orijinal adı: como agua para chocolate
yazar: laura esquivel
yayım yılı: 1989
aşk, aile ve kayıp üzerine, meksika'da geçen bir roman. tita'nın yasak aşkının ve büyülü yemeklerinin hikayesi, okurları duygu dolu bir serüvene sürüklüyor.
yazar: laura esquivel
yayım yılı: 1989
aşk, aile ve kayıp üzerine, meksika'da geçen bir roman. tita'nın yasak aşkının ve büyülü yemeklerinin hikayesi, okurları duygu dolu bir serüvene sürüklüyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "cantadoraska" tarafından 04.04.2021 00:08 tarihinde açılmıştır.
1.
ispanyol yazar laura esquivel'in kaleminden çıkan okuması oldukça güzel bir kitap.
uzun zamandır başladığım kitapları bitiremem, yada çok zor bitirme hastalığına yakalanan biri olarak, kitap kulübünün ayın kitabı seçmesi sayesinde bu kitaba başladım. 1 günde bitti kitap. şaşkınım. neyse kitaba ve konusuna gelelim.
önce sadece yemek tarifi okuyacak gibi gelse de kitap, hayatı mutfakta geçen bir kızın annesi.işe, kardeşleri ile, mevcut siyasi durumlar ve en çokta kendi benliği ile çabalayıp durmasını okuyoruz. annesi oldukça despot bir lider olan tita, ailenin en küçük kızı. aile geleneğine göre, hiç evlenemeyecek ve annesine bakacak ömrü boyunca. ne yazık ki, evdeki gelenek çarşının kurallarına pek uymuyor. ee tita da biraz asi bir kız. öyle kalıplara uymaya pek hevesli değil. ( yanlış olmasın, ergenlikten falan değil anladığım doğumundan beri asi çocuk. ) erken doğan tita, mutfakta nacha tarafından büyütülüyor. (hemen parantez, kitapta en sevdiğim karakter. naif, bilge, öğretici. yok yok kadında.) asi kızımız tabii ki bir beyefendiye aşık oluyor ve evlenmek istiyor. herşey biraz da burdan sonra başlıyor zaten, titayı istemeye gelen aileye annesi büyük ablasını teklif ediyor. onlarda tamam diyor! (ne saçma iş, okurken gidip dövesim geldi pedro yu net.)
sonrası biraz sarkastik bir hal alıyor bence, değer yargıları, hak adalet, yaşam, kim neyi neden yaşıyordu, hayat bu muydu falan diye düşünmeden edemedim. tita birçok haksızlığa uğrasa da, aşk gerçekten bu kadar güçlü bir duygu muydu? bunu hep sorguladım. sanırım bi noktadan sonra asla hak veremedim tita'ya. ama olsun, en azından o seçimi ile mutlu oldu.
aşk romanı olduğuna kanaat getirdim bitirdikten sonra, herkese uymayabilir ama en azından bir şans verilebilir diye düşünüyorum. okumanız bol olsun.
uzun zamandır başladığım kitapları bitiremem, yada çok zor bitirme hastalığına yakalanan biri olarak, kitap kulübünün ayın kitabı seçmesi sayesinde bu kitaba başladım. 1 günde bitti kitap. şaşkınım. neyse kitaba ve konusuna gelelim.
önce sadece yemek tarifi okuyacak gibi gelse de kitap, hayatı mutfakta geçen bir kızın annesi.işe, kardeşleri ile, mevcut siyasi durumlar ve en çokta kendi benliği ile çabalayıp durmasını okuyoruz. annesi oldukça despot bir lider olan tita, ailenin en küçük kızı. aile geleneğine göre, hiç evlenemeyecek ve annesine bakacak ömrü boyunca. ne yazık ki, evdeki gelenek çarşının kurallarına pek uymuyor. ee tita da biraz asi bir kız. öyle kalıplara uymaya pek hevesli değil. ( yanlış olmasın, ergenlikten falan değil anladığım doğumundan beri asi çocuk. ) erken doğan tita, mutfakta nacha tarafından büyütülüyor. (hemen parantez, kitapta en sevdiğim karakter. naif, bilge, öğretici. yok yok kadında.) asi kızımız tabii ki bir beyefendiye aşık oluyor ve evlenmek istiyor. herşey biraz da burdan sonra başlıyor zaten, titayı istemeye gelen aileye annesi büyük ablasını teklif ediyor. onlarda tamam diyor! (ne saçma iş, okurken gidip dövesim geldi pedro yu net.)
sonrası biraz sarkastik bir hal alıyor bence, değer yargıları, hak adalet, yaşam, kim neyi neden yaşıyordu, hayat bu muydu falan diye düşünmeden edemedim. tita birçok haksızlığa uğrasa da, aşk gerçekten bu kadar güçlü bir duygu muydu? bunu hep sorguladım. sanırım bi noktadan sonra asla hak veremedim tita'ya. ama olsun, en azından o seçimi ile mutlu oldu.
aşk romanı olduğuna kanaat getirdim bitirdikten sonra, herkese uymayabilir ama en azından bir şans verilebilir diye düşünüyorum. okumanız bol olsun.
devamını gör...
2.
kitap kulübünün bu ayki toplantı konusu. herkes bir bir okuyup bitiriyor, ben sarı yazmaya saplanmış durumdayım. yavaş sayın yazarlar yavaş. ay sonuna kadar zaman var. sakin.
devamını gör...
3.
laura esquivel tarafından yazılan can yayınları'nın bastığı 224 sayfalık roman. her yerde görüp çok sevildiğini biliyordum ama ne konusuna bakmıştım ne de alıp okumayı düşünüyordum. sözlüğümüzün güzide kitap kulübü sayesinde daha erken okumuş oldum. hem de diğer iki kitabı da aldım ve çok güzel bir üçlü okuma yaptım.
acı çikolata aşkın ve yemeğin kitabı. meksika yemekleri öyle güzel anlatılmış ki sürekli canım çekti ama çoğunun yapımı uzun ve zahmetli. ama yemeden lezzetli olduklarını biliyorsunuz. insanın okurken ağzı sulanıyor.
bunun yanında kitap tita ve pedro'nun birbirine olan aşkını ve bu aşkın imkansızlığı yüzünden zarar gören insanları anlatıyor. bir aile geleneği olarak en küçük kız çocuğu asla evlenmiyor ve annesi ölene kadar ona bakmakla yükümlü oluyor. evin en küçük kızı olan tita pedro ile kavuşamadığı için pedro sevdiği kadına yakın olma düşüncesiyle tita'nın ablasıyla evlenir.
kitap anlatım ve konu olarak çok güzel. bir tutam büyülü gerçekçilik de vardı ve çok hoşuma gitti. tita'yı çok sevdim. karakter gelişimine tanık olmak ve ailesindeki kadınların kaderini değiştirmek için verdiği mücadele harikaydı.
acı çikolata aşkın ve yemeğin kitabı. meksika yemekleri öyle güzel anlatılmış ki sürekli canım çekti ama çoğunun yapımı uzun ve zahmetli. ama yemeden lezzetli olduklarını biliyorsunuz. insanın okurken ağzı sulanıyor.
bunun yanında kitap tita ve pedro'nun birbirine olan aşkını ve bu aşkın imkansızlığı yüzünden zarar gören insanları anlatıyor. bir aile geleneği olarak en küçük kız çocuğu asla evlenmiyor ve annesi ölene kadar ona bakmakla yükümlü oluyor. evin en küçük kızı olan tita pedro ile kavuşamadığı için pedro sevdiği kadına yakın olma düşüncesiyle tita'nın ablasıyla evlenir.
kitap anlatım ve konu olarak çok güzel. bir tutam büyülü gerçekçilik de vardı ve çok hoşuma gitti. tita'yı çok sevdim. karakter gelişimine tanık olmak ve ailesindeki kadınların kaderini değiştirmek için verdiği mücadele harikaydı.
devamını gör...
4.
laura esquivel’in can yayınlarından çıkmış acı çikolata üçlemesinin ilk kitabı.
büyülü gerçekçilik ile yazılmış bir kitabı, bir hikayeyi beğenmeme ihtimalim yok herhalde. bu da çok güzel bir kitaptı...
yemek tariflerine ve aylara bölünmüş bir düzenle zavallı bir kız olan tita’nın hayat hikayesini okuyoruz. tita’nın annesi elena korkunç bir kadın. kızın hiçbir şey yapmasına, mutlu olmasına asla izin vermiyor. sürekli asla evlenemeyeceğini ona bakmak zorunda olduğunu hatırlatarak hayatını ele geçirmeye çalışıyor.
kitap çoğunlukla tita’nın aşk hayatı üzerinden gidiyor gibi görünse de aslında tita’nın kendini bulmasını, bulma mücadelesini anlatıyor. doktorun yanına gittiği dönemler özellikle
meksika’da geçiyor kitap. o eski kafalı korkunç kültürün aynası olmuş bir kitap. “en küçük kız anneye bakar.” geleneği bile başlı başına bir rezalet. devrimcilerin yaptıkları da dönemin vahametini ortaya koyuyor.
yazarın dilini de çok beğendiğimi söylemem gerek. çok akıcı bir şekilde yazmış. büyülü gerçekçilik marquez’den alıştığımız üzere okuması kolay değil gibi görünse de böyle yazıldığında çok da akıcı olabiliyor.
üçlemenin hepsini okudum, genel olarak da çok güzeldi diyebilirim.
büyülü gerçekçilik ile yazılmış bir kitabı, bir hikayeyi beğenmeme ihtimalim yok herhalde. bu da çok güzel bir kitaptı...
yemek tariflerine ve aylara bölünmüş bir düzenle zavallı bir kız olan tita’nın hayat hikayesini okuyoruz. tita’nın annesi elena korkunç bir kadın. kızın hiçbir şey yapmasına, mutlu olmasına asla izin vermiyor. sürekli asla evlenemeyeceğini ona bakmak zorunda olduğunu hatırlatarak hayatını ele geçirmeye çalışıyor.
kitap çoğunlukla tita’nın aşk hayatı üzerinden gidiyor gibi görünse de aslında tita’nın kendini bulmasını, bulma mücadelesini anlatıyor. doktorun yanına gittiği dönemler özellikle
meksika’da geçiyor kitap. o eski kafalı korkunç kültürün aynası olmuş bir kitap. “en küçük kız anneye bakar.” geleneği bile başlı başına bir rezalet. devrimcilerin yaptıkları da dönemin vahametini ortaya koyuyor.
yazarın dilini de çok beğendiğimi söylemem gerek. çok akıcı bir şekilde yazmış. büyülü gerçekçilik marquez’den alıştığımız üzere okuması kolay değil gibi görünse de böyle yazıldığında çok da akıcı olabiliyor.
üçlemenin hepsini okudum, genel olarak da çok güzeldi diyebilirim.
devamını gör...