okuyup memur olan adam yazar profili

okuyup memur olan adam kapak fotoğrafı
okuyup memur olan adam profil fotoğrafı
rozet
karma: 201 tanım: 10 başlık: 1 takipçi: 3

son tanımları


yazarların mini dizi önerileri

(bkz: the good place)
felsefe ve komedi bir arada olur mu demeyin, adamlar yapmış ve çok iyi olmuş.
izleyin, izlettirin efem.
devamını gör...

yazarların en ünlü etkileşimi

(bkz: emrah safa gürkan) twitter'da paylaşımına yaptığım yorumu beğenip cevap vermişti. gerçi hoca bunu sürekli yapıyor ama benim gibi düz ve sıradan bi adam için baya heyecanlı bi andı.*
devamını gör...

mesaj (film)

kitabını daha okumadım ama ilk fırsatta okuyacağım kesin. kitapta geçiyor mu bilmiyorum ama filmdeki en etkileyici replik,
"orada dört yüz milyar yıldız var. sadece bizim galaksimizde. eğer bunların milyonda birinin gezegenleri olsa ve eğer bunların milyonda birinde hayat olsa ve bunların milyonda birinde düşünsel hayat olsa orada milyonlarca uygarlık olur. eğer yoksa korkunç bir yer israfı demektir."

başroldeki hanım kızımıza, "eğer uzaylılara tek bir soru sorma hakkın olsaydı ne sorardın?" sorusuna "kendi kendinizi yok etmeden bu gelişmişliğe nasıl ulaştınız?" cevabı da ayrıca etkileyicidir. (bkz: carl sagan)'ın romanından uyarlanan bu film, bilim kurgu filmler arasında benim için yeri her zaman ayrıdır. carl sagan etkisi de olabilir belki ama insanlığın bu tür bir sorun karşısında ne yapacağı konusunda aradığı cevap etkileyicidir.
devamını gör...

the sopranos

dizide dikkatimi çeken ilginç noktalardan birisi, herkesin genel olarak ilaçları ve ne işe yaradıklarını bilmesi. yani iki ev hanımı mafya karısı kendi aralarında sohbet ederken gayet normal ve bilgiç edasıyla ilaçlar hakkında birbirlerine tavsiye verebiliyor. bilmiyorum amerika'da herkes genel olarak hakim mi bu ilaçlara ya da ben mi cahilim çözemedim. bazen brave new world'ü izliyormuşum gibi hissettiğim oldu. bir sıkıntın mı var hop hemen bi (bkz: prozac) al, kafan rahatlasın.
diğer güzel bi detay ise:
--! spoiler !--

tony'nin 1. sezonda suikasta uğramadan önce içtiği portakal suyuyla yapılan the godfather göndermesi bence çok iyiydi.

--! spoiler !--
devamını gör...

sex education

başlarken "vakit geçireyim de kafam dağılsın" diye başlamıştım ama beni baya ters köşe yaptı. tamam çerezlik bir dizi olarak görülebilir, eğlencelidir de ama salt komedi demek haksızlık olur bence. dizide bölümler ilerledikçe karakterlerin değişen psikolojisi ve bakış açısı gayet yerinde ve etkileyici anlatılmış. en dikkat çekici olan nokta benim için, eric'in babasının muhafazakar ve koyu katolik birisi olmasına rağmen cinsel yönelimi konusunda, her şeye rağmen oğlunun arkasında durması...
devamını gör...

gereğinden fazla abartılan kitaplar

tutunamayanlar bence de abartılıyor. yani oğuz atay kötü yazıyor, kitap berbat falan demiyorum yanlış anlaşılmasın. demek istediğim; kitap anlaşılması zor bir kitap bir kere yani okudum diyenlerin büyük bir çoğunluğu okuduğundan bir şey anlamadı. he anlamak zorunda da değil zaten kimse, anlamadı diye kimsenin zekasına da hakaret edecek değilim. kitabın içinde tarihsel olaylar, şiirler, dini konularda ve edebi yönde alıntılarla birbiriyle iç içe geçmiş farklı konular var. yani anlamak biraz emek istiyor. ayrıca dili ağırdır ve daha önce oğuz atay tarzı edebi yazın türlerine alışkın değilseniz okurken sıkılır ve zorlanırsınız.

son olarak değineceğim nokta ise kitapta geçmeyen alıntılar... twitter, instagram ve bilimum sözlüklerde geçmeyen alıntılar paylaşılıp fav peşinde koşuluyor. oğuz atay kitabının bu hallere düştüğünü görse ne derdi bilemiyorum.* he bi de herkes okumuş ve muhteşem olduğunu iddia ederek dolanıyor ortalıkta. demem o ki tutunamayanlar abartılıyor ama okumanın değil okumamanın ve anlamamanın üzerlerinde oluşturduğu baskıdan...
devamını gör...

tavşan jojo

(bkz: 2. dünya savaşı) esnasında yaşananları küçük bir alman çocuğun gözünden anlatan neşeli film.
ayrıca izledikten sonra nazi almanya'sında ırkçılığın ne boyutlara vardığını ve nefret edilesi en büyük kötülüklerden biri olduğunun tekrar farkına varacaksınız.
devamını gör...

rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz

(bkz: william shakespeare)
(bkz: the tempest)
(bkz: brave new world)
"ve kâbusların da"
devamını gör...

cesur yeni dünya (kitap)

2007'de (bkz: margaret atwood)'un yazdığı sunuş kısmında;

"ve ruhsuz tüketicilerle, zevk peşinde koşan boş insanlarla, iç-dünyalarını dolaşmaya çıkanlarla ve programlanmış miskinlerle dolu o topluma hayatta ne kadar yaklaştık?" sorusunu sorar. ardından ise şu cevabı verir;
"sorunun cevabı size bağlı. aynaya bakın: bakışlarınıza karşılık veren kişi (bkz: lenina crowne) mu, yoksa (bkz: vahşi john) mu? ikisini birden görmeniz olası, çünkü bizler daima her şeyin iki yönünü birden arzularız. olimpos dağı'nın etrafında uzanan, sonsuza dek güzel kalan, seks yapan ve başkalarının ızdıraplarıyla eğlenen kaygısız tanrılar gibi olmak isteriz. ama aynı zamanda ızdırap çeken şu diğer kişiler olmayı da arzularız, çünkü tıpkı john gibi bizler de hayatın duyu oyunlarının ötesinde bir anlamı olduğuna ve anlık memnuniyetlerin asla kâfi gelmeyeceğine inanırız."
der.

insanı hayvanlardan ayıran en önemli noktanın "gelecekte bitmiş zaman" kipinin acısını çekmesi olarak niteler. yani bir köpek pirelerin olmadığı, rahatça yaşadıkları, görkemli bir gelecek hayal edemez. ama insan "cesur yeni dünya" gibi spekülatif başyapıtlar üretir ve çift yönlü hayalperestliğini sorgular.
yazı ise şu cümlelerle biter ve noktayı koyar:
"fırtına*'dan, huxley'nin romanının adının kaynağından alıntı yapacak olursam 'rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz.' buraya rahatlıkla şunu da ekleyebilirmiş: -ve kâbusların da.-"
devamını gör...

anayurt oteli

(bkz: yusuf atılgan)'ın altyapı ve emek olarak (bkz: aylak adam)'a göre daha oturaklı ve iyi olduğunu söylediği, edebiyatımızın varoluşsal ve psikolojik anlamda en etkileyici kitaplarından.
açıkçası çok fazla psikolojiden falan anlayan bir insan değilim, kendimce çıkarımlar yaparım. kitap okumayı çok severim, okumayı sevdiğim kadar kitap hakkında yazılan analiz yazılarını da okumaya bayılırım. yani bu kitabın belli bir psikolojik altyapısı ve mesajı var. daha önce konu hakkında psikolojik altyapısı elbette yazılmıştır sayfalarca, tekrar benzer şeyleri yazıp da gereksiz bilgi yığını oluşturmak istemiyorum. bendeki etkisini değerlendireceğim daha çok bu yazıda.

kitabın olay örgüsü (bkz: aylak adam)'a göre daha az karmaşık ve tekdüze ama bu okumayı sıkıcılaştırmak yerine aksine -bendeki etkisi- su gibi akıp gidiyor. (bkz: zebercet)tekdüze bir adam, hayatı ise kendisi gibi gayet monoton. ama içi öyle mi? zebercet içinde en ufak olayı bile büyütüp karmakarışık denklemler kuruyor. hayatı bu kadar sıkıcı olan bir insanın içinde fırtınalar kopması ayrı bir olay. çünkü kafası ve kalbi bu ağırlığı kaldıramıyor belli bir yerden sonra. dikkat ettiyseniz eğer kitabın sonlarına doğru rakı içmeye gitmesi bunu azaltma çabasına yönelik. bu yalnızlıkla gelen can sıkıntısı ve içinin dinmeyen fırtınalı hali rakı içmeye gittiği yerde, orada oturan kişilerin konuşmalarının kafasında yankılanması bu sebepten. o bölüm şöyle geçiyor:

"uzunca ufak bardağa rakı koydu;* zebercet* iki yudum içti yüzünü buruşturmamaya çalışarak. günlerdir kafasında, yüreğinde gittikçe artan ağırlığı biraz olsun azaltır mıydı bu? arkasındaki iki adamın konuşmasını kesik kesik duyuyordu, 'ilk üç haftası... dayanılmaz gibi geliyor... günler... alışıyor sonra... düşlerde bile çıkılmıyor dışarı.' 'yaralanmadın mı...?' 'hayır... tutmadı... iki yıl günü gününe...' '... olmadı mı?' 'oldu ama... güvensizlik, kuşku, yalan... hiç yalnız kalınmıyor... arada isteniyor... bir yakınlık, sıcaklık.'"

görüldüğü gibi zebercet'in duyduğu konuşmaların bir kısmı bir nevi kendine bir şeyler çağrıştırıyor ve aklına takılıyor. yine basit bir sohbetten duydukları kafasında garip denklemlere neden oluyor. zebercet'in her şeyi yapabildiği ama sonunda yine tek başına kaldığı konfor alanı onu boğuyordu. en sonunda intiharına karar verdiği an bile yapması için hiçbir sebebi yoktu. ipi boynundan çıkarır, kaçar veya konağı yakardı. ama onun için "dayanılacak gibi değildi bu özgürlük."
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim