bayıldığımdır. shoegaze(çevirisi "ayağa bakmak" gibi bir şey) adını, sahnedeki gitaristlerin sürekli başta distortion, fuzz, delay ve reverb olmak üzere çeşit çeşit pedallara bakmak için kafalarını yerden kaldırmayıp, ayaklarına bakıyormuşçasına bir izlenim vermelerinden alır. oldukça kirli ve vokalleri kasıtlı olarak baskılayan gitar tonları ile kendini belli eder genelde. sözleri aşırı dikkatle dinlemezseniz çoğu zaman kelimeleri seçemezsiniz, canlı dinliyorsanız hayatta seçemezsiniz. bu yüzden bence post-rock gibi melodisel bi müzik janrası. vokaller sanki sadece enstrümanların uğultularına eşlik eden bir diğer faktör gibi hissettiriyor. bolca reverb(yankı) ve fuzz (türkçesi yok, bulanıklaştırma diyebiliyiz) kullanıldığından "rüyasal" bir havası olduğu söylenebilir bu müziğin. diyecek bir şeyiniz yoksa bile hoş bi ritimle, sigur ros misali "hopelandic" kullanarak müzik yapabilirsiniz ki bence çok iyi. ne yalan söyleyeyim genel olarak melankolik, depresifimsi bi havası var bu janranın eserlerinin. modunuza göre müzikten aldığınız hissiyat büyük ölçüde değişiyor. bu yönden de post-rock'a benzetiyorum. gitar olarak genelde fender jazzmaster ve stratocaster tercih ediliyor. babası olarak genelde slowdive ve my bloody valentine kabul görür. ben ise daha çok japon gruplarını dinliyorum. fikir olması açısından japonca ağırlıklı bazı sevdiğim gruplar:
kinoko teikoku (son albümü pop, eski albümleri)
yuragi
my dead girlfriend
seventeen years old and berlin wall
pasteboard
イツエ (dinleyiniz)
kinoue64
國
beachside talks
parannoul (korece)
blankenberge (rus kökenli bi grup, aşırı underrated)
whirr (daha rüyamsı, ingilizce)
gleemer (vokaller daha rahat anlaşılıyor, rock havaları, ingilizce)
nothing (sert tonlar, ingilizce)
bazıları eski, bazıları yeni gruplar. yaptıkları müzikleri aşırı farklı değil birbirinden.
artık shoegaze hakkında söyleyecek bir iki şeyiniz var, kararında tüketiniz.
öğrenmeye başladığımdır. uzun süredir içimdeydi de bi başlamamıştım. alfabeden vs. başlıkta bahsedilmiş. edit olarak buraya ara ara yazacağım, kendi kendime motivasyon olsun bari.
animelerden vs. günlük bazı kelimelere kulak aşinalığım var her anime izleyen birisi gibi. japon kültürüne bi ilgim var. bu ana motivasyonum olacak gibi duruyor. bu süreçte bence motivasyon çok önemli çünkü bir sınava hazırlanmak veya bir işi halletmek gibi değil, sürekli devam edecek bir süreç dil öğrenmek. her neyse. hiragana bence kolay. ezbelemek bir gününüzü alır. şimdilik hallettim gibi hiraganayı. yazma pratiği de yaptım ufaktan. yarın kataganaya başlayacağım. youtube'de türkçe olarak levent toksöz hoca ve asialogy izleyeceğim. belki kitap da alırım. ingilizcem var yabancı kaynak öneriniz varsa yazabilirsiniz özelden. bana kalırsa alfabe kolay(kanji hariç). geçenlerde rusça bilgisayar ve el yazısı öğreniyordum. nedense onu ezberlemesi daha zor gelmişti. belki tekrar denerim onu da :d. umarım editlemeyi unutmam. ikuzoooooo swh.
dostlar sofrasında sarhoş olduysam kakara kikiri şen şakrak takılırım, yaptığım şeylerin çoğu zaman farkında olmakla beraber söylenen şeyler 10 kat komik gelir ve kahkaha tufanı. kendi başıma sarhoşsam genelde motor fonksiyomlarım zayıflar, onun dışında ruh halime bağlı demlenirim. spesifik bir moda girmem. zil zurna olup o geceyi hatırlamayacak kadar sarhoş olmam herhalde. veya oldum da hatırlamıyorum. :dd
ne deniz korkum vardır ne yükseklik korkum fakat google earth'te veya özellikle 2 boyutlu mapste dolaşırken masmavi okyanuslara zoom yaptıkça, ne bileyim ada ülkelerine veya okyanusun ortasındaki bir ada ülkesine zoom yaptığımda feci halde bi ürperiyorum. tuhaflık bende var sanıyordum ekşide de yazmışlar. elim ayağım titredi az önce bikaç saniyeliğine. fobi ne be abi! diyen tiplerdendim de az önce dumur oldum. gece saatlerinin de etkisi vardır illa.
odamda usül usül takılıyorum. bi zurna gömdük iyi geldi valla. şu votka çok sert valla corona iyi cila oluyor. şifa olsun. herkese mutlu haftasonları dilerim sözlük.
masam da dağınık ama tertipli gibi de, seviyorum lan :dd
nasıl bizde hırtlar, suça sürüklenen picler varsa amerikada'da zenci problemi var. gangs, crips, bloods genellikle zencilerden oluştuğu için "zenci" problemi var diyorum fakat genelleme yapmıyorum. ama demek istediğimi anladınız. bence kesinlikle ölüm cezası geri gelmeli. istismar edilmesinden mi çekiniliyor, insan hakları vs mi bilmiyorum fakat eğer cezalar caydırıcı olursa suç düşer. suç işlemeye teşebbüs azalır. çok düz bi mantık aslında.
kahve. çay kahvaltıda harika gidiyor fakat günün diğer saatleri kahve içiyorum. çok da sevmiyorum çayı ne bileyim. akşamları çay içeceksem de sütle içiyorum iyi gidiyor. entel dediler, özenti dediler, vatan haini dediler*. devaaaaaam.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.