dünyamızda bedensel engelliler ve doğuştan genetik bozukluğu bulunan engelliler ile sivil ilişkilerde sıra gelememiş iştir. kasten savsaklandığı da bir gerçektir. (yobaz-kapitalist birlikteliğinin bir sonucu olduğunu düşünüyorum.)

aşağıya yazacağım birkaç madde tamamen bilimsellik dışıdır ve benim şahsi düşünce ve gözlemlerimin ürünüdür:

* her akıl hastası aynı zamanda ruh hastası değildir. akıl hastaları nörolojik bir sorundan müzdaripken sinir hastalıkları baskın olmayan kişiler olabiliyorlar. kişinin zihni veya zihniyeti sinir sisteminin sebep sonuç ilişkisi hastalıkları ile baş edemiyor ise hem akıl hem ruh hastası olabiliyor zaman içerisinde.
yani insanların inanç ve hayat görüşleri (varsa ideolojileri) akıl hastalıklarına (yani nörolojik durumlarına) önemli bir etki ya da katkı yapmıyor iken, ruhsal bozukluklarına (yani sinir hastalıklarına) çok ciddi etki ve katkılarda bulunabiliyor. tabi ki eğitim durmu ve ekonomik medeni durum da çok ciddi etkilere (farklılık, çeşitlilik oluşturmak, sıradışılık oluşturmak açısından) sahip ruh hastaları üzerinde.

* klasiktir, hep söylenir; hastanın doktoru eşi dostu olamaz, eşi dostu da doktoru gibi davranmamalı diye. çok doğru bulduğum bir kuraldır.
- akıl hastası olan yakınınızı yargılamayın.
- akıl hastası olan yakınınızı suçlamayın.
- akıl hastası olan yakınınızı eşleştirmeyin.
- akıl hastası olan yakınınız ile kavga etmeyin.
- akıl hastası olan yakınınıza ödül ya da ceza vermeyin.
- akıl hastası olan yakınınıza tek seferlik ilk yardım müdahalesi etkisi yaratabilecek şeylerden başka bir tedavi uygulamaya çalışmayın.
( tüm bu saydıklarım akıl hastalığı ile ilgili olan durumlar için geçerli)
- tam tersine olarak ta, akıl hastası yakınınıza sıradan sağlıklı bir insanmış gibi davranın, suçlayıcı ya da kayırıcı davranışlardan kaçının. kendisini sağlıklı hissetğini farkettiğiniz zamanlarda sıradan sağlıklı biriymiş gibi davranın. hastalıkla boğuştuğu farkettiğiniz zaman aralıklarında hiç bir şey yapmayın ve sadece yaşamını/ insanların yaşamını tehlikeye atabilecek daveanışlarına müdahale edin.
- akıl hastası yakınınızın hastalıkla boğuştuğu zamanlarda neden hiçbir şey yapmadığınızı düşünecek oluşuna kafa yorup akıl oyunları yapmayın. bu işi doktorlara bırakın, onlar izah ederler insanların neden tepki vermediğini, uygun bir dil ile, soracaksa doktora sorması gereken sorularını konuşmadan doktorlara yönlendirerek manipüle edin, ağzınızdan laf kaçırmayın.

* hemen her hasta ya cahil ya da çok zekidir. bu yüzden kiminle ne konuşması gerektiğini bilemez ve yanlış kişiler ile polimiğe girerse daha sonradan tedavi olmayı da reddeder. tedavi ve rahatlama süreci hastanın sosyal ve zihinsel durumu kötüleşince imkansız hale geliyor.
- hasta olan yakınınız hata ya da cahilliklerinize yükleniyor ise onun durumunu kurcalamayı bırakıp kendi davranışlarınızı ve kişiliğinizi düzeltmeye çalışın. siz de onunla beraber hastalanırsanız zihniyetinizi ve düşüncelerinizi yapılandıramadığınız için, toplum da hastalar yığınına dönüşür. (insanlar hasta insanlar ile uzun süre muhatap olduklarında en yi ihtimal ile psikolojik sorunlar yaşamaya başlarlar. belki akıl hastasına dönüşmezler ama sinirleri yıprandığı için saçmalamaya başlarlar.

not: akıl ve ruh hastaları da iyi ya da kötü insanlar olabiliyorlar. hiçkimsenin hasta insanlar hakkındaki bilgiler sebebi ile olanlara işkence ve kötülük etme hakkı yoktur. eğer isterseniz savcılığa başvurabilir ya da canınıza kastettiğinde kimse kurtaramıyor ise (nefsi müdafa olarak) yaralayabilirsiniz / öldürebilirsiniz.
(saçma sapan mazeretlere gerek yok yani)
devamını gör...
akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. ben bir kaç kafamı çevirsem de, o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor şimdi.
önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına.
"sigara versene" dedi hemen.
sigarayı uzatırken "neden buradasınız?" demiş bulundum.
sigarasını yaktı, tekrar gözlerini dikti üzerime. kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. "iyi günler" dileyerek uzaklaşmaya karar verdim. "belki de yanlış bir soru sormuşumdur. belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim adam deli işte!" diye geçirdim içimden.
"sen neden burada değilsin?" diye bağırdı arkamdan. öyle bir bağırdı ki, arkamı dönmeye korktum. cinnetle bağırır gibi..
döndüm yüzümü, olduğum yerde, yaklaşmadan baktım yüzüne.
bu sefer sesini daha da yükselterek, tekrarladı;
"sen neden burada değilsin?
onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun ? çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, yapay bir dünya var dışarıda. uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım. kirli, kibirli, kaba bir dünya var. çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. kanını emecek bir sürü vampir. sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissetirecek bir sürü katil.
sen neden burada değilsin?"
-nursen yıldırım
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"akıl hastası insanlar ile sivil iletişim" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim