mms yazar profili

bütün devletin seferber olduğu, çok sayıda ölü ve yaralının olmadığı kazadır. aslına bakarsanız kimsenin burnu dahi kanamamış. hatta bence öndeki kadın kazanın dahi farkında değil.
ama bütün devlet seferber olmuş, motorun lastiklerini bile ölçüyorlar.

3 ay önce e-5 trafiğinde kendimi sağ şeride atarken bir magandanın sağ arka çamurluğumu içeriye doğru gömçürmüşlüğü var.
adam arabadan indi, "abla devam et bir şey yok milleti yalandan yere meşgul etme bak trafik var zaten" dedi. bindim arabaya devam ettim.

tokyo'daki kazanın linki

2017-2019 arası yazdım instela'da o zamanlardan bu zamana değişen hiçbir şey yok orada ama kapanması da çok üzdü.
neyse şöyle bir geyik dönmüş normal sözlük başlığında. baya baya güldüm asdawq



cevap *

kişinin iç ve dış dünyayı algılama, yorumlama ve öğrenme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin oluşturduğu dinamik düşünce sistemi.

senaryo yazımında hikayeyi birkaç sayfada ana hatlarıyla yazma işi. senaryoda daha detaya indikçe kaybolmaya mani olan bir üründür.

o çekik gözlü , kısacık , sevimli gibi görünen japon milletinin ne kadar acımasız, vahşi olabileceklerini göstermiş olan belgeseldir.
izlendiğinde görülen yunus katliamı, bünyeyi günlerce sarsar, etkisinden çıkmakta zorlanırsınız.

psikolojide carl rogers ile anılan kavram...psikoterapi alanında empatik iletişim kurma becerisi ile ünlenmiş, empatiyi bir terapistin sahip olması gereken 3 özellikten biri olarak göstermiştir.

moderniteyle birlikte öküzler arasında yok olmaya yüz tutmuş bir ilişkidir. hızlı trenler yada hızlandırılmış trenler ortaya çıktıkça daha az öküz bu güzel duyguyu yaşamakta ve genetik miras olarak sonraki nesillere atabilmektedir.

boston da bulunan her sene en iyi üniversiteler sıralamasında ilk onda bulunan kısaltması mit olan bilim yuvasıdır.

çoğu mühendislik öğrencilerinin hayallerini süsleyen ve em-ay-ti diye telaffuz edilen başarılı üniversite. aslında, nedendir bilmem ama, yerleşimleri dolayısıyla olsa gerek, ben odtü'yü mit'e; hacettepe'yi de harvard'a benzetiyorum.

tabi bu başka açılardan bakınca cidden uzak bir ihtimal.

elleri titreyerek yemesine bittiğim ve ne zaman yaptığı eski programları izlesem gece boyunca mide kazıntısı geçirmeme sebep olan zat. (bkz: oburiks)

galyalıların kullandığı iksiri andıran karışım.

kadın istihdam ve iş hayatındaki başarı oranı, erkek oranının oldukça üzerinde olan bir garip ülke. denen odur ki, sovyetler dağıldıktan sonra ülkede artan işsizlik erkek nüfusu oldukça ciddi bunalımlara sokmuş, intihar vakaları avrupa genelinde en üst seviyeye çıkmış, buna rağmen kadınlar istifini bozmamış, iş hayatındaki boşlukları değerlendirerek yükselmişler.

genel görelilik teorisinde zamanın genişlemesi yada şişmesi. en basit tabir ile, hızlı yaşarsan biyolojik olarak geç ölürsün.

turgut özal zamanından önce, kamu görevlileri dışında çok az insana verilen, daha sonra kapsamı genişletilerek ülkeyi vahşi batıya çevirmek için kullanılmış, tabanca taşıma amaçlı evrak. 200 dolarlık silahları 2000 dolara satan mke, bu işten yıllarca neşeli para kaldırdı. at,avrat,silah diyen aziz milletimiz, seferberlik ilan olmuşcasına silahlanma yarışına girdi. tabancadır, tüfektir, tanktır, obüstür ne bulduysa aldı. şu anda, neredeyse her on kişiden birinin belinde bir tabanca var.

hollywood'un hint çakması. uzun metrajlı filmleri ve çılgınca şarkı söyleyip dans eden figürlerle göze çarpmaktadır. son birkaç yılda ise aksiyonun dozunu epey bir kaçırmışlardır. ama izlenebilir niteliktedirler. ayrıca dipnot olarak düşeyim; hindistanda işsizlik had safhada olduğundan ve en çok para getiren işin de figüranlık olmasından dolayı hindistan'daki şehirlerin belli başlı yerlerindeki figüranlık için sıra bekleyen insanlar bizim amele pazarlarına benzer görüntüler sunmaktadır..

abd'nin kaliforniya eyaletinde bulunan los angeles kentinin bir bölgesidir. sinema stüdyolarının ve film yıldızlarının oturduğu evlerin bu bölgede yoğunlaşmasından dolayı hollywood amerikan sinema endüstrisi ile özdeşleşmiştir.
sinemayı propaganda ile birleştirip insanların kafasını saçma salak şeylerle doldurmaları ile meşhurdur.

tarihi hak edenin değil de kazananların yazdığı düşünülürse yanlış yapmadığı görülebilir. sonuçta savaşı kaybeden tarafa istediğini yaptırabilirsiniz. bu yüzdendir ki soykırıma karışmayan subaylar bile tehlike arz etmesin diye hapse atılmıştır. tabi bizim insanlarımız kazanan tarafın yazdığı tarihi okuduğu için " asker de yanlış yapar abi" demektedir. askerde bir insandır ve insan kusursuz değildir.

sonsuz sayıdaki maymunu bir odaya toplayın (sonsuz büyüklükteki bir odaya) ve her birine bir daktilo verin.
sonsuz bir süre zarfında bu maymunlardan en az biri shakespeare'in bir kitabını yazacaktır görüşünü bildiren teoridir.

maymunlardan birinin, bir shakespeare eseri yazması olasılığı çok küçüktür elbette ama asla 0 değildir. demek ki neymiş; shakespeare, rastgele tuşlara basan bir maymunmuş.(bu sonuç çıkmasa da kıllandım bi an).

neden burada rastgele harf üreten bir harf motoru ya da başka bir hayvan isminin bu teoriye verilmediği? sorusunu sorabilirsiniz.
tahmin edeceğiniz gibi bu teorinin evrimle ve dolayısıyla tanrının varlığı, yokluğuyla ilişkisi olduğu için.

genellikle yaratılış teorisine inanlar bu küçük olasılıktan dolayı evren de hiçbir şeyin rastgele olmadığını ve dolayısıyla evrenin bir tanrı tarafından yaratıldığını iddia ederler.

bu teoriyi daha iyi çürütecek alanında uzman kişiler vardır ama bana göre bu teoriyi yaratanlar yine olaya çok yüzeysel bakmışlardır. evrimde amaç insan türünü oluşturmak değildi.
yani bir maymunun eline verdiğiniz daktilo ile maymun ne yazarsa yazsın (ki bu yazdığı manasız da olsa), biz ona "bu bir shakespeare eseridir" diyecektik.

fakat okunması zor bir kelime yazacak olursa maymun, bu kelimeyi silip okunması daha kolay bir kelime yazacak olurdu. ve ortaya çıkan eser de bize shakespeare'in -mesela- hamlet eseri tadını verecekti.
daha doğrusu biz ona o anlamları yükleyecektik. zira doğa hiçbir zaman şu andaki mükemmel insanı yaratmak için yola çıkmadı, o sadece bir eser yarattı -ve yarattığı kötü türleri eleyerek- bu noktaya geldi, bizde yaratılan esere mükemmel gözüyle baktık.

1926 da mısır'a yerleşip on yıl kadar orada yaşamıştır. bunun nedeninin, başta halifeliğin kaldırılması olmak üzere birkaç devrimi benimsememesi olduğu söylenir.

açılımı "conseil européen pour la recherche nucléaire " olan bilim merkezi.
1954 yılında 12 ülkenin katılımı ile kurulmuştur. 3000 personel ve 2500 bilim adamı ile beraber toplam 5000 civarında çalışanı vardır. buna ek olarak cern'e bağlı olan 8000 kadar fizikçi var.

kurucu ülkeler sırasıyla ; belçika danimarka almanya fransa yunanistan italya norveç isveç isviçre hollanda birleşik krallık yugoslavya

pokemon tasolarını biriktirmek için 250.000 liralık biftekli , ayak kokulu peynirli citos cipslerini yemek ve bazen o zamanlarda dandik olan ketçaplı cipsodan yiyip kusmak.
yavru kedi bulup ona salıncakla yatak yapıp ona bilimum işkence yaparmışcasına sevgi gösterisinde bulunmak.
bahçeye dalan vaaaarrrr!!! nidalarının son yankılandığı zamanlar.
ha bir de erik ve kiraz ağaçlarının henüz olmamış meyvelerinin çabucak bitmesi.