çok güzel, gerçekten manyak güzel bir didem madak şiiri. en sevdiklerimden biri.
güneşin kelimeleri yuvarlayarak konuştuğu bir
sabah. manzara kesat. radyoda eski bir
şarkı eski ve tuhaf. kedilerin hasılatı
topladıkları bir çöplük. kavga, kıyamet
şimdi fotoğraf çekilsek gözlerimiz
bulutlu çıkar. baharın en hırpani
kadrosu arkamızda; uçurtmalar, kediler ve aşk.
şimdi her fotoğrafta defolu bir kelebek
uçar. şimdi her fotoğraf bizi dışlar,
nisansız ve insansız bir sabah. ne yapsa,
anlamaz insanın dilinden yağmur. ne yapar
açamaz kilitlenen aşkları bu zavallı çilingir,
ücra günler büyük harfle başlar.
insan ıslansa biraz aklından kuş sürüleri mi
taşar? bıraksak biz, belki bir fesleğen anlar.
marifetli bir şişenin dibi bizi yedi renge
boyar. tenimiz sefil. oysa aklımız ağrır
bir çocuk balkondan sarksa, ölüm pejmurde
elbiseyle ayaklansa... otobüsler suskun
yüzümüz gaste kağıdından bu sabah
zam, kira, kaza, yakıt, umut. gözlerimiz
denizler altında yirmi bin fersahta.
güneş kimbilir hangi uzaklarda?
kimbilir nerde şimdi o rezil, polikarya?
şiirin başları çocukluğumun pek çok sabahı gibi aslında. pek çok şey canlanıyor gözümde, aynı zamanda buraya yazmak istemediğim. sonra aklıma o sabahların farklı konulardan nasıl hep aynı şekilde mahvolduğu geliyor ama yine de şiir bende bıraktığı huzurlu, güneşli, dans etme etkisini kaybetmiyor. güneşten nefret ederim ve burada sevmem çok tuhaf bence. bu da tuhaf bir şiir zaten.
devamını gör...