naomily yazar profili

bana yalan haber gibi geldi. umarım katılırız, özledik böyle ufak tefek heyecanları. illa birinci olucaz diye bir şey yok önemli olan kendimizi dünyanın kalanından soyutlamamak. önemli olan katılmaktı deriz.

kendileri ülkeye "suomi" diyorlar, bataklıklar ülkesi anlamına geliyor. (ülkede çok bataklık var)
atatürk finlandiya'yı örnek almıştır türkiye'yi kurarken.
genelde dünyanın en mutlu ülkeleri arasında bir numaraya otururlar.
aşırı sayıda (187.888 tane) gölleri var.
metal müziği ve kahve içmeyi seviyorlar.
sauna olayı baya yaygın.
fince sondan eklemeli bir dil ve iskandinav dillerine benzemiyor. (bence telaffuzu çok kolay, yazıldığı gibi okunma mantığı var)
eğitim tamamen bedava (birkaç yıl öncesine kadar bizlere de bedavaydı üniversite ama şuan paralı)
salmiakki diye iğrenç bir şey yiyorlar. tuzlu likörmüş. gittiğimde bütün marketlerde görmüştüm, bayılıyorlar.
pasaportları acayip güçlü.
doğa süper. ful orman her yer.
angry birds ve nokia finlerin.
ben pori şehrine gitmiştim. her şeyi arkanda bırakıp yarın gidiyosun deseler şimdi olmaz mı derim.

-avrupa'nın en eski "ülkesi"dir.
-university of coimbra dünyanın en eski üniversitelerindendir.
-avrupa'nın en batıdaki köşesi portekiz'de bulunur.
-şu anda baya fakir bir ülke olsa da vakti zamanında çok güçlü bir ülkeydi.
-9 ülkenin resmi dili portekizce'dir. 220 milyon civarı kişinin ana dilidir.
-yenilenebilir enerjide dünya birincisiler.
-avrupa'nın en uzun süren diktatörlüğüne sahiptirler. 1974'e kadar diktatörlükle yönetilmişlerdir. (inanılmaz)
-dünyanın en eski kitapçısı lizbon'da.
-tam bir mantar tıpa cenneti.
-ingilizlerle iyi anlaşıyorlar.

vallahi ırkçı değilim ama artık kendi ülkelerine gitsinler. savaştan kaçtılar, gidecek bir evleri kalmadı tarzı cümleler kuracak hümanist dostlarım olabilir. o zaman bütün garibanları toplayalım ülkeye. biz bu ülkeden nitelikli göç etmek için canımız çıkıyorsa, saçlarımız beyazlıyorsa, çeşit çeşit sınava girmemiz, dil bilmemiz gerekiyorsa, bizim ülkemize neden elini kolunu sallayan girebiliyor. türk vatandaşlarına haksızlık değil mi? ben suriyelilere de laf etmiyorum. 5 milyon suriyeliyi ülkeye elini kolunu sallayarak sokan hükümete, sayılarının 10 milyona çıkmasına müdahale etmeyen hükümete kızıyorum. 2023 de reis gidince acilen suriler de postalanmalı diye düşünmekteyim.

kendisinin "kaptan" şarkısı çıplak dizisiyle birçok kişi tarafından keşfedilmiştir. sesi gerçekten çok hoş. kaptan şarkısı değişik ve güzel olmuş, mutlaka dinleyiniz.

hem bayıldığım hem nefret ettiğim şehir. keşke bu kadar göç almasa, it kopuk doluştu şehre, hızlı büyüdü, yaşanılmaz bir yer oldu.

hem zor hem de kolay. et yemeden durulur mu diye car car susmayan kişiler türkiye şartlarında fakirlikten zaten vejetaryen besleniyorlar da haberleri yok. veganlarla anlaşamadığım tek bir konu var. direkt vegan olmanızı bekliyorlar. ben her geçen gün biraz daha vegan hayat tarzına uygun yaşıyorsam bu da bir şey değil midir, yeterli değil midir? ben şuan fasfakir bir türko olarak vegana yakın besleniyorum, ama böyle şekilli şukullu vegan tarifleri yapmak için de belli bir kesimden olmak gerektiğini kimse inkar etmesin. badem sütü, fındık sütü hiç girmiyorum bile gerçekten pahalıya patlıyor evde yapınca. ama yulaf sütü evde yapınca inek sütünden bile ucuza geliyor. onun için de kaliteli bir robot şart. yani biraz uğraştıran bir hayat felsefesi, uygulayanlara saygım çok büyük. umarım ki bir gün ben de vegan olurum.

"bizim dinimize göre çok günah". yoo senin dinin kardeşim benim değil. bana dikte edemezsin kendi düşünceni.
"açık giyinirsen bakarlar". herkes birbirine bakar, ama sen bana dik dik bakıp, laf edip bütün gün boyunca moralimi bozmak suretiyle beni rahatsız edemezsin. bırak da istediğimi giyiyim ya, kadınları bi salın. sen ne istiyosan onu giy, ben ne istiyosam onu giyiyim. çok basit yani.

türkiye'de manzarası inanılmaz güzel olan sayılı okullardandır. çok fazla gereksiz ve boş bölümü olduğu doğrudur. ama burada güzel bir bölüm kazandıysanız inanılmaz mutlu olacaksınız. şehir de okul da inanılmaz güzel. okula ulaşım çok kötü, yürüyerek gitmek isterseniz yolda kalp krizi geçirebilirsiniz. fen-edebiyat fakültesi eskilikten yıkılıyor ama yine de seviyoruz. bölümünüz nerede diye iyi araştırın. iktisat yazıp biga'nın bir köyünde kendinizi koyun güderken bulabilirsiniz. eğitim fakültesinin aşırı merkezde olması dışında iyi bir yanı yok bence binası hastaneye benziyor, çok çirkin. ana kampüs aşşırı güzeldir ama onda da ulaşım sıkıntı. eğitim kalitesi bölümünüze göre değişir, bana kalırsa 2 yıllık bölümü okumayın zaten okuyup napcaksınız memlekette 2 yıllık bölüm dolu.

gerçekten okuması çok zordur.

ingiliz dili ve edebiyatı okumak daha mantıklı olabilir daha kapsamlı bir bölüm olduğundan.

bu bölümü okurken tarih, edebiyat, psikoloji, felsefe, siyaset ne ararsanız her alanda en azından başlangıç seviyesinde bilginiz olur. bölümden baya bilgili ve bilinçli bir insan olarak mezun olursunuz (bu biraz da size bağlı tabi ki). sürekli ama sürekli bir şeyler okumanız ve yazmanız istenir. ingilizce öğretmenliğini kazanamayan kişiler tercih etse de aslında öğretmenlik okumaktan daha zordur. o kadar çok şey hakkında bilgili olmanız gerekir ki beyniniz yanar. evet bölümü bitirince bin bir türlü alana yönelebilirsiniz ama ben iş bulmanın pek de kolay olduğunu düşünmüyorum, hele de doğuda adı duyulmadık bir üniversitede okuyorsanız işiniz çok zor. 15k dan daha kötü yaptıysanız direkt mezuna kalın. öğretmenlik istiyorsanız, edebiyatla alakanız yoksa bu bölümü okumayın zaten bırakmak durumunda kalabilirsiniz. japonca, korece gibi dillere ilginiz varsa kesinlikle oraya yönelin, iş bulursunuz. genelde öğrencileri arasında yobaz çıkmaz, çoğu özgürlüğüne düşkün bazen de dinsizdir. ide okuyan öğrencilerin baya eğlenceli olduklarını düşünüyorum. çomü düşünen kişiler varsa okul baya vasat olarak bilinse de bölümdeki hocalar baya baya iyiler. iş bulmak kolay olur mu? bilemem.

siyaset, siyasal islam, parasızlık.

h&m'den üzerinde etiket barkod markod olmayan maliyeti 10 kuruş olan çin malı gözlüğü çantaya atıp çıkmak.

iki kişinin rızası dahilinde olduğu sürece kendilerinin bileceği iştir ama ülkemizde genelde hiç sormadan etmeden kuzenler evlendirilir ki bu da hiç de hoş bir şey değildir. he isteyerek evleniyorlarsa da çocuklarının genetik olarak hastalıklara baya bir yatkın olacağını bilmeleri gerekir, bi şeycik olmaz dememek lazım.

bok gibi book reviews serisi gerçekten çok eğlenceli mutlaka bir göz atın. yobaz insan onu dinlemez zaten de dinletebilsek ülkede yobaz kalmazdı... tek sıkıntısı bazen türk kahvesi seven ölsün gebersin gibi birden parlayabiliyor misal. her şeyi de eleştirmeye gerek yok aslında. açın bir videosunu izleyin su gibi akıp geçiyor, bi de üstüne güzel vakit geçirmiş oluyorsunuz, daha ne olsun.