1.
wolfgang borchert'in yıkım edebiyatı üzerine yazdığı eseri. bu tür ikinci dünya savaşı esnasında ortaya çıkıyor ve en güzel örneklerinden birini de bu eserde görüyoruz. savaşın yıkıcılığını genel hatlarıyla anlatıyor.
öykü savaşın ortasındaki yıkıntıyı anlatarak başlıyor. ana karakterlerden biri merkezdeki jürgen ve onun etrafında bulunan köylü adam. parmak uçlarında biraz toprak cümlesi ile adamın köylü olduğunu anlayabiliyoruz. jürgen'in tavırları belirgin bir biçimde tanımlanarak güçlü bir dışavurum yapılmış.
hikayenin konusuna gelince savaş esnasında kardeşini kaybeden jürgen onun cesedini fareler yemesin diye yıkıntıların arasında gece gündüz nöbet tutuyor. onunla yolları kesişen köylü adam da masum bir yalanla farelerin geceleri uyuduğunu söyleyerek ona umut aşılıyor ve yıkıntıların arasında yeşillikler filizleniyor. öykünün sonunda yıkıntılar arasındaki yapıcılık yazar tarafından ustaca işlenmiş.
son cümlede yeşil tavşan yemi, enkazdan biraz daha gri cümlesiyle umut yüklenirken yıkımında ne kadar çarpıcı olduğu oldukça güzel aktarılmış.
bu eserin kısa filmi de yapılmıştır.
öykü savaşın ortasındaki yıkıntıyı anlatarak başlıyor. ana karakterlerden biri merkezdeki jürgen ve onun etrafında bulunan köylü adam. parmak uçlarında biraz toprak cümlesi ile adamın köylü olduğunu anlayabiliyoruz. jürgen'in tavırları belirgin bir biçimde tanımlanarak güçlü bir dışavurum yapılmış.
hikayenin konusuna gelince savaş esnasında kardeşini kaybeden jürgen onun cesedini fareler yemesin diye yıkıntıların arasında gece gündüz nöbet tutuyor. onunla yolları kesişen köylü adam da masum bir yalanla farelerin geceleri uyuduğunu söyleyerek ona umut aşılıyor ve yıkıntıların arasında yeşillikler filizleniyor. öykünün sonunda yıkıntılar arasındaki yapıcılık yazar tarafından ustaca işlenmiş.
son cümlede yeşil tavşan yemi, enkazdan biraz daha gri cümlesiyle umut yüklenirken yıkımında ne kadar çarpıcı olduğu oldukça güzel aktarılmış.
bu eserin kısa filmi de yapılmıştır.
devamını gör...