her ne kadar senaryo bir erkeğin yazdığı bir kitaptan bir erkek tarafından uyarlanarak yazılmış, bir erkek tarafından yönetilmiş olsa da, ironik bir şekilde filmin “feminist” olduğu söyleniyor. ancak bunun bir önemi yok çünkü sembolizm aracılığıyla asıl mesaj feminizmin çok ötesine geçiyor. çünkü mesaj; saf, güzel, doğal olan her şeyi çarpıtıp tam tersini benimsetmek.
filmin belirli bir siyasi akımı ısrarla tanıtması şaşırtıcı değil, bir çeşit sosyal mühendislik; öğreti. dünya elitlerinin sosyalist bir dünya hükümeti yaratmak için yoğun bir şekilde çalıştığı gerçekliğinde, sosyalizmi gerçek formasyonundan çıkarıp sadece, sosyalist kelimesini “dünyayı daha iyiye doğru değiştirmek” kısmı ile ilişkilendirmemizi istiyorlar. eğer film başka bir siyasi akımı desteklemiş olsaydı, zaten bu kabul edilinemezdi.
filmde çocukların cinselleştirilmesi ve kadınların cinsel aşağılama yoluyla “güçlendirilmesi” gibi çarpık kavramların olumlandırılması amaçlanmış. elbette her film mutlu, güzel şeyleri tasvir etmek zorunda değil. ancak poor things'in temel mesajı, bu rahatsız edici şeylerin aydınlanmış bir toplumda iyi ve arzu edilir olduğu.
devamını gör...