evlendim evimde ilk yemeğim mercimek çorbasıydı. internetten bakarak yaptım ölçülerine falan. o kadar çok yapmışım ki 3 gün çorba içtik. hala bitmedi en son dökmek zorunda kaldık. tarife baktığımda tarif 4-6 kişilik falanmış. şok oldum tabi ama iş işten geçmişti.
günümüzde dillere pelesenk olmuş psikolojik bir rahatsızlıktır. fikrimce hafife alınmaması gerekir. çünkü düşünüldüğü ve sürekli dilde dolaştığı kadar kolay değildir. battaniyenin altında yatarken mutfak yansa kalkıp söndürecek ne gücünüz ne de motivasyonunuz olur. umarım kimse yaşamaz, yaşayan olursa da bir an önce tedavi olup atlatır.
o kadar çok ki . aklıma gelenleri yazmam gerekirse:
haluk levent
sezen aksu
yıldız tilbe
derya uluğ
melek mosso
ayna grubu
cem karaca
gülden/neşe karaböcek
instagramda kitap reklamını gördüm. bir bakayım dedim içeri girip. yazmayı okumayı çok severim zaten. hatta hayallerimden 2 tanesi yine yazmakla ve okumakla alakalı. bir gün bir kitap yazabilmeyi ve bir kitapçı açmayı çok istiyorum . burada da neredeyse her konu hakkında açılmış başlıklar var. fikirlerimi yazıyorum ve farklı fikirler okuyorum. daha ne olsun.
bir şeyi ne kadar çok göstermek istiyorsan o derece o şeye yoksunluk çekiyorsundur bence. yeni evlendim sayılır. kınam için kuaföre gittiğimde kuaför “ o kadar sadesin ki senin gelin olduğuna kimse inanmayacak “ dedi. orada ki herkes o kadar şatafatlıydı ki ben gerçekten bir yakınımın kınasına gidiyor gibiydim. pişman değilim. yine olsa yine öyle giderdim. şatafatı gösterişi sevmedim sevemiyorum.
kendimi bildim bileli okuyorum. okula başlamadan onlarca defterim kalemim kitabım vardı. takvim yaprağı görsem okurdum. kütüphaneden çıkmazdım haftasonları daha çocukken. şimdi kendi kütüphanemi kuruyorum evimde. hala kitaplarımı severim koklarım okşarım. imkanı olan okusun, araştırsın.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.