ne demek ürünün vergisi üründen pahalı olamaz
burası türkiye iki katı bile olur,ki oluyorda zaten. bir araba alırken bir buçuk'ta devlete alıyosun.
devamını gör...
atina'da gerçekleştirilen boğaziçi üniversitesi protestolarına destek yürüyüşü
insanların haklı bir direnişe destek vermelerinde ne gibi bir yanlış var? yunanlılar yerine azerbaycanlılar böyle bir eylem düzenlese ne düşünecektik? bu tavır açıkça yunan düşmanlığı değil midir? yunan düşmanlığı ırkçılık değil midir? iktidarın ağzına laf veriyoruz diyenler iktidarın ağzına laf vermemek için ak partiyede oy veriyorlar mı?
tanım: hoş bir destek.
tanım: hoş bir destek.
devamını gör...
karides ıstakoz midye yemeyen insan
balık tüketmeden duramayan biri olarak benimdir.
hiçbirini ağzıma sürmedim.tatlarını merak da etmiyorum.
hiçbirini ağzıma sürmedim.tatlarını merak da etmiyorum.
devamını gör...
türkiye'de vasfı olmayanların bile ünlü olması
zekayla başarının, liyakat ile kazancın doğru orantılı olarak arttığı, hak edene hak ettiğinin verildiği bir coğrafya değiliz. dünyada da bunun örnekleri mevcut olmasına karşın, bir aydınlanma çağı yaşamadığımız için şöyle bir tarihimize baktığımızda genelde bilimin, ilim ve irfanın hep ikinci plana atılışı, filozof, bilim insanı ve evrensel eserler veren sanatçı azlığı çarpıyor gözümüze.
devamını gör...
kitap kurtlarının huyları
kitaplar filmlerden daha çok etkiler beni. çok begendigim kitaplar bazen rüyama bile girer. eğer sinirlendigim ya da heyecenlandigim bir yer olursa kitabı bırakır; şu içer, hava alır geri dönerim.
devamını gör...
shaggy
scooby doo'nun ekürisi olan kurgusal karakter.
bol bol yemesi, asla doymaması, garip şaşkınlıkları ve scooby ile yaptığı çılgınlıklarla tanınır.
böyle bir şey.
bol bol yemesi, asla doymaması, garip şaşkınlıkları ve scooby ile yaptığı çılgınlıklarla tanınır.
böyle bir şey.
devamını gör...
yalnızlığını tanımlamak
“ bunca yıldır yaşadıklarımdan, okuduklarımdan, tanıklıklarımdan öğrendiğim onca şeyden biri de şudur: yalnızlar, yalnız insanlar, yalnız yaşayanlar, yalnızlığı seçenler kendilerine ötekilerden daha iyi davranmalıdırlar.”
-murathan mungan.
-murathan mungan.
devamını gör...
14 şubat için antik öyküler
selam sevgili kafa sözlük. hepinizin iyi olmasını umuyorum. bu gece ilk yayın başlıyor! ilk yayında size ben eşlik edeceğim, 14 şubat için sizlere antik dünyadan kendinizle bağdaştırabileceğiniz hikayeler hazırladım ve onları birer şarkı ile sonlandırdım. bu arada asla korkmayın, 4 kısa hikaye olacak bu, sizi ilk günden sıkacak değilim.
umarım bu ilk program size keyifli bir zaman dilimi yaşatır. sevgiyle kalın ve dik oturun.
umarım bu ilk program size keyifli bir zaman dilimi yaşatır. sevgiyle kalın ve dik oturun.
devamını gör...
vibes
birden fazla anlama gelen ingilizce kelime.
1- çalması epey zor ve zahmetli olan, 1900'lerde icat edilmiş olan müzik aleti, enstrüman.
günümüzde çok popüler değildir.

2- ingilizcedeki vibe kelimesinin çoğulu.
vibe titreşim demek olduğu gibi, vibes titreşimler demektir.
sokak jargonunda oldukça kullanılır.
"watch your vibes" gibi kalıp cümleleri bulunur.
1- çalması epey zor ve zahmetli olan, 1900'lerde icat edilmiş olan müzik aleti, enstrüman.
günümüzde çok popüler değildir.

2- ingilizcedeki vibe kelimesinin çoğulu.
vibe titreşim demek olduğu gibi, vibes titreşimler demektir.
sokak jargonunda oldukça kullanılır.
"watch your vibes" gibi kalıp cümleleri bulunur.
devamını gör...
kıvrık boynuzlu oriks
günümüzde maalesef soyu tükenmiş bir antilop türüdür. öncesinde gruplar halinde afrika'nın kuzeyi, sahra çölü kuzey ve güney sınırlarında yaşıyorlardı. gruptan kasıt ortalama koşullarda 40 civarı üye, su kıtlığı koşullarında 100'den fazla üyesiyle bir arada yaşayabiliyorlardı.

ortalama ağırlıkları 200 kg, ortalama yaşam süreleri 27 senedir. boynuzları ortalama 1 metredir ve hem erkek hem dişisinde bulunur, dişinin boynuzu nispeten daha ince olur. otçuldurlar, beslenme alışkanlıkları genelde çimen, ot ve meyve ağırlıklıdır. çöle yakın iklim koşullarında yaşayabildiklerinden çöl iklim adaptasyonuna sahiplerdir. birçok memeli için ölümcül olan sıcaklıkları vücutları tolere edebilir. susuzluk sıkıntısı yaşadıklarından yağmur sonrası çıkan çimenleri yiyebilmek için grup halinde kilometrelerce mesafe giderler.

1970'lerde tüm dünyada sayıları 6000 civarındaydı. ancak 2000 yılından itibaren vahşi doğada soylarının tamamen tükendiği kabul edildi. vahşi doğada olmasa da şu an bazı hayvanat bahçelerinde halen az sayıda üyesi bulunmaktadır. kimi zaman hayvanat bahçesinde yetiştirilip doğal yaşam alanlarına da salınıyorlar. kaynak

ortalama ağırlıkları 200 kg, ortalama yaşam süreleri 27 senedir. boynuzları ortalama 1 metredir ve hem erkek hem dişisinde bulunur, dişinin boynuzu nispeten daha ince olur. otçuldurlar, beslenme alışkanlıkları genelde çimen, ot ve meyve ağırlıklıdır. çöle yakın iklim koşullarında yaşayabildiklerinden çöl iklim adaptasyonuna sahiplerdir. birçok memeli için ölümcül olan sıcaklıkları vücutları tolere edebilir. susuzluk sıkıntısı yaşadıklarından yağmur sonrası çıkan çimenleri yiyebilmek için grup halinde kilometrelerce mesafe giderler.

1970'lerde tüm dünyada sayıları 6000 civarındaydı. ancak 2000 yılından itibaren vahşi doğada soylarının tamamen tükendiği kabul edildi. vahşi doğada olmasa da şu an bazı hayvanat bahçelerinde halen az sayıda üyesi bulunmaktadır. kimi zaman hayvanat bahçesinde yetiştirilip doğal yaşam alanlarına da salınıyorlar. kaynak
devamını gör...
9.90
bir frederic beigbeder kitabıdır.
frederic beigbeder’in aslında bir reklam yazarı olduğunu daha önce tanımını yaptığım aşkın ömrü üç yıldır kitabını anlatırken yazmış ve o tanımda da bu kitaptan bahsetmiş ancak adını hatırlayamadığımı yazmıştım.
kitabın şu anki ismi 9.90. türkiye’de ilk kez yayınlandığında kitap 3.900-tl adıyla çıkmıştı. ancak yazar reklamcılık kültüründen geldiği için bir pazarlama stratejisi uygulayarak kitabın ismini her baskıda fiyatına göre değiştirme kararı almıştır.
kitabın son adı 9.90’dır. ve 99 francs adıyla da 2007 yılında jan kounen tarafından sinemaya aktarılmış ve başarılı olmuştur.
kitap ve elbette film de özgüveni yüksek bir reklam yazarının hikayesini anlatmakta. bu yazar ışıltılı dünya içinde hızla yükselir ve kendine kadınlar, lüks ve şatafat dolu bir dünya yaratır. benim anladığım kadarıyla içinde frederic beigbeder’in şahit olduğu ve eleştirdiği birçok şey var bu hayatın. elbette hiçbir şatafat sonsuza kadar sürmez.
kitap çok harika bir edebi eser değil ama bence okunmaya değer. bir şans verin derim ben.
frederic beigbeder’in aslında bir reklam yazarı olduğunu daha önce tanımını yaptığım aşkın ömrü üç yıldır kitabını anlatırken yazmış ve o tanımda da bu kitaptan bahsetmiş ancak adını hatırlayamadığımı yazmıştım.
kitabın şu anki ismi 9.90. türkiye’de ilk kez yayınlandığında kitap 3.900-tl adıyla çıkmıştı. ancak yazar reklamcılık kültüründen geldiği için bir pazarlama stratejisi uygulayarak kitabın ismini her baskıda fiyatına göre değiştirme kararı almıştır.
kitabın son adı 9.90’dır. ve 99 francs adıyla da 2007 yılında jan kounen tarafından sinemaya aktarılmış ve başarılı olmuştur.
kitap ve elbette film de özgüveni yüksek bir reklam yazarının hikayesini anlatmakta. bu yazar ışıltılı dünya içinde hızla yükselir ve kendine kadınlar, lüks ve şatafat dolu bir dünya yaratır. benim anladığım kadarıyla içinde frederic beigbeder’in şahit olduğu ve eleştirdiği birçok şey var bu hayatın. elbette hiçbir şatafat sonsuza kadar sürmez.
kitap çok harika bir edebi eser değil ama bence okunmaya değer. bir şans verin derim ben.
devamını gör...
tdk'ya göre
tdk'ya göre değil, tdk'ye göre yazılmalıdır.
devamını gör...
bugün okuduğunuz en güzel cümle
"ne zaman kalkılacaktı acaba?"
çocukluğun güzel sorusu. ev ahalisi henüz uyanmamıştır, çocuksa güneşin doğuşuyla beraber ayaktadır ve çoktan neşe içinde zıplamaya başlamıştır. siz uyanın diye yapmadığını bırakmaz hatta kimileri size oyuncak fincanında hayali kahve ikram eder ve akıllarda tek bir soru vardır "ne zaman kalkılacak?". ancak yıllar geçmiştir ve siz çocukken heyecanla ama biraz da sıkkın bir biçimde sorduğunuz bu soruyu çoktan unutmuşsunuzdur. kendinizi "çok erken değil mi?", "biraz daha uyusa, ben de uyusam" diye düşünürken bulursunuz ama iş işten geçmiştir.
bu soruyu bana hatırlatansa romain rolland'ın jean christophe'udur. canı o kadar gülmek ve kıpırdamak istediği halde onu susturmuşlardır. bu cümleyi sabah aşağı yukarı bahsi geçen saatlerde okudum ve yazarın çocukluğumda sıkça sorduğum bu soruyu bulup çıkarması kendisine ve kitabına inancımı artırdı.
çocukluğun güzel sorusu. ev ahalisi henüz uyanmamıştır, çocuksa güneşin doğuşuyla beraber ayaktadır ve çoktan neşe içinde zıplamaya başlamıştır. siz uyanın diye yapmadığını bırakmaz hatta kimileri size oyuncak fincanında hayali kahve ikram eder ve akıllarda tek bir soru vardır "ne zaman kalkılacak?". ancak yıllar geçmiştir ve siz çocukken heyecanla ama biraz da sıkkın bir biçimde sorduğunuz bu soruyu çoktan unutmuşsunuzdur. kendinizi "çok erken değil mi?", "biraz daha uyusa, ben de uyusam" diye düşünürken bulursunuz ama iş işten geçmiştir.
bu soruyu bana hatırlatansa romain rolland'ın jean christophe'udur. canı o kadar gülmek ve kıpırdamak istediği halde onu susturmuşlardır. bu cümleyi sabah aşağı yukarı bahsi geçen saatlerde okudum ve yazarın çocukluğumda sıkça sorduğum bu soruyu bulup çıkarması kendisine ve kitabına inancımı artırdı.
devamını gör...
çirkin kedi olmaması
kedinin çirkini mi olurmuş elbette hepsi güzel ve pofidikler birde keyifleri yerindeyse sırnaşıp mırlamaları ile sevgi gösterisi yapıyorlarsa değmeyin keyfine.
devamını gör...
esnaf lokantası sözlük olsa alınabilecek nickler
gazozun içine düşen sinek
devamını gör...
bugün duyduğunuz en güzel cümle
hayatımda da ilk defa duyduğum, hayatımın en güzel cümleciği. anne. hayır ağlamıyorum gözüme evlat kaçtı.
devamını gör...
ankara soğuğu
ankara’nın kendine has, tuhaf bir soğuğu vardır. yaşayanlar her mevsim ince bir mont veya hırka almadan sokağa çıkmaması gerektiğini öğrenmiştir. özellikle mevsim geçişlerinde, radikal hava değişimleri bunu insana dike dike öğretir. bronşit, ağır grip işte bize, bunları hep ekim ankara’sının soğuğu öğretmişti. bir de nisan ayı ankarası vardır, zatürre olmadan atlatanlar hayat boyu başarı ödülü kazanıyor.
dört mevsimde güneş yüzünü gösterir göstermesine fakat plüton’a yansıttığı ısı daha fazladır…
ömür boyu yaz okullarını kazanmış bir çocuk olarak her eylül ayında ankara’yı terk ederdim.
bu yıl öleceğim ve sanırım ölmeden önce eylül ayında (bkz: ankara soğuğunu) tecrübe etmemi istedi, yüce yaradan.
tam iki saat oldu, 19 derecelik sıcaklık farkını kavrayamadım.sanırım 22 yaşındaki bir kadın ile 41 yaşındaki bir adam ilişkisi gibi… öyle mantıksız, öyle saçma ve yersiz. 31 derecen, 12 dereceye bir anda gelmek şok etkisi yaratıyor.*
hava sıcaklığı an itibariyle on iki ( 12) derece!
ekimde kombi yakarsın, içlikle date’i yadırgamazsın. fakat daha eylül’ün ilk haftası ey mikail, insaf eyle.
32 derecenin altında, “gün batımının ardından yola çıkar, yarın da eymir’de gün doğumunu izleriz” düşüncesi ile çıktık yola..
ankara’ya girerken klima “hi” derecesinde, yorgunluk biraları buhar çıkan idrar kıvamına gelmişti.
eymir’de gün doğumunu geçtim, önümüzdeki üç gün boyunca beynimin ve vücudumun soğuğa adaptasyon sağlaması için evden dışarı çıkmayı düşünmüyorum.
insanoğlu kuş misali olmasın, insanoğlu ışınlanmayı bulsun!
dört mevsimde güneş yüzünü gösterir göstermesine fakat plüton’a yansıttığı ısı daha fazladır…
ömür boyu yaz okullarını kazanmış bir çocuk olarak her eylül ayında ankara’yı terk ederdim.
bu yıl öleceğim ve sanırım ölmeden önce eylül ayında (bkz: ankara soğuğunu) tecrübe etmemi istedi, yüce yaradan.
tam iki saat oldu, 19 derecelik sıcaklık farkını kavrayamadım.sanırım 22 yaşındaki bir kadın ile 41 yaşındaki bir adam ilişkisi gibi… öyle mantıksız, öyle saçma ve yersiz. 31 derecen, 12 dereceye bir anda gelmek şok etkisi yaratıyor.*
hava sıcaklığı an itibariyle on iki ( 12) derece!
ekimde kombi yakarsın, içlikle date’i yadırgamazsın. fakat daha eylül’ün ilk haftası ey mikail, insaf eyle.
32 derecenin altında, “gün batımının ardından yola çıkar, yarın da eymir’de gün doğumunu izleriz” düşüncesi ile çıktık yola..
ankara’ya girerken klima “hi” derecesinde, yorgunluk biraları buhar çıkan idrar kıvamına gelmişti.
eymir’de gün doğumunu geçtim, önümüzdeki üç gün boyunca beynimin ve vücudumun soğuğa adaptasyon sağlaması için evden dışarı çıkmayı düşünmüyorum.
insanoğlu kuş misali olmasın, insanoğlu ışınlanmayı bulsun!
devamını gör...
ekşi sözlük’te çaylak olmak vs normal sözlük’te çaylak olmak
ekşi sözlükte, değersiz bir insan topluluğu olan çaylaklar, kafa sözlük’te baş tacı edilmiştir. çok değerlilerdir. sözlüğü geliştirecek ve yüceltecek olanlar onlardır.
devamını gör...

