beşiktaş/ortaköy
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tekirdağ/kumbağ
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


-zamanla güncellenecektir.
devamını gör...

sessizlik.
o kadar sessiz ki kendi sesim bile bana bazen gürültü geliyor. telefonda konuşmak bile eziyet oluyor bir saatten sonra.
çünkü ben sessizliğin , yalnızlığın iti olmuşum.
devamını gör...

"katili de anlamak gerek" diyebilecek şuursuzlukta, istanbul sözleşmesi düşmanı sözde yazar.
devamını gör...

tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
nazım hikmet
devamını gör...

dışarıda usul usul rüzgar esiyor. ben çok severim rüzgarlı havaları. esen rüzgar sanki içimden bir şeyleri alıp kendisiyle uzaklara götürüyor. gelen uğultu benden gidenlerin çığlıkları. onların gidişiyle hafifliyorum, sakinleşiyorum, huzur buluyorum. beni de götürsen rüzgar, zerrem kalmasa buralarda...
devamını gör...

ertelemeyin, yapmayı planladığınız şeyi planlanan tarihte yapın, en azından aynı hafta içinde yapın.

tez danışmanınıza ulaşın, mail atın, mail atın gerekirse bir kez daha mail atın.

maymun iştahlı olmayın, proje taslağınızı oluşturduktan sonra her gördüğünüz yeni teknolojiye acaba mı demeyin.

aynı zamanda çalışıyorsanız, yüksek lisansınızın hobi olarak görüldüğünün farkında olun. akademide de olsanız bu durum değişmiyor, genelde akşam mesai sonu ve haftasonlarınızı kullanmanız gerekecektir.

sizinle aynı yaşta olan, yüksek lisans öğrencisinin hayatını sorgulayıp herşeyin anlamsız geldiğini farketmez üzerine işini ve yüksek lisansı bıraktığı "naif. süper." isimli kitabı okumayın. son paragrafım fazla spesifik olmuş olabilir, ama siz yine de tezinizi bitirene kadar okumayın.

yukarıda yazdıklarım tamamen kendi tecrübelerime dayanmaktadır. ve tezim hala bitmemiştir.

edit: hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler oldu ve tezimi teslim ettim. neredeyse uykusuz geçen son iki ayı referans alarak şunu söyleyebilirim, yazdıklarımı uygulayabilirsiniz ama yaptıklarımı asla uygulamayın :))
devamını gör...

sanırım siteye çok görsel yükleniyor. site ne yapsın? arada süveyş kanalı gibi tıkanıyor. görselini atan çıksın arkadaşlar, bir yazı giremiyoruz ya!

hele bir başlık var ki, arada bende dalıyor ve her seferinde “ananın fotoğrafı” diye okuyorum. (bkz: anın fotoğrafı)
sözlüğün storysi oldu.

özelden nude mö atıyonuz nedir? koca sözlüğü instoşa çevirdiniz ulen.

yapman böyle.
devamını gör...

on ay kadar önce yeni bir eve taşındık. ilk taşındığımız sıralarda bulaşık makinesini boşaltırken tencerenin birini yanlış yere koymuşum. o gün bu gün kızım* bana ona göre davranıyor.

b: kızım hadi bakalım uyku saati. bu gece ben yatırıcam seni.
k: olmaz. annem uyursun.
b: neden?
k: çünkü sen tencereleri yanlış yere koyuyorsun.

xxxxxxx

b: kızım hadi parka gidelim.
k: olmaz annemle gidicem ben. sen tencereleri yanlış yere koyuyon.

xxxxxxx

geçenlerde bir arkadaşımızla konuşurken duydum.
x teyze: biliyo musun babam tencereleri hep yanlış yere koyuyor.

*
devamını gör...

rosa luxemburg 1871 yilinda yahudi bir ailenin cocugu olarak polonya'da dogdu. ancak polonya o vakitler, rus çarliginin bir parcasiydi ve kadinlar universite egitimi alamamaktaydi. luxemburg universite egitimini ısvicre'de tamamladi ve doktorasini "polonya'nin endustriyel kalkinmasi" uzerine yapti. alman vatandisi olabilmek icin gustav lubeck ile evlendi.

alman vatasi olduktan sonra, almanya sosyal demokrat partisinin (spd) uyesi oldu. marksist ideolojiden taviz vermeyerek, sosyal demokrat partinin icindeki revizyonist akima, basta eduard bernstein olmak uzere karsi cikti. 1914'de spd'nenin cogunlugu savas kredileri icin oy verirken, luxemburg marksist ideoloji taviz vermeyerek kredilere karsi cikti. karl liebnecht ile beraber spartakist ligini kurdu ve savas suresince savas karsiti yazilar yazmaya devam etti. savas karsiti hareketlerinden dolayi liebnecht ile beraber 1916'dan 1918'de savasin bitimine kadar tutuklandi.

1918'de almanya komunist partisini (kpd) kurdu. rosa luxemburg spd'nin devrimden vazgectigini, marksist ideolojiyi birakip burjuvazi ile is birligini yaptigini dusunuyordu. 1919 yilinda rosa luxemburg ve kpd, almanya'da sosyalist devrim baslatsalarda, spd'nin lideri ve sansolye friedrich ebert tarafindan bu devrim kanla bastirildi. komunistler, sosyal-demokratlar tarafindan ihanete ugratildilar. rosa luxemburg ve karl liebnecht 15 ocak 1919 gunu yakalandilar ve iskence edildikden sonra oldurulduler. rosa luxemburg boylece sadece alman komunistler icin degil, butun sosyalistler icin bir sehit haline geldi.

rosa luxemburg hayati boyunca bir suru esere imza atti. her ne kadar politik teorisyen ve politikaci olarak taninsa da, kendini bir ekonomist olarak gordu. luxemburg'un marksizm yorumu, marksist-leninist fikrin en buyuk rakibi idi. rosa luxemburg, her ne kadar bolsevik devrimini savunsa da, lenin ve troçki'nin demokratik olmayan ve baskici hareketlerini elestirdi. rosa luxemburg'a gore sosyalist devrimin ilerlemesi, proletarya diktatoryasinin kurulmasi ve ardindan sinifsiz bir toplumun elde edilmesi sadece ozgur bir demokrasi ile mumkundu. devrimin ilerlemesi icin halkin da surekli olarak devrime demokratik bir yolla katilmasi gerekiyordu.
ayrica, rosa luxemburg'un ekonomik dusuncesi lenin'inkinden farkliydi. lenin merkezi bir ekonomik sistemin gerektigini dusunurken, luxemburg merkezi olmayan ve tarim ve endustrinin rejyonel olarak idare edildigi bir sistemin gerekli oldugunu dusunuyordu.
devamını gör...

bir duble viski
iki parça buz
hasretinden oldum
adete tuz-buz. not: acele ile anca bu kadar idare ediniz lütfen.
devamını gör...

insanı yiyip bitiren bir his. kişinin kendisine dair inancıyla ilgili bir şey.

kendini değersiz gören insanlar herkesten aşağıda görür kendisini. sürekli eksik olduğuna inanır. olumlu taraflarını göremez. hep olumsuzluklara odaklanır. olumlu tarafları görebilse bile onun değerini düşürmeye çalışır. [bir şeyi iyi yapsa bile bunu yapamayan da ne bileyim yani gibi sözleri dilinden düşürmez]. kendisine karşı acımasız bir dil kullanır. başkasından ilgi görmek için küçüldükçe küçülür.

bu hisse sahip insanlarda iki tip davranış biçimi gözlenir. birincisi başkasının onayını almak için kendinden taviz vermeye başlar. hayır diyemez. kendi düşüncelerini rahatça ifade edemez. karşı tarafın düşüncelerine göre hareket eder. her kalıba girer. ama bunları yaparken de içinde birikir birikir ve karşısındakine karşı bilinçaltında bir düşmanlık/nefret besler. *

ikinci tipte ise aşırı özgüvenli görünerek altta yatan değersizlik hissini kapatmaya çalışır. bir yerden sonra artık kendini o kadar değersiz bulur ki kendi değersizliğini kapatmak adına başkasını değersizleştirmeye başlar.
devamını gör...

dinlememek. inanın dinlememek. anlamamayı geçtim artık. sevmediği birini görünce televizyonda insanlar bağırarak sövmeye başlıyor. kavga ederken bağırarak konuşuyorlar. bunlar hep dinlememek için. çünkü karşılarındaki onları aşağılamıyor. çocukluğundan beri aşağılanıp söz hakkı vermeden kızılmasına maruz kaldıkları için dinlemeyi bilmiyorlar. birin dinlemeleri için karşıdakinin sesi çok gür ve onu aşağılıyor olması gerek. yoksa dinleyemiyor.
devamını gör...

şimdi geliyo ''bu başlığı açarken utanmadın mı'' tayfa..
devamını gör...

garth davis’in yönetmenliğini yaptığı ve başrollerinde joaquin phoenix, rooney mara gibi isimlerin olduğu 2018 yapımı film.

filmi diğer isa filmlerinden ayıran en önemli şey şüphesiz olayların magdalalı meryem üzerinden anlatılıyor olması. bir diğer önemli nokta ise şu: 591 yılında papa ı. gregorius tarafından fahişe olarak tanımlanan meryem, 2016 yılında vatikan tarafından “resmi olarak” havarilerin havarisi ve isa’nın dirilişine tanık olan ilk kişi olarak tanımlandı. filmin sonunda bu bilgelere yer verilmiş. bu film, gerçekleşen bu olaydan sonra çekildi.

meryem, henüz daha isa ile karşılaşmadan önce bile içinde tanrı inancını ve sevgisini barındıran biri. hatta öyle ki sofralarda erkeklerden daha fazla konuşuyor bunları ama tabi ki susturuluyor. aynı zamanda ailesi tarafından biriyle evlendirilmek isteniyor ama direniyor. anlıyoruz ki daha önce de birkaç kez yaşanmış bu. meryem aslında ilerlediği yolun doğru olduğunu bilse de toplum ve çevre baskısı öyle fazla ki kendini “anormal” biriymiş gibi hissediyor, bu açık. ataerkil koşullar yüzünden karşılaştığı düşünce hep ailesini utandırdığı. ama o yine de her şeye arkasını dönüp isa’nın yolundan gitmeyi tercih ediyor. bu bakımdan filmin bir anlamda feminist bir bakışı olduğunu söyleyebiliriz. aynı zamanda bik bik edip “neden tarihte kadın düşünür yok?” sorularını soranlara da bir cevap bu.

film hakkındaki kişisel düşüncelerime gelirsek aslında temel hristiyan düşüncesinden çok ayrılmadığını söyleyebilirim. ama yine de sanki bazı noktalarda yönetmen özellikle kaşımış bazı şeyleri. örneğin isa’nın ölen bir kişiyi dirilttiği sahneye sanki özellikle çalışılmış. dirilen kişinin isa’ya benzerliği de hemen fark ediliyor. yine meryem’in petrus ile arasında geçen konuşmada “bu senin mesajın, onun değil” cümlesi çarpıcı. birçok filmde isa’nın çarmıha gerildiği esnada yaşadığı şaşkınlık ve yanılgıya değinilir. bu filmde de havarilerin yaşadığı şoku görebiliyoruz. çünkü daha o anda, isa ile beraber yürürken onun bahsettiği güzel dünyaya, krallığa ulaşabileceklerini düşünüyorlar ama isa ölüyor. meryem ise daha çok islam düşüncesinde de hakim olan ölümden sonraki güzelliğin peşinde.

film bence görsel olarak keyifli. bu tarz temalardaki filmleri sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. aynı zamanda filmin görüntü yönetmeni bright star (2006) ve dune (2021) gibi filmlerden hatırladığımız greig fraser. bu adama hakkını teslim etmek lazım, gerçekten başarılı.

ayrıca oyuncu kadrosu da epey kaliteli. yunan yeni dalga filmlerinde bolca gördüğümüz ariane labed; yeraltı peygamberi (2006) filminde oyunculuğu ile bizi mest eden tahar rahim ve incendies filmiyle gönüllere taht kuran lubna azabal.
devamını gör...

şimdi bir adam düşünün; kulübün en zor zamanlarında, ona ihtiyaç duyulduğu anda hiç bir şey gözetmeden çıkmış gelmiş. o esna da para konuşmamış, durumun farkında, eline ne verilmişse yetinmiş. rakipleri kendisinin 4-5 katı potansiyelli kadrolar kurarken, o bunlardan erinmemiş takım kötü giderken bile biz şampiyon olacağız demiş. bunu demiş ama boşa sallamamış, söylediği lafın altını doldurmuş. bin bir zorlukla ve dar bir rotasyonla, futbolcuları ile birlikte bir mucizeye imza atmış. sergen yalçın kim ne derse desin bu sezon türkiye liginde kazanılan en zor şampiyonluklardan birinin mimarı olmuştur. oynanan hafta sayısı ve beşiktaş'ın kadro derinliği düşünüldüğünde bu başarıyı yakalayabilecek bir başka babayiğit çıkar mıydı? bilemiyorum. hal böyleyken sergen'e sallama aymazlığına düşmeyin derim. adam şampiyon yaptığı ve şampiyonlar liginde başında çıkacağı takımı neden durduk yere bıraksın? elbette kokusu çıkar bu işin. sağda solda bir sürü şey konuşuluyor ama gerçek nedir tam olarak bilmiyoruz.

sergen'e yapılan şey, en yumuşak ifade ile kıymet bilmezliktir. şampiyonu sırtından vurmuşlar siz halen burada tatava yapıyorsunuz. oyunculuk zamanlarındaki sergen var halen aklınızda. öyle olsaydı zaten arkasına bakmadan sezon ortasında kaçardı. o kalmayı ve mücadele etmeyi seçti. sonuna kadar savaştı. ve siz, biraz daha rahat bir konumda takımı çalıştırmak ve başarılı olmak adına bazı şartlar öne sürdüğü için onu hain ilan ediyorsunuz. sergen yalçın an itibarı ile kahramandır. ondan hain çıkartamazsınız. hainleri başka yerlerde arayın derim.

tanım: beşiktaş tarihinin en özel ve kıymetli şampiyonluklarından birini kazanmış nevi şahsına münhasır teknik adam.
devamını gör...

radyoya tıklayınca radyo sayfasından tekrar sözlüğe geri dönecek bir buton olabilir. bir tek bende mi böyle oluyor bilmiyorum. belki de ayrı bir sekmede açılırsa sorun çözülebilir.
devamını gör...

"dinini değiştireni öldürün." (buhârî, cihâd, 149)

çok ilginç oysa ki bu hoşgörü dolu inanışa kim neden tepki göstersin ki
edit: ayrıca üstteki bir yazar "cehennem boşuna yaratılmadı" diyerek de gerçek islamı ve gerçek müslümanlığı doruklarına kadar yaşamaktadır. insanların arap dinine inanmadığı için yanmasını isteyen, bunu düşünerek orgazm olan bir topluluktan bahsediyoruz. ayrıca ellerine güç geçtiğinde allahuekber nidalarıyla kelle kesme, diri diri yakma (bkz: madımak katliamı) gibi küçük şımarıklıklar yaparlar.
devamını gör...

zamanında bunu bile derdik. şimdi ise tundra sessizliği hakim.
devamını gör...

kariyerine arif sağ müzik kursunda aldığı derslere başlıyor. ilerleyen zamanlarda birlikte bir çok proje'ye imza atmanın temelini bu kurslarla atmış bulunuyor.
almanya'da, avusturya'da, hollanda'da, iran'da bu ülkelerin cumhurbaşkanlarının destekleriyle ünlü orkestralarla birlikte çeşitli konserler veriyor. sürekli üreten, öğrenen, sazını elinden bırakmayan bu üstad zaman içinde bağlama bilgisini kendi adını taşıyan müzik kursunda öğrencileriyle paylaşıyor. hem müzik eğitmeni hem de yorumcu olarak anılır. gezici bağlama atölyesi adlı çalışmasıyla yetenekli olan köy çocuklar'ının ayağına gidip bağlama dersleri vermiştir. arif sağ ile birlikte hazırladığı bağlama metodu adlı kitabı vardır. türkülere ömrünü adayan bir sesimiz. canla başla bağlamasını çalıp, o köklü kültürü anlatabilme bilgisine ve yeteneğine sahip halk müziği sanatçısıdır.


arif sağ'dan da dinlemesek olmaz.
devamını gör...

#1190829

kitap = check!
çakmak = bir sürü check!
kalem = check!
sigara = check ( tütün daha bohem, bi daha sefere onu kullan)
makas = valla onu ben de bilmiyorum ama check!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim