tebdili mekanda ferahlık vardır diyenlerin bir bildiği vardır dedik hem tanıdık, artık hem de yabancı yerlere merhaba dedik bugün..
eski zamanlara nazaran ıssız bir gar.. yıllar öncesine yolculuk.. o zamanlar daha mı güzeldi diyor insan içinden..
bir köşeden 17 yaşıma bakıyorum..
telaşlı, meraklı, iyimser ve mutlu.. üniversite ilk sene.. ayrılıyoruz olduğumuz yerden.. caddeleri tanıdık.. bazı mekanlar hâlâ aynı yerinde.. yayın yaptığımız radyo istasyonu bile aynı yerinde.. arkasına dönüp gülümsüyor 17 yaşım.. usulca takip ediyorum arkasından..
koku hafızası diye bir şey var ki engel olamıyorsun.. caddeler boyu beni içine alan portakal ve turunç kokuları arasında üst üste hafızaya düşen anılar, kahkahalar, ağlamalar, güzel günler..
bak diyor hadi bahar şenlikleri başladı seni bekliyoruz...
diğeri geliyor karga akşama hazır ol pankartlar senden diyor..
ve birden geçiyor yıllar.. zaman geçiyor.. insanlar geçiyor..
güzelliği diyorsun "o an"daymış.. içinde yaşarken.. arkaya dönüp gülümsüyorsun 17 yaşını orada bırakırken.. tüm deliliğin ve asiliğinle orada öyle güzelsin sen..
şimdilik hoşcakal..
uzaklar diye bir yer var..
kendini bildin bileli adını koyamadığın, bir gidiş, bir varış belki de bilinmezliğin cazibesi..
bir sancı gibi durur kaburganın altında.. ta ki açığa çıkana kadar..
ne zaman yollar çağırsa anlarsın
ne zaman durduramazsın içini işte o an teslim olma vaktidir..
güne günaydın...
yollara günaydın...
gidenlere günaydın...
gidemeyenlere günaydın..
sözlüğüm günaydın... güzellikler olsun hayatınızda.. ve uzaklarınız hep olsun..
doğurabilmek ve hayatı devam ettirebilmek kadına bahşedilmiş en güzel donanımların başında gelir.. kutsiyeti tartışılamaz.. *
tabi ki insanoğlunun bir de duyguları diye bir şey var ki, her insan için hissetme derecesi farklıdır..
her doğuran kadın keşke güzel bakabilse.. yaşam şartları, eğitim düzeyi, kendi hayatlarını tek başlarına idame ettirememe ve duygulardan kaynaklı sahiplenememe koşulları sıralanınca istemediğimiz durumlarla karşılaşabiliyoruz..
hayatın diğer tarafından da bakınca anne olamamış ama bu duyguyu en üst seviyede yaşayan kadınlarımız da var...
yıllarca gönüllü olarak üstlendiğim çeşitli platformlardaki görevlerim sebebiyle iki durumun da yeteri kadar içinden geçtim.. ailede, çocuklar üzerinde ve toplumda kadınların önemini her olayda görebiliyorsunuz..
her şartta,
bir çocuğun bakımını üstlenen, hayatını devam ettirecek koşulları sağlayan, bedensel ve ruhsal sağlığı için emek veren aile hangisi ise aile orasıdır..
"su gibi sakin,
rüzgâr gibi hafif.
gökyüzüne bakarken,
içimdeki fırtına durur.
her nefeste huzur bulurum,
her adımda deniz gibi sessizim.
beni izleyen yıldızlar,
sükûnetimi onurlandırır.
zihnim durur,
ruhum sakinleşir."
italyan bir tenor olan safina, klasik müziği modernle birleştirerek "opera rock" diye tanımlanan bir tarzın temsilcisidir..
2000 yılında çıkardığı albümünden bir parça olan "luna" yı söylerken duygularını bastıramaz * gözleri, elleri, duruşu.. hepsi şarkının bir parçası olur..
sadece sen benim ruhumu duyabilirsin.
sen aysın
tekrar kaç tane şarkı söylenecek,
gökyüzünü kirleten arzular, sana ulaşmak için?
burası yazmayan yazarlar için bir liman
ve sıklıkla aklını kaybeder.
eğlendirenlerin aklını
ve her ruha bir rüya verirsin.
bana bakan ay,
şimdi beni dinle;
sadece sen benim ruhumu duyabilirsin.
sen aysın
gökyüzünü ve yoğunluğunu aydınlatıyorsun
istediğinin sadece yarısını görmemize izin verdin.
çoğumuz gibi,
kilden melekler uçamaz.
yanan kağıttan ruhlar,
yapraklar gibi sonunda düşen kalpler.
kaybolan havadan yapılmış kalpler.
dünyanın çocukları ve çocuklarınız, kim bilir.
bu aşk acıyı gizleyebilir,
ruhu alev olarak yanabilir.
sadece sen benim ruhumu duyabilirsin.
ve kalplerimizle nefes alan sevgi,
ve herşeyi hareket ettirip aydınlatan güç.
sadece sen benim ruhumu duyabilirsin.
beyaz ışık, tanrıçam, tanrıça, sen çok sessizsin...
ay'ı bir metafor olarak kullanarak, aşk ve özlem duyguları içinde kaybolmuştur..
sessiz bir hüzün, içsel bir kabulleniş gibi de değerlendirilebilir...
karanlık demişler adına...
sessizdir ama duyar her şeyi.. görünmezdir ama bilir saklananları.. insanlar ondan korkar, çünkü kendi yüzleriyle baş başa kalmaktan korkarlar..
dürüstlüktür bir bakıma..
"ben seni aydınlatmam" der, yine de ekler arkasına " ama ben kendini görmene engel olmam"
ne ışık vaadi sunar, ne de seni farklı gösterir.. sadece gelir oturur yanına
ve der ki
"buradayım.. maskeni çıkar istersen."
gündüz insanı göklere çıkarırken, gece insanı kendine indirir..
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.