aşka inanmayan kadın

yoktur. bunu diyen kadın size aşka inanmıyorum diyodur aklı ulaşamadığı başka birindedir.

doğru kişiyle henüz karşılaşmamıştır.

romantizm'i boş vermiştir. geçmişte yaşadığı bir takım haksızlıklar yüzünden ilişkilerini fiziksel olarak yaşamaya çalışandır.

aşka inanan kadın olmayan kadındır.

baktım ne zamandır yazmıyorum. cümlelerim mi bitti asla.bi durgunluk hali hasıl olmuş demek ki.
neyse efendim çok uzatmadan bi iki kelam edip gideyim yine en iyisi.
bizzat ben. yeterli gelir mi nedeni nasılı sorulur mu bilmiyorum ama inandığım pardon inanmadığım ölçüde şöyle açıklayabilirim sanırım.
insan doğası gereği aşık olmak ister kadınlar ki genetik kodlaması bu yönde bunu daha çok arzu eder. tam birini bilirsiniz sesini duysan elin ayağın titrer o kelebekler çıkar gider ağzından aha işte bu kez oldu ne olacaksa olsun sonunda dersiniz de o bildiğiniz aynı aşkı taşımaz ya içinde ya da taşır belki de siz bilmezsiniz inançlar yine ve yine tekrar gözden geçirir aynı mevzuya yine dönersiniz
aşk hormon işi kızım bırak bunları sen önüne bak hadi kalk bi kahve iç

içine dahil olduğum kadınlar topluluğu.
mükemmel uyumu yakalayabilirsiniz
heyecanlanma
kelebekler
evet hepsini yaşayabilirsiniz
ama sonra geçer. her yeni oyuncağı sevinçle karşılayan çocuk gibi. ama biter.
yeni bir şehre taşınmak onu keşfetmek ve sana yeni ithamlar vermesi gibi.
eğer buna aşk diyeceksen tamam kabul edebilirim. ama sizin kadar abartmam. ömrümü yeni aşklara harcayacak olmayı tercih ederim. beni olumsuz etkilediği ilk an giderim. aşk sadece bir evre. tıpkı insanlarla olan iletişim sürecinde olduğu gibi. yabancı tanışma arkadaşlık dostluk ve belki aşk. fakat sonu hep var. bitiş çizgisi tam yanında duruyor.

hayatı keşfetmiş kadın varlığı çok can yakıcıdır. zeka belirtisi olarak parlamıştır. yalnız çok ince bir çizgi süper gücünü kötüye kullanmaya başladığında bir daha geri dönüşü yok gibidir. kötülüğüne kötülük katarak ilerleyebilir ya da bir bakmışsın çocuğu yapmış oturmuş bilimsel anne tavırları falan herşeyin fazlası zarar işte