1.
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
çok mu geç bir saat bilmiyorum ancak ben deli gibi gibi mutlu hissediyorum...
ben galiba öğretmen oluyorum, oldum, olacam...
hayat o kadar garip ki kim derdi zamanın sessiz ve sakin bir çocuk oluşunun verdiği gözlem becerisi ilerde hareketli ve sosyal hayatında bana bir şey kazandıracağını... evet efendim, ben ziola... hayrola? ne işin var yine burda demeyin, ziola sadece hüzün rüzgarına kapılınca esmez buraya.. duygularını dizginleyemeyeceğini hissedince de uğrar hatta içinden dolup dolup taşan mutluluk patlamalarında da gelir... hep derim acıyı çoğu zaman hissettirmeyebilirsin seni dinleyenlere ama anlatabilirsin, anlaşılır da elbet ancak mutluluk öyle bir kavram değil daha basit anlatılır gibi düşünülse de aslında çok bir tarifi yoktur... o yüzden ben pek bilmem mutluluğu anlatmayı ancak yanımda olsan yüzümdeki ifadeden, belki hızlı hızlı konuşmamdan, sesimdeki titreyiş ve belki de sadece gözlerimden anlaşılır.
tarifi yok diye anlatmayalim mı? anlatalım efendim buyrun;
ben öğretmenim, bir gün yeşermez denileni yeşertme umudu olan, siyah bir kapağın ardında bembeyaz bir sayfanın olduğunu savunan..
ben ziola bir gün kim olduğumu unutursam buraya ugrayacağimi biliyorum. yardım almaktan çekinme, tabii ki de çıkmaza gireceksin; her şeyi bir anda aktaramazsın, kendine yüklenme; bir eğitmensin, eğitmen olacaksın görevin sadece sayilar ve harflerden ibaret değil, sen hayatsın; tükenebilir, yorulabilirsin bu senin yetersiz olduğunu göstermez insan olduğunu gösterir; toparlanacaksın senin ideallerin var ve unutma lütfen kendin yetiştirilmek istediğin gibi yetiştir.
madem vaktinde görülmeyen herkesi görecegim en çok onları göreceğimz keşfedeceğim dedin ve bu kadar özel bir alana geçecegini düşünmedin ve kabul olmuşsa duan; lütfen bunu bir iş değil kutsal bir görev bil...
bir umudun yeşerdiği yersin.
ben galiba öğretmen oluyorum, oldum, olacam...
hayat o kadar garip ki kim derdi zamanın sessiz ve sakin bir çocuk oluşunun verdiği gözlem becerisi ilerde hareketli ve sosyal hayatında bana bir şey kazandıracağını... evet efendim, ben ziola... hayrola? ne işin var yine burda demeyin, ziola sadece hüzün rüzgarına kapılınca esmez buraya.. duygularını dizginleyemeyeceğini hissedince de uğrar hatta içinden dolup dolup taşan mutluluk patlamalarında da gelir... hep derim acıyı çoğu zaman hissettirmeyebilirsin seni dinleyenlere ama anlatabilirsin, anlaşılır da elbet ancak mutluluk öyle bir kavram değil daha basit anlatılır gibi düşünülse de aslında çok bir tarifi yoktur... o yüzden ben pek bilmem mutluluğu anlatmayı ancak yanımda olsan yüzümdeki ifadeden, belki hızlı hızlı konuşmamdan, sesimdeki titreyiş ve belki de sadece gözlerimden anlaşılır.
tarifi yok diye anlatmayalim mı? anlatalım efendim buyrun;
ben öğretmenim, bir gün yeşermez denileni yeşertme umudu olan, siyah bir kapağın ardında bembeyaz bir sayfanın olduğunu savunan..
ben ziola bir gün kim olduğumu unutursam buraya ugrayacağimi biliyorum. yardım almaktan çekinme, tabii ki de çıkmaza gireceksin; her şeyi bir anda aktaramazsın, kendine yüklenme; bir eğitmensin, eğitmen olacaksın görevin sadece sayilar ve harflerden ibaret değil, sen hayatsın; tükenebilir, yorulabilirsin bu senin yetersiz olduğunu göstermez insan olduğunu gösterir; toparlanacaksın senin ideallerin var ve unutma lütfen kendin yetiştirilmek istediğin gibi yetiştir.
madem vaktinde görülmeyen herkesi görecegim en çok onları göreceğimz keşfedeceğim dedin ve bu kadar özel bir alana geçecegini düşünmedin ve kabul olmuşsa duan; lütfen bunu bir iş değil kutsal bir görev bil...
bir umudun yeşerdiği yersin.
devamını gör...







