dahlvier yazar profili

dahlvier kapak fotoğrafı
dahlvier profil fotoğrafı
rozet
dahlvier (editör)
karma: 105627 tanım: 13458 başlık: 2848 apolet: 11 takipçi: 141
Lich-Count Mage

son tanımları | başucu eserleri


sözlük yazarlarının kullandığı dijital ses ve medya oynatıcıları

kişisel olarak ses oynatıcı olarak xmplay'ı yakın zamanda keşfettim ve biraz da tanıttım gece şu başlığında [xmplay]. bundan önce çooooooooook senelerdir foobar2000 kullanmaktaydım. bu ikisini de kullanabilirim aslında dönüşümlü olarak ama xmplay'in aynı ses kalitesini sisteme 0'dan hallice yük bindirerek yani adeta hiç bindirmeyerek sağladığını düşünüyorum ve birincil tercihim bu olur gibi görünüyor şu anda.

şöyle bir ekran görüntüsü aldım xmplay'deki olayımla ilgili. evet, basit bir arayüz ama fazlasına ihtiyacım yok, ki zaten sadelik severim normalde. bir de ayarladığım mavi renk tonu da tam benlik oldu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

foobar2000'de kullandığım columns ui 3.2.0-rc.1 adlı arayüzün dark mode'unu da seviyorum. gri tema da candır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

video/medya oynatıcı olaraksa mpv'yi kullanıyorum. bu da sisteme ultra-minimal yük bindiren, yani neredeyse hiç bindirmeyen bir şey. bunu keşfedeli seneler oldu ve çok çok nadiren başka medya oynatıcısına ihtiyaç duydum o zamandan beri. öyle bir durumda da laptopuma kurulu olan vlc media player, gom player gibi bir alternatife yönleniyorum. ama dediğim gibi, kırk yılın başında böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

xmplay

anladığım kadarıyla "extended module" denen ve xm olarak kısaltılan, triton'un fasttracker 2'si ile tanıtılan audio dosyası formatı türünü çalabilmesi için yapılan ama sonra flac ve ape gibi [kayıpsız ses formatları] birçok ses dosyası formatını da plug-in'ler ile çalabilir hale getirilmiş, un4seen developments tarafından geliştirilen free/ücretsiz medya oynatıcısı. hatta video dosyaları da oynatılabiliyormuş galiba, uygun plug-in(ler) eklendiğinde. ben önüme gelen yararlı olabilir dediğim plug-in'ini kursam da flac ve ape dışındakileri denemedim henüz.

aşşşşşşşırı uzun senelerdir kullandığım foobar2000'i aratmadı bana şimdilik. yani ikisi de aynı işi kusursuz görüyor gibi ve ikisi de sisteme çok minimal yük bindiriyorlar, ki bu bakımdan xmplay mininin de minisi olabilir. haha. hatta xmplay'in bilgisayarda kapladığı yer, foobar'ın 20'de 1'i falan galiba. gene de foobar'ınki de 7mb falan yani. sadece xmplay'in 300 küsur kilobaytlık boyutu şaşırtıcı seviyede az denebilir. xmplay'in default skin'inin dark modu, aşağıda görebileceğiniz gibi rengine de parlement mavisi tonunda bir ayar çekince gözüme daha fazla hitap ettiğinden bir süredir bununla müzik dinlemeyi tercih ediyorum laptop'umdan. kompakt bir boyutu olsa da mini mode'a getirerek iyice daraltabilirsiniz de tek butonla.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

1998'den beri varmış aslında xmplay ve son versiyonu çıkalı da daha 1 sene bile dolmamış, ki bu tarz teknolojiler için hiç de çok zaman geçmemiş son güncellemesinin üzerinden diyebilirim. foobar2000'inkine de baktım ve onun son güncellemesi geleli daha 2 ay bile olmamış. haha. gene de benim gibi çok basit çekilde albüm açıp dinlemek gibi basit/temel amaçlar dışında bir anlam ifade etmeyen bu tarz programlar için öyle sık güncelleme olayı da pek şart değil zaten.

ekşi'de birinin yazdığına göre xmplay'de uygun plug-in kurulumuyla zip, rar, 7zip gibi sıkıştırılmış dosyaları ayıklamadan sıkıştırılmış haldelerken de müzik dosyaları açılıp dinlenebiliyormuş, ki bu bence müthiş bir şey.

video oynatıcı olarak da mpv adlı medya oynatıcısını kullanıyorum senelerdir ben #2584009 ve bu da sisteme 0'dan hallice yük bindiriyor; o kadar az yer kaplamasa da işte sisteme yük bindirmiyor gibi bir şey, video oynatırken. xmplay'i de kurmak bile gerekmiyor. 322 kb gibi bir boyutta olduğundan şak diye iniyor xmplay ve işte kolaylıkla erişilebilen plug-in'lerinden de gereklileri eklediğiniz anda müzik oynatıcınız hazır.

ilgilenebilecekler için: support.xmplay.com/index.php

konuyla doğrudan alakalı değil ama mpv'yi denemek isteyenler için de official link bırakayım dedim: mpv.io/installation/

yani ben şimdiye kadar dümdüz işte albüm açıp dinledim sadece bununla ve bana foobar2000'i aratmadı.

gene de foobar'a da dönebilirim tabii belki. xmplay'i kullanmaya başlayalı fazla olmasa da sevdim gibi şimdilik; işte zamanla foobar'a döneyim de diyebilirim, belli olmaz.
devamını gör...

kayıpsız ses formatları

şimdi efenim, bu konudan teknik olarak hiç anlamam. oradan buradan okuduklarımdan anladıklarımı aktarmaya çalışacağım sadece, naçizane.

kayıpsız (lossless) ses formatı demek, işte kaynak formattaki ses kalitesinin ilgili/aktarılan formatta da korunması, bir kalite kaybına uğramaması, daha doğrusu işte bu biçimde kayıpsız biçimde oluşturulan ses formatı demek olsa gerek.

en bilinen kayıpsız ses formatları olarak flac ve ape'i sayabiliriz sanırım. bunlar hem kayıpsız hem de kompreslenmiş formatlar. mesela 700 mb'lik bir audio cd'deki albümü, atıyorum 400 mb'lik bir flac veya ape dosyada saklayabilirsiniz ve bu dosya daha az yer kaplasa da, normal şartlarda o cd ile tamamen aynı ses kalitesini sunmalıdır. kendiniz de basitçe rip'leyebilirsiniz cd'nizi hatta, xrecode gibi bir programla. benim birçok defa yaptığım bir şey bu da, artık cd/dvd player'lı bir bilgisayarım olmadığından bundan sonra yapamam sanırım. bu rip'leme esnasında 0-8 arasında bir kompresleme seviyesini seçersiniz. maksimum kompresleseniz bile bu rip'in daha az yer kaplamasına rağmen cd kalitesiyle aynı olması beklenir, sadece kompresleme/rip'leme process'i biraz uzun sürebilir.

teknik bakımdan, standart cd'lerde ve dolayısıyla bunlardan rip'lenerek oluşturulmuş flac ve ape dosyalarında rastladığımız 44.1khz-16bit değerleri işte 1411kbps'e karşılık geliyormuş, fakat parçaların yapıları, komplekslik/karmaşıklık seviyesi, volümlerinin yüksek olup olmaması falan fistan da belirleyici oluyormuş ve bu yüzden flac'larda 500 kbps'i bile görebilsek de bu aslında yine de kayıpsız sayılıyormuş. ben de belirli flac ve ape formatlarındaki sakladığım şarkılarda dikkat ettim; process etmesi basit gibi görünen, fazla alengirli olmayan ve böyle hani soft veya düşük volümlü kayıtlarda, ne bileyim sakin sakin piyano çalınan bir parçada mesela kbps cidden daha düşük olabiliyor daha kompleks şarkılarla kıyasla; ki mesela hem böyle yalın bir parça ve işte karmaşık ve bombastik bir parça varsa, bunların kbps değerleri birbirinden çok farklı olabiliyor, aynı albümde yer alsalar dahi.

yalnız, 24bit flac/ape dosyalarda ve/ya 88khz'lik olanlarda tabii kbps değerleri 1411'i geçebiliyor. demin öyle bir flac formatında sakladığım albümümden bir parça açtım ve 1740 kbps olarak görünüyor bitrate'i. hatta bende 6-7 gb gibi kocaman bir yer tutan bir vinyl-rip albüm vardı. yani 1 saatlik albüm bayağı gigabyte'larca yer tutuyordu. o artık elimde değil, o yüzden bitrate değerine bakamıyorum.

wav da var mesela kayıpsız ses formatları arasında ama bunda bildiğim kadarıyla kompresyon olayı olmuyor veya daha az oluyor, bu sebeple de .wav uzantılı kayıpsız müzik dosyaları daha fazla yer kaplıyor, flac ve ape'e nazaran. yani hem bu sebepten, hem de .wav formatında elime geçen kimi albümlerden aldığım ses kalitesinin flac ve ape'ler kadar ideal olmamasından ben mecbur kalmazsam bu formatla yolumu kesiştirmiyorum pek. alac vardı bir de. onu da apple kullanıcıları düşünsün. haha. bir de aiff vardı galiba. bu formatta birkaç albümüm olmuştu sanki ama işte pek bildiğim bir format olduğunu da söyleyemem bunun.

okuduğum kadarıyla bir standart cd'nin maksimum bitrate'i 1,411 kbps olabiliyormuş. ama aslında şarkıların yapılarına göre 600 kbps ile rip'lenmiş bir parça da kayıpsız olurmuş böyle formatlarda. ben de işte tek dosya ve .cue uzantısı şeklinde olan kimi flac ve ape formatındaki albümlerimi bazen parçalara bölüyorum xrecode programıyla ve genel kbps'i mesela 1024 dense de bu bir şarkıda 750, bir başkasında 1150 olabiliyor. ekleme: yukarıda da bunlara değindim de orasını sonradan detaylandırmıştım. neyse, burada da işte farklı şekilde aynı şeyi ifade etmiş oldum. işin özü, doğru ve hatasız bir işlemle cd'lerdenden rip'lenerek flac/ape formatında saklanan albümlerin, kbps değerleri farklı farklı çıksa dahi cd'lerle birebir aynı ses kalitesini sunması beklenirmiş normal şartlarda. bunu da vurgulamış olayım işte, zira ben başlarda "bunun neden kbps'si bu kadar düşükkkk???" diye merak ediyordum. ahaha.

flac ve ape'in ses kalitelerinde/yapılarında hiçbir fark olmaması gerekiyor diyenler bol. kimisi ise ape formatında kompreslenmiş albümlerin daha "sıcak" veya derli toplu, bütünlüklü, doygun baslı bir sound ilettiğini, ama flac'ın da ses netliğinde ve tizlerde işte daha başarılı olduğunu falan söylüyor. başka biri de ape'in aktardığı ses hem daha temiz hem de daha yumuşak falan demiş. belki seshayvani nick'li yazarımız tabii bu konudaki teknik analizlerini sunabilir. ben hiç anlamam. çoğunluk, bir fark olmaması lazım, varsa da işte kaynak cd/basım farklı olabilir ya da şu türden teknik farklar olabilir falan yazmış gibi gördüm. ben bilemiyorum işte, teknik bakımdan bu konudan anlamadığım için.

yalnız şunu söyleyebilirim... hayatımın albümü olan for the love of art and the making bende hem flac hem de ape formatlarında mevcut. ikisinin de dosya boyutları yakın. flac biraz daha büyük ama zaten ape'in birkaç mb az yer kapladığı, bunun karşılığında da işte kompreslenme aşamasında biraz daha fazla process yapıldığı söyleniyor bu formatta. gene de bu iki formattaki albümlerimin arasında, kbps verilerinde de biraz fark mevcut: flac halindekinin genel/ortalama kbps'i 1013 iken, ape formatında olanında bu değer 984. ve... daha da önemlisi bu ikisi arasında ses/sound farkı da algılıyorum ben. flac formatındakinin işte daha net, tizleri belirgin bir sound'u var; ape formatındakinin ise totalde daha doygun bir sound'u var gibi. flac olanının ilettiği sesi daha fazla beğensem de iki formatta da dinlerim ben bu albümü. bazen de tizlerin o kadar parlak olmamasını arayabiliyor kulaklarım mesela. yani zaten sürekli dinliyorum bu albümü, o yüzden iki ayrı kaydını/rip'ini dönüşümlü dinlemek daha ideal benim açımdan. haha.

valla 20 senedir falandır herhalde, flac ve ape'ten başka formatla oluşturmuyorum ben müzik arşivimi. bazı insanlar 320 kbps'lik mp3'ler ve işte başlığın konusu olan kayıpsız formatlar arasındaki ses kalitesi farkını, hi-fi ses sistemleriniz yoksa anlayamazsınız dese de ben anlıyorum gayet bence. yani dandik hoparlörlerle anlaşılamayabilir de, hi-fi klasmanına girmeyen orta kalite sistemlerde de algılıyorum ben aradaki farkı ve bu kayıpsız ses formatları iyi ki varlar diyerek de bu yazımı noktalıyorum.
devamını gör...

fak

tdk:

isim, eskimiş, arapça faḫḫ
=> tuzak:
      "iyi bir fakı olsa yine iş görebilirdi." - orhan kemal

ben bunu "fare kapanı"nın kısaltılmışı sanıyordum. genel manada tuzak demekmiş. haha.

bu kelime ile ilgili komik bir anımız var. yazlıkta ingiltere'de yaşayan ve sadece yazları buraya gelen site sakinleri ve işte annemlerle birlikte başka kadınlar sohbet ediyorlarmış. ingiltere'de yaşayan kadın bir yaştan sonra oraya gittiğinden türkçesi iyi de ufak çocukları doğru dürüst türkçe bilmiyorlarmış. işte "fak" konusu açılmış ve elbette fare kapanı anlamında. işte site sakinleri "fak... fak.. fak..." dedikçe bu ingilizce esas dili olan ufaklıklar annelerine "how can you, nice ladies say 'f.ck' all the time is if it's proper???" (siz düzgün kadınlar nasıl sürekli "f.ck" deyip durabiliyorsunuz, bu sanki çok uygunmuş gibi???) diye çıkışmışlar. benim annem de emekli ingilizce öğretmeni olduğundan anlamış ve gülmekten bir hal olmuş. annem bana anlatınca ben de gülmüştüm. ahaha.
devamını gör...

göz doldurmak

tdk:

görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek:
      bu futbolcu antrenmanda göz doldurdu.

bir de gözleri dolmak var. mesela siz göz doldurdunuz, karşınızdakinin gözü dolmuş oluyor. iki gözünü de doldurursanız ise karşınızdakinin gözleri dolar, kulakları euro. bu da kulak dolgunluğu demek. yani onu etkileyeyim derken ağlatmaktır bir nevi bir nevi, göz doldurmakla yetinemeyip gözleri doldurmak... kaş yapayım derken göz çıkartmak... yağmurdan kaçarken doluya tutulmak... siz siz olun, göz doldurun ama 1 tane yeterli.
devamını gör...

şevket altuğ

şu #3676188 tanımda bahsettiğim açıklamasının daha detaylısına demin rastladığım sevilesi efsane aktörümüzdür.


türk tiyatrocu ve sanatçısı şevket altuğ, “sizi ekranda neden göremiyoruz?” sorusuna şu cevabı vermişti:

“ana akım medyaya sokulan abd’li ‘uzmanlar’ tarafından türk toplumunun değerleri değiştirildi! bütün dizilerde tabanca, tüfek, mafya, yatak, aldatma… millet birbirini öldürüyor!

bu ortamda ben olamam. çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, mahalle kültürünü, birlikte yaşamayı ve dayanışmayı öğretmeye çalıştık.

böyle bir senaryoyla karşılaşırsam, yaşıma rağmen hâlâ oynayabilirim. ama karşılaşacağımı pek zannetmiyorum. toplumu tv’lerde ‘cıa eliyle’ kirlettiler; mahvedip böldüler. gündüz kuşağı zaten rezalet ama kimse umursamıyor! bilinçli bir tükenişe götürüyorlar.”

x.com/Editorilkay/status/19...

üstteki kaynak gibiler dışında net kaynaklar bulamadım. yani fact checking yapmadım. daha doğrusu yapamadım. hep böyle sayfalar paylaşmış ve böyle durumlarda biri bir şey uydurursa diğer sayfalar da koyun gibi ardından aynı şeyi paylaşabiliyor. üstteki alıntı şevket altuğ'un açıklamalarını doğru yansıtmıyor da olabilir yani. bilemem.

valla cia mi yapmıştır, biz kendimiz zaten böyle haltlar yemeye dünden razı mıyızdır falan bilemiyorum da cidden de 2000'lerden itibaren tv'lerde olan şeyleri zaman makinesi bulup 70'lerdeki, 80'lerdeki birine izletsen inanamazdı. haha, çok iyi kurguymuş da hiç inandırıcı değil, falan derdi. öyle akılalmaz bir bozulma...

birçok insan 80'ler ve 90'ları bir arada alıyor da bence 90'larda başladı günümüze taşınan kepazelik... özel kanallar 90'larda hayatımıza girdi sayılır (star 1980'lerin sonlarında kurulmuştu galiba da işte 90'larla birlikte başladı özel kanallar dönemi diyebiliriz).

sadece özel kanallar da değil olay ya. 80'ler cidden de ayrıydı ve 90'lar günümüze gelen yozlaşmanın başladığı on yıl idi. hatta bu özel kanal olayını yeni düşündüm ben. mutlaka özel kanallar da bunda önemli bir rol, belki başrol oynamıştır da işte günümüzü mercek altına alırken bu rezil vaziyetimizin temellerinin 90'larda atıldığını unutmamakta fayda var. bu arada ben 90'ları severim de işte ben 2020'leri de seviyorum mesela. :d yani iyi aile hayatına sahip olma şansı olan birey zaten televizyonla falan bozulmaz...
devamını gör...

sözlük yazarlarının kendilerine ait sözleri

benim ingilizce olarak "prejudice is often an exploited word that is commonly used when one doesn't like another's sound judgment." şeklinde bir sözüm vardı ama bunu neden türkçe de ifade etmeyeyim dedim şimdi.

"ön yargı; birinin, başkasının sağlam yargılarını/değerlendirmelerini beğenmediğinde sıklıkla menfaatperestçe kullanabildiği bir sözcüktür (aslında birleşik kelimedir tabii)."

yani tam da süper karşılığı olmadı da işte türkçede biraz farklı ifade etmek istedim, motamot çevirmek yerine.

biraz da açayım... yani biri bir sanatçıyı/grubu çok beğeniyordur mesela. siz çıkıp da o sanatçıyı/grubu beğenmediğinizi hem de temellendirerek ifade edersiniz. anında "neden bu gruba/sanatçıya karşı ön yargılısın?" diye bir reaksiyon alabilirsiniz. halbuki mesela siz belki de o grubu/sanatçıyı size ön yargılı diyen kişiden daha iyi biliyorsunuzdur/tanıyorsunuzdur. kaldı ki, yani sen de ön yargılısın o zaman. yani o grubun/sanatçının hayranı olunca ön yargıdan muaf mı olunuyor?

zaten ön yargının tdk'deki tanımında da "olumlu veya olumsuz" diye belirtilmiş:


bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı; peşin yargı, peşin fikir, peşin hüküm.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarından ingilizce mizah paylaşımları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

boşalmak vs boşaltmak

ingilizcede boşalmak (hani cinsel manadaki) ejaculate iken...

boşaltmak (mesela bir binayı boşaltmak) ise evacuate'tir.

aşağıdaki kişi de "bölgeyi boşaltın, kasırga geliyor!.. acele edin ve hemen boşaltın!!!" falan diye yaygara koparmaya çalışmış ama evacuate yerine ejaculate demiş ve bir oğlan da bu fırsatı kaçırmayıp kadını tiye almış ve "elimden geldiği kadar hızlı 31 çekiyorum bayan" falan demiş. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sahanda yumurta vs deplasmanda galibiyet

sahanda yumurtayı tercih ettiğim versus başlığıdır, çünkü futbol karın doyurmuyor. yumurta yiyince karnın doyar ama gol yiyince doymaz. *
devamını gör...

sözlük yazarlarının sözlüğe yazmalarının sebebi

sözlük yazarı olmaları.

mesela gazete yazarı olsak da gazeteye yazardık. *
devamını gör...

444

son 24 saat içinde sözlüğe uğrayan yazar adedidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sürekli anket başlığı açan yazarların asıl amacı

muhittin topalak'lar hakkında bilgi toplayıp cia'e iletmek. *

devamını gör...

sözlüğün en eğlenceli yazarları

eylenmek isteyenleri profilime beklerim. ama eylenmek nedir ne değildir, önce tıklayıp bir okuyunuz: (bkz: eylenmek)
devamını gör...

yazarların favori filmi

valla aradım-taradım, böyle bir başlık bulamadım. yeterince iyi aratamadıysam ve bunun gibi bir başlık varsa bakınız veriniz lütfen ve ben de bir mod'a mesaj atıp buradaki tanımımı ve muhtemelen girilebilecek başka tanımları oraya taşıttırayım.

tüm türler ve zamanlardaki favori filmimizi söyleyeceğimiz başlıktır. tek bir film olacak tabii. yani başka filmlerden bahsedilse bile işte "en sevilen" hangisi belirtilirse başlığın amacına daha iyi hizmet eder.

benim favori filmim, yazarların imdb top 250 listesindeki favori filmi başlığında bahsettiğim film, ama sizinki mesela o kadar popüler bir film olmayabilir de.

(bkz: 90'lar sineması)

evet, favori filmim the big lebowski'dir. aslında en sevdiğim film türü fantastik korkudur ama en sevdiğim film denince de the dude'un askerleriyiz, demekten geri duramıyorum. haha.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

asl

ismi aslı olan bir kız olsam başlarda yanlış anlayabileceğim kısaltma.

diyalog güdümlü internet platformlarında önüne gelen birbirine zart diye "asl?" (age/yaş, sex/cinsiyet, location/yer - yani bunun kısaltması) derdi. işte adı aslı olan bir kız olsam başta "bu kim ve beni nereden tanıyor?" diye düşünebilirdim. *

bir de bir çaylak yazmış başlıkta ama onu herkes göremeyebileceğinden ben de belirteyim, "american sign language"in de kısaltmasıdır asl, yani amerikan işaret dili'nin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

9 aralık 2025 monaco galatasaray maçı

"sen kimsin ki monaco?" demek istediğim maçtır da işte eksiklerimiz var ve deplasmanda oynuyoruz. kağıt üzerinde zor bir maç bence bizim (gs) için ama işte maç da kağıt üzerinde değil, sahada oynanır. sahanda yumurta yapmak kolaydır da aslolan deplasmanda kükreyebilmek. bunu umarım başarabiliriz.
devamını gör...

yazarların 2025'te çıkan favori 3 şarkısı

geçen açtığım ve yetim kalan başlıktır. gerçi saçma salak bir saatte açtığımdan öyle oldu galiba. 52 haftanın sadece 3 haftası kaldı arkadaşlar. bence artık 3 favori 2025 şarkısı belirleyebiliriz burada. ben, başlıktaki ilk tanımımda kendiminkileri yazmıştım. önümüzdeki 3 haftada anormal süper bir şarkıya daha denk gelirsem edit'lerim sonra ilk tanımımı.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarından ingilizce mizah paylaşımları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

caribbean

karayipler'in ingilizcesi.

bir de pek güzel bir şarkı. 1950'lerden geliyormuş sanırım ama ben sonny james yorumunu bilir ve severim sadece. bizdeki vakit yok, gemi kalkıyor artık gibi kalipso/calypso türünde bir eser olsa gerek. hakim olduğum bir tür değil ama o esintiler var en azından, o türe dahil değilse bile.



hatta neden orijinalini aratmayayım ki dedim ve buldum bile sanırım. mitchell torok imzalı alttaki, orijinali galiba. bence üstteki, 1970'lerdeki yorumu daha iyi sanki. bu fazla "tempolu" olmuş. hani bir yere bir şeyler yetiştirilmek isteniyor gibi. piyanolu kısmı güzel ama. aslında genel olarak da güzel de bence üstteki yorumu daha keyif verici.

devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim