kalp kırıklığına iyi gelen şeyler
yalnızlığı tercih etmek ya da mesafeli olmak başka çaresi gerçekten yok.
devamını gör...
acedia
melankoli: ortaçağda isa'ya öykünme ve onun çektiği çileyi çekme uğraşında olan rahiplerin kendilerini bu işe fazlaca vermeleri nedeniyle kara safralarının kanda sıcak aktığına ve bu kara safranın yoğunluğunun vücut intizamını bozduğuna inanılıyormuş. bu bir hastalık, bir ruhsal zayıflık olarak kabul edilmiş. melankoli etimolojik olarak grekçe melaina (kara) ve khole (safra) sözcüklerinden oluşmuştur.
günümüzde kullandığımız içi kararmak deyimi de sanırım bu kara safra inancından geliyor olabilir.
hristiyan öğretisinde acedia olarak kabul edilen bu ruhsal bozukluk dünya işlerine karşı ilgisizlik, kayıtsızlık, duyarsızlık, isteksizlik, apati, bir çeşit oblomovluk olarak nitelenmiş.
cioran gözyaşları ve azizler kitabında "manastırların gölgesinde sağır bir hüzün keşişlerin ruhunda ortaçağ'ın acedia dediği boşluğu doğuruyordu. yüreğin ıssızlığından ve dünyanın taşlaşmasından doğan bu tiksinti dinsel spleen’dir. tanrı’dan tiksinme değil ama tanrı’da sıkılma.
acedia her pazar öğleden sonra, manastırların insanı çökerten sessizliğinde yaşanan şeydir.
"kendinden geçme, ilk atılımları içinde kendisine bir manzara yaratır: acedia bozar bu manzarayı, doğanın içini boşaltır, hayatı yavanlaştırır ve sadece zarafetten yoksun ölümcül durumumuzun anlama olanağı vereceği zehirli bir sıkıntı doğurur. modern acedia manastır yalnızlığı değildir artık -her birimizin ruhunda bir manastır olsa da-; kırılgan, güçsüz ve kaçıp gitmiş tanrı karşısında boşluk ve ürküntüdür."
melankoli, hastalık yaftasından ancak rönesans döneminde kurtulabilmiş. antik metinleri inceleyen bilginler eski yunanca bir metinde aristoteles'in yazdığı düşünülen "neden felsefede, siyasette, şiirde, sanatlarda bütün bariz sıra dışı adamlar kara safralı?" metnini incelemeye başlamışlar.
melankolikler rönesans hümanist düşüncesinde toplumun en yaratıcı insanları olarak benimsenirler.
...
acedia; melankoli elbisesini giymiş tüm kavramları içine alan ölümün ve de yaşamın kıyısında bir diridir... kıyısında oturduğu dünyadan kendi içine bakar ve kendi içinde gördüğü şey yine kıyısında oturduğu dünyadır.
bir yanı oblomov, diğer yanı güneş suyu...
barut kokusu kadar kederli
gölgenden süzülen
şarkı
karanlığa karışacak birazdan
gözlerin ve içindeki
çiçek
ölüsü
karanlığı karıştıracak birazdan
ışıktan sıyrılan renk
birazdan ayaklanacak
yeni renkler tırnak uçlarında
dokunduğun yeni bir nefestir
sevgilim
güneş suyunu versin ellerimize
toprak bereketini
içimizden biri aşk
olana dek
şiir bana aittir.
günümüzde kullandığımız içi kararmak deyimi de sanırım bu kara safra inancından geliyor olabilir.
hristiyan öğretisinde acedia olarak kabul edilen bu ruhsal bozukluk dünya işlerine karşı ilgisizlik, kayıtsızlık, duyarsızlık, isteksizlik, apati, bir çeşit oblomovluk olarak nitelenmiş.
cioran gözyaşları ve azizler kitabında "manastırların gölgesinde sağır bir hüzün keşişlerin ruhunda ortaçağ'ın acedia dediği boşluğu doğuruyordu. yüreğin ıssızlığından ve dünyanın taşlaşmasından doğan bu tiksinti dinsel spleen’dir. tanrı’dan tiksinme değil ama tanrı’da sıkılma.
acedia her pazar öğleden sonra, manastırların insanı çökerten sessizliğinde yaşanan şeydir.
"kendinden geçme, ilk atılımları içinde kendisine bir manzara yaratır: acedia bozar bu manzarayı, doğanın içini boşaltır, hayatı yavanlaştırır ve sadece zarafetten yoksun ölümcül durumumuzun anlama olanağı vereceği zehirli bir sıkıntı doğurur. modern acedia manastır yalnızlığı değildir artık -her birimizin ruhunda bir manastır olsa da-; kırılgan, güçsüz ve kaçıp gitmiş tanrı karşısında boşluk ve ürküntüdür."
melankoli, hastalık yaftasından ancak rönesans döneminde kurtulabilmiş. antik metinleri inceleyen bilginler eski yunanca bir metinde aristoteles'in yazdığı düşünülen "neden felsefede, siyasette, şiirde, sanatlarda bütün bariz sıra dışı adamlar kara safralı?" metnini incelemeye başlamışlar.
melankolikler rönesans hümanist düşüncesinde toplumun en yaratıcı insanları olarak benimsenirler.
...
acedia; melankoli elbisesini giymiş tüm kavramları içine alan ölümün ve de yaşamın kıyısında bir diridir... kıyısında oturduğu dünyadan kendi içine bakar ve kendi içinde gördüğü şey yine kıyısında oturduğu dünyadır.
bir yanı oblomov, diğer yanı güneş suyu...
barut kokusu kadar kederli
gölgenden süzülen
şarkı
karanlığa karışacak birazdan
gözlerin ve içindeki
çiçek
ölüsü
karanlığı karıştıracak birazdan
ışıktan sıyrılan renk
birazdan ayaklanacak
yeni renkler tırnak uçlarında
dokunduğun yeni bir nefestir
sevgilim
güneş suyunu versin ellerimize
toprak bereketini
içimizden biri aşk
olana dek
şiir bana aittir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
ne yöne gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün!
kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır
şems
kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır
şems
devamını gör...
kadınların birbirleriyle aşkımlı konuşması
bıyıklı, yağız delikanlıların birbirine aşkım demesinden daha kabul edilebilir bir durumdur kesin.
devamını gör...
yazarların kendisine en yakın bulduğu roman kahramanı
birazdan bir alıntı paylasacagim lakin kitap yanımda olmadığı için paylaşamıyorum. şimdiden söylemek istedim çünkü taslaklara kaydetsem unuturum.
ıçimizdeki seytan- macide.
ıçimizdeki seytan- macide.
devamını gör...
kendime saygım yok davranışları
birileri tarafından mutsuz ve değersiz hissettirilmek. anneniz ve babanız sizi birileri üzsün veya kullansın diye dünyaya getirmedi.
devamını gör...
agamemnon
1. yunan mitolojisinde miken kralı.
2. ingiliz kraliyet donanmasında görev yapmış gemi.
2. ingiliz kraliyet donanmasında görev yapmış gemi.
devamını gör...
yabancıdan gelen gülümseme
ankara metrosunda sabah 9 dersine yetişmeye çalışırken, o zamanki sevgilim olan kişi omzumda uyurdu, yine öyle bir gün kızılaydan beytepeye gitmeye çalışıyoruz, karşımızda çok minnoş pamuk gibi saçlı hippi tarzında giyinmiş bir teyze oturuyordu, sevgilim de omzumda uyurken sürekli kafası omzumdan kayıyor ve ben de her seferinde kafasını geri itiyordum omzuma, teyze ile bir an göz göze geldik ve o kadar tatlı bir şekilde gülümsemişti ki. o günün güzel geçmesi için yetmişti bana, içimi ısıtmıştı. öyle anlar oluyor ki bazen ihtiyacınız olan tek şey bir yabancının gülümsemesi olabiliyor. (bkz: creepy bir gülümseme değil tabi)
devamını gör...
alsancak
izmir çukuru dışardan gelen için "uvvv baby" içerdeki için bi bitmediniz lan dedirten yer. ama güzeldir sevilir.
devamını gör...
tranko buskas
doktorumun tavsiyesi ile aldığım, aldıktan en geç 20 dakika sonra mahalle yanarken saçımı tarayabilecek kıvamda olduğum ilaç.
anksiyete dönem dönem zorlar sonra geri çekilir biliyorsunuz.
belirtilerini arttırdığı dönemlerde tranko buskas imdada yetişiyor.
nefes darlığı mı hissediyorsunuz, panik atak tetiklenecek diye mi korkuyorsunuz, ortam sizi basıyor ve küçülmüş mü hissediyorsunuz? atın bir tranko buskas 20 dakika yarım saat içerisinde bu semptomlar son bulur.
ancak leblebi gibi de tüketemiyorsunuz, doktorum olabildiğince az sıklıkta tüketmemi söyledi.
haftada 1 almaya özen gösteriyorum.
zaten 1 ay içerisinde bu anksiyete dönemini de arkamda bırakacağım.
inşallah.
anksiyete dönem dönem zorlar sonra geri çekilir biliyorsunuz.
belirtilerini arttırdığı dönemlerde tranko buskas imdada yetişiyor.
nefes darlığı mı hissediyorsunuz, panik atak tetiklenecek diye mi korkuyorsunuz, ortam sizi basıyor ve küçülmüş mü hissediyorsunuz? atın bir tranko buskas 20 dakika yarım saat içerisinde bu semptomlar son bulur.
ancak leblebi gibi de tüketemiyorsunuz, doktorum olabildiğince az sıklıkta tüketmemi söyledi.
haftada 1 almaya özen gösteriyorum.
zaten 1 ay içerisinde bu anksiyete dönemini de arkamda bırakacağım.
inşallah.
devamını gör...
serendipity
aramazken bulunan, mutlu tesadüf anlamına gelmektedir. tesadüfe inanır mısınız bilmiyorum fakat ben inanmak istiyorum. hayat özellikle pandemiyle birlikte fazlasıyla monoton, umutları kıran ve üzücü bir hal almaya başladı. hal böyle olunca aramazken bulduğum mutlu bir tesadüfe ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. tıpkı charlie'nin çikolata fabrikası'ndaki gibi, tıpkı o son golden ticket'ı bulmak gibi...
edit: aynı zamanda sevdiğim park jimin şarkısı.
edit: aynı zamanda sevdiğim park jimin şarkısı.
devamını gör...
imago etkisi
imago kelimesi, resim anlamına gelen latince bir sözcük.imago etkisi ise kısaca,kişinin ebeveynlerine veya bakımını sağlayan kişilere benzeyen insanları eş olarak seçme durumudur.bunun temel sebebi,bebeklik ve erken çocukluk döneminde kişiye bakım sağlayan insanların sahip olduğu olumlu ve olumsuz niteliklerin bileşiminin çocuğun bilinçaltında 'imaj şemaları' halinde depolanmasıdır.zaten küçük çocuklara sorulursa kızlar babaları gibi,erkek çocuklar ise anneleri gibi bir eş seçeceklerini söyler.yani en yakındaki insan, ideal bir model şeması halinde zihnin arka planına kodlanır.ancak imago'lar, net ve keskin hatlara sahip fotoğraflara benzemez.bunlar daha muğlaktır ve daha dikkatle yaklaşmak gerekir.
imago aslında bebekte normalde gelişmesi gereken hayati bir özelliktir ki böylece annesini veya bakıcısını tanıyabilsin,onu diğer insanlardan ayırt edebilsin. yetişkinlik döneminde ise kişideki bu içsel şemalar,artık bilinçdışına ve tercihlere yansır.kişiler kendi bakımını sağlayan insanlara ait iyi veya kötü,olumlu veya olumsuz niteliklere sahip veya kendisine bunları anımsatan insanlara yakınlık duyar ve onları daha çekici görür.ilişki terapilerinde de bu konu ele alınır(imago ilişki terapisi).kişi her ne kadar iyi ve güzel vasıflara sahip bir insan ile ilişki kurmayı istese de bu sebeplerden dolayı tam tersine soğuk,kaba,ilgisiz partnerleri seçebilir. yani çözümlenmemiş çocukluk yaraları,bir anlamda evlilik ile tedavi edilmeye çalışılır. tabi bu durum, erken çocukluktaki olumsuz anıların tekrar sahnelenmesiyle sonuçlanır.
maalesef imago şemaları bilinçaltından silinemez birer damgadır.işte tam olarak bu yüzden zihinlerimiz istemsizce bunların tedavisini arar.o özel kişinin gelip tüm erken yaşam travmalarını yenilemesini ve iyileştirmesini bekler.
fakat imagolarımızın etkisi bununla da sınırlı değildir.kendimizde olmayan nitelikleri de ararız partnerlerimizde.çok utangaç insan bunun zıttına arsız insanı;düzensiz insan ise çok planlı birini seçebilir.
aslında bu noktaya kadar söylediklerimden imago etkisinin olumsuz olduğu ve boşanmalarla sonuçlanacak ilişkilere yol açtığı sonucu da çıkabilir fakat bu konuyu araştıran bilim insanlarına göre yaşamlarının aynı dönemlerinde yaralanan insanları biraraya getiren ve birbirlerinde çözümü aramaları ve ilacı bulmaları 'romantik aşk' ,araştırmacı harville hendrix'in deyimiyle de 'doğanın anestezisi' de olabilmektedir.yani bir kök aile ilişkisindeki problem ancak başka bir aile ilişkisiyle çözümlenecektir.tüm bu çözümlenme aşamasında ise çatışmaların yaşanacağını unutmamak gerekir.çatışma doğaldır.boşanma ise o ilişkinin sorununu çözmez ve kişi bunları sonraki ilişkisine de taşır.
imago aslında bebekte normalde gelişmesi gereken hayati bir özelliktir ki böylece annesini veya bakıcısını tanıyabilsin,onu diğer insanlardan ayırt edebilsin. yetişkinlik döneminde ise kişideki bu içsel şemalar,artık bilinçdışına ve tercihlere yansır.kişiler kendi bakımını sağlayan insanlara ait iyi veya kötü,olumlu veya olumsuz niteliklere sahip veya kendisine bunları anımsatan insanlara yakınlık duyar ve onları daha çekici görür.ilişki terapilerinde de bu konu ele alınır(imago ilişki terapisi).kişi her ne kadar iyi ve güzel vasıflara sahip bir insan ile ilişki kurmayı istese de bu sebeplerden dolayı tam tersine soğuk,kaba,ilgisiz partnerleri seçebilir. yani çözümlenmemiş çocukluk yaraları,bir anlamda evlilik ile tedavi edilmeye çalışılır. tabi bu durum, erken çocukluktaki olumsuz anıların tekrar sahnelenmesiyle sonuçlanır.
maalesef imago şemaları bilinçaltından silinemez birer damgadır.işte tam olarak bu yüzden zihinlerimiz istemsizce bunların tedavisini arar.o özel kişinin gelip tüm erken yaşam travmalarını yenilemesini ve iyileştirmesini bekler.
fakat imagolarımızın etkisi bununla da sınırlı değildir.kendimizde olmayan nitelikleri de ararız partnerlerimizde.çok utangaç insan bunun zıttına arsız insanı;düzensiz insan ise çok planlı birini seçebilir.
aslında bu noktaya kadar söylediklerimden imago etkisinin olumsuz olduğu ve boşanmalarla sonuçlanacak ilişkilere yol açtığı sonucu da çıkabilir fakat bu konuyu araştıran bilim insanlarına göre yaşamlarının aynı dönemlerinde yaralanan insanları biraraya getiren ve birbirlerinde çözümü aramaları ve ilacı bulmaları 'romantik aşk' ,araştırmacı harville hendrix'in deyimiyle de 'doğanın anestezisi' de olabilmektedir.yani bir kök aile ilişkisindeki problem ancak başka bir aile ilişkisiyle çözümlenecektir.tüm bu çözümlenme aşamasında ise çatışmaların yaşanacağını unutmamak gerekir.çatışma doğaldır.boşanma ise o ilişkinin sorununu çözmez ve kişi bunları sonraki ilişkisine de taşır.
devamını gör...
kuyucaklı yusuf
okuduğumda ağladığım ilk kitap olmuştu. sabahattin ali'ye ait, kesinlikle okunması gereken eser.
"hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi!
ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var..."
"hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi!
ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var..."
devamını gör...
öğretmenler günü
aslında mustafa kemal atatürk'ün "millet mektepleri'nin başöğretmenliği"ni kabul ettiği gündür. atatürk'ün 100. doğum yıldönümünde (1981) öğretmenler günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. her ne kadar daha öğretmenler gününe girmemiş olsakta, vicdanı ve gönlüyle öğretmenlik yapan bütün meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum. bu vesileyle başta, başöğretmen mustafa kemal atatürk olmak üzere, dünya'dan göçmeden önceki son sözleri "bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!" olan şefik eren sınıg'ı, gencecik yaşlarında şehit edilen şenay aybüke yalçın, fırat yılmaz çakıroğlu, neşe alten, necmettin yılmaz, numan konakçı, ayşe konakçı, rüstem şen, metin kaynar, ali ihsan çetinkaya, mustafa karınca, buminhan temizkan, vedat inan ve daha ismini bilmediğim nice öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. emanetleri başımızladır, ruhları şad olsun.
son olarak güzel bir dostumun vesilesiyle dinlediğim bu şarkıyı bütün meslektaşlarıma armağan ediyorum. çiçekleriniz ile güzel bir ömrünüz olması dileğiyle.
...
son olarak güzel bir dostumun vesilesiyle dinlediğim bu şarkıyı bütün meslektaşlarıma armağan ediyorum. çiçekleriniz ile güzel bir ömrünüz olması dileğiyle.
...
devamını gör...
cajamarquilla mumyası
peru’nun cajamarquilla kentinde bir yeraltı sığınağında bulunan mumyadır.

mumyanın yaklaşık olarak 800 yaşında olduğu tahmin edilirken cinsiyeti henüz belirlenememiş. bazı kaynaklar erkek olduğunu söylese de okuduğum birçok yabancı haber sitesinde kadın olduğu söylenmekte.
yedi basamakla inilen bir yeraltı mağarasında bulunan mumya bu zamana kadar bulunan bütün mumyalardan farklı. açıkçası ben fotoğrafını gördüğümde biraz ürktüm.
tüm vücudu bir iple bağlanmış olan mumyanın elleri ile ağzını, belki de yüzünü kapattığı görülüyor.
mumyanın yanında aksesuarlar, seramik eşyalar ve sebze ve meyve kalıntıları da bulunmuş. bunun ölümden sonra hayatın devam ettiğine dair bir inanışa sahip olan medeniyetin dini bir ritüeli olabileceği düşünülebilir.
bana dini bir ritüelden çok bir cezalandırma yöntemi gibi göründü aslında ilk bakışta. sanki erken dönem bir domuz bağı gibi. insan ırkının vahşetine, acımasızlığına şaşırmamaya alıştım ama bu mumya ile aklıma gelen şeyler korkutucu.
bakalım gelecekte bulacaklarımız insanın en vahşi yaşam formu olması konusunda ne gibi kanıtlar getirecek bize.

mumyanın yaklaşık olarak 800 yaşında olduğu tahmin edilirken cinsiyeti henüz belirlenememiş. bazı kaynaklar erkek olduğunu söylese de okuduğum birçok yabancı haber sitesinde kadın olduğu söylenmekte.
yedi basamakla inilen bir yeraltı mağarasında bulunan mumya bu zamana kadar bulunan bütün mumyalardan farklı. açıkçası ben fotoğrafını gördüğümde biraz ürktüm.
tüm vücudu bir iple bağlanmış olan mumyanın elleri ile ağzını, belki de yüzünü kapattığı görülüyor.
mumyanın yanında aksesuarlar, seramik eşyalar ve sebze ve meyve kalıntıları da bulunmuş. bunun ölümden sonra hayatın devam ettiğine dair bir inanışa sahip olan medeniyetin dini bir ritüeli olabileceği düşünülebilir.
bana dini bir ritüelden çok bir cezalandırma yöntemi gibi göründü aslında ilk bakışta. sanki erken dönem bir domuz bağı gibi. insan ırkının vahşetine, acımasızlığına şaşırmamaya alıştım ama bu mumya ile aklıma gelen şeyler korkutucu.
bakalım gelecekte bulacaklarımız insanın en vahşi yaşam formu olması konusunda ne gibi kanıtlar getirecek bize.
devamını gör...
musallat.exe
neredeyse tüm devlet okullarının bilgisayarlarında, özellikle akıllı tahtalarda bulunan virüs.
windows'un başlatılabilir olarak kabul ettiği uzantıları (exe, scr, com gibi) suistimal ederek çalışır. windows bu tip dosyalara kendi simgelerini belirleme hakkı tanır.
nasıl çalışır:
- etkin olduğu bilgisayardaki disklerde, yetkisi olduğu tüm klasörleri gizli ve sistem klasörü olarak işaretler.
- bu klasörleri windows'un kabul ettiği bir boşluk karakteri isimli bir klasöre koyar.
- yerine aynı isimde ve klasör simgesiyle bir başlatılabilir dosya oluşturur.
- bu dosyalar, kullanıcı tarafından başlatıldığında, çalışılan sistemde virüsün yaşayıp yaşamadığını kontrol eder.
-- yaşamıyorsa, system32 klasörüne kendini koyar. o bilgisayardaki yetkisi neye yetiyorsa o seviyede başlatma emri oluşturur.
-- yaşıyorsa, es geçer.
- kontrol sonrası, virüs, klasörün kendisini windows komutuyla açar [explorer.exe %klasör_yolu%]
nasıl tespit edilir:
- virüs, eskiden yapıldığından, hala windows xp klasör simgesini kullanır.
- bir klasör açılırken sistem bir süre bekler ve imleciniz arka planda çalışıyor veya meşgulü simgeler.
- klasörler, yeni bir pencerede açılır.
nasıl kurtulunur:
- virüs olan diskleri biçimlendirerek (bkz: format).
uyarı: virüsü yazanın yazdığı iddia edilen temizleme aracı, düzgün çalışmamaktadır. kullanılması tavsiye edilmez.
virüslü diskteki dosyalarınıza güvenli bir şekilde nasıl erişilir:
eğer usb ile bağlanan bir disk, enfekte olduysa:
- aygıtınızı, klavyenizdeki shift tuşuna basılı tutarken bağlayın.*
- dosya gezgininden bu bilgisayar'a girin ve diskin harfini tespit edin.*
- adres çubuğuna x:\ yazın*, sonra alt tuşuna basılı tutarak, sayısal tuş takımınızdan* 255 tuşlarına basın ve alt'ı bırakın. enter tuşuna basın.
- gördüğünüz orijinal dosyalarınızı güvenli bir diske ve yeni klasörlere aktarın.
uyarı: klasörleriniz hala gizli ve sistem klasörü olarak işaretli olacaktır. eğer klasörlerinizi görmüyorsanız, klasör seçeneklerinden "gizli dosyaları göster"i açıp, "sistem dosyalarını gizle"yi kapatın.*
dipnot: burada belirtilen tüm bilgiler, kendi deneyimlerim sonucunda elde edilmiştir.
windows'un başlatılabilir olarak kabul ettiği uzantıları (exe, scr, com gibi) suistimal ederek çalışır. windows bu tip dosyalara kendi simgelerini belirleme hakkı tanır.
nasıl çalışır:
- etkin olduğu bilgisayardaki disklerde, yetkisi olduğu tüm klasörleri gizli ve sistem klasörü olarak işaretler.
- bu klasörleri windows'un kabul ettiği bir boşluk karakteri isimli bir klasöre koyar.
- yerine aynı isimde ve klasör simgesiyle bir başlatılabilir dosya oluşturur.
- bu dosyalar, kullanıcı tarafından başlatıldığında, çalışılan sistemde virüsün yaşayıp yaşamadığını kontrol eder.
-- yaşamıyorsa, system32 klasörüne kendini koyar. o bilgisayardaki yetkisi neye yetiyorsa o seviyede başlatma emri oluşturur.
-- yaşıyorsa, es geçer.
- kontrol sonrası, virüs, klasörün kendisini windows komutuyla açar [explorer.exe %klasör_yolu%]
nasıl tespit edilir:
- virüs, eskiden yapıldığından, hala windows xp klasör simgesini kullanır.
- bir klasör açılırken sistem bir süre bekler ve imleciniz arka planda çalışıyor veya meşgulü simgeler.
- klasörler, yeni bir pencerede açılır.
nasıl kurtulunur:
- virüs olan diskleri biçimlendirerek (bkz: format).
uyarı: virüsü yazanın yazdığı iddia edilen temizleme aracı, düzgün çalışmamaktadır. kullanılması tavsiye edilmez.
virüslü diskteki dosyalarınıza güvenli bir şekilde nasıl erişilir:
eğer usb ile bağlanan bir disk, enfekte olduysa:
- aygıtınızı, klavyenizdeki shift tuşuna basılı tutarken bağlayın.*
- dosya gezgininden bu bilgisayar'a girin ve diskin harfini tespit edin.*
- adres çubuğuna x:\ yazın*, sonra alt tuşuna basılı tutarak, sayısal tuş takımınızdan* 255 tuşlarına basın ve alt'ı bırakın. enter tuşuna basın.
- gördüğünüz orijinal dosyalarınızı güvenli bir diske ve yeni klasörlere aktarın.
uyarı: klasörleriniz hala gizli ve sistem klasörü olarak işaretli olacaktır. eğer klasörlerinizi görmüyorsanız, klasör seçeneklerinden "gizli dosyaları göster"i açıp, "sistem dosyalarını gizle"yi kapatın.*
dipnot: burada belirtilen tüm bilgiler, kendi deneyimlerim sonucunda elde edilmiştir.
devamını gör...
şu an dinlenen şarkıdan bir cümle
"devam edeceksin, yalandan yaşamaya."
devamını gör...
normal sözlük’te tanıdık birilerine rastlamak
eski sevgilimin 8000 yazar arasından beni bulmasıyla gerçekleşmiş hadisedir.
devamını gör...


