az insan, az eşya, çokça entelektüel faaliyet. dışarıdan bakınca sıkıcı, asosyal görünebilirsiniz ama emin olun o ortam insanına göre ruhen daha dingin, daha dengeli olacaksınız.
boş vaktimi değerlendireceğim güzel hobiler edinir, yeteneklerimi keşfederdim. kendimi amatörce de olsa sanata, edebiyata, bilime verirdim. bol bol gezer tozardım.
bugüne değin sözlükte başlığı olmayan türkiye cumhuriyeti vatandaşı. bu da sözlüğümüzün ne kadar kaliteli bir ortam olduğunun bir göstergesi.
şimdi "durup dururken böyle bir başlık açmaya gerek var mıydı acaba?" diye düşünmeden edemiyorum. mesela abuzittin yılmaz diye bir başlığımız var mı? yok. niye? çünkü her tc vatandaşına başlık açmaya lüzum yok
tarihi başarılarla, kupalarla dolu olan asırlık kulüp, beş asırlık camiadır. en az fenerbahçe ve beşiktaş kadar kıymetlidir. birilerinin hakaret ve küfür etmesiyle değerine zarar gelmez.
genellikle iş görüşmelerinde sorulan abuk sabuk bir soru. bunun gibi çok soru kalıbı var. mülakatlara mümkünse birkaç hazır cevap ezberleyip öyle gitmek lazım.
neden şirketimizde çalışmak istiyorsunuz var bir de mesela. çünkü işsizim! daha çok maaş istiyorum! niye olacak başka?
ölürse yerine kral olarak 73 yaşındaki charles'ın geçeceği, 96 yaşındaki birleşik krallık kraliçesi. neredeyse 70'li yaşlarındaki oğlunun yaşı kadar hüküm sürmüş bir kraliçe.
bazı etçil hayvanların avladıkları dışında leş yedikleri de gerçek. kedi ve köpek buraya dahil edilir mi? daha önce bu tip bir haber okuduğumu hatırlıyorum. neticede içgüdüleriyle hareket eden hayvanlardan bahsediyoruz. (bazıları kabul edemese de, kedi ve köpek hakkında konuşurken sanki insandan bahsediyormuş gibi konuşsa da doğanın gerçeği bu.)
kişinin tam anlamıyla hayat kavgasının içine daldığı dönemde meydana gelen değişimdir. iş güç derken, bir de yirmi sene sonra 50'li yaşlarda olunacağı gerçeği insanın suratına tokat gibi vurunca hayattan alınan zevkin kalitesi, eşiği bir hayli düşüyor. insanın eğlence biçimi de değişiyor. bir de bütün bunların üzerine evlilik işlerine girildiğinde tam anlamıyla büyümüş, çocukken "amca-teyze" diye hitap ettiğimiz kişilerin kıvamına gelmiş oluyoruz. modern hayat da bizi bu değişim için zorluyor. tabii bu ülkede ekonomik olarak yaşamanın zorluğunu da denkleme dahil etmek lazım. neticede hep o 50'li, 60'lı yaşları kafamıza taktığımız için oluyor bunlar. halbuki 30'lar 40'lar en güzel, en verimli çağlardır.
yine de her şey kişinin hayata bakış açısıyla, felsefesiyle bağlantılı. bütün bu süreçleri yaşamış ancak 60-70 yaşında olmasına rağmen 20'li yaşlarda bir genç gibi takılan tanıdıklarım da var. biz galiba yaş alma durumuna kafamızı çok takıyoruz ve bazı şeyleri gereksiz derecede ciddiye alıyoruz ancak bu gibi şeyler bizim kontrol edebileceğimiz şeyler değil. en fazla sağlığımıza, formumuza, psikolojimize dikkat edebiliriz. bunun dışında yaş almayı, hatta genel olarak hayatta olup bitenleri kafamıza takmazsak hayattan aldığımız zevkin eşiğini de yüksekte tutabiliriz.
büyüdükçe daha doğrusu ölüme yaklaştıkça ciddileşiyoruz, mendeburlaşıyoruz. bütün olay bu. şu kısa hayatta daha fazla nasıl zevk alabiliriz? buna odaklanmak lazım. laubali olmak hoş değil elbette ama bu kadar ciddiyete de gerek yok.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.