okuyanizleyenadam yazar profili

okuyanizleyenadam kapak fotoğrafı
okuyanizleyenadam profil fotoğrafı
rozet
karma: 611 tanım: 53 başlık: 10 takipçi: 17

son tanımları


youtube kanalı önerileri

gülmek hatta kahkaha atmak için; (bkz: mesut süre ile ilişki testi)
devamını gör...

youtube kanalı önerileri

film, dizi, belgesel, kitap tavsiyeleri için, anlattığı bilgi içerikli konular için;

(bkz: başak kablan)
devamını gör...

hep lunapark


lunaparkta geçen biraz komik biraz hüzünlü bir hikayeyi anlatıyor hep lunapark. lunaparktaki oyuncaklar gibi renkli bir aile lunaparkın sahibi. bir yandan bulmaca çözüp bir yandan belki de ilk kez hayali için harekete geçen irfan, kardeşleriyle kocası arasında kalmamak için belki de sürekli bayılan karısı narine, narine'nin aileyi dolandıran abisi savaş ve karısı alev, ölmüş şarkıcılara mektuplar yazan narine'nin kardeşi mustafa ve ilk kez aşık olduğu için yaşadığının aşk olduğunu anlamakta güçlük çeken zafer bu ailenin üyeleri. bir gün başlarına deniz kaplumbağası düşer, kaplumbağa ki atmışlı yaşlarında, görmüş geçirmiş bir kaplumbağadır ve o günden sonra olaylar gelişir. irfan hayalinin peşinde, narine ailesini düşünmekte, mustafa kaplumbağa ve mektuplaştıklarıyla dertleşmekte, zafer ayşegül'e aşık olmaktadır olaylar sırasında. bölümlerin kısa ve yazarın dilinin akıcı olması nedeniyle birkaç günde okudum bitirdim kitabı.



"kendimi ispat trenini kaçırdım. fakat o istasyonda beklemekten de vazgeçemiyorum."


(bkz: bahadır cüneyt yalçın)
devamını gör...

önce hayallerim öldü sonra babam

başak kablanı kitap incelemesi yaptığı videosuyla tanıdım. kitap okuyan bir de okuduğu kitapları anlatan, tavsiye eden birini izlemek güzeldi. hemen takip etmeye, videolarını izlemeye başladım. anlattıklarını izlerken bunları yazsa, bunlar bir kitapta okunmalık şeyler dedim. meğer onun da böyle bir hayali varmış. bir çoğunu kanalında anlattığı şeyleri, kitabında da yazmış. yayıneviyle anlaştım dediği andan itibaren kitabın çıkmasını bekledim.

yer yer gülümsediğim, yer yer hüzünlendiğim bir kitap önce hayallerim öldü sonra babam. zaten videolarından aşina olduğum hayatından anlarını, anılarını anlatan başak kablan ilk kitabıyla benim beklentimi karşıladı. hayata karşı fikirleri, bazı tespitleri, merak ettikleri, cevap verdikleriyle bence hayallerinin ölmediğini gösterdi yazdıklarıyla. kitap yazma hayali gerçekleşmiş. dilerim nice hayalleri de hayırlısıyla gerçekleşir.


"beklenmedik insan olarak dünyaya geldiyseniz bununla ilgili çalışmalara hemen başlamanız gerekir. evde dev gibi bir sürü insan ve küçücük sen! ne yapsan yakalayamazsın, yetişemez, rekabet edemezsin o insanlarla. ben dünyaya yeni gelmişim, herkes ve her şey yabancı, evet arkada dönen bir reklam sesi var ama evde de iki tane ergen kardeş var. allah aşkına insanın kendinden bu kadar büyük kardeşi olur mu? kardeş dediğin en fazla üç beş yaş büyük olur senden. feleğin çemberinden geçmiş kardeş olur mu? sürekli seni tecrübesiyle ezen, sen giderken ben dönüyordum o yollardan diyen kardeş mi olur?"


(bkz: başak kablan)
devamını gör...

ateş sönene kadar


ateş sönene kadar yazarın yıllar sonra yazdığı öykü kitabı. yazar yine aynı dille, yaşananları direkt, dolaysız bir şekilde anlatıyor. karakterler bazen çaresizce kabul ediyor, bazen isyan ediyor, bazen vazgeçiyor ama hep o ateşin sönmesini bekliyor.



"sakinleştirici tebessümüyle bir gün her şeyin düzeleceğine beni ikna ederdi. ama çok zaman geçti. bunların üstünden kilometreler geçti. geriye doğru akmayan nehirler, ardında ray bırakmayan trenler, gidenler ve ölenler geçti."


(bkz: aylin balboa)
devamını gör...

belki bir gün uçarız

yazarı bir televizyon programında izlemiştim. kitabından bahsediyordu. ismi çok dikkatimi çekmişti ve bir kitap ismi için de ilginç gelmişti. tabii hemen alıp okudum. sonra yazarın çeşitli dergilerdeki yazılarını da takip ettim.

kitap aslında hüzünlü olan durumları mizahi bir dille anlatan bir kadının yaşadıklarından oluşuyor. okurken hem gülümsediğim, hem hüzünlendiğim kitaplar bana tekrar okuma hissi yaşatır. bu yüzden iki kere okudum. yazarın ağaç evinde birçok kitap daha yazmasını diliyorum. kim bilir "belki bir gün..."


"genelde duruyorum. en çok duruyorum. durabilmek önemli. durabilmek mühim. ve zor. çünkü biliyorsunuz, içimde atlar var. atlar durmayı bilmez. duran atlara at denmez. ama bunlar at ve kimse inkar edemez! onu diyorum işte, akıl sağlığını korumak lazım. ev güvenli. ev, insan olmaya en çok yaklaştığım yer. manzara güzel. birkaç fotoğraf. birkaç kitap. ve saat hep 9.25! çünkü zaman acayip. nereye doğru gittiğini kimse izah edemez. bir yere gittiğini kimse iddia edemez. daha önce söylemiştim, kısa namlulu bir silah gibi. ateş ediyor ama vurmuyor. bazen vuruyor ama hiç öldürmüyor. yani akıl sağlığını korumak lazım. dedi ki “bir türlü alışamıyorum.” dedim “alışırsın.” bunu dediğime hayret ettim. demek ki ben alışmışım. demek alışılacağına inanmışım. yahut yalan söylüyorum. bazı yalanlar hayatta tutuyor insanı. hayatta kalmak şart. çünkü akıl sağlığı… malum, korumak lazım. büyüdükçe ikna olmak güçleşiyor. bir şeyler söylüyorlar. içimden tekrar ediyorum. çünkü artık iki kere söylenmeyen hiçbir şeye inanmıyorum. ikiden az söylediğim şeylere kimsenin inanmasını beklemiyorum.

nasıl mıyım? iyiyim iyiyim."


(bkz: aylin balboa)
devamını gör...

düğümlere üfleyen kadınlar


kadınlar, hele kendileriyle, sevdiği adamlarla, önlerindeki yollarla ve engellerle mücadeleleri olan, ve bu mücadeleleri pek kolay bitmeyen kadınlar okumalı bu kitabı. zaten bundandır kitap tavsiyesi isteyen her kadına sıraladığım ilk birkaç kitabın içinde geçmesi, bu kitabın. diğer yandan bir yol kitabı bu. birbirini tanımayan ve tek ortak noktaları kadın olmak olan dört kadının hikayesi, düğümlere üfleyen kadınlar. ben öyle çok beğendim ki iki kere okudum.

bir keresinde rüyamda madam lilla'yı bile gördüm. bir otobüs vardı rüyamda. acaba birlikte yolculuğa çıksak nasıl olurdu? kitaptaki karakterlerde olduğu gibi o yol beni de değiştirir miydi?



"oysa ben hikayesini ilk kez anlatırken dikkate alınmayan insanların aniden ölebileceğinden korkarım."
devamını gör...

muz sesleri

yazarı yıllar önce bir televizyon programında bu kitabını anlatırken görmüştüm ilk kez. kitabın isminin nerden geldiğini anlatıyordu, ki okursanız ilginç bir hikayesi var öğrenirsiniz. ben iki kere okudum romanı çünkü ilk okuduğumda da beğenmeme rağmen zamanla yazarın diğer kitaplarını da beğenerek okuyunca bu romanı bir kere daha okumak istedim ve daha çok beğendim.

beyrut'un, yazarın "benim beyrut'um" dediği beyrut'un sokaklarını, insanlarını, kültürünü anlatıyor muz sesleri. birçok karakterle, birçok hikaye var aslında kitapta. beyrut'ta bir apartmanda yaşayan insanların ve yolu, hikayesi oraya götürdüğü için beyrut'tan geçen insanların anlatıldığı bir roman.


"birlikte yaşanan hikayeler, insanları birbirinin evi yapar."
devamını gör...

5 sene önceki kendine bir şey söyle

o okulu bitir, o işe gir, o kızdan ayrılma, o kitabı yaz, o kitabı yaz, o kitabı yaz...
devamını gör...

şu an dinlenen şarkıdan bir cümle

"gün bizim, güneş bizim
göğsümüzde ateş bizim,
el ele olduğumuz
o gün gülmek bizim"

söz: aysel gürel
müzik: attila özdemiroğlu
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi

ilk nickim nasılsaburalıyım üniversiteyi memleketimde okuduğum için her arkadaşımın sen nasılsa buralısın diyerek absürt şeyleri istemeleri, tavsiye etmeleri üzerine aldığım bir nickti. ama burda daha çok kitap, film, dizi yorumlaması yapınca okuyanizleyenadam olarak değiştirdim. şimdi bu gereksiz bilgiyle ne yaparsanız yapın :)
devamını gör...

barış bıçakçı

"baktım rüzgârsın sen
baktım çamaşır ipini zorluyorsun
hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim
baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun
ayağına terlik giy
bildiğimiz şeylerin taşında yalınayak geziyorsun

biz satranç oyuncusuyuz sevgilim
üzerimizde kara bir leke biz satranç oyuncusuyuz
inanmıyoruz ceketlere düğmelere
inanmıyoruz takvimleri savurarak gelen geleceğe
işte yitirdik bütün taşlarımızı darmadağınık oyun tahtası
bir tek şahımız duruyor sevgilim, o da evli, iki çocuk babası

kelimeler önümüze çıkıyor sevgilim
uykumuzu bölüyor buradan çocukluğumuza kadar
buradan çocukluğumuza kadar bir telaş
içi boş kuşları kovalıyoruz ve bir sebep arıyoruz
herkese küsmek için
hemen o cumartesi buluyoruz, hemen o pazar

yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar
bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan
ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim, biraz da kekik toplayalım
kıymetini bilmediğimiz şeyler var

yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim
geçen günlere üzüldük tamam yola düşelim
düşünelim: başka günlerin duvarı daha sağlam
düşünelim: başka günlerin sokağı daha neşeli
başka evlerin kadınları erkekleri tam bir kahraman
tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde
bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman

ama baktım sen rüzgârsın sevgilim
kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun
başucunda bir bardak su
beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun."

(bkz: barış bıçakçı)
devamını gör...

kayıp tanrılar ülkesi



berlin emniyet müdürlüğü’nün başkomiseri yıldız karasu ve yardımcısı tobias becker seri şekilde işlenen cinayetleri aramaya başlar ve göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının bulunduğu berlin sokaklarından bergama’ya uzanan bir hikayenin içinde bulurlar kendilerini.
yazar romanı mitolojiden anlattığı hikayeyle de desteklemiş. romanın benim için sürprizi yazarı takip ederek okuyanlar için de süpriz olmuştur diye düşünüyorum.



"çünkü insan denen mahlukun en önemli niteliklerinden biri unutmaktı. iyiliği de kötülüğü de, acıyı da mutluluğu da, korkuyu da sevinci de unuturlardı. o yüzden aynı hataları tekrarlarlardı."
devamını gör...

haybeden gerçeküstü aşk

haybeden gerçeküstü aşk kadın erkek ilişkilerinin anlatıldığı bir tiyatro oyunu. demet akbağ ve yılmaz erdoğan'ın oynadığı, yılmaz erdoğan'ın yazıp yönettiği tiyatro oyununda, tanışmalarıyla başlayan hikayede beraberliklerinin bütün evrelerini izliyoruz.


"- sevgilim oyalanmak hiçbir zaman asli bir iş değildir. bir işin yanında tali olarak yapılır. mesela trenle malatya'ya giderken yolda kitap okursan oyalanmış olursun ya da yarım saat erken gittiğin bir randevu öncesi, lokal bir amaçsızlık içinde bir vitrine bakarsan yine oyalanmış olursun. ama ortada hiçbir şey yokken, yani ne bir tren yolculuğu, ne bir malatya, ne bir kitap ne de erken gidilmiş bir randevu mahalli; gürültülü bir vitrine saatlerce bakmak oyalanmak değildir."
devamını gör...

sevilen dizi replikleri

yeditepe istanbul dizisinde olcay'ın yusuf'a söylediği "zaman... her şeyi yarına bırakırken, gücümü saklarken, kendini affedip affedip unuturken ve aynaya her baktığında gördüğünü kendin sanarken işte bize kalan bu..." repliği.
devamını gör...

in july (film)

temmuz'da filmi yönetmenliğini fatih akın'ın yaptığı, başrollerinde moritz bleibtreu, christiane paul, mehmet kurtuluş, idil üner'in oynadığı 2000 yılı almanya yapımı bir film. aynı zamanda yol filmi olan filmde, sevdiği kızın peşinden almanya'dan türkiye'ye yola çıkan ve bu yolda maceralar yaşayan bir adamın aşkı bulması anlatılıyor. uzun zamandır izlediğim en tatlı filmdi diyebilirim.


"aşkım... kilometrelerce yol kat ettim, nehirleri geçip, dağları aştım, hüsrana uğradım ve ızdırap çektim. nefsime karşı koydum ve güneşi takip ettim. böylece senin önünde duruyorum ve sana “seni seviyorum” diyorum."
devamını gör...

the kominsky method

başrollerinde michael douglas, alan arkin, sarah baker, nancy travis, kathleen turner'in bulunduğu, üç sezon süren the kominsky method dizisinde, yıllar önce kısa bir süre oyunculuk yapan, şimdilerde yaşlanmış bir oyunculuk koçunun başından geçen komik olaylar anlatılıyor.
devamını gör...

şaşıfelek çıkmazı

şaşıfelek çıkmazı çocukken televizyonda rastladıkça izlediğim bir diziydi. yıllar sonra tekrar izlediğimde hem o zamanlar genç olup izlemiş olmayı istedim hem de şimdi şimdiki aklımla izlediğim için de memnun oldum.

derya alabora, zuhal gencer, fikret kuşkan ve birçok tiyatrocunun rol aldığı dizide, istanbul'da bir mahallede yaşayan insanların hikayeleri anlatılıyor. hikaye kocasından ayrılıp eski mahallesine dönen inci'nin çocukluk arkadaşı aysel ve ailesiyle yaşamaya başlamasıyla başlıyor. inci'nin hayatına yeniden yön vermesi, aysel'in bütün ailesinin sorumluluğunu üstlenmesi, cesur'un gönül ilişkileri, bakkal saadetin kocasıyla komik kavgaları, kasap alim'in kızlarıyla komik halleri şaşıfelek çıkmazının sakinlerinin yaşadıklarını oluşturuyor.


"-aysel gitti.
+onun için mi üzgünsün?
-yoo.
+döner herhalde. üzülme ne olursun.
-dönse de fark etmez.
+neden?
-artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz ki. bir kere gitti mi gitti. yüzüne baktığında hep bunu hatırlarsın."
devamını gör...

yeditepe istanbul

istanbul'da bir mahalle... o mahallede aile gibi olan komşular. havva bütün mahallenin anası. ali'nin sessizliği herkesin başını ağrıtıyo, bir konuşsa neler anlatacak. mahallenin abisi yusuf herkesi korumaya çalışıyor. ömer onu örnek alıp bıçkın bir delikanlı olma yolundayken aşık olup liseyi dışardan bitirmeye çalışıyor. önem her gece ağlıyor ama gündüzleri en çok o gülüyor.

bir gün mahalleye, oraya hiç ait olmadıkları her hallerinden belli anne ile kızı taşınır. olcay ve duru... aile gibi olan komşulara iki kişi daha eklenir. olcay tamamen değişen hayatını yoluna koymaya çalışan bir kadındır ve tüm mahalle ona yardımcı olur.

yeditepe istanbul televizyonda rastladığımda severek izlediğim, senaryosu şiir gibi olan bir diziydi.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

sözlerini aysel gürel'in yazdığı, müziğini attila özdemiroğlu'nun bestelediği, sezen aksu'nun söylediği hasret şarkısını bir de güncel gürsel artıktay'dan dinleyin derim.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim