türkiye'de akademisyenlerin donanımlı olmaması

aslında bu olay ülkemizin her alanda geride olmasının en önemli sebeplerinden biridir. bir ülkede öğreten donanımlı değilse öğrenen donanımlı olamaz.

istanbul teknik üniversitesi bünyesinde görev yapan bir akademisyenim. bildiğiniz gibi mensubu olduğum üniversite ülkemizin özellikle mühendislik alanında önde gelen kurumlarından biridir. ben de elektrik-elektronik mühendisliği bölümünde doçent olarak görev yapmaktayım. ayrıca üniversite senatosunda görevliyim.

bir akademisyen olarak meslektaşlarımın tamamen donanımsız ve bilgisiz olduğu gerçeğini çoğunluğu z kuşağından oluşan bu sözlükte ifade etmek istiyorum. hatta bu işi daha da ileri götürmek gerekirse rektörler de en az akademisyenler kadar donanımsızdır. bu ülkede 200'den fazla üniversite var. kaç tanesinin rektörü uluslararası bir dergide makale yayınlayabilir? kaç tanesi akıcı ingilizce konuşup bilim kanallarına röportaj verebilir?

12 dediğinizi duyar gibiyim. evet aşağı yukarı 12 rektörümüz bunları yapabilir. akademisyen konusuna gelirsek çoğunluğu ezberci zihniyetin birer neferidir. slayttan bişeyler okuyup geçerler. yabancı dilleri yoktur. yabancı öğrenciler karşısında dilsiz gibilerdir. sanki bedavaya ders anlatıyormuş gibi bir tavır vardır. ne yaparsanız yapın meslektaşlarım hep şikayet edecektir. çoğunluğu rektörün akrabası olduğu için dokunulmazlıkları vardır. türkiye'de benim gibi donanımlı bazı akademisyen ve rektörler dışında çoğunluk bilgisiz ve liyakatsız badem bıyık takımındandır. bir hocanız olarak sizlere tavsiyem üniversite okumak için okumayın. ülkenin önde gelen üniversitelerine giremiyorsanız üniversite okumak zaman ve para kaybıdır.

torpil ile mevki doğru orantılı olduğundan normal olan şeydir. insanlar başarıları ile değil de tanıdıkları ile yüceltiliyor.

şaşırtıcı... türkiye'de akademisyen mi varmış. ( işinin ehli hocalarımı tenzih ederim )

zaten donanımlı olsalar türkiye'de akademisyen olmazlardı. pozitif bilimleri bilmiyorum ama benim zamanımda sosyal bilimler alanlarındaki akademisyenlerin çoğunun kafası yapısı, yozgat akdağmadeni ülkü ocakları reisinden halliceydi. bir konuda yetkin olmanın şartı, o konuda teorik bilgilere hakim olmanın yanı sıra, bilimsel yöntemleri kullanarak, sosyolojinin akışına uygun teoriler üretmektir. çetin altan'ın güzel bir sözü var, türkiye'deki üniversite hocaları, iş hanındaki çay ocağının marka fişleri gibi. iş hanında geçerli, dışarıda geçmiyor.

eğitim adına ideolojik bombardımana tutulmuş beyinden ne ola?

şu öniversite solcuların, şu üniversite sağcıların derken dünya çapında ilk 500 içine akp zamanında girmeye başladı üniversitelerimiz. yalan mı?

biz de proflae slayt açıp geçiyordu .
hiç unutmam son dönem osmanlı mimarisi dersin de dolmabahçe sarayini isleyecektik prof. ilber ortaylı nin sarayi anlattığı bir belgeseli açmıştı ders diye. la oğlum hocam kurban olduğum sen anlatsana .evde de açardım yutuptan izlerdim ilber hocamı .