orjinal ad: j’avais 12 ans, j’ai pris mon velo et je suis partie a l’ecole
yazar: sabine dardenne
basım yılı:2006
okula giderken kaçırılıp, 80 gün boyunca bir çocuğun başına gelebilecek en korkunç olayların kaleme alındığı, sarsıcı bir kitap.
yazar: sabine dardenne
basım yılı:2006
okula giderken kaçırılıp, 80 gün boyunca bir çocuğun başına gelebilecek en korkunç olayların kaleme alındığı, sarsıcı bir kitap.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 03.05.2021 09:10 tarihinde açılmıştır.
1.
28 mayıs 1996 yılında 12 yaşındaki sabine,kitabının isminde de söylediği gibi bisikletine atlar ve okulun yolunu tutar. sabine, huysuz bir çocuktur, dikbaşlıdır ve ailesinin -özellikle de annesinin- ona diğer kardeşlerinden daha az değer verdiğini düşünür. beyninde bu fikirler sağa sola koştururken kirli perdeleri ve pencereleri kapatan çıkartmalarıyla, iğrenç bir kamyonet yanında durur. içinden kafasını uzatan “iğrenç” adam sabine içeri çeker ve bu adice kaçırma eylemi 80 günlük bir esaretin, erkek egemen toplumlarda -burası avrupa da olsa- kadınlara reva görülen haksızlıkların, siyasi ve hukuki skandalların başlangıcı ve göstergesi olur sabine’in hikayesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir hikayedir. hele türkiye’de tecavüz eden adam “evlenirim” derse, suçunun silinmesini öngören yasa tasarısının tartışıldığı şu dönemlerde. efendim, ağır konuşmak niyetinde değilim, hatta düşününce ne gerek var güllere, yüzüklere, romantik evlenme tekliflerine, çikolatalara, sinemalara, şiirlere… beğendiğiniz bir kadını, tenhada sıkıştırın – ama yaşı en az 14 olsun- yapmanız gerekeni yapıp, “evleneceğim” deyin, bitti gitti. allah bir yastıkta kocatsın. böyle hasta ruhlu beyinler tarafından önerilen bu “hakkaniyetli” formül ne kadar da mantıklı, değil mi? bu bahsettiğim sadece işin bir yanı, dallanıp budaklanabilecek bir konu bu elbette. bir hayat kadınına tecavüz etmek suç mudur? bir kocanın karısına tecavüz etmesi suç mudur? toplu tecavüz indirimi ne demektir? bu soruları sormaya devam eden insanların beyinlerinin yerinde cinsel organ şeklinde tahta parçaları olduğunu hepimiz kabul ederiz sanırım.
benim çemkirmelerimden sonra gelelim sabine’in hikayesine. sabine 80 gün bir evde hapis tutulur. marc dutroux isimli sapık ruhlu caninin ona yaptığı -kendi deyimiyle- “saçmalıklara” katlanır, her günü kurtarılmış bir gün sayar. aslında marc dutroux küçük kızı, onu kurtardığına inandırmıştır. daha sonraları, mahkemede bir “çete” iddiası ortaya atar dutroux, yüksek kademeden insanların da içinde bulunduğu bu çetenin, sadece bir parçası olduğunu söyler ama buna inanan çok sayıda insana rağmen kendini kurtarmayı başaramaz. sabine, küçük bir odada yalnız başına kalır ve akli dengesini yitirmemeye çalışır ve bunda da başarılı olur. sabine dava bittikten sonra bu kitabını yazma cesaretini gösterir ve kendi kendine uyguladığı terapi sayesinde umut dolu bir geleceğe sahip olacağına inanmaktadır.
sabine elbette yalnız değildir, tıpkı dutroux’nun yalnız olmadığı gibi. dutroux’nun karısı -üç çocuk sahibidir- bu sapık adama yardımcı olacak kadar sapık ruhlu bir kadındır ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan dutroux’dan daha hafif bir ceza olan 30 yıla mahkum olur. dutroux daha önce de tecavüzden hapis yatmış ve iyi halden salınmıştır. iyi hal denilen şey sanırım, içeride hiçbir kadına tecavüz etmemiş olmasıdır. ve çıkar çıkmaz da yakalanmamaya yemin ederek ve bu kez küçük kızları seçerek manyakça eylemlerine başlar. yaşları 8 ila 19 arasında değişen 6 kızdır kurbanı, bunlardan biri sabine diğeri ise sabine’le birlikte kurtarılan laetita. bu iki kızın dışında kalan diğer kızların bedenleri toprak altında bulunur, ikisi dutroux’nun eşi yemek vermediği için açlıktan ölmüştür. mahkeme esnasında laetita ve sabine’den özür dilemek isteyen kadına iki kız çok net cevaplar vermişlerdir.
bu kitabı mutlaka okuyun. kadın bedeni bir mülk değildir, erkeklerin keyif nesnesi değildir. kadın, erkeklerin açlıklarını doyurmaya yarayan bir oyuncak değildir. ikinci plan da bırakılacak kinici sınıf insan değildir. böyle düşünülmesinde erkeklerin suçu elbette büyüktür ama kadınlar da kendilerine saygı duymayı ve duyulmasını talep etmeyi öğrenmelidir.
benim çemkirmelerimden sonra gelelim sabine’in hikayesine. sabine 80 gün bir evde hapis tutulur. marc dutroux isimli sapık ruhlu caninin ona yaptığı -kendi deyimiyle- “saçmalıklara” katlanır, her günü kurtarılmış bir gün sayar. aslında marc dutroux küçük kızı, onu kurtardığına inandırmıştır. daha sonraları, mahkemede bir “çete” iddiası ortaya atar dutroux, yüksek kademeden insanların da içinde bulunduğu bu çetenin, sadece bir parçası olduğunu söyler ama buna inanan çok sayıda insana rağmen kendini kurtarmayı başaramaz. sabine, küçük bir odada yalnız başına kalır ve akli dengesini yitirmemeye çalışır ve bunda da başarılı olur. sabine dava bittikten sonra bu kitabını yazma cesaretini gösterir ve kendi kendine uyguladığı terapi sayesinde umut dolu bir geleceğe sahip olacağına inanmaktadır.
sabine elbette yalnız değildir, tıpkı dutroux’nun yalnız olmadığı gibi. dutroux’nun karısı -üç çocuk sahibidir- bu sapık adama yardımcı olacak kadar sapık ruhlu bir kadındır ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan dutroux’dan daha hafif bir ceza olan 30 yıla mahkum olur. dutroux daha önce de tecavüzden hapis yatmış ve iyi halden salınmıştır. iyi hal denilen şey sanırım, içeride hiçbir kadına tecavüz etmemiş olmasıdır. ve çıkar çıkmaz da yakalanmamaya yemin ederek ve bu kez küçük kızları seçerek manyakça eylemlerine başlar. yaşları 8 ila 19 arasında değişen 6 kızdır kurbanı, bunlardan biri sabine diğeri ise sabine’le birlikte kurtarılan laetita. bu iki kızın dışında kalan diğer kızların bedenleri toprak altında bulunur, ikisi dutroux’nun eşi yemek vermediği için açlıktan ölmüştür. mahkeme esnasında laetita ve sabine’den özür dilemek isteyen kadına iki kız çok net cevaplar vermişlerdir.
bu kitabı mutlaka okuyun. kadın bedeni bir mülk değildir, erkeklerin keyif nesnesi değildir. kadın, erkeklerin açlıklarını doyurmaya yarayan bir oyuncak değildir. ikinci plan da bırakılacak kinici sınıf insan değildir. böyle düşünülmesinde erkeklerin suçu elbette büyüktür ama kadınlar da kendilerine saygı duymayı ve duyulmasını talep etmeyi öğrenmelidir.
devamını gör...