1.
başkalarının yanında yapılmadığı sürece kayda değer sorun yaratmayan eylemdir.
devamını gör...
2.
medeni insan seviyesinde konuşuluyorsa sorun yok ama bazıları olayı kavgaya götürüyor orası ilginç oluyor.
devamını gör...
3.
meditasyon şekli. kızdığınız birinin yüzüne söyleyerek onu kırmak yerine bir odaya geçip kendi kendine söylenmek.
devamını gör...
4.
devamını gör...
5.
insanların kendi düşüncesine kendisinin cevap vermesi durumudur. bir nevi tek başına iki kişi olmaktır.
devamını gör...
6.
dışarıda maske takarken çok zevkli olan durum. kimse ne dediğini anlamıyor..müthiş. arada kavga ettiğimiz de oluyor.
devamını gör...
7.
nesneler dünyası ile diyalog içinde olma hali, hiçbir şey unutulmaz ve her şey kaydedilir. delilik değildir, aksine insanın yaptığı en mantıklı şeylerden biridir. başkaları ile konuşmak neredeyse imkansızdır, başkaları tarafından anlaşılmak ya da onları anlayabilmek ise, onların kendini duyumsadığı ölçüde imkansızdır.
ayak seslerinden, boğuk seslere değin her şeyin yaydığı titreşim dört duvarın arasında sıkışıp kalmıştır. oysa çekip gitmesine izin verecek darbeyi vuracak olsanız, bu dalgaların ortaya saçılması için bu hapishaneyi yerle bir edecek olsanız onların gitmeyeceğini bilmeniz gerekir. her şey kaydedilir, evrenin tüm insanlardan daha yoğun, güçlü, derin bir hafızası vardır ve mikro büyüklüklerden makro büyüklüklere sıkıştırılır, boş alanın olmadığı, parçaların sürekli birbirine vurduğu nazik şakalaşmayı burada görür ve hiçbir şeyin aslında tamamen yok olmadığını, dönüştüğünü ya da bir senfoniyi yarattığını görürüz. bir melodi, diğerleriyle uyum içinde müziği oluşturur. dairelerin dönüşündeki duyulamayan frekans bize şunu anlatır: eğer beni duyuyorsan, bu kürelerin müziğidir.
bununla ibaret değildir, çünkü nietzsche şöyle demiştir; "kendimle konuşurken dost her zaman üçüncü kişidir." e, nietzsche belki haklı, belki de haksız bu konu o kadar önemli değil ama birinin dudağından dökülen her kelimenin derinliklerimize temas etmeden önceki davranışı benim anlayabilmem, ona bakabilmemle girintilidir. o halde, şöyledir, seni bütünüyle dinliyorum ama bunları deneyimlerimle bağdaştıramıyorum, uygun bir müziğe sahip değilim, sanatı bunun içinde göremiyorum. uyumsuzluk böyledir, iki kişi müziği yaratamaz fakat buna rağmen başkaları için o alanda bulunmaya devam eder. kimsenin olmadığı alanda duyulan tüyleri havaya diken ıslığın kaynağı da budur, biri size sesleniyordur, her zaman orada olan ama orada bulunmayan biri kulağınıza yaklaşıp başkasının daha önce anlamadığı kelimeleri birebir söylüyor ve size şunu hatırlatıyordur: senin oturduğun yerde oturdum, burada bulunana senin söyleyeceğin kelimeleri söyledim ve hiçbir şey değişmedi. oysa bu bütünüyle kişinin kendi içinden doğan bir durum olarak var olur, kısaca şöyledir: değişimin senin için tasarlanan kısmından bir pay alamayacaksın, o yüzden kendinle konuşuyor ve burada daha önce olan birinin hayallerine başvuruyorsun, ne de olsa o sendin.
kendinizle konuşun, sesli ya da sessiz. sarfettiğiniz kelimeler bırakın da eşyalara çarpsın, oraya sığınsın. günün birinde biri adına açığa çıkmak için orada bulunacaklar, yatağınızın altında yatan canavar uyandığında o kişi bunu sevimli bulacak. o canavara dokunup onu uysallaştıracak. artık ayaklarınız yere basabilecek ve korkularınız dünyanın dokusuyla temas eder etmez ortadan kalkacak. bildiğiniz gibi, ayaklarınızı karanlıkta yere uzattığınızda yüzseksen derece kıvrılıp suratınızı yere vurmayacaksınız, o canavarın orada olmadığını bilerek güvenle adımlarınızı basit şeyler için atmaya devam edeceksiniz. boğazınız o kadar kuruydu ki, o kadar uzun zamandır yalnız konuşuyordunuz ki sonunda o suyu içmek için kalktığınızda anlayacaksınız, kendinizle konuştuğunuz her şey artık bir başkasına ulaşabilir. nesneler dünyası misyonunu tamamlamıştır, sizin için sandıkladığı her şeyi biri için yakmıştır.
ayak seslerinden, boğuk seslere değin her şeyin yaydığı titreşim dört duvarın arasında sıkışıp kalmıştır. oysa çekip gitmesine izin verecek darbeyi vuracak olsanız, bu dalgaların ortaya saçılması için bu hapishaneyi yerle bir edecek olsanız onların gitmeyeceğini bilmeniz gerekir. her şey kaydedilir, evrenin tüm insanlardan daha yoğun, güçlü, derin bir hafızası vardır ve mikro büyüklüklerden makro büyüklüklere sıkıştırılır, boş alanın olmadığı, parçaların sürekli birbirine vurduğu nazik şakalaşmayı burada görür ve hiçbir şeyin aslında tamamen yok olmadığını, dönüştüğünü ya da bir senfoniyi yarattığını görürüz. bir melodi, diğerleriyle uyum içinde müziği oluşturur. dairelerin dönüşündeki duyulamayan frekans bize şunu anlatır: eğer beni duyuyorsan, bu kürelerin müziğidir.
bununla ibaret değildir, çünkü nietzsche şöyle demiştir; "kendimle konuşurken dost her zaman üçüncü kişidir." e, nietzsche belki haklı, belki de haksız bu konu o kadar önemli değil ama birinin dudağından dökülen her kelimenin derinliklerimize temas etmeden önceki davranışı benim anlayabilmem, ona bakabilmemle girintilidir. o halde, şöyledir, seni bütünüyle dinliyorum ama bunları deneyimlerimle bağdaştıramıyorum, uygun bir müziğe sahip değilim, sanatı bunun içinde göremiyorum. uyumsuzluk böyledir, iki kişi müziği yaratamaz fakat buna rağmen başkaları için o alanda bulunmaya devam eder. kimsenin olmadığı alanda duyulan tüyleri havaya diken ıslığın kaynağı da budur, biri size sesleniyordur, her zaman orada olan ama orada bulunmayan biri kulağınıza yaklaşıp başkasının daha önce anlamadığı kelimeleri birebir söylüyor ve size şunu hatırlatıyordur: senin oturduğun yerde oturdum, burada bulunana senin söyleyeceğin kelimeleri söyledim ve hiçbir şey değişmedi. oysa bu bütünüyle kişinin kendi içinden doğan bir durum olarak var olur, kısaca şöyledir: değişimin senin için tasarlanan kısmından bir pay alamayacaksın, o yüzden kendinle konuşuyor ve burada daha önce olan birinin hayallerine başvuruyorsun, ne de olsa o sendin.
kendinizle konuşun, sesli ya da sessiz. sarfettiğiniz kelimeler bırakın da eşyalara çarpsın, oraya sığınsın. günün birinde biri adına açığa çıkmak için orada bulunacaklar, yatağınızın altında yatan canavar uyandığında o kişi bunu sevimli bulacak. o canavara dokunup onu uysallaştıracak. artık ayaklarınız yere basabilecek ve korkularınız dünyanın dokusuyla temas eder etmez ortadan kalkacak. bildiğiniz gibi, ayaklarınızı karanlıkta yere uzattığınızda yüzseksen derece kıvrılıp suratınızı yere vurmayacaksınız, o canavarın orada olmadığını bilerek güvenle adımlarınızı basit şeyler için atmaya devam edeceksiniz. boğazınız o kadar kuruydu ki, o kadar uzun zamandır yalnız konuşuyordunuz ki sonunda o suyu içmek için kalktığınızda anlayacaksınız, kendinizle konuştuğunuz her şey artık bir başkasına ulaşabilir. nesneler dünyası misyonunu tamamlamıştır, sizin için sandıkladığı her şeyi biri için yakmıştır.
devamını gör...
8.
matematiksel ispat sırasında yapılan eylem: bir önermenin doğru olduğunu sezmişsinizdir fakat doğruluğundan emin olamazsınız ve kendinizle tartışmaya başlarsınız; adım adım, zihninizdeki matematiksel alemin kanunlarını (bkz: matematiksel mantık) kullanarak, kendinizi ikna etmeye çalışırsınız. kendine yalan söylemeyen veya kendini kandırmaktan sakınan biri iseniz-ki matematikçiler (en azından matematik yaparken) böyledir- kendinizi ikna ettiğinizde, önermenin doğruluğunu matematiksel olarak ispat etmiş ve matematik aleminde yeni bir teoremi keşfetmiş olursunuz.
devamını gör...
9.
mesela bu başlığa yazarken bile kendi kendime konuşuyordum. tenhada yapmak sorun olmuyor da kalabalık da yapınca "haa , bana mı dedin ? bir şey mi dedin?" gibi soruların yanında ayrıca tuhaf bakışlara maruz kalmaktır.
devamını gör...
10.
eğer cevap geliyorsa sıkıntı dedirten durum.
onun dışında kendi kendine konuşmayan insanlar azınlıktadır bence.
edit: yıllar sonra gelen edit, gerçekten de iç sesi olmayan insanlar varmış ve bu insanlar azınlıktaymış. geçmiş olsun.
onun dışında kendi kendine konuşmayan insanlar azınlıktadır bence.
edit: yıllar sonra gelen edit, gerçekten de iç sesi olmayan insanlar varmış ve bu insanlar azınlıktaymış. geçmiş olsun.
devamını gör...
11.
fikrine değer verdiğim birkaç kişiyle oturup, hasbihal etmek.
devamını gör...
12.
bir düşüncenin diğerini kovaladığı enteresan karmaşadır.
devamını gör...
13.
kendi kendine konuşmak da denebilir belki, çalışırken konsantre olduysam yüksek sesle düşünürüm. odadakiler efendim bana mı derdi alıştılar zamanla.
devamını gör...
14.
çalışırken çokça yaptığım şeydir, daha verimli olduğumu düşünüyorum. hatta sırf kendimle konuşabilmek için odamı ayırdım, tek çalışıyorum
devamını gör...
15.
sürekli yaptığım bir eylem severim. zaten kendisiyle konuşamayan insan başkasıyla da konuşamaz.
devamını gör...
16.
kendimizle de konuşmayacaksak kimle konuşalım yahu dediğim durumdur. kendimle konuşmayı severim. kendim kendime güzel fikirler veririm, anlarım zaten acılarımız, sevinclerimiz ortak. gayet güzeldir. tek kötü yanı geveze olduğundan geceleri de susmuyor ve beni uyutmuyor oluşudur.
devamını gör...
17.
uykumda bile konuşuyorum ben. şahsımca gayet doğal bir eylem. hatta baktım ingilizce pratik yapacak kimsem de yok kendimle de ingilizce konuşamaya başladım. bazen buna kulaklığımı da alet edip meşrulaştırıyorum durumumu.tavsiye ederim. ilaç gibi geliyor yahu bazen.
devamını gör...
18.
kişinin kendi kendine konuşması durumudur.
uzmanlar, kendi kendine kaldığında, kendisiyle yüksek sesle konuşmaya yatkın olanların duygusal olarak daha sabit, daha mantıklı kararlar alabilen, daha etkili olma potansiyeline sahip kişiler olduğunu belirtiyor. bazı araştırmalar, kendi kendine konuşmanın beyni düzenleyici ve özellikle hatırlanması gereken şeyleri daha kolay hafızada tutmayı sağlayıcı bir etkisi olduğunu ortaya koymuş. burada komedyen ve yazar franklin p. jones'un sözünü hatırlatmak gerekirse:
"kendi kendinize konuşmanın bir faydası, en azından birilerinin sizi dinliyor olduğunu bilmektir."
prof. dr. nevzat tarhan'a göre ise; ''kisi eğer kendi kendine konuştuğunun farkındaysa sorun yoktur; hatta faydası dahi vardır der, kisi kendisi ile konuşarak rahatlar, fakat kisi, kendi kendisiyle konuştuğunun farkında değilse; hatta bu durumu inkar ediyorsa bu ciddi bir durumdur'' der.
uzmanlar, kendi kendine kaldığında, kendisiyle yüksek sesle konuşmaya yatkın olanların duygusal olarak daha sabit, daha mantıklı kararlar alabilen, daha etkili olma potansiyeline sahip kişiler olduğunu belirtiyor. bazı araştırmalar, kendi kendine konuşmanın beyni düzenleyici ve özellikle hatırlanması gereken şeyleri daha kolay hafızada tutmayı sağlayıcı bir etkisi olduğunu ortaya koymuş. burada komedyen ve yazar franklin p. jones'un sözünü hatırlatmak gerekirse:
"kendi kendinize konuşmanın bir faydası, en azından birilerinin sizi dinliyor olduğunu bilmektir."
prof. dr. nevzat tarhan'a göre ise; ''kisi eğer kendi kendine konuştuğunun farkındaysa sorun yoktur; hatta faydası dahi vardır der, kisi kendisi ile konuşarak rahatlar, fakat kisi, kendi kendisiyle konuştuğunun farkında değilse; hatta bu durumu inkar ediyorsa bu ciddi bir durumdur'' der.
devamını gör...
19.
bazen laf lafı açar bir türlü noktalayamazsınız ya böylelikle garip bir döngüye giren eylem.
devamını gör...
20.
7 yaşımdan sonra edindiğim huydur. kendimden başka kimsem olmadığının kanıtıdır..
devamını gör...