#ödüllü filmler
komedi / drama / romantik
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

summer en başta ben bir ilişki arayışında değilim diyor. ama tom ne yapıyor? sen benim hayatımın aşkısın diyip, summer'a anlamlar yüklüyor. sadece iyi yanları görüyor. elmayı seviyorsun diye, elma da seni sevecek değil tom.

ayrıca tom potansiyelini boşa harcamış birisi. mimar olabilecekken, kart yazan.

şu sözümüzü de hatırlayalım: "when you look at someone through rose colored glasses, all the red flags just look like flags."
devamını gör...
spoiler içerir dikkat. herkes kendi karakterine göre yorumlayabilir filmi. bende kendime göre yorumlayacagim. bana göre tom karakteri haklıdır. kadını sevmesi onun suçu değil,bunu göstermemesi de zaten onu kaybetmemek için onun kartlarına göre oyunu oynuyor. ama ne yaparsa yapsın sonunda kaybediyor. tom bir noktada haklı bir isyan edip rest çekti ve yoluna bakacak iken summer gelip özür dilerim sen haklıydın dedi. oradaki adımı ciddi ilişkiye girmeye hazır olduğunu gösteriyor. tom da garibim seviniyor ama günün birinde cici kızımız ben ilişki istemiyordum deyip yol veriyor. bir süre sonra da gelip ben evlendim diye çıkıyor karşısına. e kardeşim adam sorar doğal olarak benle niye evlenmedin diye. verdiği cevapsa çok basit. o kişi sen değildin. tamam da ben değilsem eğer neden benim en sevdiğim yeri kendi hatıralarinda yaşıyorsun. demek ki sende beni seviyordun yani.velhasil kelam başta tomu yetersiz gördüğü için gönül eğlendiren karakterimiz filmin sonunda onun özgüvenli kendi ayakları üzerinde duran biri olduğunu gördüğü için kendine yediremeyip sert sözler eder ve filmde haklı görüşün tom'a ait olduğunu gösterip ağzına bir parmak bal çalarlar.
devamını gör...
başrollerini joseph gordon-levitt ile zooey deschanel'ın paylaştığı, yönetmenliğini marc webb'in üstlendiği, romantik komedi-dram türündeki 2009 çıkışlı amerikan filmi. ben bu filmi ilk izlediğim anda sevmiştim. zaten favori filmlerim arasında yer alıyor. müzikleri de çok hoş ve sahne geçişlerine uyum sağladığını düşünüyorum. romantik ama biraz da gerçekçi bir yerden aşk tanımına bakmak isteyen olursa tavsiye edebilirim.

filmde sempatik bir çocuğun, oldukça güzel bir kıza aşık olması anlatılıyor. ancak şöyle bir durum var ki, kız ona aşık değil. ama onu reddediyor da değil. kız genel olarak aşka inanmıyor, bunu da konuşmalarının başında söylüyor. buna rağmen çocuk kızın peşini bırakmıyor, kız bir noktada etkileniyor ama eksik bir şey olduğunu hep hissediyor. ilk başlarda her şey toz pembe gibi görünse de filmin ortalarından itibaren ilişki çok da romantik gitmiyor. adam çocuk ruhlu, kız ise her zaman güzelliği ile ön plana çıkmış bir karakter.


this is not a love story, this is a story about love.
devamını gör...
öncelikle gerçekten autum hotter than summer.

ben bu filmde hem summer'ı hem de tom'u anlayabiliyorum. yani ilişkisinden sıkılan bir kız ve o kıza kendini deli divane kaptırmış bir erkek.
herkesin hayatında böyle ya da birazcık da olsa buna benzer bir hikayesi olmuştur.
o yüzden kimseye kızamıyorum.

şey sahnesi çok kötüydü ya, tom'un son bir umut summer'ın nişanına gitmesi.. aşırı yaralayıcıydı, gerçek ile hayal arasındaki farkı çok sert bir şekilde hissettirdi.
devamını gör...
21. yüzyılda çekilmiş en iyi romantik filmlerden bir tanesidir. benim hayatımın filmidir. kendimi hep tom gibi görmüşümdür ilişkilerimde ama daha sonradan tamamen summer olduğumu anladım. soundtracki aşırı derece iyidir. hayatımda yaşamayı heyecanla beklediğim sahnelerden bir tanesi "i love the smiths!" bu filme aittir ya da birine söylenecek en güzel cümle "i love us." yine bu filmdedir. mutlu sonla bitmez ki bence filmi eşsiz yapan şeylerden biri budur.

p.s summer bebeğim umarım tahmin ettiğim gibi hayattan beklediğini bulamamış, yalnız kalmış durumda değilsindir. seni mutlu düşünmek istiyorum hep.
devamını gör...
dün izlediğim ve gerçeklik/beklenti sahnesinde beni kendine hayran bırakan film. kronolojik olarak değil de karışık sırayla olayları seyirciye izletme fikri de her zaman hoşuma gitmiştir.

öncelikle summer'ın ilişki sırasında bir hatası olduğunu düşünmüyorum. sadece istediğini yapıyordu ve en başında tom'a bunu söylemişti. fakat nişanda dans etmeleri ve ardından partiye çağırması* tom'un umutlarını yeşertmekten başka bir şey yapmıyor. ayrıca bu sırada hayatında başkasının olması ve onunla ciddi düşünmesi summer'ı daha da haksız yapıyor. autumn'dan bahsedecek olursam da tom'un yine summer'da olduğu gibi bir döngüye girdiğini düşünüyorum. bir 500 gün de onunla harcayacaktır.
devamını gör...
aşk acısı çeken beni bir nebze olsun ümitlendiren film, umarım sonum öyle olur. film aşk acısı çeken bir elemanın 500 gününü anlatıyor, aşık olduğu kızın adı summer. pek izlenesi duruyor.
özellikle soundtrackine hasta olduğumu da söylemeliyim.
devamını gör...
herkesin hayatına summer gibi toksik, ne istediğini bilmeyen biri girmiştir sanırım. bazı ilişkilerimde de summer bizzat bendim. keşke aşk acısı çekerken izleseydim belki bazı şeyleri daha erken farketmemi sağlardı. aşıkken izlemeniz önerilmez, çünkü bütün büyüyü kaçıran bir film.
devamını gör...
bu filme dair en çok sevdiğim şeylerden biri her şeyi sadece tom'ın perspektifinden görmemiz. summer'ın hissettiklerine dair hiçbir şey görmedik. gerçek hayatta da öyle değil mi zaten ? yaşadığımız her ilişkiyi sadece kendi gözümüzden görebiliyoruz. sadece kendi gerçekliğimizde yaşıyoruz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"500 days of summer" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim