1.
kilikya ovasının eşsiz eserlerinden biridir. kadirli, kozan ve ceyhan ilçe sınırlarının kesiştiği noktada kozan sınırları içinde, büyük bir tepenin zirvesinde yer alır.
2012 yılında ceyhan'ın bir köyünden bisikletle gitmiştim bu kaleye. yolda köylülerden muhacir ekmeği ve ıslama ekmek almıştım. böyle bir anısı vardır bende bu kalenin.
2012 yılında ceyhan'ın bir köyünden bisikletle gitmiştim bu kaleye. yolda köylülerden muhacir ekmeği ve ıslama ekmek almıştım. böyle bir anısı vardır bende bu kalenin.
devamını gör...
2.
efsanesi şöyledir
vaktiyle anavarza yiğit insanların, güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş. kent ve kale dıştan gelecek tehlikeye karşı koyabilecek durumdaymış. o zamanlarda şehirde yaşayan taş ustaları taştan oymalarla evleri, meydanlarısüsler, insana şaşkınlık verecek hayranlık uyandıracak eserleri yaratırlarmış.
gündüzleri halk, kentten çıkar, tarlada bayırda işini görür, akşam olduğunda kente geri dönermiş. kentin dışı derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş. kentin kapısındaki asma köprüden başka içeri girebilecek hiçbir yer yokmuş.
halk bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış. akşamları her ev kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş.halk mutluymuş, günler böyle gelir geçermiş.
anavarza kralı’nın (aya sen doğma, ben doğayim) diyen dünya güzeli bir kızı varmış. bu kız akıllı mı akıllı, güzel mi güzelmiş. gel gör ki, günlerden birgün işte bu kız yüzünden kentin huzuru kaçmış, kralın o gülen yüzü kızarmış, kaşları çatılmış.
bir gün sis kralının elçisi, anavarza kralına gelmiş
-ulu sis kralı adına yüce anavarza kralına saygılarımı sunarım, demiş,
kralı:
-söyle bakalım ne diler kralın bizden? deyince de elçi:
-kralım kızınızı oğluna ister.
-yaa, öyle mi?
-evet yüce kralım.
-ya istediğini kabul etmezsem?
-ulu kralım bunu da düşünmüştür. kızınızı oğluna vermezseniz, krallığınıza savaş açacağını bildirmekle de görevli bulunuyorum.
-savaş diler demek?
-hayır... ama...
-sis kralına söyle, bu işi düşünmemiz gerekir.
anavarza kralı işte böyle demiş.
dert geldi mi üst üste gelirmiş. sis kralı’nın elçisi gidince bu defa misis kralı’nın elçisi kapıya dayanmış. o da kızı misis kralı’nın oğluna istemeye gelmiş. o da aynı istek ve tehtitlerde bulunmuş.
anavarza kralı, çok halim – selim, iyi yürekli bir insanmış. ne yapacağına kırmızı verememiş, dalmış kara düşüncelere. durum çok çetin. kızını bu krallardın hangisinin oğluna verse diğeri yine kendi halkına savaş açacak. belki de ülkesi elden gidecek. hiçbirine vermezse bu defa iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş.
kız babasının haline çok üzülmüş, yüreğinden vurulmuş babasına:
-olur mu kral babam. ben senin kızın değil miyim? bana derdini niçin açmazsın? diye kahırlanmış.
kral:
-kızım, güvercen topuklu yavrum demiş. çok haklısın. bilmem ki ne etsem. sis kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister. misis kralı’ da elçi göndermiş. o da oğluna seni ister.vermezsem savaş açılacak, hangisine peki desem yine de olacağı bu. ne yapmalı bilemedim demiş.
kız gülmüş:
-ondan kolay ne var?
-şeytan bile çözemez bu düğümü kızım, demiş kral.
kız:
-hayır kral babam; bundan kolay bir şey yok. dersen ki onlara, ben kızım veririm, veririrm ama, bir şartım var. anavarza’nın suyu az. buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm. onlara öyle söyleyin siz. gerisine karışmayın.
-bak işte bunu hiç düşünmemiştim. o zaman savaşsız çözeriz bu işi.
-elbette babacığım. halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor. onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç, demiş.
-böylece aradan günler geçmiş her iki kralın elçileri, anavarza kralı’nın kararını öğrenmek üzere anavarza’ya gelmişler. kral onlara kızının öğrettiğini söylemiş.
-anavarza’ya bol suyu ilk getireninin oğluna kızımı vereceğim. kararımı krallarınıza böyle iletiniz.
elçiler bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler.
bunun üzerine, sis kralı yukarıdan, misis kralı aşağıdan başlamışlar su yolunu yapmaya, sis kralı su yolunu yontma taşlardan, çok güzel, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış.bu yüzden işi gecikirmiş.misis kralı da kerpiçten yaparmış su yolunu. bu yüzden misis’lilerin su yolu çabuk ilerlemiş. günler geçmiş, yollar ilerlemiş, sonunda aşağıdan misis’lilerin su yolu görünmüş. sis’lilerden bir haber yok. misis’lilerin su yolunun kente yaklaşmakta olduğunu gören kızı almış bir üzüntü. meğer içten içe yiğitliğini duyduğu sis kralı’nın oğlunu seviyormuş. ona adamlar göndermiş ve;
iyiye kötüye bakma. elini çabuk tut demiş.
ama taş yol bu. peynir değil ki doğrana, çamur değil ki sıvana. sonunda misis’lilerin yolu bitmiş. su gelmiş kentin kapısına dayanmış. dayanmış dayanmasına ama, kız buna dayanamamış. kaldırmış kendisini kayalıklardan aşağıya atmış.
derler ki anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş. kentin evlerinden neşe dolu kahkahalar yükselmemiş.
vaktiyle anavarza yiğit insanların, güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş. kent ve kale dıştan gelecek tehlikeye karşı koyabilecek durumdaymış. o zamanlarda şehirde yaşayan taş ustaları taştan oymalarla evleri, meydanlarısüsler, insana şaşkınlık verecek hayranlık uyandıracak eserleri yaratırlarmış.
gündüzleri halk, kentten çıkar, tarlada bayırda işini görür, akşam olduğunda kente geri dönermiş. kentin dışı derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş. kentin kapısındaki asma köprüden başka içeri girebilecek hiçbir yer yokmuş.
halk bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış. akşamları her ev kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş.halk mutluymuş, günler böyle gelir geçermiş.
anavarza kralı’nın (aya sen doğma, ben doğayim) diyen dünya güzeli bir kızı varmış. bu kız akıllı mı akıllı, güzel mi güzelmiş. gel gör ki, günlerden birgün işte bu kız yüzünden kentin huzuru kaçmış, kralın o gülen yüzü kızarmış, kaşları çatılmış.
bir gün sis kralının elçisi, anavarza kralına gelmiş
-ulu sis kralı adına yüce anavarza kralına saygılarımı sunarım, demiş,
kralı:
-söyle bakalım ne diler kralın bizden? deyince de elçi:
-kralım kızınızı oğluna ister.
-yaa, öyle mi?
-evet yüce kralım.
-ya istediğini kabul etmezsem?
-ulu kralım bunu da düşünmüştür. kızınızı oğluna vermezseniz, krallığınıza savaş açacağını bildirmekle de görevli bulunuyorum.
-savaş diler demek?
-hayır... ama...
-sis kralına söyle, bu işi düşünmemiz gerekir.
anavarza kralı işte böyle demiş.
dert geldi mi üst üste gelirmiş. sis kralı’nın elçisi gidince bu defa misis kralı’nın elçisi kapıya dayanmış. o da kızı misis kralı’nın oğluna istemeye gelmiş. o da aynı istek ve tehtitlerde bulunmuş.
anavarza kralı, çok halim – selim, iyi yürekli bir insanmış. ne yapacağına kırmızı verememiş, dalmış kara düşüncelere. durum çok çetin. kızını bu krallardın hangisinin oğluna verse diğeri yine kendi halkına savaş açacak. belki de ülkesi elden gidecek. hiçbirine vermezse bu defa iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş.
kız babasının haline çok üzülmüş, yüreğinden vurulmuş babasına:
-olur mu kral babam. ben senin kızın değil miyim? bana derdini niçin açmazsın? diye kahırlanmış.
kral:
-kızım, güvercen topuklu yavrum demiş. çok haklısın. bilmem ki ne etsem. sis kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister. misis kralı’ da elçi göndermiş. o da oğluna seni ister.vermezsem savaş açılacak, hangisine peki desem yine de olacağı bu. ne yapmalı bilemedim demiş.
kız gülmüş:
-ondan kolay ne var?
-şeytan bile çözemez bu düğümü kızım, demiş kral.
kız:
-hayır kral babam; bundan kolay bir şey yok. dersen ki onlara, ben kızım veririm, veririrm ama, bir şartım var. anavarza’nın suyu az. buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm. onlara öyle söyleyin siz. gerisine karışmayın.
-bak işte bunu hiç düşünmemiştim. o zaman savaşsız çözeriz bu işi.
-elbette babacığım. halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor. onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç, demiş.
-böylece aradan günler geçmiş her iki kralın elçileri, anavarza kralı’nın kararını öğrenmek üzere anavarza’ya gelmişler. kral onlara kızının öğrettiğini söylemiş.
-anavarza’ya bol suyu ilk getireninin oğluna kızımı vereceğim. kararımı krallarınıza böyle iletiniz.
elçiler bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler.
bunun üzerine, sis kralı yukarıdan, misis kralı aşağıdan başlamışlar su yolunu yapmaya, sis kralı su yolunu yontma taşlardan, çok güzel, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış.bu yüzden işi gecikirmiş.misis kralı da kerpiçten yaparmış su yolunu. bu yüzden misis’lilerin su yolu çabuk ilerlemiş. günler geçmiş, yollar ilerlemiş, sonunda aşağıdan misis’lilerin su yolu görünmüş. sis’lilerden bir haber yok. misis’lilerin su yolunun kente yaklaşmakta olduğunu gören kızı almış bir üzüntü. meğer içten içe yiğitliğini duyduğu sis kralı’nın oğlunu seviyormuş. ona adamlar göndermiş ve;
iyiye kötüye bakma. elini çabuk tut demiş.
ama taş yol bu. peynir değil ki doğrana, çamur değil ki sıvana. sonunda misis’lilerin yolu bitmiş. su gelmiş kentin kapısına dayanmış. dayanmış dayanmasına ama, kız buna dayanamamış. kaldırmış kendisini kayalıklardan aşağıya atmış.
derler ki anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş. kentin evlerinden neşe dolu kahkahalar yükselmemiş.
devamını gör...
3.
adana - ceyhan kozan yolu üzerinde ki şimdiki adıyla dilekkaya köyü olan klikya’nın tarsus ile birlikte en büyük iki kentinden biri anavarza antik kenti’nin tepelerinde bulunan adana'da ki kalelerinin en önemlisidir.

anavarza kalesi'nin 2100 yıl öncesine dayanan tarihi iç içe geçmiş üç sıra surlarıyla haberleşme ve güvenlik amacıyla inşaa edilmiş . eski farsça “na-barza” ("(b: yenilmez)") kelimesinden türeyen ‘’anavarza’’ denilmesinin sebebi de budur. bizans imparatorluğu , ermeniler, abbasiler, selçuklular, ramazanoğulları, osmanlılar gibi çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. anavarza kalesi'ni diğer kalelerden ayıran en önemli özelliği de bu medeniyetlere ev sahipliği yapan kalenin eteklerinde bir antik kente sahip olmasıdır. yenilmez denmesinin sebebi de 200 metre yükseklikte sahip bir kaya üzerine inşaa edilmiş tepeler arası iletişimi sağlayan ve geçilmez olmasındandır. kaleye ulaşabilmek için yaklaşık 40-45 dk bir tırmanış yapılması gerekmektedir. kale de ve çevresin de hala kazı çalışmaları devam etmekte ve ziyaretçilere açıktır. kale ve çevresindeki antik şehir kalıntıları görülmeye değerdir. anavarza kalesi'nin spor ,tiyatro ve sanata da ev sahipliği yaptığı kazılarda görülmektedir bu sebeple 2014 yılında unesco dünya geçici miras listesi’ne alınmış yapılan restorasyonlarla kalıcı miras olarak kaydedilmeye hazırlanmaktadır.


anavarza kalesi'ne dair hikayeler sıkça anlatılmakta birçok efsaneye de ev sahipliği yapmaktadır. bunlardan biride şahmeran efsanesidir. yaşar kemal’in yılanı öldürseler romanında anavarza kalesi'nin kayalıkları ile şöyle bahseder;
“ortalık karmakarış kokuyordu. hasan böyle bahar güneşinde ortalık karmakarış kokunca, kokuları hiçbir kokuya benzetemeyince, bunu kaya kokusu sanıyordu. bu koku anavarza kayalıklarının kokusuydu. arılar, kertenke¬leler, keklik yavruları, yuvaları, kartal yavruları, çıngıraklıyılanlar, okyılanları da böyle kokarlar. anavarza kayalıklarında insanlar bile böyle bu kaya kokusuyla kokarlar. hoş, ballı, ba¬yıltıcı bir kokudur bu bahar güneşinde. anavarza kayalıkların¬da yağmur da başka türlü kokar, o da ıslak kaya kokar. bulut da kokar, o da başka başka kokar."
anavarza kalesi için anlatılan efsanelerden birisi güçlü bir aşk hikayesidir.
yüzyıllar önce anavarza kralının dillere destan, güzeller güzeli bir kızı olmuş. yıllar geçmiş, büyümüş; serpilmiş. akıllı mı akıllı bir prenses olmuş. sis krallığının prensine kör kütük aşık olmuş. fakat bu aşk masalı öyle sandığınız gibi mutlu sonla bitmemiş. her ne kadar anavarza kralının güzeller güzeli kızı sis prensine aşık olsa da komşu krallık misis’in prensinin de gönlü anavarza prensesindeymiş. bu aşk üçgeni anavarza kentinin huzurunu da kaçırmaya yetmiş.
günlerden bir gün hem misis kralı hem de sis kralı oğullarına prensesi istemek için anavarza kralını ziyaret etmişler. aslında her ikisi de kralı zor durumda bırakacak teklif sunmuşlar. fakat kral kararsız kalmış. düşünmüş taşınmış ve şöyle demiş: “kim anavarza’ya su yolu getirirse güzeller güzeli kızımı onunla evlendireceğim.” bunu duyan sis ve misis krallıklarının prensleri bu güzel prenses için geceler boyu çalışmaya başlamışlar. yine de içten içe prenses, çok sevdiği sis prensinin kazanmasını istiyormuş. fakat öyle olmamış. misis prensi, anavarza kentine sis prensinden daha önce suyu getirince kraldan kızını istemiş. bu duruma dayanamayan güzeller güzeli prenses ise kendini anavarza kalesi’ne çıkmış. kayalıklardan atlayarak, canına kıymış.
diğeri ve en bilindik olanı şahmeran ile ilgili olanıdır.
adana’da halk arasında konuşulan misis yılanla, ceyhan yelle, adana selle yok olacak söylentisi vardır. adana-ceyhan arasında yer alan yılankale’nin namı diğer “şahmaran kalesi”nin efsanesine göre yılankale’de çok sayıda yılan yaşarmış. buradaki yılanlar sütle beslenirmiş. günün birinde sütsüz kalacaklarına ve kaleden çıkıp, misis’e inerek orada yaşayan herkesi sokacaklarına inanılırmış. diğer bir söylentiye göre ise çevrede yaşayan beylerden biri çaresiz bir derde tutulmuş. yapılan ilaçların hiçbiri fayda vermemiş. günün birinde bir doktor çıkmış. beyi iyi edecek şifanın yılanların padişahı şahmaran’ın gözlerinde olduğunu söylemiş. ama kimse şahmaran’ı bulamamış.fakat bir gün yılanlar padişahı insanoğullarından birine büyük bir iyilik yaparak onu yılanların öldürmesinden kurtarmış. işte bu sayede insanoğlu artık şahmaran’ın saklandığı yeri biliyormuş. bu kişi de beyin vereceği ödülü kazanmak için şahmaran’ı yakalamaya karar vermiş. insanlar arasında şahmaran’ın saklandığı yeri tek bilen kişi oymuş. aynı zamanda şahmaran çok güzel bir kıza aşık olmuş. bu kızı daha iyi görebilmek için kızın gittiği hamamın tepesine çıkmış. tam kızı görecekken oradan kayıp, hamamın ortasına düşmüş. işte o an şahmaran’ı takip eden ve onu bilen insanoğlu şahmaran’ı düştüğü bu hamamda öldürüp, gözlerini çıkarmış. gözleri yiyen bey iyi olmuş. fakat şahmaran insanoğluna inanıp, iyilik yaptığı için büyük acılar çekmiş.

anavarza kalesi'nin 2100 yıl öncesine dayanan tarihi iç içe geçmiş üç sıra surlarıyla haberleşme ve güvenlik amacıyla inşaa edilmiş . eski farsça “na-barza” ("(b: yenilmez)") kelimesinden türeyen ‘’anavarza’’ denilmesinin sebebi de budur. bizans imparatorluğu , ermeniler, abbasiler, selçuklular, ramazanoğulları, osmanlılar gibi çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. anavarza kalesi'ni diğer kalelerden ayıran en önemli özelliği de bu medeniyetlere ev sahipliği yapan kalenin eteklerinde bir antik kente sahip olmasıdır. yenilmez denmesinin sebebi de 200 metre yükseklikte sahip bir kaya üzerine inşaa edilmiş tepeler arası iletişimi sağlayan ve geçilmez olmasındandır. kaleye ulaşabilmek için yaklaşık 40-45 dk bir tırmanış yapılması gerekmektedir. kale de ve çevresin de hala kazı çalışmaları devam etmekte ve ziyaretçilere açıktır. kale ve çevresindeki antik şehir kalıntıları görülmeye değerdir. anavarza kalesi'nin spor ,tiyatro ve sanata da ev sahipliği yaptığı kazılarda görülmektedir bu sebeple 2014 yılında unesco dünya geçici miras listesi’ne alınmış yapılan restorasyonlarla kalıcı miras olarak kaydedilmeye hazırlanmaktadır.


anavarza kalesi'ne dair hikayeler sıkça anlatılmakta birçok efsaneye de ev sahipliği yapmaktadır. bunlardan biride şahmeran efsanesidir. yaşar kemal’in yılanı öldürseler romanında anavarza kalesi'nin kayalıkları ile şöyle bahseder;
“ortalık karmakarış kokuyordu. hasan böyle bahar güneşinde ortalık karmakarış kokunca, kokuları hiçbir kokuya benzetemeyince, bunu kaya kokusu sanıyordu. bu koku anavarza kayalıklarının kokusuydu. arılar, kertenke¬leler, keklik yavruları, yuvaları, kartal yavruları, çıngıraklıyılanlar, okyılanları da böyle kokarlar. anavarza kayalıklarında insanlar bile böyle bu kaya kokusuyla kokarlar. hoş, ballı, ba¬yıltıcı bir kokudur bu bahar güneşinde. anavarza kayalıkların¬da yağmur da başka türlü kokar, o da ıslak kaya kokar. bulut da kokar, o da başka başka kokar."
anavarza kalesi için anlatılan efsanelerden birisi güçlü bir aşk hikayesidir.
yüzyıllar önce anavarza kralının dillere destan, güzeller güzeli bir kızı olmuş. yıllar geçmiş, büyümüş; serpilmiş. akıllı mı akıllı bir prenses olmuş. sis krallığının prensine kör kütük aşık olmuş. fakat bu aşk masalı öyle sandığınız gibi mutlu sonla bitmemiş. her ne kadar anavarza kralının güzeller güzeli kızı sis prensine aşık olsa da komşu krallık misis’in prensinin de gönlü anavarza prensesindeymiş. bu aşk üçgeni anavarza kentinin huzurunu da kaçırmaya yetmiş.
günlerden bir gün hem misis kralı hem de sis kralı oğullarına prensesi istemek için anavarza kralını ziyaret etmişler. aslında her ikisi de kralı zor durumda bırakacak teklif sunmuşlar. fakat kral kararsız kalmış. düşünmüş taşınmış ve şöyle demiş: “kim anavarza’ya su yolu getirirse güzeller güzeli kızımı onunla evlendireceğim.” bunu duyan sis ve misis krallıklarının prensleri bu güzel prenses için geceler boyu çalışmaya başlamışlar. yine de içten içe prenses, çok sevdiği sis prensinin kazanmasını istiyormuş. fakat öyle olmamış. misis prensi, anavarza kentine sis prensinden daha önce suyu getirince kraldan kızını istemiş. bu duruma dayanamayan güzeller güzeli prenses ise kendini anavarza kalesi’ne çıkmış. kayalıklardan atlayarak, canına kıymış.
diğeri ve en bilindik olanı şahmeran ile ilgili olanıdır.
adana’da halk arasında konuşulan misis yılanla, ceyhan yelle, adana selle yok olacak söylentisi vardır. adana-ceyhan arasında yer alan yılankale’nin namı diğer “şahmaran kalesi”nin efsanesine göre yılankale’de çok sayıda yılan yaşarmış. buradaki yılanlar sütle beslenirmiş. günün birinde sütsüz kalacaklarına ve kaleden çıkıp, misis’e inerek orada yaşayan herkesi sokacaklarına inanılırmış. diğer bir söylentiye göre ise çevrede yaşayan beylerden biri çaresiz bir derde tutulmuş. yapılan ilaçların hiçbiri fayda vermemiş. günün birinde bir doktor çıkmış. beyi iyi edecek şifanın yılanların padişahı şahmaran’ın gözlerinde olduğunu söylemiş. ama kimse şahmaran’ı bulamamış.fakat bir gün yılanlar padişahı insanoğullarından birine büyük bir iyilik yaparak onu yılanların öldürmesinden kurtarmış. işte bu sayede insanoğlu artık şahmaran’ın saklandığı yeri biliyormuş. bu kişi de beyin vereceği ödülü kazanmak için şahmaran’ı yakalamaya karar vermiş. insanlar arasında şahmaran’ın saklandığı yeri tek bilen kişi oymuş. aynı zamanda şahmaran çok güzel bir kıza aşık olmuş. bu kızı daha iyi görebilmek için kızın gittiği hamamın tepesine çıkmış. tam kızı görecekken oradan kayıp, hamamın ortasına düşmüş. işte o an şahmaran’ı takip eden ve onu bilen insanoğlu şahmaran’ı düştüğü bu hamamda öldürüp, gözlerini çıkarmış. gözleri yiyen bey iyi olmuş. fakat şahmaran insanoğluna inanıp, iyilik yaptığı için büyük acılar çekmiş.
devamını gör...
4.
adana'da yaşamama rağmen bir kez olsun gitmediğim kaledir.
devamını gör...