ne zaman düşsem beni ayağa kaldıran eylem. resmen beni ayakta tutan gizli bir dayanak gibi... olacak ya da olmayacak, hayal kurmak benim yaşama tutunmama büyük yardımcı diyebilirim. bazen hayallere gerçeklikten kopacak kadar dalıyorum ve açıkçası halimden de gayet memnunum.
bazen ne kadar zaman geçerse geçsin sevdiğin birinin ölümünü kabullenmek çok zor gelir. hatta insan çoğu zaman içten içe reddeder ama kabullenmiş gibi davranır, bu da hayatın acımasız cilvesi işte...
bugün çok sevdiğim bir yakınımı kaybettim. hayat dolu, neşeli, yardımsever bir insandı. günlerdir kayıptı ve polis, jandarma, arama kurtarma ekipleri derken herkes onu arıyordu. sağ salim kavuşacağımıza dair inancımı hiç kaybetmedim ama bugün kötü haberini aldık. kendini ağaca asmış bir halde ölü bulundu, intihar etmiş. o kadar hayat dolu bir insandı ki hala inanamıyorum. zaman zaman nasıl oldu da derdini, sıkıntısını anlamadım diye kendimi de suçluyorum. sanki boşluğa düştüm, içim yanıyor. belki kafam dağılır diye sözlüğe geldim ama birden kendimi bu başlıkta içimi dökerken buldum.
etrafımdaki insanların hakkımda düşündüklerini kafaya takmamak. eğer herkesin söylediklerini takıntı haline getirseydim, benden geriye hiçbir şey kalmazdı ve şu an olduğum kişi olamazdım. kendi hayatımın başrolü değil de ancak figüranı olurdum.
suyu izlemek. deniz, göl veya yağmur hiç farketmez benim için suyu izlemek büyük terapidir. gerçi denizi izlemek biraz daha önde ama genel olarak suyu izlemek işte... ne uzattım ama!..
kız çocuklarının korunmaya değil, korunmalarını gerektirmeyecek bir ortamda büyümelerine ihtiyaçları var. sevgisiz ve korku dolu bir ortamda değil de sevgi dolu, güven dolu bir ortamda büyüsünler. hem evlerinde hem dışarda güvende hissedebilecekleri bir hayat dilerim. kararlarınızın her daim arkasında durun ve gücünüzü hissedin, kimsenin sizin fikirlerinizi küçümsemesine de izin vermeyin. sevgi ve saygı bekleyen tüm kız çocuklarının gözlerinden tek tek öpüyorum. bugün ve geleceğin ışıklarına 'dünya kız çocukları gününüz kutlu olsun' demek istiyorum. birlikte çok güçlü ve güzeliz. umarım bu güzel gün herkese gereken farkındalığı kazandırır. unutmadan, içinizdeki masum kız çocuğunu da asla soldurmayın ve terk etmeyin.
ben etrafta ses varken sınav çalışabilirim hatta çok rahat ezber yapabilirim ve aklımda daha çok kalır ama en ufak ses olsun uyuyamam. nasıl bir dengesizim acaba?
black swan. psikolojik gerilim ve dram türünde olan bu filmi izlerken hayran kalmamak elde değil. zaten natalie portman o kadar olağanüstü bir oyunculuk sergilemiş ki, filmi izlerken karakterin hislerini çok net bir biçimde anlıyor ve dahası hissedebiliyorsunuz.
cümlelerimde çoğu zaman nefret kelimesini kullansam da ben bir şeyden nefret etmem, sadece sevmem ama anlamını kuvvetlendirmek için nefret ettiğimi söylerim. nefret, gerçekten çok güçlü ve insanı içten içe yiyip bitiren bir duygudur. insanın içini öyle bir boğar ki nefes bile alamazsınız. ben bu duyguyla zamanında çok boğuştum ve benliğimden birçok şey götürdü. demem o ki kimseye nefret duygusunu besleyecek kadar önem vermeyin, kendinize yazık oluyor. onun yerine umursamayın, umursamamak en büyük şifadır.
şu an bu başlık beni aşırı hüzünlendirdi. aklıma rahmetli dedemin bana emaneti olan tekirim geldi. ben üzgün olduğumda, kendi kendime konuşurken gelir dibime otururdu ve ben kalkıp gidene kadar asla gitmezdi. bazen ben ona şarkı söylerdim o beni dinler, tatlı tatlı uyurdu. ışıklar içinde uyu benim minik bebeğim, seni asla unutmayacağım.
bu şarkıyı ne kadar dinlersem dinleyim asla sıkılmam. bir zamanlar bu şarkı ruhumu sarıp sarmalamıştı, bana savaşmam için umut olmuştu o sebeptendir ki bu şarkıdan bıkarsam kendime ihanet etmiş olurum.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.