sirjack yazar profili

sirjack kapak fotoğrafı
sirjack profil fotoğrafı
rozet
karma: 107 tanım: 20 başlık: 7 takipçi: 1

son tanımları


kendinle sevgili olsan ilişkin neden biterdi sorusu

belki de başlarda eğlenceli ve huzur verici olurdu, ruh ikizi(klişe tabir ile) kavuşması olayından dolayı. fakat sonra kendimin bile her an değişimlerden ibaret olduğumu görüp, yalnızca aykırı olduğunu düşündüğüm yanlarımı görmeye başladım, kendimdeki mevcudiyeti aynı kişilik özelliklerden oluşsa da kendimi farklı görmeye başladığımda benzerliklerin bir önemi kalmayacak. yalnızca farklılıkların iç karartıcı renklerine odaklanacak ,gizliden gizliye sevgili kendime karşı öfke ve kızgınlık duymaya başlayacağım.

kiminle olursan ol kısacası, ister kendinle, ister bir başka kendi'yle, sonuç hep aynı olacak. peki ayrılamayanlar ne yapıyor da biz yapamıyoruz diyeceksiniz.
köle efendi ikilemine bir göz atın derim, ya da camus'nün sisifos efsanesine bir bakın.
devamını gör...

kıskançlık

schopenhauer " bireyin kendi kaderi ile başkalarının ki arasında yaptığı o kaçınılmaz kıyastan doğar.bu kıyasın sonucu onun kendi karakterini etkiler,bu niteliklerden birini veya ötekini onun bütün eylemlerinin kaynağı ve prensibi kılar." demiştir kıskançlık için.
devamını gör...

duygudaşlık

kıskançlığın zıttı sayılabilir.
devamını gör...

kendinde şey

noumenon , kant'ın felsefesinde karşı olduğu, bilincin ötesindeki,duyularla algılanamayan gerçek bilgi anlamına gelir.
schopenhauer için ise numenin bilgisine sahip olmadan yaşanılmayacağını, kendinde şey'in görüngülerin ötesinde bilgisine sahip olduğumuz iç deneyimin nesnesi olması gerektiğini savunmuştur. schopenhauer için bu nesne istenç'tir.
devamını gör...

gereksiz edebiyatı yapılan şeyler

gereksiz değildir de. yapmasını bilen kalmamıştır belki, okumasını bilen de.
devamını gör...

yazarların uyumama sebepleri

çok derin şeyler değil de, çok basit şeyler kaçırır uykuyu. basit ama çözümsüzlüğü milyarlarca sebepten doğan sebeplerden: enflasyon, yardım, ikiyüzlülük; kira, kredi,cep harçlığı; ev,otopark, ucuz ayakkabı; baba, anne,çocuk,katil; yazar,kalem,defter,porno.
devamını gör...

korkunun adı

değerli olanı kaybetme olasılığına verdiğimiz duygudur,korku. bu benlik olabilir, canlılık olabilir, sevgi ve bağlılık hissettiğimiz insan veya herhangi bir canlı olabilir. maddi manevi her şey olabilir kısacası.
devamını gör...

kadın yazarlardan erkek yazarlara sorular

1. bir nesneye ihtiyaç duyabilir. fakat bu nesne öznelliğinden bir şey koyabileceği bir ruha sahip olursa adı yaratıcı olabilir.

2.karakter değişebilir, dönüşebilir, uyum gösterebilir. bulunduğu, yetiştiği ortamda şekil alabilen,belirli tavır ve tutum özellikleri kazanan,tüm bu oluşma bütününe ve aynı zamanda bu bütünsel (onu diğer bireylerden de ayrı tutan bir özelliğe sahiptir.) yapıya karakter dendiği içindir belki.
devamını gör...

yazarların yazdığı hikayeler

çok yavan bir adamdı halil abi. çelimsiz, eğri iskeletinin yüzüyle alakası yoktu. onu kalın giysilerle ilk gördüğümde epeyce şaşırmıştım. dinç ve sağlıklı görünüyordu tüm bu kıyafetlerle. yüzündeki bilge imajının gözden kaçmasına imkan yok artık diye düşünmüştüm.

halil abi her işe koşturan, taşeron bir firmanın çalışkan bir çalışanıydı. yaptığı her işi çok önemli bir olayı aydınlatmaya çalışır gibi anlatmayı severdi. bazen yer silmenin inceliklerinden, bazen masaları gruplara ayırarak maksimum alan yaratmadaki başarısından, bazen elektrikli fabrika süpürgesinin nasıl çalıştırılacağından bir kahramana özgü gururla anlatırdı.

onun için dünya, çelimsiz bedeninin en tepesinde, bir öküz başına nasıl oturuyorsa, öyle dönüyordu işte. ruhunun derinliklerinde ayırt edemediği bazı duyguların o da farkındaydı. birine kızdığını ya da öfkelendiğini görmezdiniz. çünkü bu iki duygunun nasıl bir his oldukları hakkında hiçbir fikri yoktu. bazen kaşlarını çatar, işte derdim, nihayet insani bir özellik göstermeye başladı. tam o sırada gözlerini ovar, yavaş yavaş görme bozukluğuna giden gözlerine ne olduğunu anlamaya çalıştığını farkeder, kozasından çıkmamış bir yüreği olduguna kanaat etmeye devam ederdim.

bir gün halil abiyi düpedüz kovdular işten. mazeret göstermeksizin. birkaç gün göremedim onu. başına bir iş gelmiştir diye düşündüğüm bir gün, halil abinin sesini duydum. upuzun koridorun en başından eğlene eğlene geliyordu benim olduğum tarafa. incecik iskeleti öne doğru ağırlığını verdikçe hızlanıyordu. güle oynaya, neredeyse koşa koşa tam önüme kadar gelip durdu. nefes nefese kalmıştı, ağzından bir sözcük çıkınca nefesleniyor, bir cümleyi parçalara böle böle konuştu bir süre dinleninceye kadar.

sonunda dili çözülmüştü ve olanları tek tek anlattı halil abi. apar topar işten çıkarılmasına bile gülerek şaşkınlık göstermiş fakat ertesi gün bir akrabasının kahvehanesinde hemen iş bulmuş, her şeyin yolunda olduğunu bize anlatmak ve helallik istemek için buralara kadar gelmişti.
bir sehrin leş sokaklarında, halil abiler adım attıkça korkmadan nefes alabilirim dedim, ona.
o da bana yaklaşık birkaç saat, bardak ve tepsi dengesinin inceliklerinden bahsetti ve gitti meraları aşarak.
devamını gör...

karalama

bir sabah, kuşlardan söz etmek istedim. yatağımda yayıla yayıla bir şeyler okuyordu esra. vazgeçtim, hiçbir şeyden konuşmak istemediği belliydi. saç bukleleri gözlüğünün üstüne düşüyor, saçıyla cilveleşir gibi yavaş hareketlerle kulak arkasına atıyordu saçlarını.
güzel gözlerinin, o mükemmel gözlerinin astigmatı ve miyopu aynı anda içinde barındırması ona yapılmış bir haksızlık sayılmazdı, gözlüklerle biraz daha yakın görebiliyordum gözlerinin tüm detaylarını.
tenini izlemeyi seviyordum, beyaz teninde kar taneleri geziniyordu her vakit. ışıkları kapatıp yüzündeki her detayı okumayı seviyordum, o anda, bir aydınlık değiyordu içime, sırılsıklam yüreğimin masumiyeti bulduğu bir göz odaydı onun yüzü.

bir gün ışıkları tamamen kapattığım bir gece, biraz sarsıntılı bir rüyadan uyandım. üstüme kapanan bir ışıktı gördüğüm. git gide içine alan ve yaklaştıkça hücrelerime kadar yakan kocaman bir ışık demetinin derinliklerinde bir uzay boşluğunda hapsolmuş gibi kalmıştım. bir anda esranın ellerini hissettim. küçük,ince parmakları bilegimi öyle bir sardı ki acıdan uyandım. onu göremedim, ona ait hiçbir şeyin olmadığı bu odada teninin güzelliğinden az biraz bir şeyler kalmıştı hissediyordum. git gide azalan bir ten ve git gide uzaklaşan bir insan silueti arasında muazzam bir benzerlik vardı. özlem ve umut her gece bir kabusta çürüyüp gidiyordu.
devamını gör...

biraz şiir

bir bardak ağırlığı kadar,
ömrüm.
titiz ellerin bir yerden aldığı
bir yere kırılmadan.
sanki kısacık bir saat aralığından
ustaca çekip çıkardığı.
bir an buldum.
yapraklar yüzüme degdirdi güneşi,
ötmekteydi bir kuş,
kapadı gagasını.
bir yerden haber almıştı,
hatırlanmayacaktım.
devamını gör...

diyaloglar

kökünü yunancada "dia" ve "logos" tan alan bir kelime olan diyalog, düşünceyi takip etmek anlamındadır. türkçe sözlükte "iki ya da çok kişi arasında geçen konuşma." biçiminde tanımlanır.
günlük hayatı düşündüğümüzde diyaloglar nasıl gerçekleşir peki. konuşma demeye bile razı olmadığım karmaşık bu laf kalabalığında diyalog aramak oldukça zorlamacılık olur.
oysa günlük hayatta ne kadar da düşünüyoruz ya da düşünce ve fikir paylaşımında bulunuyoruz. hangisi gerçekten bir yazar eline kalem kağıt almadan bir diyaloğa dönüşebiliyor, biraz bunu düşünelim.
devamını gör...

beyaz diş

benim tanımlamama göre; jack london bir kurdun gözünden kendi hayatını yeniden yapılandırmış ve muazzam bir devrimin içine sokmuştur okuyucuyu. hikayede bilgeliğe doğru adım atmanın ilk basamağını nesneleri tanıyarak başlatır, sonra da bu nesneleri kavramsallaştırarak doğadaki anlam kargaşasının bir parçası olmaya karar verir. bunun için ise bilgiyi çözümlemenin bir üst süreci olan deneyimlemeye geçmesi gerekecektir. bu süreçte aidiyet duygusundan kopmak, onda korku ve kaygı yaratacaktır. fakat doğa onu bu yola girmeye zorunlu kıldığında hayatının en büyük serüveni de başlayacaktır.
devamını gör...

id

id birincil süreç denilen bir sürecin içerisinde yer alır. burada amaç nesneye yönelik haz arayışıdır. ancak dürtülerin kaynağı id, hazza ulaşmak için beni(ego) kullanmak zorundadır. ben ise sınırlarını korumak için idin pozitif olmayan itkilerine karşı koyarak bir savaş başlatır. eger idin istekleri olumlu bir sonuç yaratacaksa ben yolu gösterir ve gözlemci olarak kalmayı tercih eder.
devamını gör...

ontolojik anksiyete

kendi varlığının bilincini yitirme olasılığının yarattığı duygu.
devamını gör...

zamanı durdurmanın yolları

anladığın, anlaşıldığın ilişkiler kurduğunda zaman duracak, yalnızca kolundaki saatin çalışmaya devam edecek o kadar.
devamını gör...

intihar etmeden ölmenin yolları

sigortalı bir işte çalışmak.
devamını gör...

aşırı mutluluğun huzursuz edici bir yanı olması

aşırı keyifliyim, aşırı huzurluyum. gibi kavramlar nicel olarak tanımlanabilir ancak mutluluk nitel olarak tanımlanabilir. bir nesnenin sonucu olarak nicelik kazanan bir kavram değildir.
devamını gör...

ölmenin en iyi yanı

kendini kaybetmenin nasıl bir his olduğunu bilmenin bir öneminin olmayışı.
devamını gör...

ölmenin en kötü yanı

kendini kaybetmenin nasıl bir his olduğunu bilemeyecek olmak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim