yazar: elif şafak
yayım yılı: 2009
biri modern zamanlarda, diğeri ise binlerce yıl önce iki ayrı öykünün anlatıldığı romandır. tabii ki bu öykülerin ortak ögesi kitabın isminden de anlaşılabileceği gibi 'aşk'tır.
yayım yılı: 2009
biri modern zamanlarda, diğeri ise binlerce yıl önce iki ayrı öykünün anlatıldığı romandır. tabii ki bu öykülerin ortak ögesi kitabın isminden de anlaşılabileceği gibi 'aşk'tır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ölmedim ama hafif sürünüyorum" tarafından 25.04.2021 19:11 tarihinde açılmıştır.
1.
aşk:
elif şafak'ın akıcı dilini bilirsiniz ve şu ana kadar soluksuz okuduğum nadir romanlardan...
aşk isimli romanı bu ikinci okuyuşum.
ilk olarak yaklaşık 10 sene önce okumuştum.
romanı okumaya doyamamam sizin için yeterli bir tanıtım olmuştur umarım.
elif şafak'ın akıcı dilini bilirsiniz ve şu ana kadar soluksuz okuduğum nadir romanlardan...
aşk isimli romanı bu ikinci okuyuşum.
ilk olarak yaklaşık 10 sene önce okumuştum.
romanı okumaya doyamamam sizin için yeterli bir tanıtım olmuştur umarım.
devamını gör...
2.
bir elif şafak kitabıdır.
sadece “ çiçek abbas” ve “ komser şekspir” filmleri sayesinde yönetmen olarak görebildiğim, kendisinden kesinlikle hoşlanmadığım, saçma sapan bir yönetmen olan ve reklam yönetmenliğinde bile elinden bir iş gelmeyen sinan çetin, mevlana ile ilgili bir film yapmaya karar verir ve bunun için de elif şafak ile anlaşır. elif şafak hikayeyi yazar ama sinan çetin yazılan hikayeyi hiç beğenmez.
proje rafa kalkar. elif şafak bu hikayeyi bir roman yapar. ama romandan başka her şeye benzer. yine de tam bir pazarlama harikası çıkar ortaya. çok satsın diye de pembe ve gri olmak üzere iki kapak yaptırır. istediği gibi de olur. böylelikle kadınlar pembe erkekler gri kapaklı kitabı alabilecektir. edebi inceliğe bakar mısınız? (!) hiç cinsiyetçi bir yaklaşım da değil!
az yetenekli bir yönetmenin bile sinemaya aktarmaya değer bulmadığı bu romanımsı oluşum türkiye okurları tarafından çok sevilir, bir anda çok satan olur. her yerde reklamları döner, billboardlar elif şafak’ın aşkından geçilmez. edebiyat tarihinde yeri olur mu bilemem ama pop kültürümüzün vaz geçilmezi olacağı kesindir.
acaba elif şafak mı daha kötü yazar sinan çetin mi daha kötü yönetmen karar veremedim. bence berabere!
sadece “ çiçek abbas” ve “ komser şekspir” filmleri sayesinde yönetmen olarak görebildiğim, kendisinden kesinlikle hoşlanmadığım, saçma sapan bir yönetmen olan ve reklam yönetmenliğinde bile elinden bir iş gelmeyen sinan çetin, mevlana ile ilgili bir film yapmaya karar verir ve bunun için de elif şafak ile anlaşır. elif şafak hikayeyi yazar ama sinan çetin yazılan hikayeyi hiç beğenmez.
proje rafa kalkar. elif şafak bu hikayeyi bir roman yapar. ama romandan başka her şeye benzer. yine de tam bir pazarlama harikası çıkar ortaya. çok satsın diye de pembe ve gri olmak üzere iki kapak yaptırır. istediği gibi de olur. böylelikle kadınlar pembe erkekler gri kapaklı kitabı alabilecektir. edebi inceliğe bakar mısınız? (!) hiç cinsiyetçi bir yaklaşım da değil!
az yetenekli bir yönetmenin bile sinemaya aktarmaya değer bulmadığı bu romanımsı oluşum türkiye okurları tarafından çok sevilir, bir anda çok satan olur. her yerde reklamları döner, billboardlar elif şafak’ın aşkından geçilmez. edebiyat tarihinde yeri olur mu bilemem ama pop kültürümüzün vaz geçilmezi olacağı kesindir.
acaba elif şafak mı daha kötü yazar sinan çetin mi daha kötü yönetmen karar veremedim. bence berabere!
devamını gör...
3.
elif şafak'ın yazdığı 420 sayfalık romandır. 2009'da yayımlanmış olup türkiye'de ilk kez ve en kısa sürede 1 milyon satan kitabı olarak bilinir.
40 yaşında ve 3 çocuk annesi ella rubinstein'in tesadüfen tanıştığı bir insanla hayatının sonsuza dek değişmesini konu edinir.
oldukça zengin bir hayat sürdüren yahudi ailesidir, kocası david dişçi, büyük kızı ve ikizleri vardır. mantık evliliği yapan bir kadının aşk'ı tanıdıktan sonra sonsuza dek değişimini vurgular. bir gün kocası ona bir iş ayarlar, edebiyat asistanının asistanlığı için ona bir kitap verilir, okuyup rapor etmesi istenir, olur elbette, okuduğu kitap ise elif şafak tarafından yazılmış bu kitabın takendisidir!
öyle bir kurgu.
motorsiklet süren, dövmeleri olan, karısını yitiren, deli dolu bir adam olan fotoğrafçı ve sufi aziz z. zahara ile bu kitap ile tanışır.
aziz z. zahara mevlana ile şems tebrizi'nin aşkını yazar. şems tebrizi'nin mevlana'nın hayatına girişini, onu nasıl değiştirdiğini, aşkın insanı ne kadar kökünden ve sonsuza dek değiştirdiğini yazar. tıpkı elif şafak gibi. çünkü ella'da aziz z. zahara'yı tanıdıktan sonra bir daha eskisi gibi olamaz. aldatmak değildir bu, kocası onu zaten yıllardır aldatmaktadır, kendisi ise ilk defa aşık olmaktadır. aşkın verdiği ruhsal bocalama, elektrik çarpmışa dönme hali, onu alışkanlıklarından, evinden, çocuklarından bile vazgeçirir.
şems nasıl mevlana için canından olduysa kitapta, ella'da aziz için her şeyinden olur, çünkü ruhunun öteki yarısını bulur.
hem ilahi aşkı, allah'ı bulan, hemde kendi aşkını bulan, gönül gözüyle bir yol gören kişi artık aynı kişi olamaz, istese de olamaz. onu tanımamış gibi yapamaz.
kitabı defalarca okudum, hissettirdikleri hep aynı, aşık olan birinin sonsuz değişimi. şems tebrizi öyle anlatılmış ki sanki gerçek şems tebrizi yalan, elif şafak'ın yarattığı şems gerçek. o kadar yakın hissettim, şems benim arkadaşım gibi oldu yıllardır, mevlana'yı da öyle anlatmış ki sanki kitaptaki herkesi yıllardır tanıyorum, aziz gittiğinde üzülüyorum, ama aşk bitmez, gerçek aşk asla bitmez. kitap bitse bile.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2023/08/22/gpapu01gg8g3pcmq-t.jpg)
bugün artık yaşamıyor, çoktandır ölü, ama nereye gidersem gideyim gözleri benimle.
40 yaşında ve 3 çocuk annesi ella rubinstein'in tesadüfen tanıştığı bir insanla hayatının sonsuza dek değişmesini konu edinir.
oldukça zengin bir hayat sürdüren yahudi ailesidir, kocası david dişçi, büyük kızı ve ikizleri vardır. mantık evliliği yapan bir kadının aşk'ı tanıdıktan sonra sonsuza dek değişimini vurgular. bir gün kocası ona bir iş ayarlar, edebiyat asistanının asistanlığı için ona bir kitap verilir, okuyup rapor etmesi istenir, olur elbette, okuduğu kitap ise elif şafak tarafından yazılmış bu kitabın takendisidir!
öyle bir kurgu.
motorsiklet süren, dövmeleri olan, karısını yitiren, deli dolu bir adam olan fotoğrafçı ve sufi aziz z. zahara ile bu kitap ile tanışır.
aziz z. zahara mevlana ile şems tebrizi'nin aşkını yazar. şems tebrizi'nin mevlana'nın hayatına girişini, onu nasıl değiştirdiğini, aşkın insanı ne kadar kökünden ve sonsuza dek değiştirdiğini yazar. tıpkı elif şafak gibi. çünkü ella'da aziz z. zahara'yı tanıdıktan sonra bir daha eskisi gibi olamaz. aldatmak değildir bu, kocası onu zaten yıllardır aldatmaktadır, kendisi ise ilk defa aşık olmaktadır. aşkın verdiği ruhsal bocalama, elektrik çarpmışa dönme hali, onu alışkanlıklarından, evinden, çocuklarından bile vazgeçirir.
şems nasıl mevlana için canından olduysa kitapta, ella'da aziz için her şeyinden olur, çünkü ruhunun öteki yarısını bulur.
hem ilahi aşkı, allah'ı bulan, hemde kendi aşkını bulan, gönül gözüyle bir yol gören kişi artık aynı kişi olamaz, istese de olamaz. onu tanımamış gibi yapamaz.
kitabı defalarca okudum, hissettirdikleri hep aynı, aşık olan birinin sonsuz değişimi. şems tebrizi öyle anlatılmış ki sanki gerçek şems tebrizi yalan, elif şafak'ın yarattığı şems gerçek. o kadar yakın hissettim, şems benim arkadaşım gibi oldu yıllardır, mevlana'yı da öyle anlatmış ki sanki kitaptaki herkesi yıllardır tanıyorum, aziz gittiğinde üzülüyorum, ama aşk bitmez, gerçek aşk asla bitmez. kitap bitse bile.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2023/08/22/gpapu01gg8g3pcmq-t.jpg)
bugün artık yaşamıyor, çoktandır ölü, ama nereye gidersem gideyim gözleri benimle.
devamını gör...