üçeyrekokoreç yazar profili

herhangi bir çaba göstermeye gerek yoktur. kendi kişiliğinizden ödün vermeden yaşamaya devam edin. nasıl olsa onlar zamanı geldiğinde kendi karakterlerini ortaya koyacaktır. işler ters gitmeye başladığında ve öfkelendiklerinde sergiledikleri tavır ele verir. sorunu çözmeye odaklı mı kaçmaya meyilli mi... genellikle kaçan taraf olmaları kaçınılmaz son.

khaled hosseini adlı yazarın ilk romanı. kurgusu, olay örgüsü mükemmel kitaplardan biri. yazar ilk romanıyla adeta kendine esir ediyor sizi. insanın vicdanıyla, iç sesiyle kısa bir yolculuk gibi... güzel giden bir dostlukta ihanet. ihanetini yıllar sonra bile unutamayan adam...pişmanlıklarıyla yüzleşmek...

okurken duygulandığım ender kitaplardan biri. ben bu kitabı ilk aldığım zaman yazarını duymamıştım. kitabın kapağına aldanan, kapak görselinin aklını çelen insanlardanım. küçük bir araştırmayla ilk romanı olduğunu öğrenince, beklentiler içine sürükleniyorsunuz. beklentilerin üzerinde bir kitapla karşılaşınca müthiş bir doygunluk hissi.

her neyse kütüphanede bulunması gereken kitaplardan.

“85 yaşında ve akli dengesi bozuk” bahanesine mi sığındılar ne yaptılar. ya da 12 yaşındaki bir çocuğun tahrik edici davranışları mı vardı? kamera görüntüleri bu kadar net bir kanıt oluşturuyorken bu varlığın serbest kalmasını algılayamıyorum, algılamam mümkün de değil.

ilk önce insan kendini affedebilmeyi öğrenmeli. tüm keşkeleri, pişmanlıkları kenara atıp "hey! o zamanda böyle davranman daha doğrusuydu senin için. kendini suçlamayı bırak ve hayatı yakala" diyebilmeli. geçmişe takılı kalıp kendi hayatımızdan çalıyoruz. geçmişi, kendini affet. iinsan ilk önce kendini sevmeli dışarıya pozitif yaklaşabilmek için. affet, sev...

insanlar affedilmeyi bekleyecek davranışlar sergilemeyecek kadar daha özverili olsa hiçbir sorun olmayacak da neyse.

uçurtma avcısı, bin muhteşem güneş ve dağlar yankılandı kitaplarının yazarı. ben bu adamı inanılmaz çok seviyorum, keşke daha fazla yazsa da okusam kafasındayım ama yazmıyordu...
yaz da hüngür hüngür ağlayalım...yaz da ciğerlerimiz parçalansın...

antioksidan ve c vitamini kaynağı. bir şeftali kadar asil duyguları titretmez ama kış aylarında oldukça gideri olan meyve. iyice olgunlaşmışı ağız sulandırır. olsa da yesek

interaktif sözlükler arasında konumu her ne kadar dibe doğru sürüklendiği bir dönemden geçmiş olsa da benim için güzel dostlukların kurulduğu butik bir cafe havasında samimi bir ortamın olduğu sözlüktü. yavaş yavaş bitişini izlemiş olmak ne kadar hüzünlü olsa da, yapılması gereken en doğru kararı verip kapatmayı seçmeleri sözlük için yapılan en mantıklı eylemdi.

kötü’den sonra birçok platformda yazarlık yaptım ve hiçbir yeri kötü kadar benimsememiştim. kötü her ne kadar kendi çapında da olsa evimiz gibiydi. seneler sonra eski yazarlara kafa sözlük sayesinde denk gelmenin buruk sevincini yaşıyorum. umarım o benimsemeyi tekrar hissedebiliriz.

canım kötü sözlük yazarları, sabah sabah günümü güzelleştirdiniz.

kendinle ne kadar barışık olursan çevreye karşı enerjin de o kadar pozitif olur. ilk önce sen kendini sevip kendinle barışık olacaksın ki insanlarda seni sevmek için bir nedene sarılsın. fakat her şeyin bir ölçüsü var, bunu abartıp egolarına yenik düşersen vay haline. kendi hayatının dengesini sağlamak senin elinde.

“samimi bir insanım” düşüncesine sığınmış koca bir balon olma yolunda emin adımlarla ilerlemesi kaçınılmaz.

güne güzel başlatan veli nimet. adına saatlerce methiyeler yazarım, hiç üşenmem. günün en sevdiğim öğünü, bayılırım. harika bir kahvaltı sofrası midemde kelebekler uçurur. sağlam yapılan bir kahvaltı günü huzurla geçirmemi sağlıyor adeta. akşam yemeğinde bir salata olsa da olur, meeeh. kahvaltı yapamadığım günler, gün geçmek bilmiyor. akşama kadar peynir hayaliyle dolanıyorum etrafta.

beyleeeee


gün içinde fazla kalori almaktansa iyi bir kahvaltıyla güne başlamak beni daha mutlu ediyor.

alkolün insana yaptıramayacağı hiçbir şey yoktur zihniyetiyle yola çıktığım bu yolda, hiçbir yakın arkadaş düğününde piste çıkmadan dönmedim evime. arkadaşlık düğünde oynayabilmek için çakır keyif olmayı gerektirir xx
ben oynamayı sevmiyorum diyen ne baba yiğitler gördü bu gözler, pistin dumanını attıran.

hangi platformda olursa olsun uzun uzun yazışma eylemi gereksiz. bazen yazı dilinin çıkmazına giriyoruz ister istemez. türlü türlü algıya yol açması mümkün. önemli bir konu varsa sesli iletişimin daha iyi olduğunu düşünüyorum.

samimi görünen bireylerin samimiyetsiz olması gerçekliği. insanların tek düze bir duygu yoğunluğu içinde yol almaları bana her zaman samimiyetsiz gelmiştir. her insanla anlaşmak mümkün değil. arada ufak da olsa zıtlaşmaları olması gerektiği gibi olumsuz her türlü eleştiriyi belli seviye doğrultusunda dile getirebilmeli insan.

pandemi süreci içinde hala hümanizm diyebiliyorsa helal olsun. insanlık meeeh

terzi kendi söküğünü dikemez dediğimiz durumlardan biri. insan kendi hayatının üzerinde ne yapması gerektiğini bilmesine rağmen bunu eyleme dökme konusunda oldukça geç kalabiliyor. uygulama aşamasında kötüyüz. kocaman üzgün bir surat... mental olarak kendisini motive edemese de çevresindeki insanlara iyi gelebilir. birilerini mutsuzluktan uzaklaştırmak bir nebze de olsa iyi gelir.