orijinal adı: бе́лые но́чи / belye nochi
yazar: fyodor mihayloviç dostoyevski
yayım yılı: 1848
dostoyevski’nin bu uzun öyküsünde hayalperest anlatıcımız st. petersburg sokaklarında nastenka isimli genç bir kız ile tanışır ve aşık olur. kurduğu hayalin yanında ayrıntılı bir karakter tahlili de okuruz bu eserde.
yazar: fyodor mihayloviç dostoyevski
yayım yılı: 1848
dostoyevski’nin bu uzun öyküsünde hayalperest anlatıcımız st. petersburg sokaklarında nastenka isimli genç bir kız ile tanışır ve aşık olur. kurduğu hayalin yanında ayrıntılı bir karakter tahlili de okuruz bu eserde.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "nastenka" tarafından 07.12.2020 22:44 tarihinde açılmıştır.
1.
dostoyevski 'nin romanı değil ama güzel bir hikayesidir. diğer hikayeleri ile birlikte, beyaz geceler adı ile basılmış kitap versiyonu da mevcuttur. hatta eskide olsa bir filimde çekilmiştir bu hikaye üzerinde.
yönetmen james gray in bu hikayeden etkilenerek yazıp yönettiği two lovers isimli bir filimde mevcuttur ki, hikayenin kendisi kadar olmasa da oldukça keyifli bir yapımdır.
yönetmen james gray in bu hikayeden etkilenerek yazıp yönettiği two lovers isimli bir filimde mevcuttur ki, hikayenin kendisi kadar olmasa da oldukça keyifli bir yapımdır.
devamını gör...
2.
aşkın derinliğini, yüceliğini ve korkunçluğunu en iyi anlatan kitaplardan biri. yazarı da bilindiği üzere dostoyevski. nastenka ve hayalperest arasında geçen "aşk" anlatılır.
işte bir hayalperestin anılarından:
--- alıntı ---
i am a dreamer. i know so little of real life that ı just can't help re-living such moments as these in my dreams, for such moments are something i have very rarely experienced. i am going to dream about you the whole night, the whole week, the whole year. i feel i know you so well that i couldn't have known you better if we'd been friends for twenty years. you won't fail me, will you? only two minutes, and you've made me happy forever. yes, happy. who knows, perhaps you've reconciled me with myself, resolved all my doubts.
when i woke up it seemed to me that some snatch of a tune i had known for a long time, i had heard somewhere before but had forgotten, a melody of great sweetness, was coming back to me now. it seemed to me that it had been trying to emerge from my soul all my life, and only now-
if and when you fall in love, may you be happy with her. i don't need to wish her anything, for she'll be happy with you. may your sky always be clear, may your dear smile always be bright and happy, and may you be for ever blessed for that moment of bliss and happiness which you gave to another lonely and grateful heart. isn't such a moment sufficient for the whole of one's life?
--- alıntı ---
işte bir hayalperestin anılarından:
--- alıntı ---
i am a dreamer. i know so little of real life that ı just can't help re-living such moments as these in my dreams, for such moments are something i have very rarely experienced. i am going to dream about you the whole night, the whole week, the whole year. i feel i know you so well that i couldn't have known you better if we'd been friends for twenty years. you won't fail me, will you? only two minutes, and you've made me happy forever. yes, happy. who knows, perhaps you've reconciled me with myself, resolved all my doubts.
when i woke up it seemed to me that some snatch of a tune i had known for a long time, i had heard somewhere before but had forgotten, a melody of great sweetness, was coming back to me now. it seemed to me that it had been trying to emerge from my soul all my life, and only now-
if and when you fall in love, may you be happy with her. i don't need to wish her anything, for she'll be happy with you. may your sky always be clear, may your dear smile always be bright and happy, and may you be for ever blessed for that moment of bliss and happiness which you gave to another lonely and grateful heart. isn't such a moment sufficient for the whole of one's life?
--- alıntı ---
devamını gör...
3.
kısacık bir öykü olmasına rağmen beni serveti fünunden bir eser okuyormuşumcasına bayan kitaptır. sadece dördüncü gece ve sabah kısımlarını seviyorum. büyük bir dosto hayranı da olsam da nastenka'ya acayip abartılı methiyeler düzülmesini kaldıramadım.
devamını gör...
4.
en sevdiğim romandır. sanırım yani. bazen ben de pek emin olamıyorum. aşağıya spoiler kısmına yazdığım küçük özet ve biraz da yorumlama kendi yazımdan alıntıdır. ve ciddi anlamda çok bol spoiler içerir.
1848 yılında 27 yaşında bir genç beyaz gecelerin bu romantik havasından faydalanıp, günümüzde dünyanın her yerinde severek okunan ‘’beyaz geceler’’ adlı hikâyeyi yazdı. dostoyevski’nin bu kısa hikâyesi, ilk romanı ‘’insancıklar’’ büyük övgüler aldıktan sonra yazdığı eserlerdendir. beyaz geceler ilk kez ’’yurttan mektuplar’’ adlı dergide ‘’f. dostoyevski, dostoyevski’nin genç dostu şair a.n.pleşeyev’e imzasıyla yayınlandı. okuyuculardan çok rağbet görünce kitap haline getirildi.
hikâyenin ana karakteri petersburg’da yaşayan 27 yaşında bir yazardır. çok yalnızdır, hiçbir arkadaşı yoktur. bu durum şehri daha iyi tanıyıp, onunla arkadaşlık kurmasına sebep olur. sokaklarda sürekli gördüğü insanlarla tek taraflı bir arkadaşlık ilişkisi vardır. ama bu arkadaşlık yazın gelmesi ve petersburg sakinlerinin çoğunun şehri terk etmesiyle sona erer. şehir ve yazar baş başa kalmışlardır. yazar bir gün yürüyüşe çıkar. gece yarısıyla birlikte eve dönerken nehrin kıyısında ağlayan bir kız görür. kıza yaklaşır, ama kız ondan korkar ve kurtulmak için yolun karşısına geçer. sonra kızı birinin takip ettiğini fark eder. takip eden adam kızın kolundan yakalayınca yazar onlara yaklaşır. yazarı gören adam oradan uzaklaşır. kızı kurtaran yazar ona evine kadar eşlik eder. ikisi de birbirlerinden çok hoşlanmışlardır. ertesi gün aynı yerde aynı saatte buluşmak üzere sözleşirler. zaman geldiğinde yazar büyük bir heyecanla kızın kapısına gider. kızın adının nastenka olduğunu öğrenir. yazar kıza kendi hikâyesini anlatır. nastenka çok etkilenir ve kendini onunla bağdaştırır:
-baksanıza hayalperest nedir biliyor musunuz?
-hayalperest? affedersiniz, ama nasıl bilmem? ben kendim hayalperestim! ninemin yanında otururken aklımdan neler neler geçmez. ama işte hayal kurmaya başladığında öyle şeyler düşünürsün ki birden çin prensiyle evlenmiş bulursun kendini. ama sonuçta bazen iyidir hayal kurmak! hayır, tabii orasını tanrı bilir! özellikle de insanın düşünmeden duramadığı bir şeyler varsa.
-harika! eğer çin şehzadesiyle evlendiysen demek, beni kesinlikle anlarsınız.
ana karakterlerimizin ikisi de hayalperest kişilerdir bu yüzden birbirlerini çok iyi anlarlar. aralarında çok güçlü bir bağ oluşur ve yazar kıza hep onunla birlikte olacağını, yanından ayrılmayacağını söyler. ertesi gün nastenka’nın hikâyesini dinlemek için sözleşirler. ikinci gün tekrar buluşurlar ve kız hikâyesini anlatmaya başlar. nastenka erken yaşta önce babasını sonra da annesini kaybetmiştir. yaşlı, kör ninesiyle yaşar. ninesi, yaramaz bir genç kız olduğu için onu eteğine iğneler böylece yanından hiç ayrılmaz. ninesinin tavan arasında oturan taşralı, yakışıklı, orta yaşlı bir kiracı vardır. nastenka bu adamı hayatından kurtulmak için bir araç olarak görür, ona âşık olur. adamın bir gün, bir seneliğine moskova’ya gitmesi gerekir. nastenka da onunla gitmek ister ama adam maddi durumu yüzünden onu yanında götüremez. ama bir sene sonrası için evlenme sözü verir. adam gideli bir sene olmuştur ve nastenka’ya hiç haber gelmemiştir. nastenka iki gün önce nehir kenarında bu yüzden ağlıyordur. bunun üzerine yazar nastenka’ya mektup yazmasını söyler. nastenka mektubu yazıp yazara verir. yazar mektubu kızın verdiği adrese teslim eder. iki gün boyunca yanıt gelmez. iki gün sonra tekrar buluşurlar. kız çok mutsuzdur ve yazar artık dayanamayıp ona aşkını ilan eder. nastenka adamdan yanıt gelmemesinden ötürü onu sevmediğini düşünüp kendisinin de yazardan hoşlandığını söyler. yazar çok mutludur, sıkıcı hayatı heyecanlı hale gelmiştir. ilk defa âşık olmuştur. ikili petersburg sokaklarında gezerken adam karşılarına çıkar ve nastenka birden onun kollarına koşar. gözden kaybolurlar. ertesi gün yazara nastenka’dan bir özür mektubu gelir. adamla evleneceğini, onunla tanışmasını istediğini yazar. yazar çok üzülmüştür ama nastenka’ya olan sevgisinden dolayı ona kızamaz.
herkesin dostoyevski’si farklıdır. bir tane dostoyevski değil, bir sürü dostoyevski vardır. ama bütün dostoyevski'lerin ortak bir yönü vardır: hayalperest olmaları. benim için dostoyevski beyaz geceler’in hayalperestidir. dikkatli incelediğimizde ana karakterlerin bir sürü benzer özelliğini görürüz. yazar karakteri dostoyevski gibi 27 yaşındadır, 9 yıldır petersburg’da yaşar ve yalnızlık içinde hayaller kurar. nastenka karakteri de kendisi gibi genç yaşında ailesini kaybetmiştir. nastenka ve yazar karakterlerinin ortak özelliği hayalperest olmalarıdır. bu yüzden beyaz geceler’in asıl hayalperesti dostoyevski’dir.
nastenka olmak isteyen birinden de bu beklenirdi zaten hehe.
1848 yılında 27 yaşında bir genç beyaz gecelerin bu romantik havasından faydalanıp, günümüzde dünyanın her yerinde severek okunan ‘’beyaz geceler’’ adlı hikâyeyi yazdı. dostoyevski’nin bu kısa hikâyesi, ilk romanı ‘’insancıklar’’ büyük övgüler aldıktan sonra yazdığı eserlerdendir. beyaz geceler ilk kez ’’yurttan mektuplar’’ adlı dergide ‘’f. dostoyevski, dostoyevski’nin genç dostu şair a.n.pleşeyev’e imzasıyla yayınlandı. okuyuculardan çok rağbet görünce kitap haline getirildi.
hikâyenin ana karakteri petersburg’da yaşayan 27 yaşında bir yazardır. çok yalnızdır, hiçbir arkadaşı yoktur. bu durum şehri daha iyi tanıyıp, onunla arkadaşlık kurmasına sebep olur. sokaklarda sürekli gördüğü insanlarla tek taraflı bir arkadaşlık ilişkisi vardır. ama bu arkadaşlık yazın gelmesi ve petersburg sakinlerinin çoğunun şehri terk etmesiyle sona erer. şehir ve yazar baş başa kalmışlardır. yazar bir gün yürüyüşe çıkar. gece yarısıyla birlikte eve dönerken nehrin kıyısında ağlayan bir kız görür. kıza yaklaşır, ama kız ondan korkar ve kurtulmak için yolun karşısına geçer. sonra kızı birinin takip ettiğini fark eder. takip eden adam kızın kolundan yakalayınca yazar onlara yaklaşır. yazarı gören adam oradan uzaklaşır. kızı kurtaran yazar ona evine kadar eşlik eder. ikisi de birbirlerinden çok hoşlanmışlardır. ertesi gün aynı yerde aynı saatte buluşmak üzere sözleşirler. zaman geldiğinde yazar büyük bir heyecanla kızın kapısına gider. kızın adının nastenka olduğunu öğrenir. yazar kıza kendi hikâyesini anlatır. nastenka çok etkilenir ve kendini onunla bağdaştırır:
-baksanıza hayalperest nedir biliyor musunuz?
-hayalperest? affedersiniz, ama nasıl bilmem? ben kendim hayalperestim! ninemin yanında otururken aklımdan neler neler geçmez. ama işte hayal kurmaya başladığında öyle şeyler düşünürsün ki birden çin prensiyle evlenmiş bulursun kendini. ama sonuçta bazen iyidir hayal kurmak! hayır, tabii orasını tanrı bilir! özellikle de insanın düşünmeden duramadığı bir şeyler varsa.
-harika! eğer çin şehzadesiyle evlendiysen demek, beni kesinlikle anlarsınız.
ana karakterlerimizin ikisi de hayalperest kişilerdir bu yüzden birbirlerini çok iyi anlarlar. aralarında çok güçlü bir bağ oluşur ve yazar kıza hep onunla birlikte olacağını, yanından ayrılmayacağını söyler. ertesi gün nastenka’nın hikâyesini dinlemek için sözleşirler. ikinci gün tekrar buluşurlar ve kız hikâyesini anlatmaya başlar. nastenka erken yaşta önce babasını sonra da annesini kaybetmiştir. yaşlı, kör ninesiyle yaşar. ninesi, yaramaz bir genç kız olduğu için onu eteğine iğneler böylece yanından hiç ayrılmaz. ninesinin tavan arasında oturan taşralı, yakışıklı, orta yaşlı bir kiracı vardır. nastenka bu adamı hayatından kurtulmak için bir araç olarak görür, ona âşık olur. adamın bir gün, bir seneliğine moskova’ya gitmesi gerekir. nastenka da onunla gitmek ister ama adam maddi durumu yüzünden onu yanında götüremez. ama bir sene sonrası için evlenme sözü verir. adam gideli bir sene olmuştur ve nastenka’ya hiç haber gelmemiştir. nastenka iki gün önce nehir kenarında bu yüzden ağlıyordur. bunun üzerine yazar nastenka’ya mektup yazmasını söyler. nastenka mektubu yazıp yazara verir. yazar mektubu kızın verdiği adrese teslim eder. iki gün boyunca yanıt gelmez. iki gün sonra tekrar buluşurlar. kız çok mutsuzdur ve yazar artık dayanamayıp ona aşkını ilan eder. nastenka adamdan yanıt gelmemesinden ötürü onu sevmediğini düşünüp kendisinin de yazardan hoşlandığını söyler. yazar çok mutludur, sıkıcı hayatı heyecanlı hale gelmiştir. ilk defa âşık olmuştur. ikili petersburg sokaklarında gezerken adam karşılarına çıkar ve nastenka birden onun kollarına koşar. gözden kaybolurlar. ertesi gün yazara nastenka’dan bir özür mektubu gelir. adamla evleneceğini, onunla tanışmasını istediğini yazar. yazar çok üzülmüştür ama nastenka’ya olan sevgisinden dolayı ona kızamaz.
herkesin dostoyevski’si farklıdır. bir tane dostoyevski değil, bir sürü dostoyevski vardır. ama bütün dostoyevski'lerin ortak bir yönü vardır: hayalperest olmaları. benim için dostoyevski beyaz geceler’in hayalperestidir. dikkatli incelediğimizde ana karakterlerin bir sürü benzer özelliğini görürüz. yazar karakteri dostoyevski gibi 27 yaşındadır, 9 yıldır petersburg’da yaşar ve yalnızlık içinde hayaller kurar. nastenka karakteri de kendisi gibi genç yaşında ailesini kaybetmiştir. nastenka ve yazar karakterlerinin ortak özelliği hayalperest olmalarıdır. bu yüzden beyaz geceler’in asıl hayalperesti dostoyevski’dir.
nastenka olmak isteyen birinden de bu beklenirdi zaten hehe.
devamını gör...
5.
eğitimsiz insan ruhsallığının aşkı deneyimleme biçimini, ve bu deneyimlerin histerik etkilerini mükemmel bir şekilde dışavuran hikayelerden birisidir. o zamanların insanı ile bu zamanların insanı arasında ilişkileri yaşama ve deneyimleme bakımından çok da büyük bir fark olmadığını, aynı korkuların, isteklerin, ihtiyaçların, zayıflıkların, travmaların hep olduğunu ve olacağını acı bir tebessümle size fark ettirir. kitap hayatıma tam da ilişkiler konusunda kendimle ilgili yüzleşmem gereken şeylerin olduğu zamanlarda girmişti, ve görevini çok güzel yerine getirdi. baş karakterde kendimi rahatça görebildim, ve nastenka, ah nastenka... o hayatıma giren tüm kadınların bir arketipi gibiydi. eline daha iyi bir seçenek geçene kadar bencil ihtiyaçlarını tozpembe bir ilgi ilüzyonu altında gizleyerek üzerimden karşılayan insanlar silsilesiydi. kitabı bitirdiğimde kendime şunu söyledim, "bir daha asla..."
devamını gör...
6.
dostoyevskinin bir öyküsüdür. en güzel çevirisi sabri gürsesindir can yayınlarından çıkmıştır çeviri. başta önsözü güzeldir.
hayalperestin gerçekle hayali ayırt edememesini biz de ayırt edemeyiz. dostoyevskinin en sevdiğim kitaplarından biridir.
hayalperestin gerçekle hayali ayırt edememesini biz de ayırt edemeyiz. dostoyevskinin en sevdiğim kitaplarından biridir.
devamını gör...
7.
dostoyevski'nin bir solukta okuyabileceğiniz bir kısa öyküsüdür. dostoyevski bu kitabında petersburg'da 'hayalperest' ismini verdiği kahramanın başından geçen 4 günü anlatmış. başka bir karakterimiz daha var öyküde. o da nastenka'dır. beyaz geceler ismi hayalperest'in nastenka ile geçirdiği 4 günden geliyor. daha fazla spoiler vermeden kitabın tam bir ince işçilikle yazıldığını söyleyebilirim. dostoyevski 4 güne adeta bir ömür sığdırmış.
devamını gör...
8.
dostoyevskinin ortalama bulduğum bir öyküsü. sürgün öncesi yazdığı eserlerden. ortalama bir senaryoya ve güzel tasvirlere sahip. özellikle st. petersburg ile ilgili kısımları okuması zevkliydi. hayalci karakteri de çok iyi betimlenmişti. genel olarak kitap hayalci ve nastenka arasındaki ilişkiyi konu alsa da dönemin toplumuna ufaktan (çok ufaktan) değinilmiş. okumak isteyenlere rahatlıkla önerebilirim. *
devamını gör...
9.
beyaz geceler dostoyevski'nin bir fırtınalı aşk, bir aklı beş karış havada, kararsız, sözde aşık, bir tane de gerçek aşık içeren kitabı.
burada bir yerde spoiler olabilir. ona göre.
baş kahramanımız bir köprüde genç bir kızla tanışıp muhabbete başlıyor. bir şekilde arkadaş oluyor, kız yaşadığı her şeyi bizim oğlana anlatıyor. birine aşıkmış da, görüşmeyeli uzun zaman olmuş da, tam o tarihlerde o köprüde buluşmak için sözleşmişler de, beklemiş beklemiş gelmemiş de...
kız bunları anlattıkça bizim saf kahraman kıza aşık oluyor. bence son derece samimi, güzel bir aşk. sevdiğini her şeyiyle kabul etmekten iyisi mi var?
kızımız beklediği adamın gelmeyeceğini görünce " e tamam bari ben de senin aşkına karşılık vereyim boşta kalmasın" diyor. tam el ele mutluluğa koşacakken alık kız, köprüde beklediği adamın karşıdan geldiğini görüyor. "kusura bakma baş kahraman bey benim aşkım yalanmış." diyerek bizim kahramanın elini bırakıp aylardır beklediği adam koşuyor.
kitapta beni en çok etkileyen kısım, baş kahramanımız aşka düşmeden önce, aşıkken ve aşktan sonra çevresine baktığında gördüğü manzara karşısındaki düşüncelerin farklılığı. gerçekten de bu kadar basit ve bu kadar karmaşık bir canlı insan.
burada bir yerde spoiler olabilir. ona göre.
baş kahramanımız bir köprüde genç bir kızla tanışıp muhabbete başlıyor. bir şekilde arkadaş oluyor, kız yaşadığı her şeyi bizim oğlana anlatıyor. birine aşıkmış da, görüşmeyeli uzun zaman olmuş da, tam o tarihlerde o köprüde buluşmak için sözleşmişler de, beklemiş beklemiş gelmemiş de...
kız bunları anlattıkça bizim saf kahraman kıza aşık oluyor. bence son derece samimi, güzel bir aşk. sevdiğini her şeyiyle kabul etmekten iyisi mi var?
kızımız beklediği adamın gelmeyeceğini görünce " e tamam bari ben de senin aşkına karşılık vereyim boşta kalmasın" diyor. tam el ele mutluluğa koşacakken alık kız, köprüde beklediği adamın karşıdan geldiğini görüyor. "kusura bakma baş kahraman bey benim aşkım yalanmış." diyerek bizim kahramanın elini bırakıp aylardır beklediği adam koşuyor.
kitapta beni en çok etkileyen kısım, baş kahramanımız aşka düşmeden önce, aşıkken ve aşktan sonra çevresine baktığında gördüğü manzara karşısındaki düşüncelerin farklılığı. gerçekten de bu kadar basit ve bu kadar karmaşık bir canlı insan.
devamını gör...
10.
gerçekten yapayalnız bir adamın nastenka adındaki kadınla yollarının kesişmesini konu alan bu kitap şahsen benim beğendiğim bir anlatıma, kurguya sahip. genel olarak hoşuma giden akıcı bir kitaptı. sonu dumura getirdi beni. gerçekten şaşırdım. aşkın nasıl ağır ve zor bir şey olduğunu gözler önüne seriyor bu hikaye. ona kızamamak, küsememek, mutlu olmasını istemek... her şeye rağmen... aşk sözde değil kalptedir diyor bu kitap. bir insanın yaşama sevincini ortaya çıkarabilecek bir şeydir, aynı zamanda bitirebilecek... herkese kendini kapamış birisinin bile o tek bir kişiye karşı farklı olmasına neden olduğunu. bir de kimseye kolayca güvenmeyelim diyor bence. kısa sürede okunabilecek bir kitap, kitap kurtları için, akıcı ve karakterimiz ile bir bağ kurmamıza imkan veren, bence okunması gereken bir kitap. aşk öldürücü derecede güzel bir şeydir.
devamını gör...
11.
yazarın diğer eserlerine bakış bir tık altta kalmıştır bana göre belki de ben çok yüksek beklenti ile başladığım için böyle olmuştur bilemiyorum ama açıkçası dostoyevski'nin öykülerinden ziyade romanlarını okumayı tercih ederim...
devamını gör...
12.
karakterimiz cidden aşırı ezik kompleksinde. okurken aşırı tilt oldum sürekli sanki kadını kaçıracakmış gibi davranması beni aşırı gerdi bi rahat dur olm ya kaçmıyo kız işte.
devamını gör...
13.
rus edebiyatı ne de olsa mutlu son beklemiyordum ama yine de bir umutla bekliyor insan, son dakika golü yemiş gibi hissettiren bir eser. biraz derine indiğinizde acı gerçeklerle karşılaşıyorsunuz, ah nastenka ahh dedirtiyor. dostoyevski üslubu, biraz ağır akan, bazen insanı hayattan soğutan ama yine de okumaya değer denen türden.
devamını gör...
14.
anna karenina'da anna'nın gökyüzüne bakıp "saat daha erkenmiş" derken piter'de saatin 22 olduğunun farkına varmadığı sahnede, lev tolstoy'un dostoyevski'ye selam verip vermediğini bilemeyeceğiz. bir akşamüstü elimde parça pinçik eski püskü nüshası ile sokaklarda dolaştığımı da ne tolstoy ne dostoyevski bilecek.
benim gibi envizyonerlerin gerçeklikten kopuşlarını temsil eder bu eser. tekinliğin huzuruna varan insanların kendini bulduğu eser de diyebilirim.
4 gece ve bir sabahtan oluşur. hiç bitmeyecekmiş gibi duran petersburg gecelerinden birinin sona ermesi ile de sabah vurgusu yapılır ve biter. elinde yaşlı bir amcanın yaptığı 45 kopiklik çay ile eşlik ederseniz 150 yıl önceyi 150 yıl sonra yaşarsınız. bölümleri istikrarlı şekilde doğa tasvirleri ile başlatır fyodor mihayloviç. baş karakterlerden birisi de yukarıdaki vurguda belirtildiği gibi petersburg'dur. ermitaj manzarasına dalarak çok kötü ve tadı 3 gündür mutfakta unutulmuş vişne suyuna benzeyen bir şarap ile dahi, bitmez gibi görünen geceye eşlik edilebilir. geniş açıdan neva'ya aşık olunarak da okunabilir.
anlatır ki, yalnız olan yalnız kalır. envizyonerlere eşlik için yan koltuk yoktur; yanılgıya düştükleri anda gerçeklerle yüzleşirler. bu eserde de zaten görülür bu.
benim gibi envizyonerlerin gerçeklikten kopuşlarını temsil eder bu eser. tekinliğin huzuruna varan insanların kendini bulduğu eser de diyebilirim.
4 gece ve bir sabahtan oluşur. hiç bitmeyecekmiş gibi duran petersburg gecelerinden birinin sona ermesi ile de sabah vurgusu yapılır ve biter. elinde yaşlı bir amcanın yaptığı 45 kopiklik çay ile eşlik ederseniz 150 yıl önceyi 150 yıl sonra yaşarsınız. bölümleri istikrarlı şekilde doğa tasvirleri ile başlatır fyodor mihayloviç. baş karakterlerden birisi de yukarıdaki vurguda belirtildiği gibi petersburg'dur. ermitaj manzarasına dalarak çok kötü ve tadı 3 gündür mutfakta unutulmuş vişne suyuna benzeyen bir şarap ile dahi, bitmez gibi görünen geceye eşlik edilebilir. geniş açıdan neva'ya aşık olunarak da okunabilir.
anlatır ki, yalnız olan yalnız kalır. envizyonerlere eşlik için yan koltuk yoktur; yanılgıya düştükleri anda gerçeklerle yüzleşirler. bu eserde de zaten görülür bu.
devamını gör...
15.
dostoyevski’nin elinden çıkma kısacık ama çok şey sorgulatan , anlatan kitaplardan biri.
kendisini hayalperest olarak nitelendiren bir adam, adamın bir gece tesadüfen tanışmış olduğu nastenka ve bu ikilinin dört gece boyuncaki konuşmalarından, hislerinden bahsediliyor kitapta.
beyaz geceler kitabı hakkında spoiler içeren bir video izledikten sonra merak edip okumaya başladım, kitap hakkındaki bakış açım da ister istemez o videoda anlatılan şeylere göre oluşuyor. yine de kitabı okuduktan sonra buradan videoyu izlemenizi öneririm, beyaz geceler kitabı hakkında iyi yapılmış bir video olduğunu düşünüyorum.
kendisini hayalperest olarak nitelendiren bir adam, adamın bir gece tesadüfen tanışmış olduğu nastenka ve bu ikilinin dört gece boyuncaki konuşmalarından, hislerinden bahsediliyor kitapta.
beyaz geceler kitabı hakkında spoiler içeren bir video izledikten sonra merak edip okumaya başladım, kitap hakkındaki bakış açım da ister istemez o videoda anlatılan şeylere göre oluşuyor. yine de kitabı okuduktan sonra buradan videoyu izlemenizi öneririm, beyaz geceler kitabı hakkında iyi yapılmış bir video olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
16.
kitabın yazarı dünya edebiyatında büyük bir yeri olan sevgili rus yazar fyodor mihayloviç dostoyevski' ye aittir.
kitabın ismi ise herkesin de bildiği gibi rusya'nın ünlü karlarla kaplı beyaz gecelerinden alınmıştır.
kitabın sayfa sayısı oldukça az olmasından dolayı bir kahve içmelik zaman diliminde hemen bitirebilme ve okuyucuya muazzam bir keyif sunuyor.
minik bir öykü anlatan kitabımızın ana kahramanı anlatıcı özelliğiyle kitapta yer verilmiştir. rusyanın beyaz gecelerinde dolanan anlatıcı bir gece sokakta genç bir kız ile karşılaşır. karşılaştığı bu genç kız hıçkırıklar içerisinde ağlamaktadır. bu durumu merak eden anlatıcı kıza yaklaşmaya çalışır ancak sonrasından vazgeçer. bir kaç dakika içerisinde gerçekleşen olaydan dolayı ikili artık yan yana gelirler ve tanışıp konuşmaya başlarlar sonrasında ise birbirleri ile ayrılırlar. bir sonraki görüşmelerinde ise sohbetleri ilerler ve aralarında hoş, güzel bir dostluk başlar.
kitap hakkında küçük bir başlangıç yapmak istedim çünkü kitap içerisinde deki konular zaten bir kaç gün içerinde oluyor, yani kahramanların bir kaç günde yaşadıkları ve olayları anlatılmakta. kitap hüzünlü ve duygu dolu bir yapıya sahip bu yüzden fazla duygusal olan yazarların belki boynunu bükebilir.
okuyacak olanlar şimdiden keyifli zamanlar dilerim.
kitabın ismi ise herkesin de bildiği gibi rusya'nın ünlü karlarla kaplı beyaz gecelerinden alınmıştır.
kitabın sayfa sayısı oldukça az olmasından dolayı bir kahve içmelik zaman diliminde hemen bitirebilme ve okuyucuya muazzam bir keyif sunuyor.
minik bir öykü anlatan kitabımızın ana kahramanı anlatıcı özelliğiyle kitapta yer verilmiştir. rusyanın beyaz gecelerinde dolanan anlatıcı bir gece sokakta genç bir kız ile karşılaşır. karşılaştığı bu genç kız hıçkırıklar içerisinde ağlamaktadır. bu durumu merak eden anlatıcı kıza yaklaşmaya çalışır ancak sonrasından vazgeçer. bir kaç dakika içerisinde gerçekleşen olaydan dolayı ikili artık yan yana gelirler ve tanışıp konuşmaya başlarlar sonrasında ise birbirleri ile ayrılırlar. bir sonraki görüşmelerinde ise sohbetleri ilerler ve aralarında hoş, güzel bir dostluk başlar.
kitap hakkında küçük bir başlangıç yapmak istedim çünkü kitap içerisinde deki konular zaten bir kaç gün içerinde oluyor, yani kahramanların bir kaç günde yaşadıkları ve olayları anlatılmakta. kitap hüzünlü ve duygu dolu bir yapıya sahip bu yüzden fazla duygusal olan yazarların belki boynunu bükebilir.
okuyacak olanlar şimdiden keyifli zamanlar dilerim.
devamını gör...
"beyaz geceler" ile benzer başlıklar
iyi geceler
311