1.
dahlvier
(editör)
Lich-Count Mage
son tanımları | başucu eserleri
3.
life in a northern town
britanyalı müzik topluluğu the dream academy imzalı, 1985 tarihli müthiş güzel şarkı. başlığını kessssin açmışımdır dedim ama şaşırarak henüz açmadığımı fark ettim. neyse... ne demişler?.. geç olsun da güç seninle olsun. * - başlığı böyle açmışım da işte, güç bizimle olsun yani. haha.
devamını gör...
4.
do you wanna
bana çocukluğumu hatırlattığından büyük manevi değer yüklediğim alman müzik ikilisi modern talking imzalı harika bir parçadır.
devamını gör...
5.
night in motion
90'ların başlarından gelen, belçikalı elektronik müzik projesi cubic 22 imzalı, tekno türündeki süppppper bir parça. favorilerimdendir. "gürültülü" kısımlarını da ortalarında giren soft synth'li kısımlarını da ayrı seviyorum. bu arada her ne kadar sözlükte metalci imajı çizsem de, elektronik müzik ve batı klasik müziği'ni de metal müzik ile eşit derecede severim.
devamını gör...
6.
rave the rhythm
meşhur basic instinct filmindeki bir gece kulübü sahnesinde de kullanılan, 1991 tarihli, belçikalı channel x projesinin şarkısıdır. valla bayağı etkileyici bir tekno parça. sharon stone kadar güzel mi? evet, hem onun kadar güzel hem de onun filmdeki karakteri kadar sapık bir çalışma bence.
işte o film sahnesi:
bu da şarkının tamamı:
işte o film sahnesi:
bu da şarkının tamamı:
devamını gör...
7.
the screaming of the valkyries
karanlık ingiliz metal grubu cradle of filth'in bu sene çıkan, şimdilik son albümü.

önden saldıkları malignant perfection ve to live deliciously parçalarının başlıklarını açmıştım; ilkini epey beğendiğimi, ikincisinin ise pek benlik olmadığını söylemiştim diye hatırlıyorum (bkz. bakmaya üşenmek, haha).
albümde bir tane aşırı beğendiğim parça oldu, o da the trinity of shadows. yalnız bunu cidden aşırı beğendim. grubun gelmiş geçmiş en beğendiğim şarkılarından biri olmasından da öte, sözlük yazarlarının favori metal şarkıları başlığında bile paylaştığımı anımsıyorum bu muhteşem çalışmayı.
aslında albüm kesinlikle kötü değil. ben 7.5/10 verdim. yani bazı şarkıları benlik olmasa da kendi tarzlarında kaliteli, kimisi ise benlik olsa da aşırı bayılmadığım çalışmalar oldu. yalnız bence albümün en büyük sıkıntısı... parçalar art arda gayet uyumlu akarken 6. şarkı you are my nautilus'a geldiğimizde bence bayağı saçma sapan bir kompozisyonla karşılaşıyoruz. başları, hatta ilk yarısı belki de en beğendiğim şarkı girişi albümde ama sonra bayağı tutarsız geçişler, rastgeleymiş izlenimi veren part'ların art arda dizilişi gibi bir durum cidden benim dinleme keyfimi epey bozdu. cradle'ın bundan önceki iki albümündeki yağ gibi akış bunda da var gibiydi ama işte 6. şarkıda bu bozuluyor kanımca ve ilk yarısı bu kadar süper olan bir şarkının içine edilmiş olması da olayı bin beter yapıyor. parçanın sonlarında başlardaki temalara dönülse de işte ondan önceki uzun macera arayışları bence cidden de hoş görülemez bir şey.
ezcümle... bir parçası bana göre anormal güzel, bir tane de efsane olabilecekken saçma sapan atraksiyonlarla piç edilmiş şarkı içeren bir albüm. genel olarak da kaliteli bir eser. işte şarkılarının bazıları benlikken, kimisini ise yine kaliteli bulsam da bana hitap etmedi bunlar.
albümdeki favorim, dediğim gibi the trinity of shadows.
sonra non omnis moriar'ı da çok beğendim.
malignant perfection'ı da epey beğendim.
bunlar benim açımdan albümde öne çıkan parçalar.

önden saldıkları malignant perfection ve to live deliciously parçalarının başlıklarını açmıştım; ilkini epey beğendiğimi, ikincisinin ise pek benlik olmadığını söylemiştim diye hatırlıyorum (bkz. bakmaya üşenmek, haha).
albümde bir tane aşırı beğendiğim parça oldu, o da the trinity of shadows. yalnız bunu cidden aşırı beğendim. grubun gelmiş geçmiş en beğendiğim şarkılarından biri olmasından da öte, sözlük yazarlarının favori metal şarkıları başlığında bile paylaştığımı anımsıyorum bu muhteşem çalışmayı.
aslında albüm kesinlikle kötü değil. ben 7.5/10 verdim. yani bazı şarkıları benlik olmasa da kendi tarzlarında kaliteli, kimisi ise benlik olsa da aşırı bayılmadığım çalışmalar oldu. yalnız bence albümün en büyük sıkıntısı... parçalar art arda gayet uyumlu akarken 6. şarkı you are my nautilus'a geldiğimizde bence bayağı saçma sapan bir kompozisyonla karşılaşıyoruz. başları, hatta ilk yarısı belki de en beğendiğim şarkı girişi albümde ama sonra bayağı tutarsız geçişler, rastgeleymiş izlenimi veren part'ların art arda dizilişi gibi bir durum cidden benim dinleme keyfimi epey bozdu. cradle'ın bundan önceki iki albümündeki yağ gibi akış bunda da var gibiydi ama işte 6. şarkıda bu bozuluyor kanımca ve ilk yarısı bu kadar süper olan bir şarkının içine edilmiş olması da olayı bin beter yapıyor. parçanın sonlarında başlardaki temalara dönülse de işte ondan önceki uzun macera arayışları bence cidden de hoş görülemez bir şey.
ezcümle... bir parçası bana göre anormal güzel, bir tane de efsane olabilecekken saçma sapan atraksiyonlarla piç edilmiş şarkı içeren bir albüm. genel olarak da kaliteli bir eser. işte şarkılarının bazıları benlikken, kimisini ise yine kaliteli bulsam da bana hitap etmedi bunlar.
albümdeki favorim, dediğim gibi the trinity of shadows.
sonra non omnis moriar'ı da çok beğendim.
malignant perfection'ı da epey beğendim.
bunlar benim açımdan albümde öne çıkan parçalar.
devamını gör...
10.
devekuşu gibi kafayı kuma gömmek
(bkz: devekuşu etkisi)
işte yaygın bir deyiştir. mesela sen bir gerçekliği görmezden geliyorsan, o gerçeklik aslında ortadan kaybolmuyor demektir.
şu karikatürü görünce bu başlığı açayım dedim.
türkçeye çevirirsem, burada aslan; "iki kötü haberim var: 1.si, seni hala görebiliyorum, 2.si ise orası tuvalet kumluğum." diyor. *
işte yaygın bir deyiştir. mesela sen bir gerçekliği görmezden geliyorsan, o gerçeklik aslında ortadan kaybolmuyor demektir.
şu karikatürü görünce bu başlığı açayım dedim.
türkçeye çevirirsem, burada aslan; "iki kötü haberim var: 1.si, seni hala görebiliyorum, 2.si ise orası tuvalet kumluğum." diyor. *
devamını gör...
12.
çizgi dizi
yani anlaşılabileceği gibi, epizotlardan oluşan çizgi yapımlara denir.
çocukluğum ve ergenliğimde "çizgi film kuşağı" denen şeyler olurdu ama bunlar aslında çizgi dizilerdi. sanırım sadece cumartesi sabahları çizgi sinema kuşağı olurdu.
tdk, çizgi film için şunu demiş:
isim, sinema, televizyon
bir konuyla ilgili olarak karakterlerinin hareketlerini belirtecek biçimde art arda çizilmiş resimlerden oluşan sinema filmi:
"çizgi film izlemeyi çok seviyordu. bıraksalar saatlerce, bıkmadan, çizgi film izleyebilirdi." - ali çankırılı
bu da olmamış bence. tv için yapılan uzun metrajlı çizgi filmler de var, bir sürü var hatta ama tdk'nin bu tanımında sinema filmi olmasıyla kısıtlanmış. ayrıca tek çizgi film tekniği çizilmiş resimler baz alınarak yapılması değildir. tabii burada "çizgi" kelimesi de bu kavramı sınırlandırıyor. işte farklı tekniklerle yapılanlara da animasyon film deyip geçeriz de, bunu da tdk, sözlüğüne dahil etse iyi olurmuş.
nispeten az bilinen, favori çizgi dizilerimden biri için: (bkz: visionaries: knights of the magical light)

bu arada ben hala çizgi film diyebiliyorum çizgi dizilere. yani çocukken sorgulamazdık... daha doğrusu aklım ermezdi benim böyle şeylere. tv'lerde çizgi film dendiğinden benim de hafızama öyle girdi. çizgi dizilere bu eski alışkanlık yüzünden hala çizgi film diyebilirim yani. haha.
çocukluğum ve ergenliğimde "çizgi film kuşağı" denen şeyler olurdu ama bunlar aslında çizgi dizilerdi. sanırım sadece cumartesi sabahları çizgi sinema kuşağı olurdu.
tdk, çizgi film için şunu demiş:
isim, sinema, televizyon
bir konuyla ilgili olarak karakterlerinin hareketlerini belirtecek biçimde art arda çizilmiş resimlerden oluşan sinema filmi:
"çizgi film izlemeyi çok seviyordu. bıraksalar saatlerce, bıkmadan, çizgi film izleyebilirdi." - ali çankırılı
bu da olmamış bence. tv için yapılan uzun metrajlı çizgi filmler de var, bir sürü var hatta ama tdk'nin bu tanımında sinema filmi olmasıyla kısıtlanmış. ayrıca tek çizgi film tekniği çizilmiş resimler baz alınarak yapılması değildir. tabii burada "çizgi" kelimesi de bu kavramı sınırlandırıyor. işte farklı tekniklerle yapılanlara da animasyon film deyip geçeriz de, bunu da tdk, sözlüğüne dahil etse iyi olurmuş.
nispeten az bilinen, favori çizgi dizilerimden biri için: (bkz: visionaries: knights of the magical light)

bu arada ben hala çizgi film diyebiliyorum çizgi dizilere. yani çocukken sorgulamazdık... daha doğrusu aklım ermezdi benim böyle şeylere. tv'lerde çizgi film dendiğinden benim de hafızama öyle girdi. çizgi dizilere bu eski alışkanlık yüzünden hala çizgi film diyebilirim yani. haha.
devamını gör...
13.
stephen hawking
vasat fikirleri bir ara sürekli gündem olduğundan acayip antipati beslediğim biriydi. böyle kusacak kadar tiksinmiştim hatta, bir orangutanın bile düşünebileceği şeylerin "stephen hawking insanlığı uyardıııı!" falan diye parlatılıp durmasından.
geçmişte bilime yaptığı katkıları hariç tutuyorum elbette. ama işte bir yerlere geldikten sonra boş boş söylemleriyle gündeme gelmesi beni çok irite etmişti.
geçmişte bilime yaptığı katkıları hariç tutuyorum elbette. ama işte bir yerlere geldikten sonra boş boş söylemleriyle gündeme gelmesi beni çok irite etmişti.
devamını gör...
14.
yazarların yaşamak isteyeceği evler
ılıman iklimli bir yerde şöyle bir odada kalabilirim ben. cidden ufak oda, havalandırma dışında benim açımdan hiç sıkıntı yaratmıyor. mesela kıyı ege ikliminde penceremi veya balkon kapımı aşırı soğuk birkaç gece dışında hep açık tutarım, uyurken bile. hoş, havalandırmak için teknoloji kullanırsam daha soğuk bir iklimde de şöyle bir odada kalabilirim sanırım. mis gibi oda.
devamını gör...
15.
günaşırı
tdk:
zarf, (gü'naşırı)
bir gün ara ile, iki günde bir:
"gelir desen dar gelir / günaşırı alacaklılar gelir" - orhan veli kanık
günaşırı ne yapıyorum diye düşündüm de... galiba öyle bir şey yok. yani yaptığım şeyleri ya her gün yaparım ya da işte yapmam gereken veyahut yapmak istediğim günlerde yaparım.
zarf, (gü'naşırı)
bir gün ara ile, iki günde bir:
"gelir desen dar gelir / günaşırı alacaklılar gelir" - orhan veli kanık
günaşırı ne yapıyorum diye düşündüm de... galiba öyle bir şey yok. yani yaptığım şeyleri ya her gün yaparım ya da işte yapmam gereken veyahut yapmak istediğim günlerde yaparım.
devamını gör...
16.
kuraklık var diyenler deli gibi yağmur yağıyor mutlu musunuz
bu bir parodi başlığıdır. yaz bitti mutlu musunuz, kış bitti mutlu musunuz sorusu gibi başlıklar var ya. hani kıştan şikayet ediyordunuz, şu anda sıcaklardan yapış yapış olduk. mutlu musunuz? falan gibi serzenişler olur ya. onlara gönderme.
şu anda buca'dayım (izmir) ve burada bayağı yağmur yağmaya başladı bir süredir ve ben mutluyum elbette. kuraklık felaket bir şey. zaten bilen bilir, izmir'de bayağı süredir geceden sabaha su kesintisi uygulanıyor günaşırı falan.
yağmurda ıslanmayı sevmem ama ben evdeyken hep yağabilir. gerçi hep de yağmasın ya. yani karniyen yağmur dönemi gibi bir şeyin bir daha olmasını balıklar falan dışında kimse istemezdi bence. *
şu anda buca'dayım (izmir) ve burada bayağı yağmur yağmaya başladı bir süredir ve ben mutluyum elbette. kuraklık felaket bir şey. zaten bilen bilir, izmir'de bayağı süredir geceden sabaha su kesintisi uygulanıyor günaşırı falan.
yağmurda ıslanmayı sevmem ama ben evdeyken hep yağabilir. gerçi hep de yağmasın ya. yani karniyen yağmur dönemi gibi bir şeyin bir daha olmasını balıklar falan dışında kimse istemezdi bence. *
devamını gör...
17.
sözlük yazarlarının kol saatleri
(bkz: lorus r2387kx9)
üstteki foto internetten, altındaki ikisi ise ben ve saatim. valla çok güzel. şaka gibi bir fiyata aldım. cidden de model olarak da en beğendiğim dijital saatti, sipariş vermeden önce ararken gördüklerimden.


üstteki foto internetten, altındaki ikisi ise ben ve saatim. valla çok güzel. şaka gibi bir fiyata aldım. cidden de model olarak da en beğendiğim dijital saatti, sipariş vermeden önce ararken gördüklerimden.


devamını gör...
18.
prog rock
progressive rock demektir. merriam-webster ve oed gibi çok mühimsenesi sözlüklerde de bu şekliyke [prog rock] yer alır. sözlükte progresif rock olarak da açılmış başlığı. ben de bir zamanlar progresif diyordum da artık prog veya progressive demeyi tercih ediyorum.
progressive metal ve prog metal ikilisi de aynı şekilde... ben açmıştım ikincisinin başlığını. yani sözlükte aratırken bence kabul edilen iki başlığın da olması iyi bir şey.
prog rock türüyle 90'ların ilk yarısında jethro tull ve pink floyd gibi gruplarla tanışsam da bu türe tam eğilmem 2005 gibi falan olmuştu. hala aslında prog metalciyim ama prog rock kültürü babında da kalburüstü biri olmaktan uzak olsam da fena değilimdir.
2004-2005'ten beri takıldığım prog archives sitesi mesela bu bağlamda bilgilenmemde ve kültürlenmemde epey büyük bir rol oynamıştır, hala da oynamaktadır. orada prog rock, sayısız alt türe bölünmüştür. işte siteyi inceleyip görebilir, ilgilenen biri çıkarsa.
birkaç tane de sevdiğim prog rock parçası paylaşayım ve bu yazımı noktalayayım.
gryphon - second spasm
yes - close to the edge (bunun başlığının açılmaması çok absürtmüş ya. başkası açmazsa ben bir ara açayım.)
renaissance - trip to the fair
genesis - firth of fifth
pink floyd - high hopes
van der graaf generator - a plague of lighthouse keepers
mia - cornonstipicum
return to forever - the romantic warrior
pallas - the bringer of dreams
saens - babel lights
ozric tentacles - feng shui
the gourishankar - moon7
iq - life support
pandora - dramma di un poeta ubriaco
l'ombra della sera - ho incontrato un'ombra (a blue shadow)
vrajitor’s tenebrarium - e.n.l.d. (plak şirketi albümü komple youtube'a koymuş.) [grubun başlığında * tanıtıp kritik etmiştim.]
daha da bir sürü çok sevdiğim prog şarkısı sayabilirim elbette.
progressive metal ve prog metal ikilisi de aynı şekilde... ben açmıştım ikincisinin başlığını. yani sözlükte aratırken bence kabul edilen iki başlığın da olması iyi bir şey.
prog rock türüyle 90'ların ilk yarısında jethro tull ve pink floyd gibi gruplarla tanışsam da bu türe tam eğilmem 2005 gibi falan olmuştu. hala aslında prog metalciyim ama prog rock kültürü babında da kalburüstü biri olmaktan uzak olsam da fena değilimdir.
2004-2005'ten beri takıldığım prog archives sitesi mesela bu bağlamda bilgilenmemde ve kültürlenmemde epey büyük bir rol oynamıştır, hala da oynamaktadır. orada prog rock, sayısız alt türe bölünmüştür. işte siteyi inceleyip görebilir, ilgilenen biri çıkarsa.
birkaç tane de sevdiğim prog rock parçası paylaşayım ve bu yazımı noktalayayım.
gryphon - second spasm
yes - close to the edge (bunun başlığının açılmaması çok absürtmüş ya. başkası açmazsa ben bir ara açayım.)
renaissance - trip to the fair
genesis - firth of fifth
pink floyd - high hopes
van der graaf generator - a plague of lighthouse keepers
mia - cornonstipicum
return to forever - the romantic warrior
pallas - the bringer of dreams
saens - babel lights
ozric tentacles - feng shui
the gourishankar - moon7
iq - life support
pandora - dramma di un poeta ubriaco
l'ombra della sera - ho incontrato un'ombra (a blue shadow)
vrajitor’s tenebrarium - e.n.l.d. (plak şirketi albümü komple youtube'a koymuş.) [grubun başlığında * tanıtıp kritik etmiştim.]
daha da bir sürü çok sevdiğim prog şarkısı sayabilirim elbette.
devamını gör...
19.
sözlüğün en yakışıklı 45 yaş üstü yazarı
45 üstü'nü 45'ten fazla diye popomuzla okursak; sözlükte o kadar yazar varmış da bir de yakışıklı mıymış hepsi, diye sordurtabilir. *
ciddi yanıtlarsam... beyler, birkaç ay sonra aranıza tool nick'li biladerim geliyor! ben de 1 seneden biraz sonra geliyorum da, bu süreçte saç ektirmezsem bu kategoride aday değilim. haha.
ciddi yanıtlarsam... beyler, birkaç ay sonra aranıza tool nick'li biladerim geliyor! ben de 1 seneden biraz sonra geliyorum da, bu süreçte saç ektirmezsem bu kategoride aday değilim. haha.
devamını gör...
20.
kişinin kendisini bir şey sandığını sanan kişi
yani ben kendimi olduğum gibi görüyorum mesela. 44 yaşında kendinizi hala bir şeyler "sanıyorsanız", geçmiş olsun. esprili yazmayı ve konuşmayı severim. birçok insanı güldürebiliyorum da. ama bunu güldürmek için yapmam; esprili konuşmayı ve yazmayı sevdiğim için; bu, üslubumun bir parçası olduğu için, bana böyle daha eğlenceli geldiği için yaparım.
esprilerimi komik bulmayanlara da son derece saygılıyımdır zira mizah görecelidir. hatta iş bununla da sınırlı değildir. herkes aynı şeyleri beğenemez, aynı şeylerden etkilenemez, doğal olarak da aynı kişi ve şeyleri komik bulamaz. ben sizin beni komik bulmamanızı saygıyla karşılarım. ama gidip de bana "kendini komik sanan kişi" derseniz, komik duruma düşen siz olursunuz. ayıktırayım.
sözlükte oranın buranın fotolarını çekip paylaşıyorum diye "kendini ara güler sanan tip" diye de laf yemiştim sahi. benim güzel foto çektiğimi sandığımı nereden çıkartmıştı o insan, hiç bilemiyorum. hatta ben fotoğrafçılıktan hobi olarak bile hiç anlamam. hatta kötü foto çekerim ben bence. haha. sadece gördüğüm bazı etkileyici şeyleri görüntüleyip paylaşmak isteyebiliyorum.
kendimi zeki sandığımı sananlar da çıktı tabii. yani ben böyle bir şey söylememişken hem de.
biraz büyüseniz mi sanki ya?..
esprilerimi komik bulmayanlara da son derece saygılıyımdır zira mizah görecelidir. hatta iş bununla da sınırlı değildir. herkes aynı şeyleri beğenemez, aynı şeylerden etkilenemez, doğal olarak da aynı kişi ve şeyleri komik bulamaz. ben sizin beni komik bulmamanızı saygıyla karşılarım. ama gidip de bana "kendini komik sanan kişi" derseniz, komik duruma düşen siz olursunuz. ayıktırayım.
sözlükte oranın buranın fotolarını çekip paylaşıyorum diye "kendini ara güler sanan tip" diye de laf yemiştim sahi. benim güzel foto çektiğimi sandığımı nereden çıkartmıştı o insan, hiç bilemiyorum. hatta ben fotoğrafçılıktan hobi olarak bile hiç anlamam. hatta kötü foto çekerim ben bence. haha. sadece gördüğüm bazı etkileyici şeyleri görüntüleyip paylaşmak isteyebiliyorum.
kendimi zeki sandığımı sananlar da çıktı tabii. yani ben böyle bir şey söylememişken hem de.
biraz büyüseniz mi sanki ya?..
devamını gör...

