14 eylül 2023 madımak katliamı davasının düşürülmesi

hem hizbullah hükümlüsü hem de olay faili olan şahsın cumhurbaşkanı kararıyla serbest bırakıldığı haberini 6 eylül' de yapmıştım. bugünde yine bu olay hakkında adaletli(!) bir kararın verilmesiyle yaşanan gelişmeyi(!) paylaşmak istedim. (çünkü başlığı göremedim.)
3 firari sanığın davası vardı ve sonuç;



neredeyse yakıldıklarında yanıp öldükleri için özür dileyecek hâle geldik! bu karar adalet sarayı'ndan çıkmasına rağmen adalet barındırmıyor.
suçlular salındı ve "hayırlı olsun."

yetmez ama evet diyen liboşların son seçimde "demokrat" dediği, tetikçiliğini yaptığı "kılıçdaroğlu ve dersimli ekibin" gündem etmesi gereken şey.
ama gündem koltuğu bırakmam diyen dedenin entrikaları he mi? hee, o zaman oyna devam.
kusura bakmasın kimse.

canlı canlı insan yakmanın cezasız kaldığı tek yer benim memleketim. yazıklar olsun.

hani #unutmadımaklımda diyorduk ya, unutmamız isteniyormuş meğer.
behçet aysan demiş ya şiirinde
göğe merdiven kurup
arayacağım yeniden
mutlu düşler ülkesini... diye,
bize de aynı merdiveni kullanıp adil kararlar ülkesini bulmak düştü. kaf dağının ardına kadar yol var, bul bulabilirsen.

tipik müslüman görünümlü satanist eylemi. bir olguyu kendince şeytanlaştır, sonra ona saldırıp, savunanı da öldürüp de ki 'ben allah için yaptım'. aklınca niyet önemli diyerek allahı kandırıp cennete gidecek. bunun 'rüyamda tanrı benden ailemi öldürmemi istedi' diyen sadistlerden hiçbir farkı yok.
madımak olayında din adına orada bulunmuş herkes satanisttir, katildir,
din adına bu katilleri oraya toplayıp örgütleyenler de satanisttir, katildir,
din adına katilleri aklamaya çalışanlar da satanisttir, katildir.

bu konuda devlet, adalet sistemi ve ilgili diğer kurumlar hakkında ileri geri konuşup gözbebeğimiz olan devlet, adalet sistemi ve ilgili diğer kurumları töhmet altında bırakmayın sakın. yoksa cumhuriyet baş savcısı, cumartesi günü, pazar günü, tatil günü demez, büyük bir devlet, adalet sistemimiz ve ilgili diğer kurumlar aşkına hakkınızda bir fezleke, pardon bir iddianame hazırlar, sadece yargılasalar bile gençliğiniz gider. aman deyim. türkiye'de devlet gibi, adalet sistemimiz gibi, türk silahlı kuvvetleri gibi, emniyet teşkilatı gibi töhmet altında bırakılmaması gereken kurum ve kuruluşlar vardır. sakın bırakmayın.

zaman aşımından dolayı yaşanan karar. 30 senedir olayı aydınlatmak adına hiçbir şey yapılmadığı için, bu karar alınmamış olsa bile olayın failleri ölmeye başladığından zaten dava kendi kendine düşecek. tıpkı çorum, maraş, 6-7 eylül vb. gibi failsiz kalır en sonunda. o kalabalıkta 18 yaşında olan 48 yaşında geldi artık, bir 20 sene de kulaklarının üstüne yatarlarsa o adamlar da ölecek zaten. ben ise buradan bir büyüğümüzün kulaklarını çınlatsam yedi sülalemi elden geçirirler. maşallah benim devletime.

neredeyse tüm dünya hukuk sistemlerinde, bir kimsenin cezalandırılması, devletçe yakalanıp ifadesinin alınmasıyla mümkündür.

ülkemizde toplu davalarda, sanıkların bir kısmı firari ise, ötekiler bakımından tahkikat sona erdiyse, dosya firari sanıklar bakımından ayrılır ve kalanlar bakımından bir karar verilir.

madımak davasında da böyle olmuş, birtakım sanıkların cezası kesinleşmiş, birtakım sanıklar ise ara tahliyelerden sonra firar etmiştir.
yargıtay dosyayı bozduktan sonra mahkemece sanık dinlenmeden yine ceza verilemez.

işte yargıtay 2000 yılı öncesinde bozma kararı verdiğinde birtakım tahliye kararları da vermiştir. bu tahliyelerden sonra bazı sanıklar firar etmiştir.

zamanaşımı ise, belli bir sürenin geçmesiyle birlikte verilmemiş cezanın, tamamlanmamış yargılama yahut soruşturmanın düşmesi anlamına gelir.
sebepleri ise, sanığın yahut şüphelinin, belli bir süre geçtikten sonra kendisi lehine olan delillerin zayi olması,
tanıkların ölmesi yahut ulaşılmasının zorlaşması,
uzun yargılama süreleriyle kişilerin sürekli ceza tehdidi altında kalması v.s diye sıralanabilir.
zamanaşımı düzenlemeleri de, zamanında devlet otoritesinden vatandaşları korumayı amaçlayan bir düzenleme olup, tüm hukuk sistemlerinde bir şekilde yer edinmiştir.

hal böyle iken, 30 yıllık olağanüstü zamanaşımı dolduğu takdirde hakimin savcının yapabileceği hiçbir şey yoktur.
dosya önüne gelir ve düşme kararı verir.

bu davaların tamamı, akp iktidarı öncesi de dahil olmak üzere sündürülmüş davalardır.
hele hele bozma kararından sonra verilen tahliye kararları tam fiyaskodur. böyle bir davanın, 1-2 sene içerisinde sonuçlandırılması gerekir olağan bir düzende.

ancak iş bu noktaya geldikten sonra, sanıklar da muhtemelen iade edilemeyeceği ülkelerde yaşıyorken, dosyaya bakan hakimi savcıyı düşme kararından dolayı suçlamanın hiçbir izahı yoktur.
ortada bir "düşürülme" kararı yoktur, dosya olayın üzerinden 30 yıl geçmesiyle zaten düşmüştür.

hükümetlere ya da siyasilere de diyecek pek bir şey yok. aha temel karamollaoğlu chp ile aynı ittifakta seçime girdi.
unuttuk, aklımızda da değil. maalesef durum bu.

bu ülkeden nefret etmeye başladım artık.bir an önce kanada'ya göç edeceğim.yetti artık.

yapanın yanına kar kaldı.

kötü olmuştur. aslında onca yıldır kötü olabilecek ne varsa olmuştur. dava kasten ve sürekli olarak çok yönlü bir şekilde sabote edilmiştir. bir çok insan duyarsız kalmış ve ülke iki kampa ayrılmıştır. katliamı tanıyanlar ve tanımayanlar. katliamcılardan hesap sormak isteyenler ve onları kurtarmak isteyenler şeklinde.

böylelikle bu mesele bizler için hiçbir zaman kapanmayacaktır. ömürlerimiz boyunca hiç durmadan hesabını soracağımız bir davamız olmuştur artık.

çok çirkin hareket. ülkeye olan umudum söndü yav.

hemen almanya'ya bilet aldım. lanet gelsin size be.

insanlığa dair işlenen suçlarda zaman aşımı yoktur, zaman aşımı sürelerine tabi değildir şeklinde bir düzenleme yapılabilir ama biz türbanın anayasal güvenceye kavuşması konusunda gösterdiğimiz uğraşı dünya standartlarında bir hukuk devletini kurma noktasında gösteriyor olmadığımız için böyle durumlar ortaya çıkar ve çıkmaya devam eder. siyasi davalar irade ile sonuca ulaştırılır. biz süreci işletmedik çünkü bizde bazıları daha insan diğerleri ölse de yansa da olur gibi bir algı operasyonu çalışıyor.