ukala_koala yazar profili

6 milyar dolarlık celibon rezervi bulundu.

sigara kullandığım zamanlarda sabah karnımı doyurmadan içmezdim çünkü ağızda berbat bir tat bırakıyordu. yataktan kalkar kalkmaz sigara içen insanları hiç anlamazdım hala da anlamıyorum.
tanım: ağzı ziftle çalkalama eyleminin laciverti

doktor döven insanların serbest kalması normal, o doktorun diplomasını yırtması ise ilginç bir haber ülkemiz için. arkadaşı bu eyleminden ötürü tebrik ediyorum.

bir meslektaşı yorum olarak doktorların daha örgütlü olmasından bahsetmiş. hatta acillerin de greve katılmasından söz etmiş ki sanırım acillere gelen gerçek acil vakaların ne derece hayati olduğunu benden iyi biliyordur. umarım öyledir çünkü yakında doktor olarak hizmet verecek bu arkadaş. bir doktorun çalışmak için yurtdışına gitmesi vatan hainliği ise bir doktorun acil servisler de greve katılsın önerisi nedir diye sormak isterim. bu bir.
ikincisi daha örgütlü olmaktan kasıt nedir merak ediyorum. kendisi de bu meslekten olduğu için önerilerini dinlemekten zevk duyarım. doktorlar greve gittiğinde sosyal medyada yığınla şikayet görüyoruz. gözünüz doysun, halkı mağdur ediyorsunuz, kul hakkı bu vs. minvalinde. daha kapsamlı bir grevde herhalde halk önüne gelen doktora sorgusuz sualsiz dalar. ayrıca büyük şehirlerin büyük hastanelerinde yapılan grevler medyaya yansır. o da bir kısım medyaya. yandaşlar bu grev haberlerini vermiyorlarsa bu doktorların örgütlenme konusunda sıkıntı çektiğinin değil medyanın görevini layıkıyla yapmadığının göstergesidir. muşun varto ilçesindeki devlet hastanesinde yapılan grevi kimse duymaz ama çam ve sakurs hastanesinde yapılan grevi her ne kadar medya yeterince duyurmasa dahi hastanenin büyüklüğünden dolayı daha fazla insan duyar ve öğrenir. ha üzerinden 1 gün geçince vatandaş kendi derdine düşüp unutur. doktorlar da unutturmamak için sürekli grev yapamayacaklarına göre burada iş yönetenlere düşüyor. gerçekten caydırıcı yasalar olmadığı için dayak-grev-şikayet üçgeni işlemeye devam eder.
ingilterede sokakta ırkçılık yok denecek kadar azdır. diğer avrupa ülkelerinde de benzerdir muhtemelen ama bildiğim ülkeden örnek vermek istiyorum. her ne kadar sokakta ırkçılıkla karşılaşmasanız da aslında ingilizler ciddi anlamda ırkçıdır. ne zaman farkedersiniz biliyor musun? aranan şartları fazlasıyla sağladığını düşündüğün işe senin yerine bir ingilizin alındığını gördüğünde. fakat ırkçılığı alenen yapamazlar çünkü yasalar adamın anasından emdiği sütü burnundan getirir. başına ne geleceğini çok iyi bilir. ülkemize gelirsek; bir vatandaş doktora şiddet uyguladığında ertelemesiz 3-5 ay hapis ve birkaç sene devletin sağlık hizmetinden yararlanamama gibi bir ceza alacağını bilse değil doktora el kaldırmak, sesini bile yükseltemez. ama adam şiddet uyguladığında ışık hızıyla serbest kalacağını bildiği için kafasına göre sövüyor da dövüyor da maalesef.

erkek lisesinde yatılı okuyunca garip ve komik anılar çok oluyor.
yatma zamanı gelmiş herkes yatağında uykuya dalmak üzereyken şimdilerde polislik yapan bir arkadaşımız seslendi.
sercan: beyler size bir sorum var. şuan aklıma geldi ve çok merak ediyorum.
biz: ya bi s.g gece gece saçma sapan şeyler çıkarma (daha önceki vukuatlarından alışkın olduğumuz için)
sercan: yok lan saçma değil.
biz: iyi söyle
sercan: osurmadan s.ıçabilir misiniz?
biz: (birkaç saniye olayı idrak ettikten sonra) puhahahahaha
gürültülere yurt sorumlusu gelir ve neye güldüğümüzü sorar. biz geçiştirmeye çalışırız ama adam yemez tabi. sonunda birisi sercandan kaynaklandığını söyler ve olayı anlatır. o sert ve nemrut yurt müdürünün yüzündeki kaslar sabit kalmak için çok zorlanırlar. surat kızarır ve arkasını dönerek çıkar. tabi sercana tokat atıp bize de fırça çektikten sonra.

sene 2000. lisede beni çok seven ve sınavlara çokta önem vermeden karne notu veren edebiyat hocamızın sınavında sıranın altından defteri açıp kopya çekiyordum. hoca farketmiş bunu ve yanıma gelip eğilerek sıranın altına baktı sonra gülümseyerek dönüp gitti masasına. yerin dibine geçtim. sınavı bıraktım. hocanın yüzüne bakamıyorum. sınav sonuçları açıklandı. 4 ya da 5 soru vardı ama 1 tanesini yapmış diğerini de kopyayla doldurmaya başlamışken bırakmıştım sınavı. haliyle 20 falan bekliyorum ama 85 geldi. dersten sonra konuştuk hocayla. kopya çekmek bilgi hırsızlığıdır ve senin buna ihtiyacın yok. hele benim dersimde hiç yok. sözlüye kalktığında sorularıma doğru cevap vereceğini umduğum için bu notu veriyorum dedi. sözlüden iyi not aldım evet ve lisede bir daha kopya çekmedim. üniversitede birkaç kez çekme teşebbüsüm oldu ama onda da sonuca ulaşamadım :)

türkiye'nin en büyük spor kulübü fenerbahçe'nin eski sporcusu.

zihinsel evrimini tamamlayamamış insanlar için baya geçerli bir seçim propagandası.
arap yarımadasındaki, müslümanların kutsal kabul ettikleri hemen her şehir müslümanlar tarafından gavur diye tabir edilen kişiler ve gruplar tarafından işgal edildi ama islam dinine birşey olmadı da bir seçim sonucuna göre mi milyarlarca insanın tâbi olduğu onlarca asırlık din kaybedecek? ama işte başta da dediğim gibi zihin evrimini tamamlamazsa düşünme yetisini kazanamaz ve hasbelkader inandığı ve güvendiği birisi ne söylerse onaylar, sorgulamaz ve bu fikrini değiştirmez. yobaz diyebiliriz bunlara kısaca. ve evet tabiki de her kesimin yobazı vardır.

(bkz: tamamen duygusal)

gündemde önemli yer tutması gereken ancak ne hikmetse şimdiye kadar medyada pek fazla değinilmemiş olay. konuşulan vurgun rakamları korkunç seviyelerde. tabi tl olarak.

her canlı bir gün ölümü tadacaktır. önemli olan arkanızdan neler söylendiği. ruhu şad olsun.

(bkz: harş mark)

tanıma dahil değilim çünkü herhangi bir hakarette bulunmayacağım hatta yorum yapmayacağım ölmüş birinin arkasından. ancak kendisinin müridi olduğunu söyleyen bir tanıdığım var. bu mürit kız çocuklarının okumasına şiddetle karşı çıkmakta, gerekçe olarakta okulların şeytan yuvası olduğunu çocukları fuhuşa sürüklediğini vs gösteriyor. mürşidinin de aynı görüşte olduğunu söylüyor. fakat aynı şahıs ne hikmetse eşini erkek doktora muayene ettirmiyor. illa kadın doktor arıyor. bu arkadaşın eşi eşimin hastasıydı. hastanede de böylelikle tanıştık. hala eşimin uzmanlığıyla alakalı karısının bir sıkıntısı olsa arar. kızı yok. olsa da okuyup doktor olmasına izin vereceğini sanmam. ama kızı olsa erkek doktora muayene ettirmeyeceğine eminim.

enflasyonu düşürüp hayat pahalılığını önleyemedikleri sürece ne kadar zam yaparlarsa yapsınlar birkaç ay sonra hiçbir işe yaramadığı görülecektir. daha 6 ay önce asgari ücret zammında gördük bu durumu. o dönem yüzde 50'lik artışa sevinenler bile şimdi "keşke maaşımız da dahil her şeyin fiyatı 6 ay öncesine dönse" diyorlar.

orta karar olmayan ülkede görülmesi normal olaydır. birisi bir yerde çırılçıplak dolaşır diğeri sokak ortasında cüppe - sarık namaza durur. kime neyi kanıtlıyorsun? bu şov neden? gibi soruları aklıma getiren eylemdir.

öl dese seve seve ölecek kadın müritleri vardı oysaki. şimdi ne düşünüyorlar acaba?

cahilin her yerde cahil olduğunu gösteren eylem. dil, din, ırk, mezhep vs farketmiyor. ne güzel atasözlerimiz var. eşeğe altın semer de bağlasan yine eşektir.

hazır bir işe girişmişken devamını da getirelim ve musul-kerkük başta olmak üzere batı trakyayı da içine katarak geniş bir yeniden çizme operasyonuna girelim. hatta suriyenin bir kısmını da alalım ve ülkedeki sığınmacıları oraya yerleştirelim. bizim ülkenin vatandaşı olarak kalmış olurlar ve hem sığınmacıların gitmesine şiddetle karşı çıkan kişilerin hem de sığınmacılar gitsin diyenlerin istedikleri olmuş olur.

tuğçe kazaz pırezınt pırezident olsun. destekliyorum.

birkaç güne misliyle zam geleceği için çokta önemli olmayan indirimdir.

oğlunu gözden çıkarmış, bari tencereyi kurtarayım diye düşünen annedir.

yani emeklilik günlerinde gs'de oynamak istediğini ve kendini kasmadan senede 3-4 milyon kazanarak son noktayı vurayım diyor. aklı olan gsliler istemez bu adamı.