türk kası
göbek yağları eridiğinde ortaya çıkacağına inanılan, sadece türk erkeklerine özgü göbek kası.
devamını gör...
illerin plaka kodlarını ezbere bilen insan
telefon numaraları,ilkokuldan beri tanıdığım arkadaşlarımın isimleri,yaşanılan bazı olayların tarihleri ve buna benzer bir sürü gereksiz bilgi hala aklımda.oturup ezberlemedim ama unutmuyorum.plaka kodları çocuk oyuncağı.gurur duyulacak bir özellik olarak görmüyorum.hafızada boşa yer kaplıyorlar.
devamını gör...
normal sözlük'ün siyasi çizgisini bilmeyen yazar
pek teessüf ettiğim yazardır.
o kadar da yazdık:
" "kafa sözlük, türkiye’de avrasyacı gençlerin yetişmesine hizmet etmek amacı ile kurulmuş olup kgb’den düzenli olarak fon almaktadır."
gizli gizli de değil aleni yapıyoruz.
o kadar da yazdık:
" "kafa sözlük, türkiye’de avrasyacı gençlerin yetişmesine hizmet etmek amacı ile kurulmuş olup kgb’den düzenli olarak fon almaktadır."
gizli gizli de değil aleni yapıyoruz.
devamını gör...
cihan mürtezaoğlu
her sanatçımız, şarkıcımız değerlidir ama bu adam bir başka. böyle duygusal, hoş ve biraz buğulu sesiyle yaptığı nağmeler beni benden alıyor. beyaz orkide şarkısı bayağı güzel fakat bence en en en iyi şarkısı ''sen banasın''.
belki bir gün karşıma zevklerimiz uyan, benzer şeylerden hoşlandığımız birisi çıkar da o'na ''sen banasın.'' derim.
belki bir gün karşıma zevklerimiz uyan, benzer şeylerden hoşlandığımız birisi çıkar da o'na ''sen banasın.'' derim.
devamını gör...
feyyaz yiğit
müzisyen, oyuncu, yazar. her fırsatta övdüğüm, kaliteli mizah anlayışına sahip zeki insan.
devamını gör...
bomonti
istanbul'da şişli ilçesinde bulunan bir semt. bu semtin ruhundan kaynaklı bir popülerlik söz konusu. kendine has yapısının bir kimlikle harmanlandığı bu semt, aynı ankara'ya özel olan gri rengin çok yakıştığı bir başka nadir yerlerden biri. semtin asıl dokusunu fabrikalar ve atölyeler oluşturuyor. rakımlı ve tepeli görüntüsünde rezidanslar buralara hakim olmaya başlasa da, mahalle, semt, komşuluk kültürünün canlılığını koruduğu kozmopolit mıntıkalardan biri. sanat, kültür, eğlence hayatı, farklı mekanlar, kafeler, üçüncü nesil kahvecileriyle entelektüel ruhunu yansıtıyor.
mimar sinan üniversitesi kampüs alanının varlığı ve 1800'lü yıllarda kurulan ünlü bomonti bira fabrikası binasının korunarak yeniden semte kazandırılması semtin markalaşmasında önemli katkıya sahip.
komşuluk dayanışması, bitişik nizam binalar, hayvansever insanlar sayesinde sokak hayvanlarının eksik olmaması, bu butik semti özellikli kılıyor. beyoğlu ve galata bölgesinin hemen arkasına düşen semt, alternatif bir sosyalleşme alanına dönüşerek beyaz yakalılar ve 2000 sonrası nesil olan z kuşağı için bir çekim merkezi olmuştur. yani, zamane ile eski zamanın ortak bir kültür oluşturması hususunda güzel bir örnek teşkil ediyor.
mimar sinan üniversitesi kampüs alanının varlığı ve 1800'lü yıllarda kurulan ünlü bomonti bira fabrikası binasının korunarak yeniden semte kazandırılması semtin markalaşmasında önemli katkıya sahip.
komşuluk dayanışması, bitişik nizam binalar, hayvansever insanlar sayesinde sokak hayvanlarının eksik olmaması, bu butik semti özellikli kılıyor. beyoğlu ve galata bölgesinin hemen arkasına düşen semt, alternatif bir sosyalleşme alanına dönüşerek beyaz yakalılar ve 2000 sonrası nesil olan z kuşağı için bir çekim merkezi olmuştur. yani, zamane ile eski zamanın ortak bir kültür oluşturması hususunda güzel bir örnek teşkil ediyor.
devamını gör...
annelerin garip huyları
gece uykudan uyanıp gelip kontrol edip uyumadiysam, uyumuyon mu daha diye darlamasi.
en son herkesin uyuduğunu farzederek odamda kulaklıkla yüksek seste müzik dinlerken boşluğu izleyerek daldığım bir anda odamın kapısının önünde karanlıkta, saçlar havada, bana 'ne zaman yatiyon' bakışı atarken yakaladım. aklım çıktı yemin ederim.
en son herkesin uyuduğunu farzederek odamda kulaklıkla yüksek seste müzik dinlerken boşluğu izleyerek daldığım bir anda odamın kapısının önünde karanlıkta, saçlar havada, bana 'ne zaman yatiyon' bakışı atarken yakaladım. aklım çıktı yemin ederim.
devamını gör...
tekel 2001
genelde tırcı dayılarımızın uzun kırmızı olacak şekilde tükettiği,tadı neredeyse leş olan ama öğrencilik yıllarında ucuz olduğu için sevilen sigara.
edit: bu bi arkadaşın ukdesi idi ama adını bulamadım,kendisinden özür diliyorum
edit: bu bi arkadaşın ukdesi idi ama adını bulamadım,kendisinden özür diliyorum
devamını gör...
psikiyatrik problemlerin insanlara karizmatik gelmesi
insanlardan kasıt ergenler ve ergenuslar sanırım. bu durumun karizmatik bir yanı yok.
devamını gör...
yazmak için girilen başlığa yazamadan çıkmak
(bkz: önce başlığa bakarım başlık mı diye sonra yazara bakarım abdulseyidbincabbar mı diye)
aklıma direkt olarak bu başlığı getiren başlık şahsen bende bakıyorum zira.
aklıma direkt olarak bu başlığı getiren başlık şahsen bende bakıyorum zira.
devamını gör...
greta

2018 yılında vizyona giren neil jordan'ın yönettiği ray wright’ın senaristliğini yaptığı gerilim filmi.
film metroda unutulmuş bir çanta bulan bir kızın, çantayı sahibine verdikten sonra başına gelen olayları konu alıyor. başta gayet normal duran olay, başroldeki kızımızın çantayı vermeye gittiğinde kadının aynı çantadan birden fazla bulundurup bunu sürekli yaptığını anlayınca ilgi çekici olmaya başlıyor.
açıkcası filmin konusundan dolayı farklı bir şey izleyeceğimi düşündüm. oyuncular arasında (bkz: isabelle huppert)'ı görünce de düşünmeden açtım fakat film tamamen hayalkırıklığı.
çok fazla mantık hatası bulunuyor yarısından sonra sıkılmaya başlıyorsunuz. boş vakit varsa izlenir mi kararsız kaldım.
kadının psikopat gibi kızın çalıştığı yerde kıpırdamadan sabahtan akşama kadar beklediği sahnelerde aşırı gerildim. başıma gelse oturur ağlardım.
ayrıca filmin sonunu da aşırı mantıksız buldum. ev arkadaşının farklı kılığa girip kızı kurtaracağı tahmin edilebilirdi. şaşırmadım. konu güzel olsa da üstüne düşünüldüğünü sanmıyorum. ayrıca başroldeki kızın oyunculuğunu da kötü buldum. güzel bir iş çıkarabilecekken çıkaramamışlar gibi bir film olmuş.
hele son sahnede sandığı minyatür eyfel kulesi ile kapattıklarında kriz geçirecektim. inanmışlar mı yani kadının oradan çıkamayacağına. saçma.
devamını gör...
sözlükteki enteresan sessizlik
sözlükte üniversite öğrencileri epey fazla. şimdilerde sınav moduna girmişler harıl harıl ders çalışıyorlar.
sözlüklerin ilk zamanlarında tanım girenler çok olur, bir müddet sonra forum ve anketler ağırlık kazanır. tanım yazarken sözlükte daha çok online kalınırken, anket ve forumlarda birkaç kelime yazılıp çıkılır.
troller sözlüğü karıştırmak için ellerinden gelen yapıyordu, moderasyon onları yıldırmış gibi.
yazarlar da artık trollere cevap vermemeye başladı, yazar engelle seçeneği sayesinde artık trolleri görmüyoruz.
günlük hayatta ezik insanlar vardır, sözlükte klavye delikanlısı kesilip ona buna sataşırlar. yazarlığa yeni başlamış insanların hevesini kırarlar.
açılan başlıkları eleştirme, tanımları eleştirme, her şeyi eleştirme, sürekli negatif enerji yayma…
hevesi kırılan arkadaşlar unutmayın ki…
cahil insanlarla tartışmayın, zaman kaybı.
vezirin biri şair eşref’e gelir. “şair oldum, bir mısra yazdım gerisini sen tamamla” diye bir kese altın verir.
şair eşref bakar kağıda “yağdı yağmur, çaktı şimşek” yazıyor. o da kafiyeli tamamlar “sen de mi şair oldun be eşşo*şek”.
kimse sözlüğe yazarlık sertifikası ile üye olmadı ki...o yüzden genç arkadaşlarımız her olumsuz eleştiride bulunanı ciddiye almasınlar.
…usta bir ressamın çaylak öğrencisi eğitimini tamamlamış. usta ressam, öğrencisine
”yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın? resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. insanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” demiş.
öğrenci, ustasının dediğini yapmış, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş.
resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş.
üzüntüyle ustasının yanına dönmüş.
usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. öğrenci denileni yapmış.
birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. sevinçle ustasına koşmuş.
usta ressam şöyle demiş:
“ilkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
ikincisinde, onlardan yapıcı olmalarını istedin. yapıcı olmak eğitim gerektirir. hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.
kıssadan hisse sizi eleştiren yazar kim bir bakın.
ıvanmılınskı, zülal_kalender1, örnek vatandaş , freud purosu, mahlassızım, tenturdiyot gibi adlarını yazsam onlarca satır tutacak usta yazarlar mı eleştiriyor ya da “kendi himmete muhtaç dede, nerede kaldı gayriye himmet ede!” tarzında olanlar mı?
birçok yetenekli yazar görüyorum, güzel yazıyorlar ama henüz keşfedilmedikleri için az beğeni alıyorlar, ileride belki nick altı günleri düzenleriz.
ağanın eli tutulmaz derler, yoldaş benjamin franklin nick altı günlerinde kim bilir kaç puan takar çiçeği burnunda yazarlara, sözlük de canlanır.
sözlüklerin ilk zamanlarında tanım girenler çok olur, bir müddet sonra forum ve anketler ağırlık kazanır. tanım yazarken sözlükte daha çok online kalınırken, anket ve forumlarda birkaç kelime yazılıp çıkılır.
troller sözlüğü karıştırmak için ellerinden gelen yapıyordu, moderasyon onları yıldırmış gibi.
yazarlar da artık trollere cevap vermemeye başladı, yazar engelle seçeneği sayesinde artık trolleri görmüyoruz.
günlük hayatta ezik insanlar vardır, sözlükte klavye delikanlısı kesilip ona buna sataşırlar. yazarlığa yeni başlamış insanların hevesini kırarlar.
açılan başlıkları eleştirme, tanımları eleştirme, her şeyi eleştirme, sürekli negatif enerji yayma…
hevesi kırılan arkadaşlar unutmayın ki…
cahil insanlarla tartışmayın, zaman kaybı.
vezirin biri şair eşref’e gelir. “şair oldum, bir mısra yazdım gerisini sen tamamla” diye bir kese altın verir.
şair eşref bakar kağıda “yağdı yağmur, çaktı şimşek” yazıyor. o da kafiyeli tamamlar “sen de mi şair oldun be eşşo*şek”.
kimse sözlüğe yazarlık sertifikası ile üye olmadı ki...o yüzden genç arkadaşlarımız her olumsuz eleştiride bulunanı ciddiye almasınlar.
…usta bir ressamın çaylak öğrencisi eğitimini tamamlamış. usta ressam, öğrencisine
”yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın? resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. insanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” demiş.
öğrenci, ustasının dediğini yapmış, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş.
resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş.
üzüntüyle ustasının yanına dönmüş.
usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.
yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. öğrenci denileni yapmış.
birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. sevinçle ustasına koşmuş.
usta ressam şöyle demiş:
“ilkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
ikincisinde, onlardan yapıcı olmalarını istedin. yapıcı olmak eğitim gerektirir. hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.
kıssadan hisse sizi eleştiren yazar kim bir bakın.
ıvanmılınskı, zülal_kalender1, örnek vatandaş , freud purosu, mahlassızım, tenturdiyot gibi adlarını yazsam onlarca satır tutacak usta yazarlar mı eleştiriyor ya da “kendi himmete muhtaç dede, nerede kaldı gayriye himmet ede!” tarzında olanlar mı?
birçok yetenekli yazar görüyorum, güzel yazıyorlar ama henüz keşfedilmedikleri için az beğeni alıyorlar, ileride belki nick altı günleri düzenleriz.
ağanın eli tutulmaz derler, yoldaş benjamin franklin nick altı günlerinde kim bilir kaç puan takar çiçeği burnunda yazarlara, sözlük de canlanır.
devamını gör...
türkiye'de en yaşanılası şehirler
çanakkale..
devamını gör...
gogol’un dar paltosu
denise’nin verdiği nasihat ile * yazılarına kendinden hikayeler ile başlayan ve sonrasında edebiyata, felsefeye dayalı bilgileri metinde harmanlayıp akıcı bir üslupla okura işleyen yazar gaunter o'dimm.
bunun yanında harika bir americano. atfettiğim değerin ölçütü bu. eğer ki iyi harmanlanmış kahve çekirdeklerinin yüksek basınçlı bir makinede preslendikten sonra ,biraz su seyreltmesiyle hafifletilmiş halini içtiyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. yok içmediyseniz şöyle bir tanım yapabilirim. kahvesiz hayatta kalabiliriz ancak iyi bir kahve yaşamınıza farklı aromaları katar. yudumladığınız anda benzersiz bir tat ile karşılaşırsınız. ve bu tat sizi şımartır, mutlu eder. işte okuduğumda hissettiğim şey tam olarak bu.
minik bir çocuğun bir arabanın yanında geri geri yürüyerek oynadığı oyun ya da bir fotoğraf karesine hınzırca dahil olması, bunca sene adını bile duymadığım sanatçıları, yazarları birden karşıma çıkarması *, oyun-film-müzik... okursanız dahil olacaklarınız bunlar.
bununla beraber * sen biliyorsun, ben biliyorum ne gerek var dediğin her şey. ama bir kısmı şurada hatıra kalsın. biliyorsun sözlük buddy olmak bunu gerektirir. öncelikle koca bir sitem * yanında daha kocaman bir teşekkür * tüm o fikirler ve destek için. olursa sayende güzel olacak.
son söz, iyi ki varsın god. iyi ki...
bunun yanında harika bir americano. atfettiğim değerin ölçütü bu. eğer ki iyi harmanlanmış kahve çekirdeklerinin yüksek basınçlı bir makinede preslendikten sonra ,biraz su seyreltmesiyle hafifletilmiş halini içtiyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. yok içmediyseniz şöyle bir tanım yapabilirim. kahvesiz hayatta kalabiliriz ancak iyi bir kahve yaşamınıza farklı aromaları katar. yudumladığınız anda benzersiz bir tat ile karşılaşırsınız. ve bu tat sizi şımartır, mutlu eder. işte okuduğumda hissettiğim şey tam olarak bu.
minik bir çocuğun bir arabanın yanında geri geri yürüyerek oynadığı oyun ya da bir fotoğraf karesine hınzırca dahil olması, bunca sene adını bile duymadığım sanatçıları, yazarları birden karşıma çıkarması *, oyun-film-müzik... okursanız dahil olacaklarınız bunlar.
bununla beraber * sen biliyorsun, ben biliyorum ne gerek var dediğin her şey. ama bir kısmı şurada hatıra kalsın. biliyorsun sözlük buddy olmak bunu gerektirir. öncelikle koca bir sitem * yanında daha kocaman bir teşekkür * tüm o fikirler ve destek için. olursa sayende güzel olacak.
son söz, iyi ki varsın god. iyi ki...
devamını gör...
ağır yaşamlar
bir dönem çok izlediğim bir tlc programıdır.
çağımızın en büyük hastalıklarından biri olan obeziteden mustarip insanların hayatta kalmaya kadar vermeleri üzerine tuhaf doktor nowzaradan’dan yardım istemeleri konu edilir.
dublajlı izlediğiniz zaman nowzaradan’ın boynuna astığı ve altından olduğu iddiaları ile bir dönem gündem olan stetoskopu ile kapıyı açıp “ melaabaaa” diyerek içeri girmesi dikkat çekici ve eğlenceli olsa da hemen ardından 300 kiloyu aşmış hastaya “ bir aya kalmaz ölürsün” demesi arasındaki tezat çarpıcıdır.
yukarıda bir tanımda da söylendiği gibi bu tür bir obezite sorunu ile uğraşanların büyük bir çoğunluğu ya cinsel istismara uğramış ya da ihmal edilmiş insanlardan oluşmaktadır. yemek yemeyi bir kaçış, bir unutma yöntemi olarak kullanan insanlardan.
ve bu insanlar sürekli nowzaradan’ın houston, texas’ta bulunan hastanesine gelmek için günler süren acılı ve sancılı yolculuklar yapmak zorunda kalır.
ailelerinden biriler sürekli olanlara yemek getirir. sürekli fast food kaçakları yaşanır bu yardıma ihtiyaç duyan insanların hayatında.
başarılı olanların sonraki hallerini gösteren bir program daha yapılmış olsa da başarısız olanların akibetini tahmin etsek de kesin olarak emin olamayız asla.
çağımızın en büyük hastalıklarından biri olan obeziteden mustarip insanların hayatta kalmaya kadar vermeleri üzerine tuhaf doktor nowzaradan’dan yardım istemeleri konu edilir.
dublajlı izlediğiniz zaman nowzaradan’ın boynuna astığı ve altından olduğu iddiaları ile bir dönem gündem olan stetoskopu ile kapıyı açıp “ melaabaaa” diyerek içeri girmesi dikkat çekici ve eğlenceli olsa da hemen ardından 300 kiloyu aşmış hastaya “ bir aya kalmaz ölürsün” demesi arasındaki tezat çarpıcıdır.
yukarıda bir tanımda da söylendiği gibi bu tür bir obezite sorunu ile uğraşanların büyük bir çoğunluğu ya cinsel istismara uğramış ya da ihmal edilmiş insanlardan oluşmaktadır. yemek yemeyi bir kaçış, bir unutma yöntemi olarak kullanan insanlardan.
ve bu insanlar sürekli nowzaradan’ın houston, texas’ta bulunan hastanesine gelmek için günler süren acılı ve sancılı yolculuklar yapmak zorunda kalır.
ailelerinden biriler sürekli olanlara yemek getirir. sürekli fast food kaçakları yaşanır bu yardıma ihtiyaç duyan insanların hayatında.
başarılı olanların sonraki hallerini gösteren bir program daha yapılmış olsa da başarısız olanların akibetini tahmin etsek de kesin olarak emin olamayız asla.
devamını gör...





