tek kalmış mor çorap yazar profili

harry potter’daki luna lovegood

dövme yapan değil yaptıran olarak herhangi bir mesuliyet kabul etmiyorum.

çocukluk aşkı - ceyhun atuf kansu

düşün, düşün ki anne ben daha çok küçüğüm,
ılık ellerimden tut, beraber götür beni,
oyuncakçıda büyük mavi bir gemi gördüm,
işlenmiş, dalgaların köpüğüyle yelkeni.

şu renk renk toplara bak, anne, ne güzel renk renk
dönüyor içimde bir bayram yeri dönüyor,
yuvarlanıyor gönlüm şu uçan toplara denk,
bir yokuştan koşarak kalbim sana iniyor.

kan değil, zafer akar benim savaşlarımda,
hürriyet için ölür genç kurşun askerlerim,
insanlığın cenneti saklı göz yaşlarımda,
yeni bir bahar çağı getirecek zaferim!

korkma, korkma kaçmam ben, tahta atımla dağa,
senden daha güzel bir dağ var mı rüyalarda?
niçin uğraşsın küçük kuş yurdundan kaçmağa,
yaşarken annesinin yeşerttiği kırlarda?

kırılır, bütün iyi oyuncaklar kırılır,
çocuk kalblerinden mi yaparlar hep onları,
niçin oyun biterken en sonra hatırlanır,
hatıralarımızın en tatlı oyunları?

satılır mı zengin bir oyuncakçıda söyle,
anne, dün okuduğun masaldaki güzel kız?
yeter, altın bir kalbim olsun, tanrıdan dile,
bütün zenginliğimi verir onu alırız.

doyamıyorum
bu saatte iyi gidiyor

dolgu yapılırken içinde pamuk unutulmuş olabilir, bunu da yaşadım.

40’tan sonra devreye sokarım dediğim planlarımı, 40 olunca “amaaaan gencim daha ben” diye erteledim. sonra da düşündüm ki kendimi asla yaşlı hissetmeyeceğim.
o yüzden asla yapmadığın plandır. an ne getirirse onu yaşarız. o zaman dans!

gel yabani gör halimi
el bana ben sana deli

(bütün gün kral pop radyo dinlemek zorunda kalmak)

hayal ederken hep en iyisi düşünüldüğü için olsaydı sanki dünyanın en güzel şeyi olacakmış gibi bir his verir. ama asla hayal edildiği gibi olmaz.

bu kişi aynı zamanda arkadaşınızsa olay bir süre sonra aynı erkekten hoşlanmaya kadar gidebiliyor. önemli olan karşı tarafın kimi seçtiği.

#3674689
burada yazılanlarla yaşamayı sevmek arasında büyük bir fark olduğunu düşünüyorum.

yaşamayı seven bir insanım ama asla “hayat ne güzel’ kuşlar, çiçekler, böcekler…” falan diyerek anı yaşama durumunda değilim. çok acı çektiğim günler de oldu, çok mutlu olduğum zamanlar da. hepsini kabul ettim, hepsi için çabaladım ve çabalamaya da devam ediyorum. yaşamayı seviyorum çünkü. bir gün öleceğimi biliyorum ama ölene kadar yaşanacak ne varsa yaşamalıyım demiyorum. o güne kadar hayat ne getirirse, ben ne başarırsam (ya da ne başaramazsam) kabulüm. mutlaka benim için bir çok şey yarım kalacak öldüğümde ama önemli olan bu değil, bir şeyleri yetiştirme çabasında değilim, sadece yaşamayı seviyorum.

yüreğimdeki ezgim ol istiyorum

ergen anası olmamdan dolayı konserine gideceğim grubun, evde sürekli çalmasından dolayı ezberlediğim tek şarkısı. dansını da ezberleyip konserde “yaşlı teyze manifest konserinde ortalığı yıktı” şeklindeki habere konu olmak istiyorum.

kimseyi odamdan kovmamam lazım.
insanların kafasını masaya vurmamam lazım.
küfretmemem lazım.
son seçenek olarak duble türk kahvesi deniyorum. bunun da faydası olmazsa akşam haberlerindeki cinnet hikayesinin baş kahramanı olabilirim.
derin derin nefes al ve kahveni iç mor çorap, bugün bitecek ve sen yine insanlığına döneceksin.

kalp pili. ritim düştüğünde bızzzt diye ufacık bir şoklamayla hızlandırıyor.

olayın gerçekliğinden emin olmamakla birlikte “dünyanın en önemli şeyini yapıyorum, evleniyorum, benimle evlenen erkek ne kadar da şanslı onu kabul ettiğim için” şımarıklılığı ve “ne yapıp da daha çok dikkat çekerim” dürtüsüyle insanın ne kadar saçmalayabileceğini gösteren haberdir. özellikle sosyal medya sayesinde her şeyin en değişiğini yapmaya çalışan bir sürü insan varken çok daha fazlasını görebileceğimize hazır olmamız gerekir.

ayrıca eski kocamın beni tekrar istemeye geleceği gün için bi “acaba” dedirtmiştir (swh)

içinde şafak sezer’in yer aldığı tüm filmler

hani çok eğlenceli bir ortamın vardır, kalabalık falan. sonra sadece senin tatilin biter, herkes o ortamda kalırken sen işe dönmek zorunda kalırsın. aklın orda kalır, şimdi ne güzel eğleniyorlardır, şimdi şunu yapıyorlardır, bir sürü şey konuşulur sen yokken, kahkahalar atılır, ağlanır, filmler izlenir, eğlenilir vs ama sen hepsini kaçırırsın. sen gitmiş olursun, ilk birkaç saat keşke o da burda olsaydı denir ama sonra aynen devam ederler tatillerine. işte sadece bu muhabbetleri kaçırmamak için ölmek istemiyorum yalan yok. sevmiyorum ben herkes tatil yaparken işe gitmeyi (bkz: (swh))

aklıma ilk gelen

ben burdayım, diğerlerini bilemem.