düğümlere üfleyen kadınlar

düğümlere üfleyen kadınlar

ece temelkuranın en çok beğendiğim kitaplarından biridir. tavsiye üzerine okuduğum ama okuduğum kitaplar arasında en begendiklerim arasında yerini çoktan aldı. ilk olarak ismini görünce basit büyücülük fantastik bir kitap olarak düşündüm.

"kitapta geçen ‘çünkü bir erkek bir kadının nefesi kadar’ ifadesi " beni gerçekten etkilemişti. kitabı daha çok merak etmeme ve okumama neden oldu.
sonra yazarı araştırdım.hukuk fakültesi mezunu gazeteci ve yazar. bir çok köşe yazısı var.kendisi şuan hırvatistan da yaşamını psikolojik ve sosyolojik analizler yapan başarılı yazarlardan. hikaye aslında güzel bir yer olan ama gelişmesi için daha çok zaman gerektiren çoğu insanın oradan kaçtığı ortadoğu'da geçmektedir. dört kadının hikayesini birleştiren bir kitap ile gönülleri fethettigini düşünüyorum. çöl hayatı,devrimler ve hayattan farklı yaralar almış kadınlar..kitap bize yolun sonunu sizin değilde yolun belirledigini gösteriyor.biraz sabır gerektiren okurken şaşırtan şaşırttıkça içine daha çok alan elinizden düşürmeden okuyacağınız kitaplardan bir tanesidir.

tabiki zevkler tartışılmaz. beğenmeyen yazarı eleştirenler çıkacaktır. her kitabını okudum diyemem. ama bu kitabını iyiki okumuşum diyorum.

ortadoğu hakkında bir türk tarafından yazılması bakımından ilgimi çekmişti. özellikle kadınlarıyla epey ortak noktamız olduğunu düşündüm.

düğümlere üflemek de epey ürkütücü bir tanımlama. sadece başlığı bile ilgi çekiyor.

bir ece temelkuran kitabıdır.

ece temelkuran, köşe yazarlığı yaptığı zamanlardan beri takip ettiğim ve büyük hayranlık duyduğum yazarlardan biridir. edebi yeteneği, gazetecilik cesareti ve bütün insani yönleri bir yana benim için vazgeçilmez olduğu an siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz sorusunu sorduğu andır. bu soru türk televizyonlarında sorulmuş en haklı, en anlamlı, en merhamet yüklü sorudur.

uzakdoğu cehenneminde dört kadının hikayesini anlatır bize ece temelkuran. bir tanesi kendinden yol çıktığı karakter olan ve ortadoğu'ya bir roman yazmak için gelen kadındır. diğerleri ise ortadoğu'da kadın olmak gibi ağır bir yük altında olan farklı milletlerden üç kadın.

bu kitabı okuyan bir insanın, ortadoğu'da ve dünyanın herhangi bir yerinde kadınların nelerle mücadele etmek zorunda kaldığını bilen bir insanın dünyaya duyarsız kalması mümkün değildir diye düşünürüm hep.

ama sonra bu hayatını saçmalamakla geçirmeyi bir marifet sayan insan güruhunun ne bu kitabı okuyacağını neden kadınlarla ilgili hayvani güdüleri dışında bir şey düşünmeye muktedir oldukları gelir aklıma.

yine de okunsun bu kitap, belki bir yaraya merhem olur.