etimolojik olarak fransızca étiquette "yafta" sözcüğünden dilimize geçmiş bir kelimedir. fransızca sözcük eski fransızca estiquier "iliştirmek, yapıştırmak" fiilinden evrilmiştir. bu sözcük germence yazılı örneği bulunmayan *stikan "saplamak, sivri şey sokmak" fiilinden alıntıdır. germence fiil hintavrupa anadilinde yazılı örneği bulunmayan *steig- "sivri bir şey batırmak, saplamak, delmek" biçiminden evrilmiştir.

küçükken çeşit çeşit; ayıcıklı, çizgifilmli, eğlenceli çeşitlerine sahip olduğumdur. kitaplarımı kapladıktan sonra tatlı bir etiket yapıştırmayı çok severdim. hem kitabın hangi derse ait olduğunu, hem de ismimi yazardım. etiketleri seçmek ve yapıştırmak ayrı bir etkinlikti benim içim. *
devamını gör...

elizabeth noelle neumann'ın 1974 yılında oluşturduğu, toplumun baskın görüş karşısında susma ve tepkisizleşme durumunu açıklayan kitle iletişim modelidir.

bir toplumda ya da herhangi bir grupta farklı düşünen insanlar, aynı görüşe sahip çoğunluğa karşı ötekileştirilme, dışlanma ve baskı görme korkusu ile susar ve tepkisizleşir.

insanın bu doğası kitle iletişim araçları ile manüpile edilebilmektedir. empoze edilmeye çalışılan görüş çoğunluğun hakim görüşü olmasa bile kitle iletişim araçları kullanılarak yapılan algı yönetimi ile genel kanıymış gibi dayatıldığında toplumda suskunluk sarmalı yaratılabilir. nazi almanyasına giden süreç bu duruma sıkça örnek olarak verilse de başka örnekler de verilebilir. düşünün bakalım uzağımızda da değil.
kaynak
devamını gör...

taşı, toprağı, havası, suyu, insanı, şehirleri her şeyiyle harika bir ülke olan (bkz: izlanda)'nın en ünlü kişisi olan; dahi, çılgın, müzisyen kadın. her albümü ile bir şeyler anlatmayı denemiş, her albümde farklı bir rotada ilerlemiş, her şarkıda ayrı bir çocuksuluk ve olgunluğu harmanlamış bir müzik dahisi. bir çok kadına, müzisyene ilham olmuş uzaylı. aynı zamanda cannes ödüllü bir oyuncu. doğa aşığı, hayvan sever, farklı kültürleri tanımaya adanmış bir astral gezgin. çocuklarına çok bağlı bir anne, hayırsever bir minnoş, eğlenceli bir kadın olabilmenin yanında; kafası attı mı gazetecilere saç baş dalabilen bir çılgın. tanımlarımı yaptıktan sonra ilk albümünden bugüne kendisinin müzikal yolculuğunu albüm albüm anlatmak istiyorum. uzun bir entry olacak, uyarayım.

björk: björk'ün 12 yaşında çıkardığı ilk albümü. aslen bir çocuk albümü olsa da; björk bu albümde sesi ve flüt çalarak yer almıştır. albüm; izlanda halk şarkıları ve bir kaç cover parçadan oluşmaktadır. björk'ün izlanda içinde tanınmasını sağlamıştır. önemli parçaları;
álfur út úr hól: beatles'ın the fool on the hill şarkısının izlanda diline çevrilmiş bir versiyonudur. şarkıdaki flütler çok çok güzeldir. gece ninni niyetine dinlenebilir.
arabadrengurinn
búkolla : stevie wonder'ın your kiss is sweet şarkısının coverıdır.

bu albümden sonra; gençlik yıllarında tappi tikkaras ve sugarcubes isimli iki ayrı grupta yer alan björk; bu gruplarda punk-rock, rock, grunge benzeri çalışmalar ile bilinirliğini iyice arttırmıştır. bunları şimdilik geçiyorum. biz solo albümlerle devam edelim.

gling-glo: 1990 yılında; sadece izlanda'da satışa çıkan björk'ün jazz albümü. albümde kendisine guðmundar ıngólfssona triosu eşlik etmiştir. şarkılar davul, piyano ve kontrabass üçlüsü ile kaydedilmiştir. albümün tamamı şu linkten dinlenebilir.
gling glo, kata rokkar, pabbi minn, bella símamær, það sést ekki sætari mey, í dansi með þér (sway coverıdır) albümün en güzel parçaları olarak öne çıkar. björk bu albümde; sadece sıradan bir rock solisti olmadığını anlamak için iyi bir albümdür. albüm boyunca pek çok değişik vokal stili kullanmıştır. björk'ün eşsiz gırtlak gücünü tanımaya başladığımız ilk albümdür.

gelelim björk'ün ilk gerçek solo albümü olarak bilinen, onu dünyaya tanıtan albüme.
debut: 1993 yılında yayınlanmıştır. kayıtları ingiltere'de yapılmıştır. björk'ün tarzı bu albümde birazcık trip-hop, elektronik ve pop müziğe kaymıştır ama jazz esintileri de rahatlıkla gözlemlenebilir. björk'ün daha sonraki yıllarda sahip olacağı (bkz: avant-garde) tarzın ilk adımları duyulur.
albümden çıkan human behaviour, venus as a boy (leon filminde soundtrack olarak kullanılmıştır), crying, big time sensuality ve play dead isimli şarkılar çok ses getirdi. abd ve avrupa listelerinde üst sıralara oynayan björk; ilk uluslararası ödüllerini bu albümle aldı. albümün en can alıcı şarkıları;
human behaviour klibi izlenmelidir, güzeldir.
venus as a boy: aşık bir kadının sevgilisine yazdığı bir şarkıdır. leon filminde mathilda'nın bitkisi ile göründüğü son sahnede çalar, film ile çok uyumludur. ayrıca klibi; ülkemizde (bkz: nil karaibrahimgil) tarafından apartılmıştır. kek şarkısının klibi birebir bu klipten apartılmıştır. klipleri izleyenler anlayacaktır ne demek istediğimi.
play dead: albümün en karanlık, en depresif şarkısı. ölüyü oynuyorum bu acı hissetmeyi durduruyor gibi efsane bir cümle içerir. young americans isimli bir filmde kullanılmıştır.

post: 1995 yılında çıkan björk albümüdür. björk'ün iyiden iyiye elektronik müziğe kaydığı, daha karanlık bir sound tercih ettiği bir albümdür. kanımca en iyi björk albümlerinden biridir. ilk albümde çizilen utangaç, aşık kadın imajı bu albümde değişerek daha feminen, daha cesur ve ne istediğini bilen bir kadın imajı çizildi. björk bu albümde önceki tarzını ve stilini değiştirerek tamamen yeni bir şey denemeye başlamıştı. albümün en sıkı parçaları:

army of me
hyperballad: intiharı düşünen bir kadın anlatılır şarkıda. her gün kayalıklara gider, atlamak ister. aşağıya bir şeyler yuvarlar ve vazgeçer. bestesi mutlu ve umutlu gibiyken aslında epey karanlık sözlere sahiptir bu şarkı.
possibly maybe: björk'ün en depresif şarkılarından biridir. klibinde kah karpuz yalarken kah süt banyosu yapar björk ablamız. björk tarafından; yazdığım ilk mutsuz şarkı olarak nitelendirilir ki aslında bence çok ilginçtir. play dead, crying gibi şarkılar varken bunu bu şekilde adlandırılması. ilginç bir kadın bu björk. neyse; kalbi kırık bir aşkı anlatır şarkı. şarkının müziği daha sonra pek çok sanatçı tarafından sample olarak kullanılmıştır.
it's oh so quiet: müzikallere ilgisi olduğunu bildiğimiz björk'ün; müzikalleri andıran bir klip çektiği, albümün belki de en neşeli şarkısıdır. björk'ün çığlıkları insanı mest eder.
ayrıca bu albümdeki şarkıların remixlerinden oluşan (bkz: telegram) isimli albüm, post'tan bir sene sonra yayınlanmıştır.

homogenic: 1997 yılında çıkmıştır. björk'ün avant-garde müzik tarzının iyice oturduğu albümdür. tarzı ve müziği değişmiş fakat; bu değişim beceriksizlikten değil; björk'ün sürekli arayan, sorgulayan kimliğinden kaynaklanmaktadır. albüm kartonetinde japon kimonosu ile arzı endam eden björk; deneysel müzik dünyasındaki yerini iyice sağlamlaştırmıştır. yaylı enstrümanların sık kullanıldığı bir albümdür. albümün en sıkı parçaları:
joga: björk'ün anavatanı izlanda ve en yakın arkadaşı için yazdığı parçadır. björk'ün vokali ve yaylılar; şarkıyı inanılmaz etkileyici yapmıştır. yüreklere dokunan bir şarkıdır.
all is full of love: björk'e hayran biri; ona içinde bomba olan bir paket yollar. ona aşkını ilan ettiği bir video çektikten sonra intahar eder. ricardo lopez isimli bu adam ve yaptıkları björk'ü çok derinden etkiler ve sonucunda böyle bir şarkı ortaya çıkar. klibinde ise; birbiriyle sevişen iki kadın robot izlenir. björk klipleri zaten başlı başına ayrı bir başlıkta inceleyeceğim sanat eserleridir.
bachelorette: (bkz: müslüm gürses) tarafından coverlanmış björk şarkısıdır. (bkz: aşk tesadüfleri sever) filminin soundtracklerinde filmle aynı ismi taşıyan şarkı; bu şarkının coverıdır. sözleri tuna kiremitçi tarafından yazılan kötü bir coverdır kanımca. klibi kısa film tadındadır. björk'ün bana göre en güzel şarkılarındandır.

albümden sonra björk; danimarkalı yönetmen (bkz: lars von trier)'in müzikal drama filmi (bkz: dancer in the dark) filminde başrol oynamış ve cannes film festivalinde ödül kazanmıştır.

vespertine: geldik björk'ün en sevdiğim albümüne. aslında ayrım yapamam, her albümünü çok seviyorum ama kış sever bir insan olarak; dünya üzerinde kış mevsimine en çok yakışan björk albümüdür. zaten björk'te bunu bir kış albümü olarak betimler. 2001 yılında yayınlanmıştır. albümün en sıkı şarkıları:

hidden place
cocoon
pagan poetry: böyle bir güzellik hakkında söyleyebileceğim çok şey var. ama kelimelere dökemiyorum. şarkının klibinde; bazı karelerde björk'ün sevişme görüntüleri görünebilir. çok güzeldir çok.
sun in my mouth.

yukarıdaki dört şarkı haricinde; it's not up to you, unison gibi şarkılar da benim kişisel favorilerimdendir.

bu albümden sonra björk'ün ingiltere kraliyet opera salonunda verdiği senfonik konser de ayrıca güzeldir, izlenmelidir. björk'ün ne denli bir manyak olduğunu görebilirsiniz. çıplak ayakla çıktığı konser de kimi zaman çocuklar gibi koştururken kimi zaman ağlama noktasına geldiğini gözlemlemek mümkün. bu konserde kraliyet senfoni orkestrası, arp sanatçısı zeena parkins(o da ayrı bir bebek), greenland korosu, simon lee ve matmus kendisine eşlik etmiştir. görüntülerdeki enstrüman çeşitliliği ve müziği ulaştırdıkları nokta şok edicidir. özeldir.

medulla: 2004 yılında çıkan björk albümü. björk yine başka başka şeyler denemiştir bu albümde. albümde enstrüman kullanımı oldukça azdır. genel olarak insan sesleri, bilgisayar ile oynanarak, değiştirilerek oluşturulmuştur müzikler. bu albüm sonrasında; atina olimpiyatlarının açılışında sahne alacak kadar kendini kabul ettirmiş bir björk görürüz. deli, değişik bir albümdür. albümdeki sıkı şarkılar;

oceania: okyanuslara adanmış bir şarkıdır. hayatın başladığı, annemiz okyanuslardan insanlığa yazılmış bir şarkıdır. terlerimiz tuzludur, sebebi okyanus annemizdir.. atina olimpiyatlarının açılışında perform edilen şarkıdır. o performans ayrıca izlenmelidir.

triumph of a heart: kedi severler ekran başına. ayrıca bahsettiğim insan sesleri mevzuu bu klipte rahatça gözükür. eğlenceli bir dans şarkısıdır.

who is it:
where is the line: çatır çatır elektronik beatler, björk vokali ve arkadaki koronun ses efektleri ile bünye sarsan, dumura uğratan bir şarkı. yine çok ilginç bir klibe sahip. ama artık björk kliplerine ilginç demicem. ayrı bir başlıkta başka zaman inceleyeceğim.

volta: 2007 yılında çıkan björk albümü. björk'ün politik yönünü yansıtmaya başladığı bir albüm. albümün sıkı şarkıları:
earth intruders
declare independece: björk'ün en politik şarkısı. kosova ve tibet'e adanmıştır bizzatihi björk tarafından. hatta çin'deki bir konser sonrası tibet tibet diye çığırdığı rivayet edilir.
hope: şarkının stüdyo kayıtlarında ve konser versiyonlarında kendisine malili sanatçı toumani diabaté yerel bir enstrümanla kendisine eşlik eder. şarkı timbaland tarafından yazılmıştır.

biophilia: dünyanın ilk aplikasyon albümüdür. biophilia kelime anlamı olarak doğaya duyulan sevgi, tutku anlamına gelir. albümdeki her şarkı başlı başına bir konsept ve oyunlar taşır, yayınlanan aplikasyon ile bu konseptler arası geçişler oldukça ilginç bir şekilde yaşanabilir. björk'ün doğaya adadığı bir albümdür. albümden sıkı şarkılar:

crystalline: sakin başlayan fakat son bölümünde çığrından çıkan çılgın bir björk şarkısı. daha sonra bu albümün remixlerinin yer aldığı remix albüm bastards'ta suriyeli yerel sanatçı (bkz: omar souleyman) tarafından remixlenmiştir. bu remix'in kayıtları istanbul'da yapılır. ve şarkı bildiğiniz bizim oyun havaları tadındadır. omar souleyman'ı dünyaca meşhur eden isim björk'tür. teklif bizzat björk tarafından omar souleyman'a iletilmiştir.

oturmaya mı geldik ülen?

mutual core
cosmogony tertemiz bir ses, tertemiz bir hüzün şarkısı. heaven telafuzundaki tatlılığa bakar mısınız :)

vulnicura: björk'ün çocuklarının babasından ayrıldıktan sonra yaktığı ağıt. ağır bir albümdür. yaylılar ve elektronik öğeler ustaca kullanılmıştır. sıkı şarkılar:

stonemilker: dünyanın ilk 360 derece klibi. klip videosunda yer alan ok tuşları ile klibin çekildiği yeri; izlanda'nın ünlü siyah kumlu plajını 360 derece izleyebiliyorsunuz. ister björk'ü takip edin, ister plajda gezinen. ayrıca yürek dağlayan bir şarkı olduğunu da belirtmeliyim. boşandığı eşi ve çocuklarının babası için yazdığını okumuştum sanki.
family
lionsong
black lake

2017'de çıkan (bkz: utopia) ve 2019'da çıkan (bkz: cornucopia) albümlerini tam olarak dinleyemedim açıkçası. dinledikten sonra onları da yazarım. björk'ün bu müzikal yolculuğunda bahsedebileceğimiz çok çok daha fazla nokta var. konserleri, röportajları, hayata ve dünyaya bakışı, her şarkısında yatan başka başka hikayeler, dünyanında dört bir yanından müzisyenler ile çalışması, değişik kültürlere olan hayranlığı (hector zazou, omar souleyman, toumani diabaté, arca, timbaland vb gibi), klipleri, sinema filmi, izlanda ile olan gönül bağı gibi. hepsini başka zamanlarda irdelemeye çalışacağım. björk; çok özel bir sese, bu dünyadan olmayan bir müzik dehasına ve ilginç bir ruh haline sahip; müzik tarihine yön vermiş bir kadın. konuşulacak çok şey var hakkında ama yoruldum, bitireyim şimdilik. buraya kadar okuyanlara teşekkür ve bir sürpriz ile bitireyim. yazım hataları vs olduysa belirtin, özür şimdiden.

some of the "björkest" moments :)
devamını gör...

meğer ben köpek seviyormuşum zeytinle bunu da tecrübe ettim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başlığı açan kişinin anne ve babasının kaçak çay içtiğini düşündüren yorum.

yüksek ihtimalle anne sabah akşam din politikası, babası da siyaset, futbol laga lugasi yapıyordur. sonra bu cahil kardeşimiz de bütün 35 yaş ve üzerini aynı kefeye koyuyordur.
devamını gör...

israilin kutsallarımıza saldırması asla kabul edilemez diyen bir adamın ne tarihten ne dinden haberi vardır. mescid-i aksa dediğin yer neresidir? ne kutsaliyeti vardır acaba? nasıl bir tarih yazıldı size ki yediniz yuttunuz bunları? inandım iman ettim dediğin kitapta bile o toprakların israilin çocuklarına vaad edildiği yazar. filistinliler dediğin adamlar kimdir haberin var mı? ııı. ramses döneminde m.ö.1200lerde mısırdan kovulmuş, amurru-hiksos kökenli isimleri palesti (dağlı) olan insanlar. gaze,aşkolon ve aşhodda şehirler kurmuşlar. israiloğlulları ile savaşmışlar (bknz. talut ve calut). 640 yılında müslümanlar bölgeyi alınca arapçada p sesi olmayınca filitsler (filistin) oluyor. ilk önce müslümanlaşıyor sonra zamanla asimile olup araplaşıyorlar.

süleyman mabedinden bir duvar kalmış. üstüne mescid yapmışlar. halife ömer feth edince bugünkü o sarı kubbeli mescidi yaptırıyor. sözüm ona ilk kıbleymiş. sonra çevrilmiş.

ne tarih biliyorlar ne kültür. bu arada israilin yaptığı kabul edilebilir mi? asla. zulüm zulümdür. ama kaşınan kim? bunları yönetenler. aralarında savaş çıktığında mısır araya girdi vaktiyle. 6 saatlik ateşkes oldu uçaklarını yere indirdi israil. sonra filistin yönetimi bu ateşkesi tanımadı. neden? çünkü cihad edecekler şehit olacaklar. o kadar acizler ki, bunların saçma sapan yönetimi yüzünden olan masum çocuklara, kadınlara ve yaşlılara oluyor.

iletişim başkanı hiç soruyor mu acaba koka kola şirketi neden filistinde 17 fabrika açıp istihdam sağlıyor?

yıllardır siyasetin ve dinin kurbanı olan, kullanılan kavramdır mescidi aksa.
devamını gör...

sanki asansörden çıkıp kapıyı anahtarla açarken "dur bi kapısını çalayım, iki laflarız" diyebilecegim kadar yakın. kek pişince çocuklarla bir tabak gönderebilecegim kadar samimi, içimdekileri anlatınca kırmızı odaya girmişim gibi dinleyecegine emin olduğum kadar kaliteli. iyi ki var.
devamını gör...

gereksizdir. anonim olmanın doğasına aykırıdır.
devamını gör...

anlattığınız fıkraya kimsenin gülmemesi, kestirdiğiniz/ boyattığınız saçlarınızı kimsenin farketmemesi, zayıfladığınız da kimsenin; “ aaa ne kadar zayıflamışsın.” dememesi ile eşdeğerdir benim nazarımda.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
böyle bir yerde tek başıma oturup müzik dinliyorum. iyi geldi..
devamını gör...

ağlanacak halimize bugün de gülelim..
deli olmuşuz haberimiz yok..
devamını gör...

ahlâk bekçiliği yapanların en ahlâksız olması, türk halkının büyük bir çoğunluğunun acınası iki yüzlülüğüne örnektir. başkasında görüp yargıladıkları birçok şeyi kendileri de zamanında muhakkak yapmışlardır.
devamını gör...

hiç gitmeyen, gece bütün sesler ,eller ayaklar çekilince baş başa kalınandır. zaten hep ordadır.
devamını gör...

tabiki sıcak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

öyle bitkinim ki sözlük. ne sevebiliyorum ne gülebiliyorum ne de yaşayabiliyorum şu hayatı. beni görenler dünyanın en pozitif insanı sanıyor, bense her gece içime ağlamaktan yoruldum. yaşamak sadece nefes almaktan ibaretse ben yaşıyorum. ha şayet değilse de ben hiç yaşamamışım zaten. çevremdeki herkesin bir yeri, sığınacağı bir limanı var da ben koskoca okyanusta oradan oraya sürüklenen, en yıkıcı fırtınalarda bile alabora olmamış bir tekne gibiyim. çok yoruldum, hiç mecalim yok. yazmak rahatlatır insanı derler, bunlar sadece içimden taşanlar. bir o kadar daha keder taşıyorum vücudumun her zerresinde. defalarca haykırmak istiyorum 'çok üzgünüm, çok kırgınım.' diye. ağlamalarım gün geçtikçe histerikleşiyor, aynı kelimeyi defalarca fısıldayıp sessizce ağlıyorum. ses çıkarmadan haykırmayı bilir misiniz, ben biliyorum çünkü. hiçbir eylemin beni içinde bulunduğum karanlıktan çekip alacağına inancım yok. nefes almak bile batıyor ciğerlerime, ne yaptım ben böyle kendime?
devamını gör...

şu sözlerin güzelliğine bakın

sadece ikimizin uyandığı saatlerde duruyor zaman
çünkü sadece sen tutuklarsın beni, apansız uyanış gibi
gel kızım sokul bana, bir kez daha alayım kokusunu benim küçük bahçemin
büyüsen de, gitsen de hala bekliyor gibi beni uzanmış küçük ellerin
gel kızım sarıl bana, bir kez daha alayım kokusunu benim küçük bahçemin
büyüsen de, gitsen de hala bekliyor gibi beni uzanmış küçük ellerin

:
devamını gör...

bir olgunun iç yüzünü derin bir merak dolayısıyla öğrenmeye ve idrak etmeye çalışma halidir. dilimize arapça'dan geçmiştir.
devamını gör...

artık yaşamaya tahammülüm kalmamıştı, intihar edecek cesaretim de yoktu zaten. beni kurtardığınız için teşekkür ederim...
devamını gör...

evde yatarken bile giymeyeceğim t-shirtlerdir. gözümden kan damladı. ama hayatsız sözlük sevdalıları mutlaka bayılarak giyecektir. ücretsiz olması gözleri yaşartmıştır. ellerinize sağlık.

edit: aşağıda bir yazar kardeşimiz karma puanı toplamaya çalışıyor ben küçük bir yardımda bulundum bir el atarsak harika olur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim