evlilikte çeyrek asır geçirenler kulübü üyesi olarak bir kaç deneyimimi paylaşmak isterim.
deneyimlerim boomerlar ve x kuşağını kapsıyor, 1980 sonrası doğanlar için ne kadar geçerli emin değilim.
1. bizim ailelerimizde bir yuvanın yıkılması için çok geçerli sebeplere ihtiyaç vardı. eşi ile sorununu paylaşan bir kadına ilk sorular, dövüyor mu, sövüyor mu, üstüne birini mi getirdi olurdu. bunlar yoksa başka sorunlar için evlilik en azından çocuklar için bitirilmemeliydi.
2. bizim annelerimiz kızlarını sabretmeleri yönünde telkin ederken, babalarımız 'dul kadın' sorumluluğu almak istemezlerdi.
3. bizim kuşakta boşanmış anne-babası olan çocukların sersefil olup hayatları boyunca perişan olacaklarına inanılırdı. her şeye rağmen babası çocuğun başında olsun istenirdi.
4. evden gelinin gelinlikle çıkıp ancak kefenle dönmesine dair bir inanış vardı.
5. evlilik oyuncak değildi, kan kussan da kızılcık şerbo içtiğini söylemen beklenirdi.
6. eve erkek bakar, kadın da kocasına ve çocuklarına hizmet ederdi.
7. ekonomik olarak gücü olmayan kadın babaevinde kabul görmeyeceği için gidecek yeri de olmadığından katlanmayı seçerdi.
8. evlilik aşk ile değil uygun görülen kişiyle yapılır dolayısla bir tür şans oyunu sayılırdı. iyiyse şansına, değilse zaten kim mutlu ki.
9. yokluk ve yoksunluk genelin özetiydi. herkesin hayat standardı birbirine benzerdi, öykünecek hayatlar görüş alanına girmezdi.
10. hayatın özü kanaat etmekti, fazlayı istemek utanılacak bir şeydi.
benden bu kadar, şimdiyle kıyaslayın bakalım.
devamını gör...