylesi bir katliamda bile "ama" diyebilecek bir kişi, insanlığını kaybetmiş demektir.

54 doğumlular için söylenilecek çok şey var...

- istanbul'un dışında kalan, en yaşlısı 50'de kurulmuş mahalleler. bu mahallelerde varolan kültür. insanların samimiyeti ve dayanışması.

- osmanbey, şişhane, kurtuluş civarlarında günübirlik tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak işportacılar. karaborsadan ekmek satanı bile vardı. bugün, o taraflarda gördüğünüz tüm işportacıların kökeni, yetmişlere dayanır.

- sinema gösterimleri. maaşınızın verildiği gün, arkadaşlarınızla yapabileceğiniz en iyi aktivitelerden biriydi. tiyatrolarda yaygındı ama bugün olduğu gibi sinema daha ağır basıyordu insanlarda.

- tülay german, ruhi su, cem karaca konserleri. eğer bu üçünden birinin konserine gittiyseniz, gerçek bir efsane nesilsiniz.

- dönemin politik atmosferi. insanların haklarına sahip çıkarak, yanyana gelebilmeleri. sağ-sol çatışması diye adlandırdıkları şey, faşistlerin bu insanlara silah doğrultması.

- beyoğlu'nda gezmek. emin̈onü'ne gitmek ve ardından gülhane'de kağıt helva-çay yapmak. o gün bunları yapan bir insan, bugün aynı tadı alır mı, sanmam.

her ne kadar bugün bile açıklanamayan, günümüze yansıyan sonuçları olsa da güzel günlerdi...

hamas'a bir şey teslim ettiği yok. oslo görüşmeleriyle birlikte filistin'i israil'e peşkeş çekmiştir. filistin'in bugünkü konumunun sorumlularından biridir. mesela batı şeria'yı fkö yönetiyor ama yerleşimciler kolayca gelip filistinlilerin evini işgal edebiliyor. fkö, israil yöneticilerinin cenazesine katılıyor ama bir gün davasına sahip çıkmakta aciz kalıyor ya da sorumlu olarak hamas ya da diğer grupları görüyor.

hamas'ın kuruluş nedeni filistin direnişinin devrimci özünden ayrılıp islamcı ve reformcu çizgide ilerlemesiydi. hamas bu profile uygun bir çizgideydi ama intifada patlayınca direkt olarak israil için bir tehdit olarak görüldü. yöneticileri suikaste uğradılar, öldürüldüler vs.

direniş on beş gruptan oluşuyor. içinde sekülerinden marksisti, islamcısından ılımlısı çeşitli kurumlar var. fhkc, islami cihat (iran'a yakın) ve hamas aynı masaya oturuyor. bir düşünün fhkc neden hamas'la beraber hareket edip ortak operasyonlara çıkıyor.

z kuşağı ideologlarından.

gidin açıp iki kitap okuyun. her insanın bilgiye ihtiyacı vardır ama bu tip zibidilerden sağlanması sağlıklı değil. sonra sokakta iki entellik taslayacağım diye ezber ezber konuşup akademisyenlerin asabını bozuyorsunuz çocuklar.

zaten diamond tema ya da muadillerinin size fayda sağladığı da yok. mesela daha önceden bu elemanın bir iki videosuna denk gelip izledim. "ben haftada yüze yakın kitap okuyorum" gibi bir şey söylemişti. haftada yüz kitap okuyup tarih konusunda lise kitaplarından daha sığ ve subjektif bilgiler vermekte başarılı gerçekten. tebrik ederim.

millet işin kolayına kaçıp, kitap okumak yerine birikimini youtube shortstan sağlayınca böyle oluyor ne yazık ki.

starbucks'ın ortadoğuda bulunan şubelerinin sermayesi al-shaya adlı bir şirkete gidiyor. bu şirket ise kuveyt merkezli bir kuruluş.

tabi çok hisseli, dünyada nam salmış şirketlerin sermayesi, her ne kadar ayrı bölgelere gidiyor gibi görünse de, tek bir merkezden toplanıyor. bu boykot mevzusunun olayı da bu zaten. bilindik markalar abd'ye pay bırakmak zorunda. bu da israil'e destek demek.

ancak ikiyüzlülük olsa gerek, sen koca koca gemiler yürütüp israil'le ticareti kesmiyor ve tepkilere rağmen bunu sürdürüyorsun. özel şirketler bir yana, kamu kuruluşları bile bu ticaretin parçası ama starbucks'ı, hedef gösteriyorsun.

starbucks'ı boykot edip tepki gösterenin gerçekten halk olduğunu bilsem anlamlı olduğunu düşünürdüm. ama espressolab, gloria jeans gibi kafelerin sahiplerinin akp'li olduğunu bilince, bu hedef saptırmayı da anlıyor insan.

özellikle bunu amed, batman gibi yerlerde hüda-par'a yaptırıp, insanların dini duygularını sömürmeleri ise hiç tesadüf değil.

her ne kadar antonio gramsci, kitabın belli noktalarında dönemin atmosferine ters düşen ve ısrarlı şekilde konsey tartışmasını sovyet deneyiminden ayırsa da okunulacak değerli bir kitaptır.

türkiye'de insanların en çok bira tükettiği iddia edilen şehir.

eski araçlar, çalışmayan klima ve konforsuz koltuklar insanı çileden çıkarıyor.

12 eylül'ü resmetmiş bir grup yorum ezgisidir.

güzel bir şehirdir ancak iyi bir öğrenci şehri değildir.

harika bir mezedir.