melani yazar profili

melani kapak fotoğrafı
melani profil fotoğrafı
rozet
karma: 1553 tanım: 128 başlık: 8 takipçi: 56

son tanımları


tutunamayanlar (kitap)

turgut özben üniversiteden yakın arkadaşı selim ışık'ın intiharını gazetelerden öğrenir ve sindiremez. selim'in arkadaşlarını birbiriyle tanıştırma adeti yoktur. turgut selim'i daha iyi anlayabilmek ve de intiharının sebebini öğrenebilmek için arkadaşlarını araştırmaya başlar. süleyman kargı'ı ile tanışır ve ondan selim'e ait şarkılar ile açıklamasını edinir. işte bu açıklama kısmında tutunamayanları selim, süleyman kargı'nın ağzından açıklamıştır. tutunamayanları bir hayvan misali tasvir eder fakat asıl kastettiği hayatta kendi namına bir yer edinememiş, etrafınca anlaşılmamış, ötekileştirilmiş insanlardır; tutunamayanlar selim, turgut, süleyman, esat , aysel , metin, günseli - bunlar selim'in yakınlarıdır- melanidir. tutunamayanlar bizlerizdir. selim bunu öyle güzel betimler ki tutunamayanlar kendilerini hemen tanırlar. turgut bu süreçte kafasındaki sesi kabullenir ve onu olric olarak tanırız. olric, turgut'un destekçisidir ve ona yoldaşlık eder. turgut günseli'den -selim'in kız arkadaşı- selim'in son dönemlerinde yazdığı günlükleri alır. onun aslında atlatamadığı bir nezlenin pençesinde olduğunu ve bu bitmeyen ateşin onun psikolojisini etkileyip aslında çok korktuğu ölüme yaklaştırdığını bu şekilde öğrenir ve kendi deyimiyle bir gün" adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti." bundan sonra turgut eski turgut değildir ve de yaşantısına geri dönmez. tüm parasını bankadan çeker, uzun bir tren yolculuğuna çıkar.
devamını gör...

otomatik portakal (kitap)

roman bana 1984'ü hatırlattı. tıpkı oradaki gibi enfes distopik bir dünya karşımıza çıkıyor. alex her gece arkadaş grubuyla suç işleyen (hırsızlık, darp, tecavüz) müziğe ilgili (özellikle ludwing van beethoven'a) bir ,onun deyimiyle, kardeşimizdir. arkadaş grubunun onu yarı yolda bırakmasıyla hapse girer ve en son girdiği evde darp ettiği kadın ölünce cezası on dört yıla çıkar. o şimdi alex değil 6655321'dir. ondan ismini alıp bu sayıyı verirler. alex hapishanede rahiple arkadaş olur ona ufak tefek işlerde yardım eder. bu sayede tutkusu olan müzikten uzak kalmaz. koğuşta altı kişi kalırlar: koca yahudi, zıpzıp, doktor, zophar, duvar ve alex. alex aralarında bir sapığın bulunmadığına memnundur ta ki yaşlı bir adam aralarına gelene kadar. adam ufak tefek olmasına rağmen herkesle uğraşır, yatağı olmadığı için diğer mahkumlarınkini almaya çalışır. o yüzden kimse onu sevmez. gece de alex'in yanına yatıp kulağına edepsiz sözcükler fısıldayınca mahkumlar onu döverler. sabah adamın öldüğünü fark ederler ve bundan alex'i sorumlu tutarlar. ne varki bu koğuşta duyulunca yönetim yeni bir sistemi uygulamaya karar verir. bu sistemin adı "ludovico"dur. ludovicoya tabi tutulanlar suç işleyemez hale gelirler. bunu yazar sayfa 142'de çok güzel açıklamıştır "seni bir makine biçimine sokmuşlar. seçme hakkını elinden almışlar. toplumun kabullendiği davranış türlerine boyun eğmek zorundasın. sadece iyilik yapmakla görevli küçücük bir makinesin. buna göre müzik, cinsel ilişki, edebiyat ve her türlü sanat dinlendirici, zevk verici değil de acı çektirici birer etken oluyorlar." sistemin ilk kurbanı da alex olur. on beş günlük bir sözde 'tedavi'den sonra ne denilse kabul eden yoksa hastalanan, dayak yese karşı koyamayan, aciz biri haline gelir. çıktığında evine gider ailesi odasını kiraladıkları için onu kabul etmezler. alex ölmek ister bunun yolunun bulmak için kütüphaneye gider. kütüphanede aylar önce darp ettiği bir adamı görür adam ve yaşlı arkadaşları onu döverler. alex bunlara karşı koyamaz kütüphanenin temizlik görevlisi polis çağırır. gelen polislerse alex'in arkadaşlarından biri olan aptalof'tur. onu şehirden uzak bir araziye götürüp bir de onlar döverler ve orada bırakıp giderler. alex kan revan içinde ve soğuktan donarak en yakın eve gider. yardım ister. ev kitabın yazarına aittir yazar burada kendini kitaba dahil etmiştir. alex hapse girmeden önce bu eve gelip yağmalamış ve yazarın eşini taciz etmiştir. bu da kadının ölmesine neden olmuştur. fakat gidecek bir yeri olmadığı için bunları yazara söylemez ve hapiste çektiklerinden dolayı suçlarının aklandığını düşünür. yazar evine diplomat olan birkaç arkadaşını çağırır ve alex'ten bir yazı yayınlayarak ona uyguladıkları yöntemi anlatmasını, halka duyurmasını, onlarla birlikte protesto etmesini söyler. alex de yazar'ın daha önceki olayı hatırlamasından ve suçlulardan biri olduğunu anlamasından dolayı tedirgin olur evden gitmek ister. bunun üzerine diplomatlar onu alarak bir eve yerleştirirler. alex burada ölmeye karar verir ve pencereden atlar fakat yükseklik onun öleceği ölçüde değildir, hastaneye kaldırılır. hastanede gördüğü tedavi neticesinde ludoviconun etkilerinden kurtulur. hastaneden çıktığında yine bir arkadaş grubu kurar fakat eskisi gibi onlara ayak uyduramaz. gittiği bir kafede eski arkadaşlarından pete ile karşılaşır ve artık büyüdüğüne karar verir ertesi gün evlenecek bir kız bulmayı düşünür.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

en son ne zaman gülmüştük?
ne zaman korkmadan bakmıştık birbirimize?
ne zaman tüm kaygımız işlerimizdi?
ne zaman sevdiklerimizin bir gün gideceğini düşünmüştük şimdiyse hepsinin tasarrufunu yapmadan tek nefes aldığımız yok. belki bir gün tüm bunlar geride kalır fakat biz eskiden olduğumuz insanlar olamayacağız çünkü bizim şehrimiz yıkıldı insanlarımız öldü çünkü biz cesetler gördük çünkü biz acı çığlıklar duyduk çünkü biz günlerce dışarda soğukta aç susuz oturduk çünkü biz ölümün soğuk nefesini ensemizde hissettik. geceleri uyuyamadık gündüzleri oturamadık. biz sürekli canımızın orucunu tuttuk. bir daha gülebilir miyim bilmiyorum. sanki bir avuç diken yutmuş gibiyim nefes alamıyorum, yutkunamıyorum. sanki ölen herkesle öldüm ama kalanlarla da yas tutuyorum.
(7 şubat'da yazmışım oyları yüzünden gönderilen yardımların zehir zıkkım edildiği depremzedelerin hislerinin özeti belki de budur.)
devamını gör...

yazarların kabullendiği gerçekler

rastgele bir yerde " hayal ettiğin ne gerçek oldu ki?!" diye bir cümle okudum. düşündüm ve fark ettim ki hiçbir hayalimi gerçekleştirememişim. hayır hayallerim uçuk değildi, imkansız hiç değil. nerede yanlış yaptım bilmiyorum. velhasıl kelam bu cümleyi okuduğumdan beridir hayal kuramıyorum kırılır korkusuyla.
devamını gör...

geceye nazım hikmet'ten bir şiir bırak

"ben senden önce ölmek isterim."
sevdiklerim için tek dileğim. bunu arapçada karşılayan bir kelime var "ya aburnee" beni göm demek. her ikisi de ben senin toprağınla avunamam, arkanda bıraktığın boşluğa da dayanamam sen beni gömüver sonra ne halin varsa gör, demek gibi.
devamını gör...

beş yaşındaki size söylemek istedikleriniz

hiçbir şeyden korkma çünkü sen büyüdükçe korkuların küçülecek.
devamını gör...

değeri bilinmeyen şeyler

yaşam. sanki sonsuza dek sürecek gibi geliyor bizlere. değmeyecek yerlerde değmeyecek insanlarla tüketiyoruz, sonsuzuz ya! ama biteceğini anladığımızda, hastalandığımızda nasıl da eteklerimiz tutuşuyor. nasıl da isyan ediyoruz. oysa (said nursî'nin de deyimiyle) bize her gün yirmi dört altın veriliyor. ve biz onu kendi yapmak istediklerimizle değil toplumun bize dayattıklarıyla geçiriyoruz, yitiriyoruz, ve en sonunda yaşadığımızı kanıtlayacak hiçbir iz bırakmadan gidiyoruz.
devamını gör...

kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler

birine "hayır" demek. oysa beş harf bir nefeste söylenir gibi geliyor ama olmuyor. o midemi kaldıran ısrar temmenilerini düşündükçe bir türlü dilim varmıyor. hem sanki hayır diyince beni dünyanın en kötü insanı belleyiveriyorlar. ne münasebet canım ne yaptım ben de diyemiyorum. lütfenler, nolursunlar havada uçuşuyor. tiksiniyorum.
devamını gör...

delilikle dahilik arasındaki ince çizgi

buna asudelik deniyor ve genelde toplumdaki en başarılı kişiler asudelerdir. çünkü insanların normal olarak benimsediği sınırları aşamaya sadece onlar cüret edebilir.
devamını gör...

ciddi ciddi sözlüğün gece daha kaliteli olması

bunun nedeninin düşünmekten uyuyamayan yazarlardan kaynaklandığı kanaatindeyim. öyle ki ne yapsak ne yapsak diye düşünüp en son soluğu burada alıyoruz. her gördüğümüz başlıkta ilhamımız bir nevi çiçekleniyor. ve sözlük adeta düşüncelerden oluşmuş bir renk paletine dönüyor.
devamını gör...

sözlük yazarlarını şaşırtan şeyler

"uykusuz" ve "uykulu" sözcüklerinin aynı anlama gelmesi beni şaşırtıyor
devamını gör...

sır saklamak

bir makalede insanların sır saklama kapasiteleri olduğunu ve bu sınırı aştıklarında mutlaka birine itiraf ettiklerini okumuştum. ve makale bir insanın hayatı boyunca yalnızca 11 sırrı saklayabileceğini söylüyordu. bunları birinin sırrını saklayamazsanız üzülmeyin sizin de bir sınırınızın olduğunu hatırlayın diye yazıyorum.
devamını gör...

nasılsın sorusu

buhrandayım. hiçbir neden de yok aslında. hava kapalı sürekli yağmur yağıyor belki ondandır. içimden bir şey yapmak gelmiyor. sanki ruhum bir şırıngayla bedenimden çekilmiş gibiyim. bu satırları bile zor yazdım.
devamını gör...

bir insanı unutma yolları

tabiki o kişinin perhizini yaparak unutabilirsiniz. bunun da birkaç adımı var:
1)ona dair ne varsa atın, yakın
2)onunla gittiğiniz mekânlara bir müddet gitmeyin, hatta onunla geçtiğiniz sokaklardan bile geçmeyin
3) çivi çiviyi söker misali yeniden sevin (ki en kesin çözüm bu)
devamını gör...

anın fotoğrafı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
harabeye dönmüş şehrimde bugün günler sonra bir tebessüm belirdi.
devamını gör...

her düşünceye saygı duyulur mu sorunsalı

"kimseyi sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak zorundasın." problemi... bunu hangi polyana uydurdu bilmem ama kimseye de saygı duymak zorunda değilim yalnız kalp kırmayı etik bulmadığımdan ötürü yüzlerine karşı hoşgörülü olup içten içe fikirlerini reddederim. böyle söyleyince iki yüzlülük gibi geldi ama neyse:)
devamını gör...

hayal kırıklığına uğramak

mideme atılan yumruk gibi bir his. hak etmeyen insanlara fazla mânâ yüklemekten kaynaklanıyor genelde.
devamını gör...

insanları oldukları gibi sevmek

günümüzde çoğu kişi, insanları oldukları gibi sevmek yerine sevdikleri gibi oldurmaya çalışıyorlar. ne kadar acı. her şeyiyle, artı ve eksileriyle neden sevmiyoruz kimseyi? bu mükemmelleştime çabası niye? oysa bizi insan yapan şey kusurlarımız değil mi? zaten estetik de bu kusursuzluk çabasından doğmadı? şimdi birçok insanın çekik gözleri, kaydırak gibi burunları, kocaman dudakları var. peki neden? üstelik sadece dış görünüş de değil karakteri de aynı şekilde eğip büküp kendi kalıplarına sığdırmaya çalışıyorlar. oysa aşk insanın kendinde eksik olanı bulmasıdır, tamamlanmaktır. bir insanı olduğu gibi kabul etmeliyiz ha öyle de kabul edilebilir bir yanı yoksa elden ne gelir?
devamını gör...

her beden güzeldir saçmalığı

bu başlıktaki ilk yorumun saçmalığı peki;)
kilonun yaşla bir ilgisi yoktur buna pek tabi bir rahatsızlık gözüyle bakabilirsiniz bu normal bir şey fakat bunu bir aşağılamaya dönüştürüp yermek ise gaddarlık değil de nedir? tamam keşfetinizdeki yirmili yaşlarındaki kız kilolu ve krop giymiş peki siz hakan akkaya mısınız ve biz moda programındayız ya da ağır yaşamlar dr. nowzaradan ile tanışma onuruna mı erişiyoruz şu anda! karbondioksit, ozon... bunlardan bahsettiğinize göre de karbon ayak izini azaltmak isteyen bir çevreci de olabilirsiniz. yahut bilinçlilik ve görüntü kirliliği adı altında insanları aşağılayan sıradan birisiniz. çünkü hayat bu değil victor hugo'nun da dediği gibi"sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! ölüm her şeyi yok edecek. ruhları sevmeyi deneyin." umarım bunları hayatı boyunca sizin gibi zorbalar yüzünden utanan insanların yüzlerine söyleyip onları kırmıyorsunuzdur. sizin gibiler yüzünüzden her yıl kaç insan mide küçültme ameliyatına girip hayatını kaybediyor bir bilseniz. sizin yersiz düşünceleriniz onların canlarından kıymetli değil. ayrıca bir insanın kilolu olması kusur değildir fakat kalpsiz olması kusurdur.
devamını gör...

kedi sevmeyen insan

ne demişti orhan pamuk masumiyet müzesi kitabında "kedi sevmeyen bir kadın zaten erkeğini mutlu edemez." aynı şey elbette karşı cins için de geçerli. yazar bence bu cümleyle kedi gibi sevimli, karakterli ve güzel bir hayvanı bile sevmeyi beceremeyen biri bir insanı sevmeyi hiç beceremez, demek istiyor. ve çok haklı. yüreğine kedi sevgisi dahi ağır gelen birinin insan sevmesi nasıl beklenebilir?
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim