sözlükte bir yazar,
edebiyatta bir kuş.*
devamını gör...

henüz kıyamadığı olmaktır. yoksa herkes herkese kıyar. şartlar el vermemiştir.
devamını gör...

gözün çok yükseklerde olmasın.
devamını gör...

kendisi türk rock/anadolu rock janrasında mihenk taşı görevi gören bir isimdir. moğollor, dervişan, apaşlar ve kardaşlar gibi birçok grupta bulunmuş, bu gruplarla türk rock müziğine güzide parçalar kazandırmıştır. bunun dışında kendine has bir kişiliği vardır #50448 no'lu entry de bahsedildiği gibi. solcu olmuş, sürgün edilmiş, allah-u yar adlı şarkı seslendirmiştir. kendi dönemdaşı ve dostu olan barış manço kusursuz gelir bana ama cem karaca'nın bu çalkantılı hayatı, yaptığı hatalar (kime göre neye göre tabii) hep kendimi ona daha yakın hissetmemi sağlamıştır. "manço mu karaca mı?" geyiğinde de cevabım bu yüzden hep cem karaca'dır cem babadır.
devamını gör...

bu medeniyet aydınlığından kaçılarak, kara cahil yobazlığın karanlığına doğru atılmış kocaman bir adımdır.
mantıklı hiç bir izahı yoktur.
savunan yada mazeret uydurmaya kalkanların tamamı kadın düşmanı , aşağılık kompleksli zavallılardır.
emeği geçen , kaldırılmasına destek veren, sebep olan kim var ise allah cezasını versin.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


mahlasıma yakışır bir ekran.
devamını gör...

heideggeryen bir terim olan (bkz: dasein)'in tarih üzerinde kendini gerçekleştirmesi ve açmasıdır. varoluşsal bi imkandır. tekrar ve tekerrür olarak tercüme edilebilir. heidegger diliyle söylemek gerekirse, bir zamanlar 'tam olan dasein'in, bu 'tam'lığı tekrar elde etmesidir. heidegger'de. tarihin öznesi olan dasein için, ''tam dasein'' olmanın mirası geçmişte değildir. bu tekrar veya tekerrürün geçmişle hiçbi bağlantısı yoktur. dasein'in potansiyelini açığa çıkarttığı alan olarak tarih aynı zamanda' tekerrür'ün yatağıdır. tarih bilimi klasik anlamda mümkün değildir bu açıdan. çünkü geçmişe giden yol açık değildir. sadece dasein'ın tarihselliği aracılığıyla tarih hakkında konuşabiliriz.

kavramsal çerçeveye hakimiyeti olan arkadaşlar burada heidegger'in platonik kavramları kullandığını hemen anlayacaktır. heidegger'in bahsettiği şey (bkz: aletheia) sürecinin transendental öğelerinden soyutlanmış halidir. aletheia'nın aristocu bi yorumu gibidir bu. dasein'in potansiyelini tamamen praksis'e indirgemektir aslında. ancak şunu da söylemek gerekir ki, antik yunan'a kadar geri dönmeden, modern felsefe'de de benzer atıflar olmuş. kierkegaard'ın repetition'ı* gibi... günümüz felsefecilerinden john caputo'nun da yaptığı karşılıklı okumalar neticesinde, heidegger'in kierkegaard'ı görmemezlikten gelmesinin sebebi anlaşılmakta.

'tekrarlama', aslında kinesis'in varoluşsal versiyonudur. bireyde vuku bulan devinimdir. (aslında modern felsefenin arkaplanında bulunan merkezi kavramlardan biridir kinesis.) kierkegaard'da ''hatırlama''-platon'un aletheia'sı ve heidegger'in wiederholung'u her ne kadar farklı şeyler olsa da, sesteş kelimeler gibidirler- diğerlerinden farklı olarak 'maruz kalınandır'. tarih karşısında suje edilgendir bu konuda. 'hatırlamak' için -dasein'de olduğu gibi- suje asla tek başına muktedir değildir. kierkegaard'ın bu yorumundan da anlaşılacağı üzere, kendisi bir felsefeci olmaktan ziyade, dindar bir entelektüeldir. heidegger'in ise bu çerçevede kierkegaard'ı yanlış mı anladığı, yoksa basit bi retorikle yok mu saydığı anlaşılamamakta..
devamını gör...

ara sıra beni rahatsız eden korkum. bu korku kendimi iyi ifade edemediğimi düşündüğümden mi yoksa anlattıklarımın karşımdaki kişinin anladığı kadar olmasından mı kaynaklanıyor? ilk seçenek daha ağır basıyor .
yeni tanıdığım birinin karşısında çok tedirgin oluyorum. yanlış anlaşılmaktan, eksik anlaşılmaktan korkuyorum. bu korkumun sebebi ne peki?  insanları kırmaktan korktuğum için mi? karşımdaki insanı çok tanımasam bile çok değer verdiğim için mi yoksa karşımdaki insan belki kafamın  dengi biri ve ileride çok iyi anlaşacağız ama sırf kendimi kötü ifade ettiğim için bu insanı kaybedeceğim için mi korkuyorum? açıkçası korkumun sebebi ne bilmiyorum.
yanlış anlaşılmaktan korktuğum için yeni insanlarla tanışmaya çekiniyorum. uzun yıllar arkadaş olduğum kişiler hakkında hiç böyle bir korkum yok. çünkü kendimi kötü ifade etsem bile yanlış anlışılmayacağımı biliyorum.
devamını gör...

bazılarınca sanat olarak sayılabilen insanın yaşamını sonlandıran eylem.

her ne kadar toplum henüz buna açık değilse de... toplumun her konuya kapalı olduğu gibi. nitekim nitelikli zihinler çok azdır. olsalar bile koltuklarına gömülmüşlerdir.

evet, doğru duydunuz. sanat. nitekim diyalektik bir süreç içerisindeyseniz ve doğru anda, doğru mekanda cinayet işleyebilirseniz, bazıları buna sanat der.

lakin günümüz portesin içinde böyle bir şeyin sanat olarak görülemeyeceğini biliyoruz... öbür yandan günümüz portesi dışında da sanat olarak görülmeyeceği kanaatindeyim. anlam arayan insanın gösteriş merakını andırır bu durum, bu soyutlama.

(bkz: güzel sanatların bir dalı olarak cinayet)
(bkz: thomas de quincey)
devamını gör...

cidden emek var belli. bu güzel mini diziyi oluşturan, seslendiren kim aşırı merak içerisindeyim..*
devamını gör...

yarım kalmış bir yalnızlık var.
devamını gör...

bu çaresizliğin kaçıncı seviyesi resmen içim acıdı,allah yardımcıları olsun. biz de karını ve kızını bırakan bu şerefsiz afganlara üzülüyoruz. bir insan nasıl kardeşini,annesini falan bırakır aklım almıyor.
devamını gör...

radyo’muzun kurucularından. sesi güzel, karakteri güzel biri. kendisi ile 2 kere konuşma fırsatım oldu. çok kibar yaklaştı. başarılarının daim olmasını diliyorum.
devamını gör...

var bizim toplumda böyle saçma düşünceler. "başınızda erkek olsun" ne saçma bir düşüncedir... yanında erkek olsun da, eğer o erkek/ baba artık her neyse seni huzursuz hissettiriyor, psikolojini olumsuz etkiliyor ve zarardan başka bir şey getirmiyorsa neden yanında olsun?

bizim toplumun kendi ayakları üzerinde duran kişilerden hiç haz etmeme gibi bir huyu var zaten. özellikle bu kişi kadın olunca dayanamayıp hemen eleştirecek bir şeyler buluyor, kendilerince tahminler yürütüyorlar. bence bir insanın kendi ayakları üzerinde durabilecekken bir kurtarıcı ya da yanında bir sembol görme ihtiyacı kendisine yaptığı en büyük saygısızlıktır.
devamını gör...

sonbahar...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evet doğru o saatte mesaj atılması yanlış öğretmen haklı ama bir öğretmenin üslubu asla bu olmamalı. düzgünce uyarmak yerine sanki mahalle kavgası ediyormuş gibi çemkirmiş. müsait değilsen bakmazsın kimse zorlamıyor seni ya da düzgünce söylersin bu saatte mesaj atılmaz diye.
devamını gör...

orhan veli'nin, 'istanbul'u dinliyorum' şiirinde kullandığı kelime.


istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
bir yosma geçiyor kaldırımdan;
küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
bir şey düşüyor elinden yere;
bir gül olmalı;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
devamını gör...

tüy değildir o efendim; tüy kuşta olur. kıldır o kıl. bazen kıllara karşı açık olmak gerekir.
devamını gör...

(bkz: kimsenin benden hoşlanmaması sorunsalı)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim