ateş böceği
başlık "şimdi ananı laciverde boyadım" tarafından 25.03.2021 01:40 tarihinde açılmıştır.
1.
bahar ve yaz aylarında geceleri uçarken yanıp sönen ışıkları ile tanınan, kınkanatlılar takımından böcek türlerine verilen ad.
küçükken bir tanesini avucuma almıştım ve soğuk olmasına bir hayli şaşırmıştım.
küçükken bir tanesini avucuma almıştım ve soğuk olmasına bir hayli şaşırmıştım.
devamını gör...
2.
ateş böceği... *
sözü-müziği sezen aksu’ya düzenlemesi ve seslendirmesi ise oğlu mithat can özer'e ait olan bir sezen aksu şarkısıdır.
sevgili minik serçe “belki de acısından beslendim aşkın, yoksa bir gün bitmez miydi bu edepsiz heves?” sorusunu ortaya atıp durgun suları bulandırarak kanımca aşkın acıdan ibaret bir heves olduğunu lakin kendisi dahil hiçbirimizin ondan vazgeçemeğini,
yahut “sıra senin hadi üz beni” diyerek, herkesten sakındığımız ponçik kalplerimizi sevgiliye, dilediği gibi üzebilsin diye özenli bir şekilde sunduğumuzu bize anlatmaya çalışır.
"şimdi bana ya bi' hicazkâr, ya bir körpe yâr ya yine efkâr, giden gitti, yan ateş böceği"
uslanmıyoruz, ders almıyoruz, aynı hataları yapmaya devam ediyoruz.
birileri bizden vazgeçiyor, biz birilerinden vazgeçiyoruz ama aşktan, sevgiden vazgeçmiyoruz...
kalbimizi kırıyorlar, biliyoruz sonunda üzüleceğimizi ama yürüyoruz o yolu yine de!
suratlar, suretler, sesler, sözler değişiyor, hisler değişmiyor.
her kalp kendi bildiği gibi sevmeye devam ediyor, karşıdaki hak etse de etmese de!
çünkü minicik bile tünelin ucunda sevgi ışığı görmüşsek ne yolun uzunluğu, ne o yolda başımıza gelebilecek türlü saçmalıklar, ne ayaklarımıza batan taşlar gözümüzü korkutuyor.
sevmelere doyamıyoruz anlayacağınız...
sahi insan kaç kere tutar yandıkça ateşi?
birbiri ardına eklenen cevapsız sorular,
sudan sebeplerle defalarca kırılmış kalpler...
kalbimize batan sözler,
söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz,
eskisi gibi gülmeyen insanlar,
tahammül edemeyenler artık birbirine,
vicdan yapmalar iş işten geçtikten sonra,
peki sonra?
acı biriktirme kumbarası gibi oluyoruz farkında olmadan.
ve biriktirilen her şey güzel olmuyor.
bu yüzden gereksiz yükler varsa üzerimizde kurtulup yola en hafif halimizle çıkmalıyız...
eşlik edecek olan her halükarda yanımızda olacaktır zaten.
dicle olcay'ın yorumu da güzeldir.
bıraktım buraya...
kalbimi kopardılar
kim bilir kaç kez
hiç hakkım yok şikayete
bile bile lades
belki de acısından beslendim aşkın
yoksa bir gün bitmez miydi
bu edepsiz heves
sıra senin hadi üz beni
yaza koyar mı güz beni
geceleri gündüzleri
aşk aşk diye çekmedim mi
şimdi bana ya bir hicazkar
ya bir körpe yar ya yine efkar
giden gitti yan ateş böceği
şarkını söyle sazını çal
insan kaç kere tutar
yandıkça ateşi
git gide fark etmiyor
yaranın üçü beşi
ne tövbe bilir gönül ne biter öfkesi
uçar uçar düşer kalbe
bir kuş sürüsü
sözü-müziği sezen aksu’ya düzenlemesi ve seslendirmesi ise oğlu mithat can özer'e ait olan bir sezen aksu şarkısıdır.
sevgili minik serçe “belki de acısından beslendim aşkın, yoksa bir gün bitmez miydi bu edepsiz heves?” sorusunu ortaya atıp durgun suları bulandırarak kanımca aşkın acıdan ibaret bir heves olduğunu lakin kendisi dahil hiçbirimizin ondan vazgeçemeğini,
yahut “sıra senin hadi üz beni” diyerek, herkesten sakındığımız ponçik kalplerimizi sevgiliye, dilediği gibi üzebilsin diye özenli bir şekilde sunduğumuzu bize anlatmaya çalışır.
"şimdi bana ya bi' hicazkâr, ya bir körpe yâr ya yine efkâr, giden gitti, yan ateş böceği"
uslanmıyoruz, ders almıyoruz, aynı hataları yapmaya devam ediyoruz.
birileri bizden vazgeçiyor, biz birilerinden vazgeçiyoruz ama aşktan, sevgiden vazgeçmiyoruz...
kalbimizi kırıyorlar, biliyoruz sonunda üzüleceğimizi ama yürüyoruz o yolu yine de!
suratlar, suretler, sesler, sözler değişiyor, hisler değişmiyor.
her kalp kendi bildiği gibi sevmeye devam ediyor, karşıdaki hak etse de etmese de!
çünkü minicik bile tünelin ucunda sevgi ışığı görmüşsek ne yolun uzunluğu, ne o yolda başımıza gelebilecek türlü saçmalıklar, ne ayaklarımıza batan taşlar gözümüzü korkutuyor.
sevmelere doyamıyoruz anlayacağınız...
sahi insan kaç kere tutar yandıkça ateşi?
birbiri ardına eklenen cevapsız sorular,
sudan sebeplerle defalarca kırılmış kalpler...
kalbimize batan sözler,
söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz,
eskisi gibi gülmeyen insanlar,
tahammül edemeyenler artık birbirine,
vicdan yapmalar iş işten geçtikten sonra,
peki sonra?
acı biriktirme kumbarası gibi oluyoruz farkında olmadan.
ve biriktirilen her şey güzel olmuyor.
bu yüzden gereksiz yükler varsa üzerimizde kurtulup yola en hafif halimizle çıkmalıyız...
eşlik edecek olan her halükarda yanımızda olacaktır zaten.
dicle olcay'ın yorumu da güzeldir.
bıraktım buraya...
kalbimi kopardılar
kim bilir kaç kez
hiç hakkım yok şikayete
bile bile lades
belki de acısından beslendim aşkın
yoksa bir gün bitmez miydi
bu edepsiz heves
sıra senin hadi üz beni
yaza koyar mı güz beni
geceleri gündüzleri
aşk aşk diye çekmedim mi
şimdi bana ya bir hicazkar
ya bir körpe yar ya yine efkar
giden gitti yan ateş böceği
şarkını söyle sazını çal
insan kaç kere tutar
yandıkça ateşi
git gide fark etmiyor
yaranın üçü beşi
ne tövbe bilir gönül ne biter öfkesi
uçar uçar düşer kalbe
bir kuş sürüsü
devamını gör...
3.
ateşböceğigiller familyasından olup, yanıp sönen bir canlı oluşu ile meşhurdur. ateş gibi yanıp söner.
buradan
buradan
devamını gör...
4.
neden adına ışık böceği denmediğine şaşrdığım hayvan.
devamını gör...