nicke_nyfiken yazar profili

video içeriği ile başlık sahibinin iddiasının birbirini tutmadığı ve algı yaratılmaya çalışılan başlık.
tam tersine videoda yine doktora karşı fiziki temas mevcut. bu sebeple videoyu izlemeden atlayıp içinizde ki doktor ezikliği sebepli nefretinizi burda kusma gafletine düşmeyin.

diğer adıyla münchhausens sendromu

ismini, hikayelerini korkunç derecede abartarak ve dikkat çekici hâle getirerek anlatmasıyla tanınmış olan alman vatandaşı baron von münchhhausens'ten almıştır.

bu sendromdan muzdarip kişiler, bakım altına alınıp tedavi olmak için hayali semptomlar üretip profesyonelce hasta rolü yaparlar. hastalar hem fiziksel hem de psikolojik hastalıkları simüle edebilirler. bu konuda o kadar iyidirler ve bilgilidirler ki hekimleri manipule etmeleri çok zor olmayabilir.

hatta ileri düzeyde muzdarip kişiler, gerekmediğini bildikleri hâlde kendilerine hayati tehlike oluşturabilecek ameliyatlara bile onay verebilmektedirler.

filmleri pek çok kişi tarafından "anlaşılması zor ve ağır bir işleyişe sahip" olarak değerlendirilen ve ayrıca neredeyse tüm filmlerinde siyah beyaz çekim tekniği kullanan isveç asıllı yönetmendir.

eserlerinde, aile, inanç ve sanat üzerine yoğunlaşmıştır ki bu üç temanın ortak noktası, insanlar arası iletişim eksikliğini bir şekilde gösterme çabası içerisinde olmalarıdır.
evler sıcak bir yuva gibi değildir mesela veya insanlar birbirlerine karşı anlayışsız ve bencildir. tanrı ise, insanlar kendisine inanmak istese yada iletişime geçmeye çalışsa bile, bu çabalara karşı cevapsız kalıp sessizliğini sürdürür.

filmlerinin pek çoğunu, kendisini büyüleyen, son anlarını da yaşadığı ve ölümünün ardından defnedildiği fårö adasında çekmiştir.

kendisiyle çalışmak, zamanında pekçok oyuncunun en büyük hayali olmuştur. kendisiyle birlikte çalışma şansı yakalayan sanatçılar ise bunun "oldukça zor ama heyecan verici bir deneyim" olduğunu söylemişlerdir. favori çalışma arkadaşı ise, erland josephson olmuştur.

ayrıca aşağıda ki linklerden de kendisi hakkında daha fazla bilgiye ulaşılabilinir;

www.ingmarbergman.se

www.bergmangardarna.se

kaynak;
rivstart (paula levy scherrer ve karl lindemalm)

aslında alındığı dilde manası manevra olan (ki manevra da zaten ordan geliyor) yabancı dil kökenli kelime.

adresi glosbe.com/ olan, polonya kaynaklı çevrimiçi sözlük.
aranılan kelime ile ilgili nerdeyse her dilde onlarca örnek direk karşınıza çıkıyor. kelimenin cümle içinde kullanılmış olması ise bir diğer artı özelliği çünkü böylelikle aranılan kelimeye ek olarak, kelimeler arası bağlamları da anlamanızı sağlıyor.

bazen kendi yumruğunun balyoz olduğunun farkına varan yazardır, dün gece benim de bizzat tecrübe ettiğim gibi.
şöyle ki;
son zamanlarda gergin günler geçirmekteydim. hani şu elinizden gelen herşeyi yaparsınız ve hakkınız olanı almak üzereyken birisi çıkar ve buna engel olur ya, işte durum geçici de olsa ve sadece zamandan kaybettirse bile insanın ayarları bozulabiliyor elbette.
bu düşüncelerle ve yaşadığım sinir harbi ile birlikte, dişlerimi de sıktığımı hemen öncesinde farkederek uykuya dalmayı başarmıştım bir şekilde.
rüyamda, acele bir şekilde bir yere yetişmem gerekirken birisinin arkamdan yaklaşarak sol kolumdan sıkıca tuttuğunu ve uyarmama rağmen bırakmadığını gördüm. sonra sağ elimle yumruk yaparak sol omuz üzerimden kişinin suratına vurmak için tüm gücümle yüklendim.
sonra ne mi oldu?
birden sağ elimde ve çenemde inanılmaz bir ağrı ile uyandım. çünkü sol arkamda duran kişiye vurmak için sağ elimle yaptığım hamle, kendi çenemin sağ tarafında son bulmuştu. evet kendi kendimi uykumdan yumruklayarak uyandırmıştım.
üzerinden 20 saat geçmesine rağmen hâla elimde ve çenemde ağrı hissediyorum.

bilemiyorum doktor bey!

bilinmesi gerekenler;

eğer bir kurtla karşılaşırsanız onunla konuşun, öksürün yada ellerinizi çırpın. genellikle yavaşça yoluna devam edecektir.

eğer yoluna gitmiyorsa ve size kitlenmiş ise konuşarak yada şarkı söyleyerek ordan uzaklaşın, çok yakında bir yer yoksa koşarak kaçmaya çalışmayın.

siz yürüyerek uzaklaşırken ardınızdan eğer sizi takip etmeye başlarsa geri dönün ve birkaç adım kurta doğru atın, kıyafetlerinizi, çantanızı yada benzer birşeyi elinize alıp yukarı kaldırın ve sallamaya başlayın. kendinizin büyük ve tehlikeli olduğunu düşünmesi korkutup kaçırabilir.

eğer size saldıracağından emin olduysanız sakın ölü taklidi yapmayın. gücünüz yettiği kadar tekmeleyip vurun.

bilinmesi gerekenler;
insanlar ayıların menüsünde yoktur. yakınlarda insan olduğunu farkederlerse siz daha farketmeden uzaklaşmış olurlar.

insanlara direk saldırma nedenleri genellikle; av sırasında yaralanan ayının avcıya saldırması, yavrusu bulunan bir ine gereğinden fazla yaklaşılması vede süpriz karşılaşmalardır (ne ayının ne de insanın birbirlerini farketmeden karşı karşıya kalması ki çok nadirdir).

eğer bir ayı ile karşılaşırsanız (yani yüzyüze değil de sesini duyarsanız ya da uzaktan görürseniz) sizin orda olduğunuzu bilmesi için önce onunla konuşun, öksürün yada elinizi de çırpabilirsiniz. bazı şartlar oluşmamış ise genellikle sizden uzaklaşmayı tercih edeceklerdir.
sizden çok daha hızlı koşabildikleri yada tırmanabildikleri için bunları yapmayın. onun yerine dikkatlice ve sakince geldiğiniz yerden geri geri gitmeye başlayın.
eğer sizi takip etmeye başlamış ise üzerinizde bulunan eşyaları yada kıyafetlerinizi yola bırakarak sakince geri geri gitmeye devam edin. ayılar bıraktığınız şeyleri uzunca süre koklayacaklardır.
eğer size saldıracağı kesinleşmiş ise yada birden önünüze süpriz şekilde çıkıp saldıracağından emin olduysanız hemen yere uzanın, yüzünüz yere bakacak şekilde cenin pozisyonu alın, kollarınızla başınızı ve boynunuzu korumaya alın.
başta da dediğim gibi ayıların menüsünde biz insanlar yokuz. o sebeple bu gibi ataklar sıklıkla ayının 'son sözü kimin söylediğini karşısındakinin anladığını düşünmesi' ile son bulur.
çok eski tarihleri de baz alarak yapılan araştırmalar da, ayı saldırısı sonrası ölümlerin ilk ataktan ziyade sonrasında oluşan yaralara bağlı enfeksiyon sebebi ile olduğu görülmüş. yani günümüzde antibiyotik tedavisi ile pek çoğu kurtulabilirdi.

(bkz: beklenti anksiyetesi)

ilk olarak 1968 de isveç'te kurulan hamburger restoran zinciri.
şu an isveç dışında bildiğim kadarıyla sadece danimarka, norveç, polonya ve mısırda faaliyet gösteriyor. toplamda 150 den fazla restoranı mevcut.
kendine has bir lezzeti mevcut ve domuz eti yemeyenlere (ki bacon hariç nerdeyse tüm ürünleri yerli sığır ve tavuk etinden) özel menüleri var yani sadece söylemeniz yeterli.
yolunuz düşerse tavsiye edebileceğim ve özellikle de hijyeni konusunda garanti verebileceğim bir marka.

kendine has bir melodisi olan ve bu konuya isveçlilerin çok dikkat ettiği dil.
bu sebeple hem öğrenilmesi hem de konuşulması başlarda zor ama öğrenildiğinde bir o kadar da eğlenceli bir dildir.

dünyaya en yakın gezegen venüs olarak bilinmesine rağmen, yörünge hareketleri sebebi ile zamansal ortalamaya bakıldığında dünyaya en yakın olan gezegendir.

dünyadan sonra güneş sistemimizdeki en yoğun ikinci gezegendir (diğerleri gaz yada buz devleridir) ve bunun sebebinin ise daha önce başka bir gezegenle çarpıştığı sırada dış kabuğunu kaybetmesi olduğu düşünülüyor.

hubble'ın optiklerinin güneşten zarar görebileceği endişesi ile teleskoplarını merküre çevirmesi yasaktır.

herhangi bir ısıyı tutarak çevresinde homojen bir şekilde yayılmasını sağlayacak bir atmosfere sahip olmadığından ve güneşe de çok yakın olduğundan, güneşe bakan tarafı ile bakmayan tarafı arasında 700 derecelik ısı farkları olabilir. ek olarak güneş ile kilitlenmiş bir yerçekimine sahip değildir yani her zaman tek bir yüzü güneşe bakmaz. kısacası hem kendi etrafında hem de güneşin etrafında dönmektedir.
şimdi ise asıl ilginç noktaya geldik ki o da merkürün devasa buz kütlelerine sahip olmasıdır.
ilginçtir çünkü;
şimdi eğer kendi etrafında dönmeseydi ve bir tarafı sadece güneşe (300 derece) diğer tarafı ise sadece karanlıkta kalsa idi (eksi 400 derece) o zaman karanlık tarafta buz kalmış diyebilirdik. ama öyle değil ve kendi etrafında dönüp duruyor.
eğer atmosferi olsaydı derdik ki; tamam bu buz güneş gördüğünde buharlaşmış ve atmosfer içinde karanlık yere kaçıp hemen buz olmuş ve bu böyle devamlı döngü şeklinde. iyi ama atmosferi de yok ki, yani güneş gören buz buharlaşıp uzaya kaçardı o zaman da.
eee, bu buz nasıl kendine yer buluyor merkürde?
evet oturup bilimadamları incelemişler ve bu buzulların bulunduğu kutup bölgelerinde ki kanyonlara güneş ışığının direkt olarak ulaşamadığını keşfetmişler.
yani o buzullar orada milyarlarca yıl daha kalmaya devam edecek.

ilk keşfedildiğinde, o ana kadar ki en büyük karadelik olan (bkz: ton 618) den 3 kat büyük olduğu hesaplanmış olan karadelik. böylece, evrende o ana kadar ki keşfedilen en büyük karadelik olarak tahta yerleşmişti.
fakat,
geçen yıl yapılan bir araştırma sonucunda aslında çok daha küçük olduğu kanıtlandı. böylece (bkz: ton 618) evrende bildiğimiz yekpare en büyük cisim olma ünvanını tekrar elde etmiş oldu.

iopscience.iop.org/article/...

bazen kişiye göre değişen yoğunluklarda anksiyeteye sebep olabilir.
(bkz: beklenti anksiyetesi)

her iyi insanın içinde biraz da olsa mutlaka bulunur.

isveç'te nerdeyse her mağaza, resmi kurum ve akla gelebilecek tüm kamusal alanlarda otomatik yönergeli ve portatif bir tane mutlaka bulunur.
ve hatta bugün gördüm ki, bunları dronlara monte etmişler ve ihtiyaç hâlinde havadan hızlı bir şekilde istenilen yere gönderebiliyorlar.
takdir edilesi.

izleyenler bilir;
avatar: son hava bükücü dizisinde zuko'nun amcası, ateş lordu ozai'nin abisi ve oğlunu ba sing se kuşatmasında kaybetmiş tahtın gerçek varisi general iroh karakteri vardır.
benim dizide ki idolümdür kendisi. çünkü hayata bakışı oğlunun ölümünden sonra değişmiş ve benim hep hayalini kurduğum bir yaşam stiline bürünmüştür.
yani; sade, dingin, bilge, sağduyulu, yardımsever bir kişiliğe dönüşmüştür ve bu sebeple de yeğeni zuko'nun kendi içinde dedelerinden miras kalan ve doğuştan gelen iyilik ile kötülük çatışmasında, sabırla ona yol göstermekte ve doğru yolu bulacağı inancını daima içinde taşımaktadır.
şimdi bunların yeşil çayla ne alakası var diyeceksiniz.
evet, çünkü idolüm olan iroh amca bitki çaylarını öylesine çok sever ki, özellikle de yasemin çayını. dizi boyunca her çay içişinde, size de o dinginliğinden bir miktar ikram ettiğini hissedersiniz ve "acaba?" deyip uyku öncesi bir fincan bitki çayı hazırlarsınız. böylece hemen ardından kendinizi huzurlu bir gecenin kollarına bırakırsınız, bilge iroh'a verdiği huzur için teşekkür ederek.

kuşlar tutunduklara dallara değil, kendi kanatlarına güvenirler.

h&m
elektrolux
saab
scania
skype
spotify
alfred nobel
astrid lindgren
oriflame
geri dönüşüm ve kazanım sistemleri
sek (isveç kronu)
ve son olarak max burgers

insanlığı bilmem ama tarih boyunca hiç şaşmaz bir şekilde yöneticilere, ayrıcalıklı ve zengin kesime oldukça inanılmaz katkıları olmuştur.