---alıntı--
”bir başka unsur da alkol toleransı durumu. arkadaşlar şu söylediklerimden sonra ne faşistliğim kalacak ne ak trollüğüm fakat alkol asya kökenli ırklar için ve kadınlar için daha zararlıdır. kuzey avrupada hüküm süren germen ve slav ırkları alkole daha toleranslıdır ve nispeten daha çok içip daha az zarar görür. vücut hacmi arttıkça alkol toleransı arttığından , kadınlar erkeklerin içtiğinin 3 te 2 si kadar içerek aynı kafaya ulaşır ve aynı derecede zarar görür.
ülkemiz kadınlarının çoğunun 1 veya 2 birayla çakırkeyif olduklarını söylemesi yalan değil, düpedüz biyolojik gerçektir. bunun dışında, içki kültürü olmaması ve kadınların erken yaşlarda değil 18-20 yaşlarında içkiye başlaması da bu toleransın gelişimini etkileyen diğer bir faktördür.
kadın vücudunda yağ oranı daha fazla kas hacmi az olduğundan gerçekten alkol kadın vücudu için daha zehirlidir(fruktoz da öyle) . kasla ne alaka ya demeyiniz, zayıflamak için neden insanlar egzersiz yapın diye bas bas bağırıyor zannediyosunuz?
her şey kalori alıp vermeyle ilgili mi? hadi ama, bir iskenderin kalorisini tolere etmek için 5 saat filan engelli koşmanız gerekirdi. her şey kas kütlenizin arttıkça bu yukarıda ismi geçen zehirli bileşikleri daha rahat tolere edebilmeniz ve yağ ya da kötü ldl birikiminin engellenmesiyle ilgili. ayrıca spor stresle gerçekten savaşabilen bir şeydir.
gelelim erkeklere, erkekler içinse günlük sınır en fazla 3 tane 50 lik bira kadardır. zaman ilerledikçe siz kafa bulmak için daha fazlasını içmeniz gerektiğini fark eder ve ya ama ben 8 tane deviriyorum bir şeycik olmuyor diyebilirsiniz, lakin sarhoş olmak için daha fazla alkol almanız gerekmesi demek vücudunuz eskisine göre alkolden daha az etkileniyor demek değil. yani eskiden 3 bira içince kafa olup 3 biralık zarar veriyodunuz vücudunuza, şimdiyse 8. cisinde kafayı bulup 8 biralık zarar veriyosunuz.
alkol kullanımı konusunda en akıllıcası, bana kalırsa toptan bırakmak veya hiç başlamadıysanız denememek. çünkü aslında kurşun =lead gibi , alkolün de zararsız dozu diye bir şey yok.ayrıca lüks bir tüketim maddesi . sosyalist olduğunu düşünen veya tüketim toplumuna ve 'daha güçlü olmalısın, daha çok tüketmelisin, daha fazlasını almalısın' mottolarına karşı çıkan bireylerin oturup bu tütün/alkol/esrar mevzularını küresel pazarları ve bu ürünlerin endüstrisini bir düşünmelerini isterim.
eğer alkolün kafası, muhabbeti vb. sebeplerden seviliyor ve psikolojik anlamda ihtiyaç haline getirilmişse, en akıllıcası ara ara tüketimini sıfırlayarak alkol eşiğinizi düşük tutmaktır. atıyorum bir hafta sürekli her akşam içtiniz ve eskiden 2 birayla sarhoş oluyorken artık tekilalar votkalar gırla gidiyor ve kesmiyor. bir süre alkolden uzaklaşarak 1-2 ay içinde yeniden bu eşiği 2 biraya düşürebilir, sevdiklerinizle çakırkeyif muhabbet ederken vücudunuza mümkün olan en az zararı verirsiniz, hem cebiniz için de karlı olur.
bu ülkede alkol kullanımına çeşitli kısıtlamalar getirildiğinde hepimiz ad hominemci olup uygulamaya değil yapana baktık, oysa içki ve sigarada 18 yaş sınırı , dumansız hava sahası gibi yaptırımlar halk sağlığını korumak için pek çok ülkede benimsenen insani yöntemlerdi. kimilerimiz nedense sigara içmeyi bir hak olarak görüp içmemeyi ve bir başkasının hatası yüzünden kendi vücutlarına aynı zehiri solumak istememeyi ise insan haklarından saymadılar.
benzer tartışmalar yaşanacak, ama size bir ipucu vereyim genelde siz sevişmek istediğinizde, karşı taraf sevişmek istemediğinde; genelde sevişmek istemeyenin isteği önceliklidir , aksi halde tecavüz olur. anlatabildim umarım.
bir de bunun kullanımının insanlara verdiği ilginç bir hak var,ülkemizde. olabildiğine faşistleşme hakkı. masada içmeyen bir insan varsa ona çok yüklenilir genelde. herkes ayrı ayrı sebebini sorar, ikna etmeye çalışır. kişinin içmemek için, din, sağlık, hastalık, hamilelik veya en önemlisi keyfinin öyle istiyor olması gibi çeşitli sebepleri olabilir ve hiçbirini size açıklamak zorunda değildir. içmeyene uzaylı veya ak troll muamelesi yapmanız sadece sizin post-ergenliğinizi ve müdahaleci, çirkin bir insan olduğunuzu kanıtlar çoğu zaman.
sonuç olarak, içki de tıpkı sigara ya da kristal meth ya da fast food gibi insanda metabolik sendromlara yol açan ve uzun vadede toksik etkileri rahatça gözlenebilen bir maddedir ve tüketilmemesi oldukça yerinde bir seçimdir, bu seçimi yapan insanların haklı sebepleri vardır, lütfen onları rahat bırakınız. alkollü içecek tüketmeniz , kendi vücudunuz üzerinizdeki hakkınızdır ve kimse engel olamaz. lakin bunun kullanımına çocukları özendirmemek, içtiğiniz zaman gürültü/kavga/şiddet içerikli eylemlerde bulunmamak gibi sorumlulukları alarak içmek gerekir. bu konuyla ilgili sosyal sorumluluğu devlet yüklenmelidir gerekirse, ama bu müdahale göstermelik bir şekilde sadece tüketiciye hukuki(saat 10 dan sonra içki satışının yasaklanması) ve ekonomik sınırlamalar(içkiye zam, alkol vergisi) getirerek değil üreticilere ve dağıtıcılara da kısıtlamalar getirilerek yapıldığında etkili olacak ve samimiyetine inandıracaktır.”
--alıntı---
devamını gör...