4 nisan bildirisinden darbe mesajı çıkarmak

tam anlamı ile cahilliktir. yine şaşırtmamıştır ki bu cahilliği yapan siyasal islamcılar, bu bildiriden de kendilerine fayda sağlama derdine düşmüşlerdir.

bildiri bir uyarı ve öneri niteliği taşımaktadır. aksini iddia eden bu milletin bir ferdi olamaz.

kanal ve rant peşine düşen kansızlar, soysuzlar, alçaklar. ülkenin temeli niteliği taşıyan uluslararası anlaşmaları tartışmaya açmak ve bu yolla temel değerleri yargılamak istemektedir. bu işi yapmak, değil siyasal islam gibi ucube bir ideolojinin temsilcilerine, hiç kimsenin haddine değildir.

firavun'un boğazın derin sularında boğulması dileğiyle!

bildirgeyi okumamaktır. lakin görüşün bildirgeyle yayınlanması da bence ne alakadır.

koçtaşta darbeli matkap satıyorlar. bu düpedüz darbe girişimidir.

bir başlık vardı (bkz: türkiye'de tartışma kültürü) diye orda da yazmıştım sanırım bu konuda da aynısı geçerli. bakın, görün (bkz: ad hominem) nasıl yapılıyor öğrenin.

bildirgeyi sabah aksam minarelerden okutsak bile bundan darbe çıkaracaklardır. benim çevremde akp'den baska partiye oy veren sadece 2 kişi var. ve hepsi "darbe" diyor.
ben de soruyorum sayın amirallere;
yunanistan 20 adamızı işgal ederken, rejim değişirken onca yıldır niye sustunuz da ; şimdi rüzgar tam akp'yi iktidardan indirmek için eserken, uyuşturucu haberleri ayyuka çıkmışken, mağduriyet kasacaklarını bile bile şimdi niye konuştunuz? zamanlaması manidar. bir iş kime yarıyorsa o planlamıştır.

bir yerden çıkacak o mağduriyet ,yoksa yerle bir olacakları kesin o yüzden sinekten yağ çıkarıyorlar. muhalefet ekonomi dışında ağzını açmamalı 20 sene siyasal islam bir 5 sene daha çekemeyeceğim.

15 temmuz'a 103 gün kalması ve 103 amiral, ben tesadüf olarak göremiyorum.

akp'nin mağduriyet çıkarma taktiğidir.

(bkz: cui bono)

latince bir deyim olup "kim karlı çıktı?" veya "kimin yararına?" anlamına gelen bu söz, cicero'nun 27 yaşında genç bir hukukçu olarak önünün açıldığı ve ününün iyice yayıldığı, sextus roscius'un savunmasını üstlendiği davanın anahtar sorusudur.

her olayda bir fail ararken bu soruyu (cui bono) göz önünde bulundurarak bakmak yerinde olur.

sürekli mağduru oynuyorlar
sürekli bir şekilde ucunu dine dayatıyorlar
özgürlük bizimle geldi diye naralar atılırken bildiri altına imza atanların hayatlarını kısıtlamaya kadar gidiyorlar.
bunların torbacısı her kim ise akıllı dediğimde bana kızıyorsunuz..
ayık kafa işi değil bu düşünce. ki aynı düşünceyi paylaşan kesme ne demeli oda ayrı bir tartışma konusu..

yine ekmek çıktı siyasal islâmcılara. hadi yine iyiler. sokak röportajında, nereden geldiği belirsiz "sübhanekeyi oku" diyen ablayı yine kazanacak demeçler, beyanlar... nabız ölçülen açıklamalar için, halk! desteğini de eklediler yanlarına yorulmadan. ortalık yine karışacak, vaziyet alın.

15 temmuz gecesi istanbul'da sokak sokak can korkusuyla dolanan, o günkü deniz kuvvetleri komutanı bülent bostanoğlu'nun imzasından darbe çıkarmaktır. ah ha ha diğerleri neyse de sabaha kadar anca kaçan... vazifesini öyle bir zamanda canını kurtarmak sanan bostanoğlu kişisi darbe mi yapacakmış? ilahi akp.

tabipler birliği konuşsa, suç
barolar hepten suçlu
öğrenci konuşsa terörist
emekli askerler konuşsa darbeci

sen sus! artık biraz da halk konuşsun.

kimin yararına yazanları görüyorum da yeter. ne konuşulsa akp yararına oluyor diye konuşmasınlar mı? sussunlar mı? bu düşünceyle iş yürümez. istedikleri gibi yorumlasınlar. fark etmez artık. herkes çıksın konuşsun. istediği gibi açıklamasını yapsın.

ben destekliyorum bu tür açıklamaları. umarım devamı gelir.

imam konuşursa ifade özgürlüğü asker konuşursa darbe girişimi