çanakkale onsekiz mart üniversitesi

fen-edebiyat fakültesinin köy okullarından daha kötü durumda olan okul. diğer fakülteleri bilmiyorum.

türkiye'de manzarası inanılmaz güzel olan sayılı okullardandır. çok fazla gereksiz ve boş bölümü olduğu doğrudur. ama burada güzel bir bölüm kazandıysanız inanılmaz mutlu olacaksınız. şehir de okul da inanılmaz güzel. okula ulaşım çok kötü, yürüyerek gitmek isterseniz yolda kalp krizi geçirebilirsiniz. fen-edebiyat fakültesi eskilikten yıkılıyor ama yine de seviyoruz. bölümünüz nerede diye iyi araştırın. iktisat yazıp biga'nın bir köyünde kendinizi koyun güderken bulabilirsiniz. eğitim fakültesinin aşırı merkezde olması dışında iyi bir yanı yok bence binası hastaneye benziyor, çok çirkin. ana kampüs aşşırı güzeldir ama onda da ulaşım sıkıntı. eğitim kalitesi bölümünüze göre değişir, bana kalırsa 2 yıllık bölümü okumayın zaten okuyup napcaksınız memlekette 2 yıllık bölüm dolu.

tıp fakültesi tıbbi genetik anabilim dalıyla ilgili soru sorabileceğim insanların bu entrynin girilmesinden itibaren 2 yıl boyunca beni turunculayabileceği... tanım var ama yok, üniversite ve çanakkale'de daha ne olabilir ki?

çanakkale onsekiz mart üniversitesi yerleşkelerine buradan bakabilirsiniz.

hadi bu da çanakkale onsekiz mart üniversitesi'nin ve çanakkale'nin analizi olsun;
8 yıl çanakkale'de yaşadım, şehrin gelişimini ve üniversitenin yapısını teker teker anlatıyorum,
rehberi okumak istemeyen bölüm seçecek arkadaşlara çomü'den sadece arkeoloji bölümünü, kimya bölümünü ve biyomühendislik bölümünü tavsiye edebilirim. diğer bölümlerde akademik başarı olmadığı gibi sözde eğitim verilen gizli işsizlik yaratan dandik bölümlerdir. çomü akademik kadrosunun h-indeksi değerine bakarak bunu kolayca görebilirsiniz.

fetöcü eski rektör sedat laçiner yüzünden kampüsün spor salonunun karşısına 6 minareli büyük bir cami yapıldı. üstelik bu caminin 4 km uzağında toki camisi ve 2 km uzağında kepez camisi var. üniversite'nin eski laboratuvarlarını yenilemek ve hurdaya çıkmış cihazlarının yerine yeni teknolojiler satın alınsaydı size daha güzel bir çomü anlatabilirdim.

* sedat laçiner fetö/pyd davasından 9 yıl ceza aldığı için hakkında rahatlıkla fetöcü diyebiliyorum. suç teşkil etmez.
* sedat laçiner'e direnmeyen akademik kadrosu olan çomü'den ne bekliyorsunuz onu da anlamıyorum.

1 . ulaşım ve demografi

manzarası çok güzel diye okul seçilmez.
terzioğlu yerleşkesi tepenin üstüne kurulmuş olduğundan manzarası çok güzeldir ancak ulaşım çok zordur. bisikletle filan gidemezsiniz. zaten çanakkale'nin yolları çok sorunludur. yerel halk yıllardır hep chp'ye oy verir. chp'nin biraz vizyonu olsaydı önce çanakkale'nin trafik sorunu çözerdi. avuç içi kadar şehirde terzioğlu kampüsü'nden iskele durağına gitmek 40 dakika ile 1 buçuk saat arasında vakit alır. bisikletle gitmek isterseniz yolların bozukluğundan ve kesintisiz bir bisiklet yolu olmadığı için 20 - 30 dakika filan sürer aynı güzergah.

çanakkale, tırların ticari rotası üzerinde olduğu için şehir merkezi'nde karşıdan gelen vapurdan inen tırlar trafiği kitler. bu yüzden çanakkale boğazına da bir mega proje olarak köprü yapıyorlar. böylece çanakkale bypass edilerek lapseki'den geçişler olacak. çanakkale'yi sadece istanbul'un arka bahçesi ve turizm merkezi olarak kullanacaklar. böylece şehitlerimiz yüzyıllar boyunca huzurla uyuyabilir. yoksa niye şarap fabrikalarını kapatsınlar ki, bunlar hep şehitliğe leke sürdürmemek için. çanakkale halkının şehitlik algısı bundan ibaret. oysa çanakkale, gecenin köründe kordonda gezen sarhoşlarıyla meşhurdur. şehitleri çok önemsediklerini söylemiş miydim? beli açık kıyafetler giyen kızlara bakıp 'şehit memleketinde böyle şey mi olur yav' derler.

ulaşım için halk otobüsleri kullanacaksanız 65 yaş üzeri yaşlılar yüzünden sinir krizleri geçirirsiniz. otobüse yanlış binenler, sürücüyle dır dır konuşanlar, aksırıp tıksıranlar, sümüğünü koltuğa sürenler, size şirin görünüp nerelisin-bekar mısın- ne iş yapıyon- annen baban nerde diye soranlar, dır dır dır dır dır. bunlara ulaşım ücretsiz olduğu için şehri turlayıp duruyorlar. her gün derse giderken aynı amcaları, aynı teyzeleri görüyordum. bir başlar "kale'de gelinim oturuyor onu gezmeye gidiyom bla bla bla, sizi bunaltır yorar. be a**** koduğum sabah 9'da derse gidiyorum ben, millet işe gidiyor, sen hem ücretsiz biniyorsun-hem yer işgal ediyorsun- hem de sabahın köründe gelinine gidiyorsun. rahat bıraksana insanları sen ya, geber artık diyorum içimden.

ulaşım gayet pahalıdır. diğer şehirlere göre çanakkale her konuda pahalıdır. burada yaş sebze meyve fiyatları da pahalıdır. antalya pazarında kilosu 4 lira olan çilek çanakkale pazarında 20 liradır. gidin antalya'da okuyun hem yabancı dil öğrenirsiniz. orada rus ve alman turist çok.

2. kiralık evler ve ev sahipleri yine demografi

çanakkale'de ev sahipleri dedelerinin köydeki tarlalarını satarak ev satın alan kişilerdir. yani mirasçıdırlar. daha doğrusu çanakkale, kepez tarafına doğru şehirleşiyor. ancak kepez beldesi 20 yıl önce köymüş. eskiden burada içme suyu paketleme tesisi, şarap fabrikası, salça fabrikası varmış. artık hiç birisi yok.
ev sahipleriniz köylüdür. her köylü gibi nakit parayı çok severler, masraftan nefret ederler. masraf çıkartan kiracıyı sürekli küfürle anarlar.
köylü oldukları için zile basmak gibi mantıklı iş yaptıkları görülmez. birbirlerine "huuu fatma komşu" diye seslenirler. birbirlerinin evine mevlüte giderler, keşkek yerler.
çanakkale halkının çocukları pek okula düşkün değildir. üniversite sınavında barajı geçen çok az olur. genellikle turizm otelcilik, ziraat, gıda teknikerliği gibi düşük puanlı bölümlerde okurlar. göstermelik diploma alıp ailesinin dükkanında çalışırlar. çanakkale halkı zaten eğitime önem vermez. dadaları kovalaktır (burda öyle derler). ebeveynlerine her türlü çirkefliği yaparak hummel spor takımı, nike ayakkabı, tofaş araba, motorsiklet filan aldırırlar. sonra da sabaha kadar modifiye ettikleri motorsiklet ve arabalarla hepimize gezen pavyonlarıyla gösteriş yaparlar. vizyonları bu kadardır çanakkale halkının.

1+1 ve 55 metrekare eşyasız evlerin kiraları 800-900 falandır. ama çanakkale'nin müteahhitleri de meşhurdur. hepsi tayyip döneminde müteahhitliğe soyunan diplomasız fırsatçılardır. evlerin duvarlarını kartondan yapmışlardır. komşunun osursa kokusu sizi gelir.
çanakkale halkı fırsatçıdır. 150 daireli apartmana kutu gibi evler yapan bu müteahhit bahçeye bir havuz koyarak sizi 200 lira 'aidat' haracına bağlar. aidatları yandaş emlakçılar toplar ve çim biçme, bahçe sulama, fide alımı, asansör bakımı gibi harcamalarla parayı yerler.

bu sonradan görme çanakkale halkı evler küçük olduğu için öğrenciden ve bekardan başka müşteri bulamazlar ama inatla 'öğrenciye ve bekara' ev vermek istemezler. genelde polise, askere ve sağlık personeline kiralarlar. zaten bu memur arkadaşlar biraz para biriktirince hemen ev değiştirir.

masraf çıkarmayın. ananızın kulakları her gün çınlar. banyoda fayansların tesfiyesi düzgün olmadığı için su birikir, duşa kabini çürütür. zamanla içerde biriken mikroorganizmalar sizi sinüzit yapar. ama nolur masraf yapmayın. pürmüzle fayansları çıkartıp eğim verip üzerine yeni duşa kabini koycan da masraf çıkacak.

benim hocam (profesör), çanakkale yerlisi ve 2+1 kiralık evi var; o bile çanakkaleliye, öğrenciye, bekara ev vermem diyor. bu insanlar için ev bir meta veya yatırım aracı değil. bu insanlar konut üzerinden kiracıya iktidar olma hissini seviyorlar. mesela ara sıra evi gelip görmek isterler.

çanakkale halkı fırsatçıdır. bekar bir kız öğrenciyseniz balkona şortla çıktığınız için komşularınız sizin arkanızdan 'orospu' diye konuşur. 8 yıl bunların içinde yaşadım ben. bunlar chp'ye oy vermeyi medeniyet sayan insanlar. ne kadar yobaz olduklarını söylerseniz "biz chpliyiz" diyorlar.
hala köyden kopamadıkları için her buldukları boş araziye bişeyler ekiyorlar. aa ne güzel diyebilirsiniz ama o boş araziler için birbirleriyle kavga edip belediyeye şikayet ediyorlar. bir kaldırım köşesine, su kanalının üzerine, sahibi belli olmayan boş araziye, yağ tenekelerine, yoğurt kovalarına yani aklınıza gelen her türlü boş yere bişeyler dikerler. size çok romantik gelen bu davranış aslında insan sağlığına zararlıdır. çünkü arabalar kurşunlu benzin kullanır, yazın sivriniekleri öldürmek için kimyasal püskürtülür, traktörle şehir içinden geçen köylüler havaya mazot atığı salar. yani o diktikleri sebzelerin meyvelerin hepsinde ağır metal bulunur.

çanakkale halkı diş taşı temizliğine çok dikkat eder. çünkü bedavadır. bir şişe kolayı tek yudumda içen bu köylüler diş taşı temizletmek için diş hastanesi önünde sıraya girerler.

3. ziraat fakültesi

ziraat fakültesine ait tarlalar dardanos yerleşkesindedir. fakülte ile arasında 15 km dilan yol var. halbuki iyi planlanmış üniversitelerde ziraat fakültesi, tarlaların dibinde olur. çomu'nun ne kadar dandik olduğunu burdan anlayın işte.


çomü'nün intihar eden gençleri de meşhurdur. ama öyle sağda solda haberlerde filan duyamazsınız. burası mobbing yuvasıdır. kimse işini iyi yapmaz. öğrenci işleri filan ağır çalışır. memurlar zaten birilerinin akrabasıdır. her dandik üniversite gibi çomü de nepotizm merkezi'dir ama pek bilinmez.
anadoludaki onalrca üniversite hakkında nepotizm skandalları çıkarken çomü'nün sadece 1 kere haberi yapıldı. neden? çünkü burada öğrencilerle hocalar temas halinde değil. derse girerler ve çıkarlar. bir daha hoca göremezsiniz.

sınav yaparlar ceva panahtarını panoya asmazlar. gidip odasına "cevap anahtarı asar mısınız ben nerede hata yaptığımı görmek istiyorum" dediğimde "dilekçe yaz sınav kağıdını gösteriyim, cevap anahtarı asamam herkes ezberler soruları" derler. binbir zahmetle soru hazırladıkları için çalınmasından çok korkuyorlar, onlar da haklı. soru da şu "x hakkında bildiklerinizi yazın."

sadece arkeoloji bölümü iyi. mühendislik fakültesi 5-6 yıl kadar önce inşa edildiği için pırıl pırıl. geri kalan bütün bölümler kofti. okumaya değmez.

lütfen çomü'ye gelmeyin bu üniversite kapatılsın, buraya gelen para boğaziçi'ne, odtü'ye, itü'ye filan gitsin. calculus okutmadan mühendis diploması veren bir üniversite burası. ben ailemin dırdırından kaçmak için geldim buraya, ayda 3 bin lirayla kafamı dinleyerek üniversite okudum, diploma aldım. hata yapmışım, gençliğimi çürütmüşüm yeni anladım.
her fırsatta hocaları bozuyorum. beni gören kafasını çeviriyor.

bir hocayla tartışmaya başlamadan önce google akademik profiline girip h-indeksi'ne bakın. sonra "sen ne anlatıyon yarrrr***** profesör olmuşsun h-indeksin 15 bile değil" deyince hepsi susar. akademik anlamda h-indeksi 15'e yakın olan hoca çok çalışıyor demektir. h-indeksi 30 filansa kesin bilim dünyasında çözülemeyen bir sorunu çözmüş veya tekonojik değeri çok yüksek bir bilgi üretmiş demektir.

üniversite okuyacak gençlere üniversite seçmeyi değil de hoca seçmeyi öğretmek lazım. üniversiteler siyaset yuvasıdır çünkü.

kısaltmasının çomü olması sebebiyle bence baştan itici bir imaj oluşturuyor. tıp fakültesi tercih edilebilir.

personel alımında liyakata son derecede önem veren bir üniversitedir.