püs bazı ağaçlardan sızan zamka denmektedir özellikle erik ve kayısı ağacından epey püs geldiğini görmüşümdür, erik püsünün tadı güzel değildir kayısı ağacınınki daha tatlıdır. yaşlılar pisbal ya da kedibalı/kedi zamkı derlerdi. kelime püskürmekle alakalı zira ağacın püskürttüğü bir şey hatta hatırlarım abim kayısı ağaçları püs sızdırmaya başladığını görünce "püsmüş bizim ağaçlar" derdi. ki püs,püf,pıs filan bir şeyin fışkırmasına yönelik ses yansımalı sözcüktür anadoluda kimi bölgede şebneme de püsen denilir. neden? yapraktan, bitkilerden püstüğünü düşünmüş herhalde millet.
övmek garip bir kelime. eski türkçede(ög-) ikincil bir anlamı pişman olmak, tövbe etmek diye geçiyor; hatta daha da temele inersek ö- kökü var düşünmek, hatırlamak demek.
pek öyle gözükmese de en temel anlamını yüzyıllardır korumuş çünkü bizim toplumumuzda zaten birini övmek genelde önce düşünmeyi ya da kendi kabahatini hatırlamayı sonrasında da pişman olmayı gerektiriyor, bilhassa ölüye karşı cenazede oluyor.
her kuşun eti yenmez deyimi doğrudur, harguş yorumlaması halk etimolojisidir. atasözünün dengi farsçada da vardır ve mevlananın mesnevisinde 2762 başka baktığım bir yayımda ise 2803 no'lu beyitte geçmektedir;
mevlânâ mesnevisinde geçen atasözleri üzerine yapılan akademik bir çalışmada yine bu deyime değinilmekte ve deyimin bizde olan karşılığı verilmektedir;
57 no'lu işaretlenmiş dipnot;
belirtildiği üzere atasözünün tam hali "kuş var eti yenir, kuş var et yedirilir; her kuşun eti yenmez" şeklindedir. aksoy'un atasözü ve deyimler sözlüğünün ilk cildinin 381'inci sayfasında da aynı şekilde geçmektedir.
mevzubahis çalışmanın linkini bırakıyorum meraklısı için; isamveri.org
aynı zamanda makedonya'da kullanılan türk atasözleri adlı bir çalışmada ilgi çekici bir çok öbek arasında bu söz de mevcuttur;
ek olarak kaşkay atasözlerinin türkiye türkçesi ve kıbrıs atasözleriyle karşılaştırıldığı bir çalışmada da aynı bağlamda atasözüne rastlanır;
müze'nin kökenidir, muse kelimesinin arkaik anlamı şiirdi aslında, buradan music>müzik girmiştir dilimize. diğer bir anlamı düşünmek,dikkat etmek, zaman harcamak gibi bir anlam taşıyordu ve buradan a- önekiyle fransızca amuser kelimesi türemiş, sonra da ingilizceye geçmiş. herhalde düşünmeden edilen dikkat etmeden yapılan (sakarlık [?]) gibi bağlamlarla bağdaşlaşıp günümüzdeki anlama evrilmiştir.
#3123051verilen arapça bilgi yanlıştır, al-andalucia diye bir şey arapçada imkânsız; doğrusu الأندلس al-andalus şeklinde yazılıyor illa latin ile yazacaksak.
#3192102 ilyas hocasından ders almış, youtube'da video izleyip ahkâm kesebileceğine kanaat getirmiş; tarih bilgim hakkında bir şey iddia etmememe rağmen -edebilirdim lakin ortada bir şey yokken megalomani dışında bir şey olmazdı bu- mukayese(!) ederek benim bilgisiz olduğuma varmış. teşekkür ederim değerli görüşünüz için, malûm üniler açıldı yetişemiyorum; bir süredir de kafa iznindeydim. ilyas hocanla hemen hemen eş zamanlı o sıralardan geçtik. henüz youtube kurulmamışken izlediğin videoların kaynak eserlerini yalayıp yutmuştuk, ben sadece yanlışa yanlış dedim; bu denli fevri sözleri anlayabilmiş değilim, uzatmaya hacet yok. vesselam.
çok garip bir spor(?) dalıdır. surat asma anlamına gelmektedir ismi ve sırıtmak anlamındaki grin kelimesinde metatez olayı sonucu olan girn kelimesine katılmış değişik yüz ifadesi yapma anlamındadır, gurn kelimesi girn'in başka bir formudur. yarışmaya dair bir kaç tane örnek;
arapçada betere بتر(betr) kökünden gelmektedir, kök anlamı aslında kuyruğunu kesmek olup keskin şeyler içinde kullanılmıştır; misalen keskin kılıçlara da es-seyfu'l-bâtir denilir burada bâtir keskinlik anlamındadır. başka bir örnek ise ء şeklinde yazılan küçük elifin ayn harfinin kuyruğunun kesilmiş hâli gibi görünmesidir, bilmeyenler için ayn harfi şu;ع.
bu yüzden olacak ki bu işarete betrâ derler ki zâti betrâ, ebter kelimesinin müennesidir. elif zaten müennes harf o yüzden kız ismi olarak kullanıyoruz.
bu kelime kuyruğu kısa olan hayvanlara da denmiştir kuyruklarının kesik gibi olması düşüncesiyle, mesela bazı hadislerde engerek yılanından bahsederken de ebter denmiştir çünkü engereğin kuyruğu kesilmiş gibi kısadır(ibn mâce, tıb, 42'ye bakabilirsiniz)
soyu kesik anlamı da anlaşılacağı üzre kendisinden sonrası(≈kuyruğu, devamı) olmayan kişiye denir. cahiliye dönemi arapları hiç erkek çocuğu olmamış veyahut hepsi ölmüş olan kişilere ebter derlerdi, zirâ arap toplumunda bulunan algıya göre bilirsiniz ki soy erkekler üzerinden devam ederdi.
kapı üzerine kısa bir deneme
1. köken ve eski türkçe
"kapı" kelimesi eski türkçe'de "kapıg" olarak bulunmaktaydı. bu kelime, "geçiş yeri" veya "açık yer" anlamına gelen bir terimdi ve kapı, kapak, giriş gibi yapıları ifade ediyordu [1]. eski türkçe'nin çok eski dönemlerinde, "kapıg" kelimesinin kökü "kap-" fiilinden gelmektedir. bu fiil, "kapatmak" veya "bitişiğine ermek" anlamlarına gelir ve türk dillerinde geniş bir kullanım alanına sahiptir [2].
2. farsça ve orta asya etkileşimleri
"kapı" kelimesinin tarihsel gelişimi boyunca, orta asya'daki pers kültürleriyle etkileşime girilmiştir. bu etkileşimler sonucunda, farsça'da "qapı" biçimi türemiştir ve bu kelime özellikle selçuklu ve osmanlı dönemlerinde türkçeye geri dönmüştür [3]. farsça'nın etkisiyle türk dillerinde "kapı" kelimesi, yalnızca fiziksel bir geçiş yerini değil, aynı zamanda sosyal anlamda "kapı" terimini de ifade etmeye başlamıştır; örneğin, devlet kapısı veya saray anlamında kullanılmıştır [4].
3. anadolu türkçesi ve osmanlıca
anadolu'ya gelen türk boyları, "kapı" kelimesini beraberlerinde getirmişlerdir. selçuklu devleti ve daha sonra osmanlı imparatorluğu, bu kelimenin kullanımını yaygınlaştırmıştır. osmanlıca'da "kapı" kelimesi, saray ve hükümet kapısı anlamında kullanılmıştır. bu kullanım, türkçenin resmî ve edebî dilinde önemli bir yer tutmuş ve birçok deyim ve atasözüne girmiştir [5]. "kapı" kelimesi, aynı zamanda yeni türkçe döneminde de halk edebiyatında sıkça kullanılmıştır [6].
4. modern türk dilleri ve göçebe kültürler
modern türk dillerinde "kapı" kelimesinin farklı varyantları bulunmaktadır. örneğin, azerbaycan türkçesinde "gapı", [7]. çoğu türk dillerinde ise eşik/işik/ışik gibi varyantlarda kullanılmaktadır ki aynı anlamdadır. bu varyantlar, kelimenin tarih boyunca göçebe türk halkları arasında nasıl yayıldığını ve uyum sağladığını gösterir [8]. orta asya'daki göçebe kültürlerin taşınabilir yapıları (yurtlar) bile "kapı" konseptini içermiş ve bu yapıların giriş noktaları da benzer şekilde adlandırılmıştır [9].
5. slav ve moğol dilleriyle etkileşim
türk dillerinin slav ve moğol dilleriyle olan etkileşimleri de "kapı" kelimesine yansımıştır. örneğin, misal rusça капкан yani "kapkan" (tuzak) kelimesi türkçeden geçmiştir ve "kapmak" fiiliyle bağlantılıdır [10]. moğol dillerinde ise "qapi" biçimi, türk dillerinden ödünç alınmış olup, benzer anlamlarda kullanılmaktadır [11]. bu kelime, tarih boyunca türk-moğol ilişkilerinin dil üzerindeki izlerini de göstermektedir [12].
ayriyeten yakutlarda mesela kappah diye bir kelime vardır geleneksel türk evlerinde bizim duvar örtülerine benzer kalın bir örtüyle[bu örtüye kappah denir kaşrılaştırma≈ kapak ]girişi kapatılmış içerisi gözükmüyorsa içerde genç bir kız var anlamına gelmektedir.
**kaynakça:**
[1] tekin, t. (1997). "eski türkçe ve kökeni".
[2] clauson, g. (1972). "an etymological dictionary of pre-thirteenth-century turkish".
[3] erdal, m. (2004). "a grammar of old turkic".
[4] lewis, g. (1999). "the turkish language reform: a catastrophic success".
[5] develi, h. (2015). "osmanlı türkçesi kılavuzu".
[6] johanson, l. (2000). "structural factors in turkic language contacts".
[7] menges, k.h. (1995). "the turkic languages and peoples".
[8] doerfer, g. (1967). "türkische und mongolische elemente im neupersischen".
[9] golden, p.b. (1992). "an ıntroduction to the history of the turkic peoples".
[10] schoenfeld, h. (2005). "slavic borrowings in turkish".
[11] poppe, n. (1955). "ıntroduction to mongolian comparative studies".
[12] vovin, a. (2013). "from old turkic to early middle mongol".
burun anlamında kullanıldığını duyduğum bir kelime, anlam bağını anlamak için çıkıntı ile aynı manada girinti sözcüğünü inceleyebilirsiniz; kirme olarakta geçmektedir. aynı zamanda sonradan bir ülkede vatandaşlık edinen kişilere de kirme/girme deniliyor.
günümüzde daha çok melez hayvan[bilhassa kedi] için kullanılan kırma kelimesi ne kadar karma ile bağdaşlaştırılsa dahi bana kalırsa bu kirme/girme ile alakası sârihtir, zirâ kelimenin farklı ırklara mensup ebeveynlerin çocuğu diye temel bir anlamı var ama biraz indirgenmiş. neden sonradan bir ülkede vatandaşlık edinen kişilere dendiği bu anlamla bağlantılı olabilir ama doğrudan gir- fiili ile alakalı olarak denmesi daha muhtemeldir.
#24809 no'lu tanımda verilen bilgi yanlıştır, her iki bayezid'te ismini bahsedilen yezidten alakasız olarak baba yezidten almaktadır, bayezid kelimesi zaten arapça'nın kendisinde olan bir şey ve bahsettiğim baba yezid dediğim kişi bir mutasavvıf olan eba yezid el-bistami'dir. bayezid ise onun isminin bir kısaltması, öyle kamufle etmek için adamların uydurduğu bir şey değildir hani. kendisi günümüzde pek bilinmese de vaktinde menkıbelerde adı epey geçmiş bir kişidir.
sözlük koleksiyonum var genel olarak sevdiğim dillerin önemli sözlüklerinin ilk basımlarını bulmaya çalışıyorum ama malûm günümüzde koleksiyonu bıraktım işlevsel olarak adam akıllı bir tane sözlük almak isteyince bazı gereksiz derecede süslü ciltleri ve "canlı" renkleriyle size binlerce türk lirasına mal oluyorlar. en son geçen sene ilkbasım bir sözlük ekleyebildim koleksiyona.
yunus ismini sırf yunus peygamber masalı yüzünden koymuşuz esasında, hikayenin aslında zaten yuttuğu iddia edilen şey için yunus vb. bir kelime kullanımı yoktur; balık diye geçer. yunus kelimesi ise değişik bir anlam haritası izlemiş:
ibranice şu an hatırlayamadım kelimeyi ama güvercin anlamında bir kelimeye dayandığına eminim yonah falan olması gerek pek hatırlamıyorum bayadır kelimeyle ilişik olmadık, sonrasında bu kelime yunancaya bir isim olarak geçiyor yani bir kişi ismi olarak kalıplaşmış onu belirteyim; sonrasında ise arap kıssasında baş karaktere verilen isim olmuş. hayvan adı kullanomı bir mecaz-ı mürsel örneğidir denilebilir.
sizden iyi olmasın şahsımın olduğu sınıflandırmadır, tercüme de yapmışlığım oldu ama asıl yetkili olduğum alan gramer ve tarihi ile alakalı aramice, ibranice ilişkileri gibisinden.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.