akademisyenlerin slaytla anlatma saplantısı

beni çıldırtan saplantıdır. yahu zaten ben o notları okuyabilirim, sen bir de karşıma geçip birebir papağan gibi okuyunca zihnime daha mı rahat yerleşiyor? itiraf edin sıkıcısınız, çağa ayak uyduramıyorsunuz bir de üstüne milleti beğenmiyorsunuz.

ıste bu yüzden " slayt akademisyeni" tabiri uretildi.kürsüde alaniyla ilgili 20 dk. konusamayacak akademisyen tipi.bir de bunlarin slaytlari lisans-yüksek lisans öğrencilerine hazirlatanlari var ki onlara da ayrica değiniriz vaktimiz olursa...

öğrencilerin not almak yerine fotoğraf çekmek tercihiyle yarışacak türden rahatlık, kolaya kaçmalık.

bu tipler konu falan anlatamaz. dersini verdikleri şeyleri kendileri kavramış değiller, akıllarında zor tutuyorlar. iki slayt önceden bir ters köşe soru sorun, ağız burun birbirine giriyor panikten. sonra soru almaz oluyorlar zaten.

dersi kitaptan okuyan öğretmen öniversiteye mi geçmiş.

önemli olan slayt açarak anlatmaları değil, slaytı nasıl konuşturdukları. bir akademisyen tanıdım hayatımda fevkalade bir kadın, slayt açmadan anlattığı dersi yok ama slayt orada bir süs gibi. slaytı açıyor orada bir kavram ve görsel var sadece ve bu iki unsurdan oluşan slaytı en az on dakika açıklığa kavuşturuyor, örnekliyor. anlamamak mümkün değil. hepsi böyle olabilseydi keşke.

allah onları nasıl biliyorsa öyle yapsın. hiçbir şey anlamamakla kalmayıp dersi bile takip edemiyordum ben. sevmiyorum ben şahsen.

eğer bir akademisyenin ağzından çıkan her şey slaytta yazıyorsa onda öğretme yeteneği yoktur. ama bazı akademisyenlerin slaytları bulmaca gibidir. bakarsın bakarsın bir şey çözemezsin. hoca anlatsa da gizem çözülse diye beklersin. bunlar da soyu tükenme tehlikesi altında olan akademisyenlerdir.

a
anlatılan konu slaytla desteklenebilir , alıntı, fotoğraf...yeter ki anlatma görevi slayta tevdi edilmesin.