salisedebir yazar profili

salisedebir kapak fotoğrafı
salisedebir profil fotoğrafı
rozet
karma: 2231 tanım: 339 başlık: 26 takipçi: 100

son tanımları


artık umursamadığını anladığın his

bir şeyler değişir ama fark etmezsin. önce küçük şeylerden başlar: bir mesajı hemen yanıtlamamak, onunla ilgili bir haberi duyduğunda içinin kıpırdamaması, bir zamanlar kalbini sıkıştıran cümlelerin artık sadece kelime gibi gelmesi. sonra bir gün, ansızın fark edersin: "sanırım artık umursamıyorum."

bu fark ediş öyle gürültülü bir şey değildir. bağırmaz, çağırmaz. içinde yankılanan sessizliktir. eskiden seni yerle bir eden bir davranış, artık seni geçip giderken rüzgar bile yapmıyorsa… işte o zaman anlarsın: bir şeyler bitmiş. ama bu, kaybedilmiş bir savaş değil. bu, belki de en sessiz zaferindir.

umursamamak unutmak değildir. hâlâ hatırlarsın. nerede ne söylendi, ne hissettin, nasıl incindin... hepsi kayıtlıdır. ama o kayıtlar artık canını yakmaz. dokunduğunda kanatmaz. çünkü artık beklentin yoktur. bir beklentinin kalmaması, bir duygunun külleriyle baş başa kalmak gibidir. soğuktur, ama acıtmaz.

bazı duyguların bitişi hüzünlüdür, ama bazıları özgürleştiricidir. artık umursamamak, o kişiye ya da duruma karşı değil, kendine duyduğun saygının bir ilanıdır. çünkü bir noktada şunu öğrenirsin: her şeyi önemsemek, kendini unutmaktır. ve kendini hatırlamak, bazen hiçbir şeyi umursamamakla başlar...
devamını gör...

sözlük hassas kalpler için cehennemdir

hassas kalpler için yanlızca sözlük değil hayatın kendisi bir cehennem kıymetli yazarlar, lütfen hassasiyetinizi herkese göstermeyin.
devamını gör...

madalya müracaatları

#3565686

#3540232

#3521162

#3502353

bir kaç değerlendirilebilir içerik daha...
devamını gör...

varsayım

varsayım, bilimsel araştırmalardan günlük yaşantımıza kadar pek çok alanda önemli bir rol oynar. bir düşüncenin doğruluğu henüz kanıtlanmadan, geçici olarak kabul edilmesi varsayım olarak tanımlanır. bilimsel alanda, bir teori geliştirilmeden önce belirli bir olguyu açıklamak veya test etmek amacıyla varsayımlar yapılır.

bu varsayımlar, deneyler ve gözlemlerle test edilerek doğru ya da yanlış olduğu belirlenir. eğer bir varsayım doğrulanırsa, teoriye dönüşebilir; yanlışlanırsa, yeni bir varsayım ve çözüm önerisi geliştirilir.

bilimde, varsayım bir teorinin temelini atar. newton’un yerçekimi yasası gibi, başlangıçta bir varsayıma dayanan bu tür teoriler zamanla deneysel verilerle desteklenmiş ve geçerliliği kanıtlanmıştır. benzer şekilde, modern fizik de kuantum mekaniği gibi teorilere dayalıdır ve bu teoriler, kuantum parçacıklarının doğasına dair varsayımlar üzerinde şekillenir. böylece bilim, sürekli gelişen ve kendini yenileyen bir süreçtir.

günlük yaşamda da varsayım, bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanılır. insanlar, karşılaştıkları durumları anlamak için varsayımlarda bulunur. örneğin, bir kişi iş görüşmesinin başarılı geçeceğini varsayar ve buna göre hazırlık yapar. sosyal ilişkilerde ise, insanlar birbirlerinin davranışlarını tahmin ederek iletişim kurar.

bu varsayımlar, sosyal güveni ve ilişkileri güçlendirir.

sonuçta, varsayım hem bilimsel araştırmalarda hem de kişisel yaşantımızda önemli bir araçtır.

yanlışlanabilir olmaları sayesinde yeni bilgilere ve keşiflere yol açar. ancak, bu varsayımların sorgulanması ve doğruluğunun test edilmesi, ilerlemenin anahtarıdır.
devamını gör...

ilk defa uzun yola çıkacak olanlara tavsiyeler

sevgili ilk kez uzun yola çıkacak yazarlara,

aslında yolun kendisi bir öğretmendir. ne kadar tavsiye verilse de, bazı şeyleri ancak direksiyon başında öğrenir insan. ama yine de birkaç küçük not bırakmak isterim.

her şeyden önce, yolculuk sabır işidir. aceleye gelmez. bir yere varmak kadar, yolda olmak da değerlidir. korna çalanlar, sollamak isteyenler, ansızın çıkan yollar, yolda karşına dikilen bir dağ, belki de hiç hesapta olmayan bir sis bulutu... bunların hepsi yolun bir parçası. panik yapmadan, her şeyi akışına bırakmak gerek. çünkü yol, her zaman bizim planımıza göre ilerlemez.

yola çıkmadan önce arabanla küçük bir konuşma yap. lastiklerine, suyuna, benzine bak. ona iyi bakarsan, o da seni yarı yolda bırakmaz. yanına biraz su, birkaç atıştırmalık al; açlık ve susuzluk insanı sabırsız yapar. yol uzunken sabır altındır.

müzik listeni hazırla. belki en sevdiğin şarkıları, belki de hiç dinlemediğin yeni melodileri yolda keşfedersin. radyo çekmezse, kendi sesinle baş başa kalırsın. bazen bu sessizlik bile yolculuğun en değerli anı olur.

ve en önemlisi: kendini yola teslim et.
bir yere varmak için değil, yolda olmak için yola çık.
manzaralara bak, nefes al, zaman zaman dur ve başını gökyüzüne kaldır. çünkü yol, sadece asfalt ve tabelalardan ibaret değildir; bazen insanın içine açılan kapılardır.

yani özetle: yola saygı duy, sabırlı ol ve anı kaçırma.
geriye dönüp baktığında, varacağın yerden çok, nasıl gittiğin kalır aklında.
devamını gör...

mesaja geç cevap vermek

aslına bakılırsa her şeyi stratejik algılamamakta fayda var, gün içerisinde yoğunluktan atladığımız veya geç cevap verdiğimiz bir çok durum oluyor bu sebeple bu tarz yok x kişi geç yazdı y kişi gördü cevap vermedi.

takılmayın arkadaşlar önemli olan iletişim kurmaya devam edebilmeniz.
devamını gör...

sevdiği kadınla tartışmaktan korkan erkek

tartışmak, iki insanın fikirlerini, duygularını açığa çıkarma cesaretidir. ancak bazı erkekler, sevdiği kadınla tartışmaktan özellikle uzak durur. bu durum bir güçsüzlük değil, aksine derin bir sevgi ve kaybetme korkusunun işaretidir. çünkü bazı insanlar, sevdiklerini kırmaktan o kadar korkar ki, içlerinde fırtınalar kopsa bile sessiz kalmayı tercih ederler.

sevdiği kadınla tartışmaktan çekinen erkek, bazen yanlış bir sözün ya da sert bir bakışın bile aralarındaki bağı zedeleyeceğinden endişe eder. bu yüzden içine kapanır, duygularını kendi içinde bastırır. oysa sorunlar paylaşılmadan, sessizce biriktirildikçe daha da büyür ve araya görünmez duvarlar örer.

oysa tartışmak, bir ilişkinin zarar görmesine değil, daha da güçlenmesine zemin hazırlayabilir. yapıcı bir şekilde konuşmak, sevginin ve bağlılığın bir göstergesidir. insan, ancak değer verdiği biriyle duygularını açıkça konuşmak ister. susmak kolaydır, ama gerçek sevgi konuşmayı, anlamayı ve anlaşılmayı gerektirir.

sevdiğiyle tartışmaya korkan erkek, belki geçmişte kötü deneyimler yaşamıştır; belki de kaybetme korkusu gözünü öyle bir korkuyla doldurmuştur ki, susmayı bir çözüm sanıyordur. ancak zamanla anlaşılmayan duygular, kişileri birbirinden uzaklaştırır. sessizlik de, en az sert sözler kadar yaralayıcı olabilir.

ilişkilerde asıl önemli olan, tartışmaktan kaçmak değil; tartışırken saygıyı ve sevgiyi koruyabilmektir. dinleyebilmek, anlamaya çalışmak, birbirine şefkatle yaklaşmak bir ilişkiyi daha sağlam kılar. sevgi, sadece mutlu zamanlarda değil, zor anlarda da kendini gösterir.

sevdiği kadınla tartışmaktan korkan bir erkek bilmeli ki; gerçek sevgi, incinmekten değil, birlikte iyileşmekten doğar. korkular konuşuldukça küçülür, duygular paylaşıldıkça güçlenir. en kıymetlisi de, tartışmaların ardından birbirine daha sıkı sarılabilmektir.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının aşırı samimiyetsiz olması

aslına bakılırsa kimse kimseye zorla yazdırmıyor, gereksiz yere laf kalabalığı yapan da son zamanlarda oldukça arttı bana kalırsa.

ben günlük olarak giriyorum şu sıralar, işten vakit buldukça insanların neler yazıp çizdiğine bakıyorum başlığa dair bir düşüncem varsa bir kaç satır karalayıp ayrılıyorum.

gereksiz diyaloglardan uzak, kendi çerçevemden gördüklerimi yazılarıma döküyorum.

belki böyle yaklaşıldığında hem sözlükte yazarlık hem de olağan hayatımız daha keyifli olabilir.
devamını gör...

yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri

insanın kendini ifade etme arzusu, belki de en temel ihtiyaçlarından biri bana kalırsa yazmak. düşünceler bazen zihnimde birikir, içimde dönüp duran cümleler sessizliğe mahkûm kalır. işte o noktada yazmak, yalnızca bir eylem değil, bir ihtiyaç hâline gelir.


normal sözlük benim için bu sessizliğe ses olabilen bir mecra.


burada yazmak, sırf yazmak için değil; düşüncelerimi tartmak, iç sesimi duyurmak ve hatta kendime bile daha yakından bakmak için bir araç.

bazen bir cümleyle karşılaşırım ve o tek cümle günlerdir içimde gezinen bir düşünceye ışık tutar. ben de yazarken aynı şeyi başkasına yaşatabilir miyim, diye düşünürüm. birinin zihnine küçük bir dokunuş, belki bir farkındalık bırakma ihtimali.

bu düşünce bile beni motive eder. çünkü yazmak sadece kendini anlatmak değil, aynı zamanda bir başkasına ulaşabilmenin de en yalın yolu olmalı, en azından benim için bu durum böyle.

anonimlik burada bir kaçış değil; tam tersine, kendime daha çok yaklaşabildiğim bir alan sunuyor. maskelerden arındığım, yargılardan uzak olduğum bir yer. belki bu yüzden yazdıklarım, gerçek hayatta söylediklerimden daha çok beni ifade ediiyor.

sonuçta yazdıklarımın ne kadar kalıcı olduğu değil, o yazma anında hissettiklerim önemli benim için. yazmak bir iç yolculuksa, normal sözlük bu yolculuğun duraklarından biri ve ben her kelimede biraz daha kendimi buluyorum.
devamını gör...

normal sözlük okul olsa alınabilecek nickler

çöp önünde entry girenler
devamını gör...

gastronomi

yemek çoğu zaman günlük bir alışkanlık, sadece karnımızı doyurduğumuz bir eylem gibi görünür. ama biraz daha yakından baktığımızda, her tabakta sadece malzeme değil, düşünce, kültür ve bilinçli tercihler olduğunu fark ederiz. gastronomi işte tam da bu yüzden sıradan bir etkinlik değil; bilim, sanat ve felsefenin birleşiminde duran çok katmanlı bir alan.

bir yemeği hazırlamak, aslında küçük bir laboratuvar deneyine benzer. ısı, zaman ve malzeme oranı, belirli kimyasal reaksiyonları tetikler. örneğin, ekmeğin kabuğundaki kızarmış tabaka ya da etin dış kısmında oluşan kahverengilik, sadece lezzet değil, bilimsel süreçlerin bir sonucudur. bu anlamda gastronomi, doğrudan kimya ve fizik bilgisiyle ilişkilidir. ama mesele yalnızca bu kadar teknik değildir.

bir yemeğin bizde uyandırdığı his, onunla kurduğumuz duygusal ve zihinsel bağla ilgilidir. bazı tatlar bizi çocukluğumuza, anneannemizin mutfağına ya da özel bir ana götürür. bu yüzden tat almak, yalnızca dilimizdeki hücrelerle değil, hafızamızla ve duygularımızla da ilgilidir. yemek, belleği uyandıran, zamanı büken ve geçmişi bugüne taşıyan bir araç haline gelir.

yemeğin toplumsal yönü de çok güçlüdür. ne yediğimiz, nasıl ürettiğimiz ve kiminle paylaştığımız; değerlerimizi, kültürümüzü ve dünyaya bakış açımızı yansıtır. bu yüzden gastronomi aynı zamanda etik bir alandır. gıda israfı, sürdürülebilir üretim, hayvansal ürünlerin kaynak kullanımı gibi konular, yemekle ilgili kararlarımızı sadece damak tadı değil, vicdan üzerinden de şekillendirir.

gastronomi aynı zamanda bir estetik deneyimdir. yemeğin görüntüsü, sunumu, renklerin uyumu, tabaktaki düzen... tüm bunlar görsel algımıza hitap eder. bazen bir şefin hazırladığı tabak, bir ressamın tuvali kadar etkileyici olabilir. çünkü yemek, yalnızca yenilecek bir nesne değil; bazen duygusal, bazen sanatsal bir ifade biçimidir.

ama belki de gastronominin en çarpıcı boyutu, onun insan doğasıyla olan derin ilişkisidir. açlık, insanın en temel içgüdüsüdür. ama biz insanlar, bu içgüdüyü sadece bastırmakla yetinmeyiz; onu biçimlendirir, anlam katar, bir kültür yaratırız. pişirmek, düzenlemek, paylaşmak… bunların hepsi insanın doğayla kurduğu yaratıcı ve düşünsel ilişkinin parçalarıdır.
devamını gör...

kullanılmasından hoşlanılmayan kelimeler

(bkz: neyse) her şeye kullanıldığı zaman tad kaçırıyor, açıkça ifade et işte.
devamını gör...

madalya müracaatları

merhabalar, #3502353 şuraya bir altın madalyalık entryimi bırakıyorum
devamını gör...

herkesin sevdiği sizin sevmediğiniz şey

pırasayı seviyorum bilenler bilir arnavutların vazgeçilmezlerinden biridir kendisi.
devamını gör...

yaşadığın şehri 3 kelime ile anlat

zeki müren, iskender,şeftali
devamını gör...

çok pis dedikodu döndüğü düşünülen yerler

soyunma odaları bence bu işin döndüğü nadide yerlerden biri.
devamını gör...

viski

viski, yalnızca bir içki değil; insanın zamanla yaptığı bir anlaşmadır. onu özel kılan şey ne içindeki alkol oranı ne de hangi fıçıda yıllandığıdır. asıl değerini, sabırla beklemesinden alır. çünkü viski, hız çağında yavaşlığın simgesidir. her şeyin hemen olmasını isteyen dünyaya karşı usulca bekleyen, bekledikçe derinleşen bir duygudur o.


hayal et, küçücük bir arpa tanesi toprağa düşer.

zaman geçer, mevsimler değişir, insanlar gelir ve onu topraktan alır. sonra o tanecik öğütülür, suyla buluşur, ateşin sıcaklığında dönüşmeye başlar.

ardından sessiz, karanlık bir fıçıya yerleştirilir. artık dışarıdaki hayatın koşturmacasından uzak, kendi hâlinde bir bekleyişe girer. hiçbir yere yetişme derdi yoktur; sadece zamanla birlikte değişir, dönüşür. tıpkı bir insan gibi... içine kapanır, bekler, olgunlaşır. ve bir gün vakti geldiğinde, yılların ona kattığı izlerle birlikte yeniden ortaya çıkar. o izler, artık tadında, kokusunda, renginde gizlidir.



bu yüzden viski içmek, zamana saygı duymaktır biraz da. bir yudum alırsın ve içinde yılların, iklimlerin, ağaçların ve emeğin tortusu vardır. o yudumun hikâyesi, bir geceyi değil, bir ömrü anlatabilir. belki de viski, bir anlık keyiften çok daha fazlasıdır. bize unuttuğumuz şeyleri hatırlatır: sabrı, durmayı, içimize dönmeyi.

her insan gibi her viski de farklıdır. kimisi serttir, ilk yudumda yakar boğazı. kimisi yumuşaktır, ağır ağır yaklaşır. bazısı dumanlıdır, geçmişin izlerini taşır; bazısı tatlıdır, geleceğe göz kırpar. hangisini içersen iç, o viski aslında biraz da sensindir. o anki ruh halindir, hafızandır, kırgınlığındır belki. o yüzden kadehi eline aldığında, sadece bir içki tutmazsın; zamanı, kendini ve belki de biraz yalnızlığını tutarsın.

ve bu yalnızlık kötü bir şey değildir. çünkü viski, en çok da yalnızken anlam kazanır. gürültüden uzak bir masa, ağır bir düşünce, belki biraz müzik… viski o anlarda konuşur seninle. sessizce, yavaşça, acele etmeden.



belki de viskinin özü şudur: herkesin koştuğu bir dünyada durabilmeyi hatırlatmak. koşmayı değil, beklemeyi kutsayan bir içki. içtikçe konuşmazsın, düşündürür. o yüzden bazı içkiler eğlendirir, bazıları unutturur; ama viski düşündürür.


bu bile onun ayrıcalığını anlatmaya yeter...
devamını gör...

üstteki yazarın mahlasına bakarak kişilik tahmini

sapyoseksüel olabileceğini düşünüyorum.
devamını gör...

mercimek çorbası

arkadaş ortamında herkes kelle paça ve işkence içerken istendiğinde bir takım zorbalıklara maruz bırakılabilirsiniz.
devamını gör...

yürürken telefondan bir șeyler okumak

risk içerir o yüzden yapılmaması önerilir. (bkz: bir yerde çayını kahveni içerken kurcala ben öyle yapıyorum.)
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim