kapalı kadın
gereksiz bir başlık.
neden kadını bu şekilde ayırdınız şimdi?
birazdan bikinili kadın diye başlık açacak mısınız?
yani şahsen ben rahatsız oldum tesettürlü-başörtülü (nasıl denmesi gerekiyorsa) arkadaşlar ne hissetmiştir?
belki amaç kötü değildir bilemeyeceğim ama hoş bir başlık olmamış.
insanları kadın, erkek fark etmez giyimi kuşamı ya da inancıyla katagorize etmek doğru değil, yapmayın lütfen.
neden kadını bu şekilde ayırdınız şimdi?
birazdan bikinili kadın diye başlık açacak mısınız?
yani şahsen ben rahatsız oldum tesettürlü-başörtülü (nasıl denmesi gerekiyorsa) arkadaşlar ne hissetmiştir?
belki amaç kötü değildir bilemeyeceğim ama hoş bir başlık olmamış.
insanları kadın, erkek fark etmez giyimi kuşamı ya da inancıyla katagorize etmek doğru değil, yapmayın lütfen.
devamını gör...
dressed to kill
eğer bu filmi tek kelime ile özetleyecek olursam bu kelime "bok" olurdu çünkü bu film 1980 yapımı olmasına rağmen çok başarısız bir film. 80'lerde çekilen muhteşem filmler biliyoruz bu türde örnek (bkz: sea of love) (bkz: the bedroom window) ama bu film ciddi başarısız. yahu bir insan bir filmi 20.dakikasında noktasından virgülüne kadar çözebilir mi? çözebiliyormuş. final sahnesinde lütfen bilmediğim bir şey çıksın ve bu filmi beğeneyim diye yalvardım kendi kendime. yönetmen (bkz: brian de palma)'nın vasatlığını bir kez daha görmüş oldum. sadece bir kaç filmi gerçekten ortalamanın üstünde onlarda da iyi bir bütçe ve iyi oyuncular var. yönetmen dediğin adam elindeki oyuncular ve kısıtlı bütçeye rağmen muhteşem filmler çıkarabilenlere denir. hani tek mekan filmleri olur ama aşırı sağlam bir senaryosuyla ve asla sıkmayan olay örgüsüne sahip olur ya onları diyorum.adama çok şans veriyorum ama gerçekten başarısız bir yönetmen yahu.
psikolog sahnesini dikkatli izleyen bir insan filmi anında anlar. kadın psikoloğa" benimle yatar mısın?" diyor. psikolog duruyor bi aynaya bakıyor ve hayır diyor. film zaten 3-4 karakter etrafında dönüyor hahahhaha komedi filmi gibi.
psikolog sahnesini dikkatli izleyen bir insan filmi anında anlar. kadın psikoloğa" benimle yatar mısın?" diyor. psikolog duruyor bi aynaya bakıyor ve hayır diyor. film zaten 3-4 karakter etrafında dönüyor hahahhaha komedi filmi gibi.
devamını gör...
şükrü erbaş
"ne olurdu kokunun da fotoğrafı olsaydı
sesin fotoğrafı.
boşluğun fotoğrafı.
parmak uçlarındaki karıncanın
ruhtaki üşümenin . .
ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı..."
sesin fotoğrafı.
boşluğun fotoğrafı.
parmak uçlarındaki karıncanın
ruhtaki üşümenin . .
ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı..."
devamını gör...
freud'u sevmemek
başlık sahibinin tam tersine lisede sevdiğim psikoloji ögretmenimden midir bilmem ama freud ve daha nicesini sevmem söz konusu olmuştur. eğitimcinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir bu başlık aslında. her şey'e ilgi duyup sevemeyiz bu bir gerçek ama bazen anlatıcının kendi alanında iyi olması o alana ilgi duymamızı sağlarken tam tersi bir durumunda soğumamıza neden olduğunu söyleyebiliriz.
yani freud'u sevip sevmemek değil mesele.
insanın sağlığını koruyan iki faktör vardır. işini sevmesi ve hayatı sevmesi.
sonunu yine freud'a bağladık.. saygılar...
freud severler derneği
yani freud'u sevip sevmemek değil mesele.
insanın sağlığını koruyan iki faktör vardır. işini sevmesi ve hayatı sevmesi.
sonunu yine freud'a bağladık.. saygılar...
freud severler derneği
devamını gör...
unutulmayan magazin olayları
mehdi olduğunu sanıp stüdyoda yuvarlanarak bakın nasıl uçtum diyen bir herif vardı sanki.
devamını gör...
eski sevgilinin geri dönmesi
alfa olma şansının ayağına gelmesi.
devamını gör...
nasıl mısın iyi misin
bu kitabı okurken çok sevdim. sonra arkadaşlarıma zorla aldırttım ve hepsi sonra bana teşekkür ettiler. kitabı bulanlar bulamayanlara kargoyla falan gönderdi. öyle başlarının etini yedim okuyun diye. çünkü güzel kitapları sevdiğim herkes okusun isterim. siz de okuyun.
kitapta üç uzun öykü bulunuyor. kitabı etkileyici kılan bir sürü unsur sayabiliriz. anlattığı konular, anlatış tarzı, kullandığı dilin anlaşılır olması kitabı sevdiriyor. üç öykü de insanın yüreğine dokunuyor ve seneler sonra bile birden aklınıza gelebiliyor. örnek verecek olursak ilk hikayedeki karakterin adının koyulma hikayesi bile çok üzücü. coca annesinin onu doğurduğu yerde bir kola şişesinin gözüne takılması sonucu bu ismi alıyor. ve ilk hikaye onun ağzından yazılmış. o anlatırken onun masumluğunu ve birçok şekilde istismar edilişinin öyküsünü okuyorsunuz. kitabın ismi de ilk hikayeden yola çıkarak koyulmuş. anlatım bozukluğu ve eğitimsizlikle dolu bir sesleniş: nasıl mısın iyi misin. kitabın şu an baskısı yok ama siz bir sahafta bulursanız kaçırmayın.
şuralara da birkaç alıntı bırakalım.
teyzem diyor ki, tanrı her gün on bin çocuğu öldürmez diyor, demek smith yalan söylüyormuş, tanrı'ya inanmıyormuş, tanrı çocukları doyururmuş. ben üzülüyorum, bu gece on bin çocuk ölecek, yarın da on bin çocuk ölecek, üzülüyorum, neden herkes üzülmüyor ?
syf. 10.
bizler aç kalmaktayız, jamaica'daki en şişman şey işsizliktir, smith öyle diyor, işsizlik şişman bir domuz kadar şişmandır.
syf. 18.
gülen yönetici kadın güldü, zenciler ölüyorlar çünkü yemek yemiyorlar, beyazlar ölüyorlar çünkü çok yemek yiyorlar, gülen yönetici kadın bana böyle dedi.
syf. 47.
hayvanları çok severim. insanın arkasından gülmezler.
syf. 80.
ve harika kapağı. yaşasın beyaz kapak.
kitapta üç uzun öykü bulunuyor. kitabı etkileyici kılan bir sürü unsur sayabiliriz. anlattığı konular, anlatış tarzı, kullandığı dilin anlaşılır olması kitabı sevdiriyor. üç öykü de insanın yüreğine dokunuyor ve seneler sonra bile birden aklınıza gelebiliyor. örnek verecek olursak ilk hikayedeki karakterin adının koyulma hikayesi bile çok üzücü. coca annesinin onu doğurduğu yerde bir kola şişesinin gözüne takılması sonucu bu ismi alıyor. ve ilk hikaye onun ağzından yazılmış. o anlatırken onun masumluğunu ve birçok şekilde istismar edilişinin öyküsünü okuyorsunuz. kitabın ismi de ilk hikayeden yola çıkarak koyulmuş. anlatım bozukluğu ve eğitimsizlikle dolu bir sesleniş: nasıl mısın iyi misin. kitabın şu an baskısı yok ama siz bir sahafta bulursanız kaçırmayın.
şuralara da birkaç alıntı bırakalım.
teyzem diyor ki, tanrı her gün on bin çocuğu öldürmez diyor, demek smith yalan söylüyormuş, tanrı'ya inanmıyormuş, tanrı çocukları doyururmuş. ben üzülüyorum, bu gece on bin çocuk ölecek, yarın da on bin çocuk ölecek, üzülüyorum, neden herkes üzülmüyor ?
syf. 10.
bizler aç kalmaktayız, jamaica'daki en şişman şey işsizliktir, smith öyle diyor, işsizlik şişman bir domuz kadar şişmandır.
syf. 18.
gülen yönetici kadın güldü, zenciler ölüyorlar çünkü yemek yemiyorlar, beyazlar ölüyorlar çünkü çok yemek yiyorlar, gülen yönetici kadın bana böyle dedi.
syf. 47.
hayvanları çok severim. insanın arkasından gülmezler.
syf. 80.
ve harika kapağı. yaşasın beyaz kapak.
devamını gör...
boğaziçi sadece elitistlerin değil milletindir
yine kendi kadrolarına oynanmış, gazlayıcı bir cümle. bunların tayfaya bir kesimi hedef göster, cümle sonuna milletindir falan ekle kafi nasılsa. elitist falan diyince oo der nasılsa ardındaki sürü. bir ara dillerine beka, kripto falan lafları dolanmıştı, kimle siyaset konuşsan daha ikinci cümlede bu kelimeleri kullanıyordu 40 senelik ömründe kullanmamış olanlar. bir süre de bu elitistle falan ilerlerler, lugata yeni kelime eklendi.
bir rivayete göre meşhur bir filozofa "servet ayaklarınızın altında olmasına rağmen, neden bu kadar fakirsiniz?" diye sormuşlar, "ona ulaşmak için, eğilmek lazım da ondan" demiş. keşke şu hikayeden bir ders çıkarsa bazı insanlar, direkt domalmaktansa!
bir rivayete göre meşhur bir filozofa "servet ayaklarınızın altında olmasına rağmen, neden bu kadar fakirsiniz?" diye sormuşlar, "ona ulaşmak için, eğilmek lazım da ondan" demiş. keşke şu hikayeden bir ders çıkarsa bazı insanlar, direkt domalmaktansa!
devamını gör...
askıda rozet kampanyası
rozeti olmayan yazarlarımiza bilhassa çaylak kardeşlerimize destek babında, zenginden alıp fakire vermek olarak gördüğüm hoş kampanya.
devamını gör...
britanya imparatorluğu
tarihte geniş topraklara hükmeden bir çok imparatorluk var olsa da ingilterenin durumu daha farklı. birbirinden bu kadar kopuk büyük toprak parçalarını anlık haberleşme sağlayan iletişim araçlarının olmadığı zamanlarda uzunca süre idare edebilmek kaba kuvvetin yanında kültürel olarak da nüfuz etmek müthiş bir kurumsallık, devlet örgütlenmesi ve bağlılık gerektirir.
daha eskilerde ceneviz veya venedik gibi kopuk topraklarda kolonileşen ülkeler ya da ispanya ve fransa da benzer yapıya sahip. yine de ingiltere kadar başarılı değiller.
düşünsenize kanada, avustralya, mısır, güney afrika, guyana gibi her biri ayrı ayrı uçlarda olan ülkeler. birinden birine gitmek aylar sürüyor.
daha eskilerde ceneviz veya venedik gibi kopuk topraklarda kolonileşen ülkeler ya da ispanya ve fransa da benzer yapıya sahip. yine de ingiltere kadar başarılı değiller.
düşünsenize kanada, avustralya, mısır, güney afrika, guyana gibi her biri ayrı ayrı uçlarda olan ülkeler. birinden birine gitmek aylar sürüyor.
devamını gör...
karma puan yardımlaşması
bi' fav be abim vallaha dilenci değilim.
devamını gör...
nezih uzel
1938 mudanya doğumlu gazeteci, yazar, tekke musikisi icracısı. galatasaray lisesi'nden mezun olmuştur. tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra evlerde devam eden tekke musikisi icralarına iştirak etmiş ve altın değerinde kayıtlar yapmıştır. cumhuriyet dönemi istanbul dinî hayatını en iyi bilenlerdendir. yönetim şekli değişmiştir fakat insanlar aynı benlikleriyle hayatını sürdürmüşlerdir ve özellikle istanbul için söylersek şahsî meclisler devam edegelmiştir. işte buralarda çokça bulunmuş bir kişi olması sebebiyle o muhiti derinlemesine tahlil etme şansına sahip olmuştur. kendi deyimiyle osmanlı -bakiyelerinin vefat etmesiyle- 1980de gerçekten bitmiştir. bugün, kemal tahir romanlarından fırlamış köylü dindarlığın ortalığı talan ettiği memlekette şehirli dindarlığın ne idüğünü kendisinin konuşmalarına, kayıtlarına bakarak anlayabiliriz. ayrıca bektaşi nefeslerini seslendirdiği kayıtları nefistir.
bunların yanında yine bir mecliste tesadüfen tanıştığı işgal dönemi ingiliz yüzbaşısı benneth ile ilgili bir kitap yazmıştır. bu benneth de epey ilgi çekici bir kişidir. işgal yıllarında galata mevlevihanesinde sema icralarına katılmış, orada gürciyev ile tanışmış, onun öğrencisi olmuş, mistikliğe meyletmiş hatta amerikada kendi ekolünü dahi oluşturmuştur. (ne kadar tuhaf hayatlar var.)
nezih uzel, 2012 yılında rah-ı hakka güzeran olmuştur, hak rahmet eyliye.
bunların yanında yine bir mecliste tesadüfen tanıştığı işgal dönemi ingiliz yüzbaşısı benneth ile ilgili bir kitap yazmıştır. bu benneth de epey ilgi çekici bir kişidir. işgal yıllarında galata mevlevihanesinde sema icralarına katılmış, orada gürciyev ile tanışmış, onun öğrencisi olmuş, mistikliğe meyletmiş hatta amerikada kendi ekolünü dahi oluşturmuştur. (ne kadar tuhaf hayatlar var.)
nezih uzel, 2012 yılında rah-ı hakka güzeran olmuştur, hak rahmet eyliye.
devamını gör...
osmanlı döneminde sözlük olsaydı alınabilecek nickler
tiz vurun mendeburun kellesini.
devamını gör...
alman bllim adamları'nın felçli fareleri tedavi etmesi
alman bilim insanları tarafından yapılan yeni bir çalışma, felçli farelere tekrar yürüme yeteneği kazandırdı ve dünya çapında felç geçiren yaklaşık 5,4 milyon insana umut verdi. bochum ruhr üniversitesi’nden araştırmacılari sinir hücrelerinin birbirleriyle iletişimini sağlayan sitokin proteinlerini genetik olarak yeniden kodlayarak, farelerin hasar görmüş omurilik sistemini uyarmayı başardı. belden aşağısı felçli olan hayvanlar tedaviden iki ile üç hafta sonra yürümeye başladı.
devamını gör...
acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler
durup dururken acaba şu an x kişisi ne yapıyordur diye düşünmek. ama bu x kişisi tanıdık biri değil. ulaşamayacağım insanlar. kraliçe elizabeth, scarlett johansson, benedict cumberbatch, robert downey jr...
devamını gör...
kadının hoşlandığı erkeğe sevgisini ifade etmesi
gayet doğal bir durumdur. ama biz genel olarak ataerkil bir toplumda yetiştiğimiz için bizim için bir kadının bir erkeğe ' seni seviyorum' demesi "mucizevi" bir konudur.
sonuçta bize öğrettikleri kadınlar öyle değildir. o kadınlar çok konuşmaz, öyle sesli gülmez, bir erkekle arkadaş olmaz, hatta yüzüne bile bakmaz eğer bakarsa "ahlaksız, namussuz" olur.
bize öğretilen bu kadına başkaldıran kadınları görünce de yadırgarız bir çoğumuz. çünkü biz ; bizden öncekilerin doğru sandıkları o saçmalıkları sırtımıza yüklemiş çoktan evlatlarımıza öğretmeye götürüyoruzdur.
bu yüzden size çat diye sizi sevdiğini söyleyen o kadın var ya... bu ataerkil toplumu yenmiş, üstüne üstlük sizin ne düşüneceğizi takmadan karşınıza geçmiş ve 'senden hoşlanıyorum' demişse çok şanslısınız. başınıza her ne gelirse gelsin sırtınızı yaslayacağınız bir hayat ortağınız var artık. üstelik birlikte ''kahkaha" da atabilirsiniz o zor günlerinizde...
sonuçta bize öğrettikleri kadınlar öyle değildir. o kadınlar çok konuşmaz, öyle sesli gülmez, bir erkekle arkadaş olmaz, hatta yüzüne bile bakmaz eğer bakarsa "ahlaksız, namussuz" olur.
bize öğretilen bu kadına başkaldıran kadınları görünce de yadırgarız bir çoğumuz. çünkü biz ; bizden öncekilerin doğru sandıkları o saçmalıkları sırtımıza yüklemiş çoktan evlatlarımıza öğretmeye götürüyoruzdur.
bu yüzden size çat diye sizi sevdiğini söyleyen o kadın var ya... bu ataerkil toplumu yenmiş, üstüne üstlük sizin ne düşüneceğizi takmadan karşınıza geçmiş ve 'senden hoşlanıyorum' demişse çok şanslısınız. başınıza her ne gelirse gelsin sırtınızı yaslayacağınız bir hayat ortağınız var artık. üstelik birlikte ''kahkaha" da atabilirsiniz o zor günlerinizde...
devamını gör...
eazy-e
eric lynn wright bilinen adıyla eazy-e amerikalı rap sanatçısı.
bir parçasında (bkz: dr. dre) ile (bkz: snoop dogg) ikilisine baya ağır ithamlarda bulunmuştur.
incelemek için
ayrıca (bkz: gta san andreas) oyunundaki (bkz: ryder) karakterinin ilham kaynağı olduğu bariz bir şekilde görülmektedir.
30 yaşında vefat etmiştir.
bir parçasında (bkz: dr. dre) ile (bkz: snoop dogg) ikilisine baya ağır ithamlarda bulunmuştur.
incelemek için
ayrıca (bkz: gta san andreas) oyunundaki (bkz: ryder) karakterinin ilham kaynağı olduğu bariz bir şekilde görülmektedir.
30 yaşında vefat etmiştir.
devamını gör...
kalimba
sesine aşık olduğum ve corona döneminde çalmayı öğrendiğim bir müzik aleti. aynı zamanda müzik terapisinde de kullanılıyor olması beni daha da cezbetti.
devamını gör...

