1.
ingiliz şair john keats’in ode on a grecian urn isimli şiirden geçen bir sözdür.
şu dizenin içinde bulunan söz “ sonsuzluğun yaptığı gibi” anlamına gelir:
thou, silent form, dost tease us out of though, as doth eternity
dize şu anlama gelir;
“ sen sessiz biçim, bizi düşünceden kurtarırsın, sonsuzluğun yaptığı gibi”
belki böyle bir şiirin içinden almak gereken şey “sonsuzluğun yaptığı gibi” kısmı olmamalıydı. çünkü belli ki bu sadece bir benzetme, şair daha çok “ sessiz biçim”den bahsetmek istiyor ama şiiri okuduğum zaman beni çarpan söz bu oldu: as doth eternity / sonsuzluğun yaptığı gibi.
sözlüğe iki gün ara verip dinlendiğim zamanlarda düşünecek çok zamanım oldu kırmızı şarabımı alıp hudson nehrine bakan manzaranın karşısında ayakta durup uzun uzun şehrin silüetini izlerken bir yandan da sonsuzluğun bana ne yaptığını düşündüm.
evet, şair haklıydı: sonsuzluk beni düşünceden kurtarırd, bu kesin. sonsuzluk zaten düşünceden ziyade bir şeydi benim içimde ya da bunun tam aksi yönde gidip sonsuzluğun safiyane ve yekpare bir düşünce olduğunu bile söyleyebilirim. o zaman, yani ikinci fikir doğru ise; sonsuzluk bizi düşüncelerden kurtarıp sonsuz ve döngüsel tek bir düşünceye hapsediyor demektir.
hudson nehrini izlemekten sıkılınca yeni düşüncelere de yol açmak için gözlerimi central park’a çevirdim ve sonsuzluğun bana başka neler yapabileceğini düşündüm.
sonsuzluk beni yok edip, yerle yeksan edip bambaşka bir varoluş biçimiyle yeniden yaratabilirdi. sonsuzluk beni cahil bir zümrüdü anka kuşuna çevirebilirdi. mevcut cehalet düzeyimi aşarak serçeyken kuzgun haline dönmek istemem elbette. cahil kelimesinin tam anlamını bilmeyen cahillerin cehaletinin cevval bağırışlarını duyamayacak kadar uzaktayım ama sonsuzluğun beni saldığı cehalet nehri styx nehrinden daha beter bir yere sürükleyecek beni.
john keats’i mezarında ters döndürdükten ve elimdeki efes extra shot’ı büküp çöpe attıktan sonra youtube’daki eski emlakçı yeni youtuber adamın videosunu kapattım ve aslında hudson nehrini görmeyen ve o kadar uzakta olmayan evimin balkonunda üşüdüğümü fark edip içeri girdim.
derin düşünceler bizi olmadığımız bir insana sürükler, as doth eternity.
şu dizenin içinde bulunan söz “ sonsuzluğun yaptığı gibi” anlamına gelir:
thou, silent form, dost tease us out of though, as doth eternity
dize şu anlama gelir;
“ sen sessiz biçim, bizi düşünceden kurtarırsın, sonsuzluğun yaptığı gibi”
belki böyle bir şiirin içinden almak gereken şey “sonsuzluğun yaptığı gibi” kısmı olmamalıydı. çünkü belli ki bu sadece bir benzetme, şair daha çok “ sessiz biçim”den bahsetmek istiyor ama şiiri okuduğum zaman beni çarpan söz bu oldu: as doth eternity / sonsuzluğun yaptığı gibi.
sözlüğe iki gün ara verip dinlendiğim zamanlarda düşünecek çok zamanım oldu kırmızı şarabımı alıp hudson nehrine bakan manzaranın karşısında ayakta durup uzun uzun şehrin silüetini izlerken bir yandan da sonsuzluğun bana ne yaptığını düşündüm.
evet, şair haklıydı: sonsuzluk beni düşünceden kurtarırd, bu kesin. sonsuzluk zaten düşünceden ziyade bir şeydi benim içimde ya da bunun tam aksi yönde gidip sonsuzluğun safiyane ve yekpare bir düşünce olduğunu bile söyleyebilirim. o zaman, yani ikinci fikir doğru ise; sonsuzluk bizi düşüncelerden kurtarıp sonsuz ve döngüsel tek bir düşünceye hapsediyor demektir.
hudson nehrini izlemekten sıkılınca yeni düşüncelere de yol açmak için gözlerimi central park’a çevirdim ve sonsuzluğun bana başka neler yapabileceğini düşündüm.
sonsuzluk beni yok edip, yerle yeksan edip bambaşka bir varoluş biçimiyle yeniden yaratabilirdi. sonsuzluk beni cahil bir zümrüdü anka kuşuna çevirebilirdi. mevcut cehalet düzeyimi aşarak serçeyken kuzgun haline dönmek istemem elbette. cahil kelimesinin tam anlamını bilmeyen cahillerin cehaletinin cevval bağırışlarını duyamayacak kadar uzaktayım ama sonsuzluğun beni saldığı cehalet nehri styx nehrinden daha beter bir yere sürükleyecek beni.
john keats’i mezarında ters döndürdükten ve elimdeki efes extra shot’ı büküp çöpe attıktan sonra youtube’daki eski emlakçı yeni youtuber adamın videosunu kapattım ve aslında hudson nehrini görmeyen ve o kadar uzakta olmayan evimin balkonunda üşüdüğümü fark edip içeri girdim.
derin düşünceler bizi olmadığımız bir insana sürükler, as doth eternity.
devamını gör...