zioland.00 yazar profili

zioland.00 kapak fotoğrafı
zioland.00 profil fotoğrafı
rozet
karma: 8683 tanım: 479 başlık: 39 takipçi: 117
"Öldür bendeki beni.."

son tanımları | başucu eserleri


anın fotoğrafı

şeyyy bunu artık sahibine vermek için heyecandan ölüyorum...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

anın fotoğrafı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
o kadar kötüyüm ki şu an ama bitirmem gerekiyor çünkü yarı yolda bırakmayı asla sevmem
ve kendi düşüncelerimle baş başa kalmayı...
devamını gör...

yazarları en çok mutlu eden iltifat

" ... görünce aklıma sen geldinnn"
yeterli değil midir birinin aklına gelmen..
başa yawrum kelimesi de getirilir*
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

bugün doğum günüm, büyüyemedim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
heyyyyyy bugüüünn günlerden daha büyük bir benn(u: <3333 )
"bugün, yirminci baharın ilk gününde, ömrümün en özel duraklarından birine geldim. çocukluğumun o masalsı kapısından süzülen her bir kareye baktığımda, zamanın sadece takvim yapraklarını eskittiğini, ruhumun özünü hiç değiştiremediğini görüyorum. "ve ben hâlâ..." dedirten her fotoğraf, içimde bir yerlerde o minicik yüreğin hâlâ aynı açıklıkla çarptığını fısıldıyor. dünyaya o ilk günkü şaşkınlık ve merakla bakıyorum; küçük parmaklarımın ucundan süzülen hayaller, büyüyen avuçlarımda şekillenmeye devam ediyor. bedenim yirmi yaşına ermiş olsa da, gözlerimdeki ışıltı, kahkahalarımın yankısı ve kalbimdeki o saf inanç, dünkü çocuktan bana miras. iyi ki doğmuşum, iyi ki bu yaşa gelmişim ve iyi ki içimdeki o küçücük ben, her an benimle, yanımda, bu yolculukta ışık olmuş."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

büyüyemedim.
devamını gör...

iş hayatının insana kazandırdıkları

iş hayatı kesinlikle hayatın ta kendisi.
içinde çıkarcılıkların, günün sonunda bir başına kaldığın , sen kendini ne yerine koyarsan o yerdesin dedirten yerdir.
biz bir aileyiz ama başın sıkışırsa daima yokuz diyen bir yerdir .. veee bonus bir işe el verdin mi kolunu da hatta iki kolunu da ver diyen yerdir . . .
sürün bizim için derler off çok doluyum..
neysemmm sen kendini hangi konumda görüyorsan öyle davranırlar.
devamını gör...

günaydın sözlük

çok stresliyimm ya olmazsa diye niye bilmiyorum içimde hem bir rahatlık hem de bir korku virüsüdür her geçen saniye artıyor acaba o da mı bu kadar stresliydi diyorum okul bahçesinde beni beklerken.. çünkü o da hem kazanmamı hem de hiç gitmememi istemişti.. hem başarabileceğime olan inancı hem uzak düşüp ayrı düşeriz korkusu...
allah'ım nolur ona yardımcı ol bildiği her şeyi hatırlat ve zihnini boşaltıp detayları atlamasın.. amin.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

korkusu bizzat şahsıma ait olmayan yks günlüğü

21 haziran en kısa geceymiş... ne bitmez gece olduğunu bekleyenler bilir
çok çok fazla stresliyim kendim bu sınava girerken bu kadar korkmadım stres olmadım...
ona güvendiğim kadar korkuyorum da bir daha uzak düşeriz diye karnımda kramplar bekleyecem yine kilometreler arası.. bit artık bu uzun aylar, uzun geceler, korkular, mesafeler... rabbim hayırlısını gönlümüze hoş etsin dedik aylarca ne oluyorsa memnun ve mutluyuz dilerim olacak her şey bizi memnun ve mutlu kılar yine...
allah'ım nolur ona güç kuvvet ver:'' tüm korkum gönlümde fırtınalar estiren bir delinin macerasının zaferidir...
devamını gör...

uzak mesafe

iki ayrı ucundayız belki...
tamamen sımsıkı ve düşünüyorum da 'neyim var ki senden başka?'
'her şeyim sen iken...'
devamını gör...

uzak mesafe

arada kilometre olup bir radyoda aynı şarkıları dinlemek, aynı sohbete kulak vermektir... çokça mutluluktur aynı zamanda... sevgi ve aşk temelli ne varsa sonsuza dek yaşayacaktır. o ilişki bitse dahi o anlar ölümsüzdür...
ne güzel bir duygu bu...

"arada kilometreler olup aynı anda radyonun başında aynı müzik ve sohbete kulak vermek...
bu, belki de en sessiz ama en derin buluşma şekli.
uzak mesafe dedikleri şey, kalplerin frekansını karıştırmazsa, aşk daha da berrak çalar o dalgalarda.
her nota, bir 'özledim' fısıltısı olur. her kelime, 'buradayım' der sessizce.
ve biz, iki ayrı şehirde, aynı melodide birbirimizi duyarız..."
11 mayıs 2025 bir pazar gecesi'
devamını gör...

aşk

çokça içselleştirilmiş bir gündür benim için... biraz da içinde çocukça bir hisle evet öğretmen olmak istiyorum dedim... çok tuhaf bir his belki 'aşk' gibi.. sarılmaz ve kuvvetli.. bir gün ben yoruldum dersem eğer bugünlerimi hatırlamak istiyorum.. şimdilerde gözleri dolu dolu minik kalpleri ne şekilde ısındıracam diye bakan biri olduğumu unutmak istemem ne olursa olsun...
sadece içim kıpır kıpır... ve o kadar hızlı sabah olsun istiyorum ki .. yarın bayrammışçasına.
hislerimin ve içinde tatlı kıpırtılar hisseden tüm arkadaşlarımın ömürleri boyunca bunu tazecik kalması için dua ediyorum bugün...
hayırlı geceler dilerim...
devamını gör...

şahsına

"ağırdan alıyor gökyüzü… güzellik çünkü, aceleye gelmez.. dallar, rüzgâra kapılmış; susuyor şehir. başlıyor tam orada hayat, usulca. yaşadığını, bir an durup göğe bakınca anlıyor insan. içimizde kıpırtı… belki bir şiirin ilk dizesi. bazı anlar var, hep ilk kez gibi. o anlarda işte, tutuluyor insan dallarına.. tutkuyla bakan gözler… şiir düşünen bir kalp… hayat, onlardan yana biraz..."

şahsına.. benden gelen
devamını gör...

sevgiliye

sevgiliye

''ben ki 29 yaşındayım…
ama binlerce yıldır seni arıyorum.''
binlerce yılın yorgunluğuyla özlüyorum seni.
ahmet arif’in leyla’sına yazdığı gibi değil bu.
ben seni kendimce seviyorum.
ama acısı da, hasreti de aynı kökten..

sensiz geçen günlerim;
bir şey eksik lakin,
her şey fazlalık gibi.
zaman geçmiyor değil, geçiyor...
ama ben geçemiyorum senden.

ahmet arif, kokusunu mektuplarda aramış ya leyla’sının…
ben de senin yokluğunu dizelerden topluyorum.
bazen bir şiirde buluyorum nefesini,
bazen bir şarkıda duyuyorum sesini.
ancak hiçbiri değil sen gibi
ısıtmıyor hiçbiri yüreğimi

hasret acı değil bizde.
bizim hasretimiz bile güzel.
çünkü; kederin bile senlisi
biliyorum 20 yıldır yaşıyorum
ancak binlerce yıldır vurgunum sana

bin yıldır sevenin..
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bunu bulmuşummm
her yolculuğumun ilacı, yolumun yoldaşı, yarimin yadigarı, kikirik.. *
devamını gör...

yaşadığın şehri temsil eden şarkı

mardinli güüüzell yariiiim..
devamını gör...

dost eli

dost: büyüdük mü dersin
z:büyümekle ilgili mi? bazılarımız gerçekten de değişti kimisi iyi yönde kimisi aşarak dağın boyunu.

dost: sen peki? z ne durumda ondan haberdar mısın?

z: biraz daha yıkık, istemiyor artık bazı şeyleri, hiçbir şeyi, hatta kendini unuttu.

dost: o zaman sana kendini hatırlatalım..
sen z' sana şine denilmesini seversinnnn zioland da eşsiz lakabınn
zekisindir ama aptalca şeyler yapmak zevk veriyorrr
deniz gibi masmavi gözlerin varrrr. şeffafsınn mat tarafına denk gelmedim. duru bir güzelliğin varrr
battaniyenin üstünden atılmasından hoşlanmazsın kitap okurken bölünmesinden dee
işkembe yemezsinnnn sen ki haşlanmış yumurtayı tek lokmada yiyennnn kız
kedi aşığı seniiii benimm kedi korkumu yendirennn kızzzzz
en son elif şafağın bir kitabına çok bağlandığını hatırlıyorummmm
her şeyin düzenlidir notların sürekli renkli kalemle yazılmış herkesin imrendiği defter seninkiii
her şeyin düzenlidir notların sürekli renkli kalemle yazılmış herkesin imrendiği defter seninkiii
ingilizce diyaloglarda senden yardım alınır ve sen yine herkese yetişmenin bir yolunu bulursunnnn
tulumba seversinnn dimi ha bide yemek karıştırmayı daaa
çok iyi bir dost çok iyi bir dinleyicii
üşengeç seniii gidi gidiii formasıyla uyuyan kız
ben zaten hazırım hocam diyen sesin...
saçlara karanfil sürülür vanilya parfümü sıkılır
kötü koktuğun bir gün hatırlamıyorum sjjsksk öyle bir gün yok dediğini duymaktayımmmm
çiğ köfte delisi yurtta bir gün gece yediğimiz günü anımsadımmm gelin gömelim demiştin
nara ne olur gitme şarkısı bak hatırla hasanla dans etmiştinizzzzz
bide tekstilde de çalıştık şarkı çalınca birbirimize attığımız o masumaneee bakışsss
kendini unutma tamam mı yoksa bizi de unutursun...


çok şey demek isteyip hiçbir şey demeyeceğim bu gece ve tadında zirvenin doruklarında bırakıp mis gibi bir uyku çekeceğim...

bir de minik bir müzik*
devamını gör...

hoşça kal güzin


'' güzin'i orda öylece bırakıp çıktım. hastaneden ayrılırken içim rahat değildi. hayatın ne kadar adaletsiz olduğunu düşündüm.
güzin çok bir şey istememişti ki.. sadece son bir kez bir bi filmde oynamaktı derdi. cahit abi sadece karısı onu sevsin istemişti, ecmel abi sadece sevdiğine kavuşmak istemişti.. ben sadece yapacağım işi kendim seçmek istemiştim.. hiçbiri olmamıştı. hep kaybedecektik.''

'' hayat hiç adil değil hatta çoğu zaman acımasız ama o gün güzin'in yüzündeki gülümseme.. bana, mutluluğu yakalamanın bazen çok küçük kararlardan geçtiğini gösterdi.. ''
'kendi kendimize verdiğimiz kararlar'



pek çoğumuz hayatta belli bir yerde başlangıç yaparız mühim olan ona kader deyip geçmemek, küçük bir karar her şeyi değiştirebilir, evvela her şeyi tepetaklak edebildiği gibi.. güzel olanı hatırlamalı birileri istiyor diye yapmamalı.
ne kadar da boynu bükük kalmışız kader dediğimize.. öyle başladı diye öyle bitmeyebilir. bunlar için gerçekten istenilenin peşinden gitmeli.. bahar gibi.. fotoğraf çekmek gibi...






izleyin..
devamını gör...

neye karşı aşırı hazırlıklısın sorusu

galiba artık her şeye hazırlıklıyım..
olmasına ihtimal vermediğin şeyler de olunca anlıyorsun her şeye hazırlıklı olunması gerektiğini.
devamını gör...

anın fotoğrafı

o hüzündür ki hangi dil olsa tanır, hissederim.. şimdi kopuyor içimde bilmediğim bir şeyler..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

eriyorsun gözlerimin önünde,
çare gelmez ki ellerimden..
devamını gör...

aşk tesadüfleri sever (film)

duygu seli..
aşk tesadüfleri mi sever?
''bu zamana kadar nerdeydin?'' sorusunu sorgulattı bu akşam bu film bana.. tesadüf diye bir şey mi varmış dedim. keşke bir objektif hayatımızın aşkını bulduktan sonra daha önce aynı anda aynı zamanda beraber bulunup birbirimizi fark etmediğimiz o anları gösterseydi.. vayy be deseydik mesela nasıl olur da o gün seni görmemişim dedirtseydi.. ahh benim hayallerimin arşı..
fena olmazdı yine de...
sondaki müzik ile beraber kalbimdeki adamla beraber acaba farkında olmadan nerelerde bulunmuş olabilirim diye hülyalara dalıyorum...


hemen şarkımızı bırakıp kaçıyorumm.. sizlere de keyifli seyirler diliyorum ( e herhalde izlemeyin demeyecem koşun koşunn)

aşk zamanını bekler, anını kolar.. kim bilir benim ağlamaktan içimin çıktığı gün sen en güzel gününü yaşamışsındır...
kim bilir belki de aynı gece ikimiz de aynı gökyüzünde yalnızlığı çekmişizdir.. onca yıl onca an kesişmemiş yollarımız o yılbaşı akşamı dışında..

neyse'mmm iyi akşamlar sözlükçümm

devamını gör...

içimizdeki şeytan

içimizde biri mi var, yoksa acizliğimizden midir hepsi?

ettiği kabahatleri, kendi içinde bir şeytan olduğuna inanıp ona yüklemekte buldu ömer. peki ya bizler? mücrimi kimdi kabahatlerimizin? insan kendini böyle mi avutuyordu?
çok farklı bir konusu olmamakla beraber, yazarın anlatımıyla muhteşem bir şekilde saran, oldukça akıcı bir eserdi. yazarımız, sabahattin ali, diğer kitaplarında olduğu gibi, bu eserinde de sosyal noksanlıklarımıza öyle ince detaylarla değiniyor ki insan, "ben de mi böyleyim?" diye düşünüp iç sesleriyle baş başa kalıyor.

ömer'in kendi tembelliğine, isteksizliğine ve iradesizliğine verdiği addı “şeytan.” içimizdeki şeytandı o… macide ise ömer’in ilk konuşmasından etkilenmiş, evliliği boyunca da hayalinde kurduğu adamı sevmişti. ömer’in düştüğü her yerde, onu tıpkı bir çocuğu sever gibi sevdi. hep onu değiştirebileceğine inanmıştı. oysa macide, o evin kapısından içeri girmeden önce de tanımıştı aslında onu.
"ilk görüştüğümüz gün, beni tanımadan, dinleyip dinlemeyeceğini bile bilmeden ne kadar çok konuşmuştu…"

macide’nin ilişkisinin kalben-ruhen bittiğine inandığı an, düşündükleriydi bunlar.
"kendimi bırakmak ve ne olursa olsun karışmamak… gönlümün onlarla hiçbir ilişiği kalmadığını gösteren his..."

insan sevmeyi bırakınca gelen o his... ne olursa olsundu.. aşıklar arasında, muhabbeti olan iki insan arasında, bahsedilen o görünmez ipler…

macide artık ömer'e ait hissedemiyor, onunla bir bağının olduğuna inanmıyordu. o ana kadar bile "ne için seviyorum?" demeyen macide, sevgisini değil, savaşını kaybetti. yine de onu seveceğine, hep seveceğine olan inancıyla beraber uzaklaştı. "neyi bu kadar bekliyor?" diye kalbim sıkışa sıkışa okuduğum sayfalar beni de bir boşluğa itiverdi. içimizde bir şeytan olduğuna inansaydım, o boşluk dolar mıydı acaba?

ancak, hepimizin içinde o şeytan yok mu? her birimiz farklı isimler veririz şeytanlarımıza.

"halbuki, ne şeytanı azizim? ne şeytana? bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… içimizdeki şeytan, pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… içimizde şeytan yok, içimizde acizlik var...tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik var ve bunların hepsinden daha korkuncu; hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var."

işte tam şimdi doldu o boşluk. içimdeki şeytan, hakikati görmemden kaçıyor. o benim. o, benim… ben de kaçıyorum hakikatlerden. hakikatin vereceği haberin beni sarsabileceğinden… çoğu zaman "yorgunum." deyip saatlerce yatarım. "hevesim yok." deyip içimde yanan minik ışıkları da söndürür, kaçarım.
bildiğim ve artık tecrübe edindiğim de şudur ki: içimizdeki şeytan bizleri yalnızlığa sürüklüyor. çevremizdeki insanları uzaklaştırıyor. sana güvenenleri ve bunu başarabileceğine inanan dostlarını ümitsizliğe düşürüyor. hatta mutluluğu kaçırıyor. en sonunda yalnızlık, sımsıkı kenetlenir. kaçınılmazdır.

"kim bilir, belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız. ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız."

tüm her şeyini, hem de en çok sevdiğim macide’sini bırakıp iyileşmek için, teessürden ziyade hiçbir şey veremediği insanlardan uzaklaştı. dinleyip dinlemeyeceğini bile bilmeden, hiç duraksamadan uzun uzun aşkını anlatan ömer, evlendiğinde söyleyecek tek kelime bile bulamamıştı. ve şimdi de çok sevdiği macide’sinden uzaklaşıyordu. içindeki şeytan, en sonunda ömer’i onsuzluğa mahkûm etmişti.
sadece sevmek yetmemişti.

aslında, üstüne saatlerce konuşulabilecek bir kitap…
sadece aşk üzerine ve iki karakter üzerinden de düşünmemek gerekir.
bedri karakteri,nihat... parasızlığın yaptırabilecekleri, bir yere ait olmak isteyen ömer’in sırf yanında birileri olsun diye ait olmadığı insanların içinde bulunması… eninde sonunda, yeğeni de olsa, misafirliğin de bir süresi olur deyip yaptığı tüm iyiliği savuran emine teyze… hatta ismet şerif’in meyhanede sergilediği aşağılık hareket bile… macide’nin kocasına sinirlenip bu sinirini kendi kollarında dindirmesini bekleyen ismet şerif…
ve daha birçoğu… aklıma şu an gelmeyen ya da okurken fark etmediğim birçok sosyal noksanlık...
bu kitap sadece bir aşk hikayesi değildi; insankn kendini kandırışı, sosyal çarpıklıklar, ait olma arzusu bireyin kendi zaafları...

velhasıl.. içimizdeki şeytan bizlere bir şey yaptırıyor ise hiçbir bildiği yok.. hepsi biziz.

tavsiye edilir, iyi akşamlar sözlükçüm afiyetle..
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim