adaletin kalabalığın öznel arzusu olması
başlık "sidious" tarafından 07.12.2021 15:50 tarihinde açılmıştır.
1.
adalet denen kavramın ve buna bağlı uygulama biçimlerinin kalabalıkların tamamiyle subjektif, hissel arzularına bağlı oluşan ve hiçbir evrenselliği bulunmayan zırvalıklar bütünü olması durumudur.
örneğin bir insanı öldürenin hükmü nedir? ortalama bir abd'liye göre idam, ortalama bir norveç'liye göre konforlu bir hapishanede geçirilecek birkaç yıl ortalama bir psikopata göre ise tebriktir. vicdan ve merhamet gibi hisler bile kişiden kişiye farklı yorumlanıyorken vicdanın gerçekte gerekli olup olmadığı fazlasıyla tartışmaya açıktır.
sözün özü bir insanı öldürmenin cezası çoğunlukla vardır çünkü kalabalıklar böyle istemektedir. gerçekte böyle olması gerektiğinden değildir.
edit: genel itibariyle dikkat çekmek istediğim nokta adaletin, hukuk kurallarının anlayış ve şekillenişinde evrensel kaidelerin olmamasıydı. kişiden kişiye, toplumdan topluma değişen ve sadece mevcut toplumda çoğunluk öyle olmasını istediği için öyle olan uygulamalar bütünü olduğunu ifade etmek istedim. gerek anarşiye engel olmak için gerekse de başka bir ihtiyaç.
örneğin bir insanı öldürenin hükmü nedir? ortalama bir abd'liye göre idam, ortalama bir norveç'liye göre konforlu bir hapishanede geçirilecek birkaç yıl ortalama bir psikopata göre ise tebriktir. vicdan ve merhamet gibi hisler bile kişiden kişiye farklı yorumlanıyorken vicdanın gerçekte gerekli olup olmadığı fazlasıyla tartışmaya açıktır.
sözün özü bir insanı öldürmenin cezası çoğunlukla vardır çünkü kalabalıklar böyle istemektedir. gerçekte böyle olması gerektiğinden değildir.
edit: genel itibariyle dikkat çekmek istediğim nokta adaletin, hukuk kurallarının anlayış ve şekillenişinde evrensel kaidelerin olmamasıydı. kişiden kişiye, toplumdan topluma değişen ve sadece mevcut toplumda çoğunluk öyle olmasını istediği için öyle olan uygulamalar bütünü olduğunu ifade etmek istedim. gerek anarşiye engel olmak için gerekse de başka bir ihtiyaç.
devamını gör...
2.
eğer tv kullanılarak yapılırsa (bkz: müge anlı)
devamını gör...
3.
adaletin kollarına teslim ediyorum kendimi bülent serttaş gibi
devamını gör...
4.
öznel arzu olarak adlandırmak ne kadar doğru bilemiyorum. topluma ahlakına aykırı ve toplum düzenini bozan davranışlar cezalandırılmalı. bu herkesçe kabul edilen bir şey ki olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum. verilen cezaların farklı olması hususunda ise yine bunun da arzuya göre değil de topluma göre belirlendiğini düşünüyorum. örneğin insan öldürme eyleminin idam ile cezalandırıldığı toplumda insan yaşamına önem verilmiyor demektir. bizim toplumumuzda ise ceza idam değil çünkü insan yaşamına önem veriliyor ve toplum ahlakına daha uygun bir ceza veriliyor. adalet insanların arzularına göre şekillenecek bir şey değil. toplum düzeni ne gerekiyorsa ona göre hareket ediliyor diye düşünüyorum.
devamını gör...
5.
bahsedilen adalet değil hukuktur. adalet hakkı, hakkaniyeti kapsayan bütüncül kümedir. formal olan ise hukuktur. adalet hukuku kapsar, hukuk ise akışkan, amorftur. toplumdan topluma değişir, zamanla dönüşür vs vs. adalet subjektiftir buraya kadar doğru ancak tüm canlılara mahsustur ve talep değil mevcudiyettir.
katılmıyorum, o ayrı mevzu ancak başlık ya düzeltilmeli ya da başlık sahibi entrysini editleyerek ne anlatmak istediğini daha detaylı açıklamalı.
katılmıyorum, o ayrı mevzu ancak başlık ya düzeltilmeli ya da başlık sahibi entrysini editleyerek ne anlatmak istediğini daha detaylı açıklamalı.
devamını gör...
6.
and justice for all.
devamını gör...
7.
öznel arzusundan ziyade, toplumsal düzeni oluşturulması için gereklidir. belli kuralların olmadığı toplumlarda kargaşa hüküm sürer. bu kurallar da belli bir fedakarlık gerektirir: özgürlüğünün bir kısmından feragat etme.
ben bu düzen için, nefret ettiğim birini öldürme özgürlüğümden feragat ediyorum. diğer biri, hırsızlık yapma serbestisinden, kendi başına da gelme ihtimalinden dolayı feragat eder. bir film vardı hatta bununla ilgili: ‘arınma gecesi’. film bildiğiniz üzere, 1 gün insanlara birbirlerini öldürmeözgürlüğü verir. sürekli görüştüğü komşusunun bile gizli kıskançlığı, komşusunu öldürmeye çalışmaya kadar gider. işte tam özgürlükte başımıza grlrcek budur. çünkü hukuk yoktur, adalet yoktur ve sonu da kaos olur. bir zaman insanlar bu özgürlüğü sevse de, sonrasında sürekli tetikte olmak, güvende hissetmemek ona rahatsızlık vermeye başlayacaktır. ihtiyaçlar hiyerarşisinde ‘güvende olmak’ faktörünü burada hatırlatırım.
zamanında bu kaos ortamı oluşmuş olacak ki insanlar bazı kurallar koyma gereği duymuşlardır. en eski yazılı kanunlar olan hammurabi kanunları gibi.
yerleşik hayata geçişle birlikte nüfusun artması da bu düzen ihtiyacına gerek duyulmasına yol açmıştır. bu kadar genel düşünmeyelim; yaşadığımız apartmanlarda bile belli kurallar bulunmakta. bu kurallar toplu yaşamanın gereksinimidir.
freud’un totem ve tabu adlı kitabında, ilkel kabileler incelenmiş; onlarda da toplum kurallarının olduğu, kabileden biri öldürüldüğünde cezalandırıldığı görülmüştür.
yazarın dediği gibi, eğer toplumun çoğunluğu psikopat olsaydı belki kurallar değişirdi. neyse ki sayıları fazla değil ve en azından belli kurallarlabir nevi özgür yaşıyoruz.
ben bu düzen için, nefret ettiğim birini öldürme özgürlüğümden feragat ediyorum. diğer biri, hırsızlık yapma serbestisinden, kendi başına da gelme ihtimalinden dolayı feragat eder. bir film vardı hatta bununla ilgili: ‘arınma gecesi’. film bildiğiniz üzere, 1 gün insanlara birbirlerini öldürmeözgürlüğü verir. sürekli görüştüğü komşusunun bile gizli kıskançlığı, komşusunu öldürmeye çalışmaya kadar gider. işte tam özgürlükte başımıza grlrcek budur. çünkü hukuk yoktur, adalet yoktur ve sonu da kaos olur. bir zaman insanlar bu özgürlüğü sevse de, sonrasında sürekli tetikte olmak, güvende hissetmemek ona rahatsızlık vermeye başlayacaktır. ihtiyaçlar hiyerarşisinde ‘güvende olmak’ faktörünü burada hatırlatırım.
zamanında bu kaos ortamı oluşmuş olacak ki insanlar bazı kurallar koyma gereği duymuşlardır. en eski yazılı kanunlar olan hammurabi kanunları gibi.
yerleşik hayata geçişle birlikte nüfusun artması da bu düzen ihtiyacına gerek duyulmasına yol açmıştır. bu kadar genel düşünmeyelim; yaşadığımız apartmanlarda bile belli kurallar bulunmakta. bu kurallar toplu yaşamanın gereksinimidir.
freud’un totem ve tabu adlı kitabında, ilkel kabileler incelenmiş; onlarda da toplum kurallarının olduğu, kabileden biri öldürüldüğünde cezalandırıldığı görülmüştür.
yazarın dediği gibi, eğer toplumun çoğunluğu psikopat olsaydı belki kurallar değişirdi. neyse ki sayıları fazla değil ve en azından belli kurallarlabir nevi özgür yaşıyoruz.
devamını gör...
"adaletin kalabalığın öznel arzusu olması" ile benzer başlıklar
öznel
4