1.
aynalama, spiegelung ya da mirroring de denilebilir.
büyümekte olan bir çocuk için anne babanın ona mükemmel ve eşsiz olduğu hissini yansıtabilmesi çok önemlidir. avustralyalı psikanalizci heinz kohut, bu durumu “aynalama” olarak tanımlamaktadır. aynalamanın yeterli seviyede uygulanması, çocuğun benlik duygusunu (özgüvenini) ve çocuğun kendi kendini onaylamasını (kendilik değerini) desteklemektedir. 0-3 yaş arasında çocukla kurulan göz temasında sağlanır. gözdeki gurur, şefkat dolu parıltıda çocuk benliğini keşfeder.
aşırı aynalama ya da yetersiz aynalama çocuğun gelecek yaşamını etkileyeceğinden çok hassas yaklaşılması gereken bir konudur.
uzunca bir vaka analizini okumaya vaktiniz varsa buyrun.
bayan h., bana geldi ve yirmi aylık bebeği ayşe’nin sarılma davranışına artık başa çıkamadığı için yardım almak istediğini söyledi. ayşe, küçük erkek kardeşinin beş ay önceki doğumundan bu yana, büyük ayrılık korkuları yaşamaktadır. akşam uykusu sırasında annesinin elini sıkı sıkı tutmasını isteyerek annesinin yanından bir dakika dahi ayrılmamaktadır. gece uykusu sırasında iki üç defa uyanıp çığlıklar eşliğinde uzun süre ağlayıp sadece annesi onu yanına alıp kendi yatağına götürdüğünde sakinleşmektedir. annesi, ayrıca ayşe’nin birkaç haftadır kendisiyle göz göze gelmekten kaçındığını fark etmiştir. her ne kadar ayşe ona sarılmayı bırakıp, yanından ayrılmasına artık hiç izin vermese de artık ona bakmaktan kaçınmaktadır.
erkek kardeşinin doğumu sırasında, ayşe büyükanne ve büyükbabasının yanında bırakılmıştır. ne yazık ki ayşe, orada hep çok huzursuz ve neredeyse hiç ara vermeden çığlıklar atmaktadır. bunun üzerine anne, erkek çocuğunun doğumu sezaryenle gerçekleştirilmiş olmasına rağmen bir an önce kızının yanına dönebilmek için doğumdan iki gün sonra klinikten ayrılmıştır. ayşe, o zamandan beri tek başına uyumak istememektedir. ayşe’nin kendisinden iki yaş büyük olan bir de ablası bulunmaktadır. bayan h. ve eşi, çocuklarla özellikle ayşe’yle kolayca ilgilenebilmek için, anne baba olarak üç çocuklarıyla birlikte aynı odada uyumaktadırlar.
ayşe’nin doğumu problemsiz gerçekleşmiştir. annesi, ayşe’yi sekiz ay boyunca emzirmiştir. ablası olan hatice’nin o sırada daha henüz bir yaşında olması nedeniyle ayşe’nin hamileliği aslında planlı bir şekilde olmamıştır. baba, o sıralarda mesleki açıdan çok yoğun bir dönemde olduğu için maddi açıdan çok zor bir dönem geçirmektedirler. zira her şey çok fazla zaman, enerji ve dikkat gerektirmektedir. anne-baba, kızları ayşe’yi başından beri hep huzursuz ve zorluk yaratan bir bebek olarak tanımlamışlardır. çünkü ayşe, hayatının ilk yıllarından itibaren sürekli ağlamakta ve ona hep çok fazla ilgi ve özen göstermek gerekmektedir. ayşe büyüdükçe, onu sakinleştirmek giderek çok daha da zorlaşmış, bu da anne ve babasının ayşe’nin tüm aileyi terörize ettiğini düşünmelerine neden olmuştur. annenin tüm günlük işlerini ayşe’ye göre ayarlaması gerekmekte tüm gününü sadece ayşe’yi “bir şekilde” sakinleştirmek için uğraşmakla geçirmektedir. bayan h. bu durum nedeniyle artık dayanma gücünün sonuna geldiğini hissetmektedir. ayşe’ye gelince onun da gözlerindeki ışıltı sanki sönmüştür.
kendisiyle seansımız sırasında, ayşe’nin annesinin yanındayken erkek kardeşiyle nasıl çekiştiğini ve yarışmaya çalıştığını gözlemledim. anne, bebeği kucağına aldığında ayşe de annesinin kucağına çıkmak istiyor ve erkek kardeşini kenara itmeye çalışıyordu. anne, bebeğini emzirirken, ayşe gürültü yapmaya ve bağırmaya başlıyor ve annesinden yerde oturup kendisiyle oynamasını istiyordu. annesini zorlamak için, erkek kardeşi olan küçük mustafa’yı tutmakta olduğu kolunu çekiyordu. anne, bunun üzerine küçük erkek kardeşini yere bırakmak zorunda kaldı. ayşe de, hemen onun üzerine gidip ayağıyla karnına vurdu. be duruma hemen müdahale etmek istediğimde ise anne-babası bu davranışlara çok alışık oldukları için sadece ayşe’yi hafifçe uyarmakla yetindiler.
kardeşler arasındaki kıskançlığın nedenleri vardır. bu olayda mevcut soruna, ayşe’nin erkek kardeşinin doğumuyla birlikte artık aile yaşantısının merkezi olamayacağına dair korkularının neden olduğu açıkça görülmektedir. özellikle de annesini ablasıyla paylaşmak zorunda kaldığı için ayşe annesinin ilgisini kaybetmekten çok korkmaktadır.
bu durumda, anne ve babanın üstesinden gelmesi gereken çok fazla zorluk bulunmaktadır. ailenin bu zamanı hayatlarında yaşanan değişikliklerin, yeniliklerin, yeni yönelimlerin ve mevcudiyetlerini sürdürme çabalarının şekillendirdiği yıllardır.
bu zorlu şartlar altında ayşe’nin mutlaka yüksek bir uyum çabası göstermesi gerekmektedir. aslında sadece ayşe tarafından değil, ailesi tarafından da gösterilmesi gerekmektedir. ancak bu durum şu ana kadar aile tarafından hiç dikkate alınmamış. bu zorunluluk, şu ana kadar hiç önemsenmemiş. anne bunu duyunca “gülüyor”, babanın ise işlerden nefes almaya fırsatı yok. ayşe, itirazlarına karşın büyükanne ve büyükbabasının yanına veya komşularına bırakılmaktaydı. ilk görüşmenin sonunda anne-babaya, ayşe’nin sarılma davranışlarını düzeltmek ve neler yapabileceklerini video görselleri ile gösterebilmek amacıyla “açık oyun sahnesi” düzenleyerek video kaydı almayı önerdim.
“yabancı bir ortam” oluşturmaktan özellikle kaçındım çünkü annesinin yokluğu ve yabancı bir insanla karşılaşması ayşe’den yapabileceğinden fazlasını beklemek olurdu. öncelikle bayan h., kızıyla oyun oynamaya başladı. anne, başarılı bir şekilde eşlik ederek kızının oyuna katıldı. beş dakika sonra eşi kendisinden bu görevi devralarak annenin yerine geçti ve oyunu kızıyla oynamaya devam etti. ayşe, annesiyle kurmaktan kaçındığı göz temasını babasıyla kurdu. alınan video kaydını analiz ederken eşi odaya geldiği sırada annenin kızından ayrılırken ona hiçbir şey söylemeden ve vedalaşmadan ayrıldığı dikkatimi çekti. ayşe’ye ne babasıyla yer değiştireceği hakkında ne de başka herhangi bir açıklama yapmadan usulca yanından ayrılmıştı. anneden bu durumu açıklamasını istediğimde bana şunları söyledi: “ona hoşça kal diyemem, bunu asla yapmadım! bu nedenle ayşe de benimle vedalaşamıyor!”.
bunun ardından kendi annesiyle olan ilişkisinden bahsetti ve annesinin tek başına yalnız kalmasına dayanamadığı için bugün bile annesini eksiksiz her gün ziyaret ettiğini anlattı. şimdi ise bayan h. kızı ayşe’nin tek başına yalnız kalmasına dayanamamaktaydı. kendi davranışa ilişkin annenin kazandığı bu yeni bakış açısı, yeni bir davranış tarzı geliştirmesine yardımcı oldu. artık çocuklarından ayrılabilmeyi öğrenmek istiyordu. bunu takip eden görüşmelerimizde kendisiyle ilişki psikodinamikleri üzerine konuştuk ve annenin ayrılırken nasıl vedalaşacağına ilişkin alıştırmalar yaptık.
anne ile kızı arasında oynan oyunların süresinin sınırlanmasını bu sayede ayşe’nin giderek artan bir şekilde daha uzun süreler yalnız başına oyun oynamasını sağlamasını önerdim. anneye, bu kapsamda ayşe’nin görüş alanından çıkmasını ve bunun yerine onun duyma alanı içerisinde kalmasını tavsiye ettim. bunu yaparken annenin ortamdan ayrılacağını kızına bildirmesini ve vedalaşarak ortamdan ayrıldığını ona duygusal bir şekilde göstermesini önerdim. yaklaşık altı hafta sonra, bu yeni davranış şekli etkisini gösterdi. ayşe’nin annesine güveni giderek daha da fazla arttı. korkuları ise giderek daha da azaldı. bayan h., şimdi kendini daha özgür hissediyor ve sırtından önemli bir yük kalkmış gibi görünüyordu. kendi ayrılma problemine ilişkin bir bireysel terapiye başlamaya karar verdi ve gözlerindeki ışıltı geri döndü.
kaynak: www.psikosentez.com/
heinz kohut'un kendilik psikolojisi üzerine biraz daha okumak isterseniz
www.psikosentez.com
books.google.com.tr/books?h...
büyümekte olan bir çocuk için anne babanın ona mükemmel ve eşsiz olduğu hissini yansıtabilmesi çok önemlidir. avustralyalı psikanalizci heinz kohut, bu durumu “aynalama” olarak tanımlamaktadır. aynalamanın yeterli seviyede uygulanması, çocuğun benlik duygusunu (özgüvenini) ve çocuğun kendi kendini onaylamasını (kendilik değerini) desteklemektedir. 0-3 yaş arasında çocukla kurulan göz temasında sağlanır. gözdeki gurur, şefkat dolu parıltıda çocuk benliğini keşfeder.
aşırı aynalama ya da yetersiz aynalama çocuğun gelecek yaşamını etkileyeceğinden çok hassas yaklaşılması gereken bir konudur.
uzunca bir vaka analizini okumaya vaktiniz varsa buyrun.
bayan h., bana geldi ve yirmi aylık bebeği ayşe’nin sarılma davranışına artık başa çıkamadığı için yardım almak istediğini söyledi. ayşe, küçük erkek kardeşinin beş ay önceki doğumundan bu yana, büyük ayrılık korkuları yaşamaktadır. akşam uykusu sırasında annesinin elini sıkı sıkı tutmasını isteyerek annesinin yanından bir dakika dahi ayrılmamaktadır. gece uykusu sırasında iki üç defa uyanıp çığlıklar eşliğinde uzun süre ağlayıp sadece annesi onu yanına alıp kendi yatağına götürdüğünde sakinleşmektedir. annesi, ayrıca ayşe’nin birkaç haftadır kendisiyle göz göze gelmekten kaçındığını fark etmiştir. her ne kadar ayşe ona sarılmayı bırakıp, yanından ayrılmasına artık hiç izin vermese de artık ona bakmaktan kaçınmaktadır.
erkek kardeşinin doğumu sırasında, ayşe büyükanne ve büyükbabasının yanında bırakılmıştır. ne yazık ki ayşe, orada hep çok huzursuz ve neredeyse hiç ara vermeden çığlıklar atmaktadır. bunun üzerine anne, erkek çocuğunun doğumu sezaryenle gerçekleştirilmiş olmasına rağmen bir an önce kızının yanına dönebilmek için doğumdan iki gün sonra klinikten ayrılmıştır. ayşe, o zamandan beri tek başına uyumak istememektedir. ayşe’nin kendisinden iki yaş büyük olan bir de ablası bulunmaktadır. bayan h. ve eşi, çocuklarla özellikle ayşe’yle kolayca ilgilenebilmek için, anne baba olarak üç çocuklarıyla birlikte aynı odada uyumaktadırlar.
ayşe’nin doğumu problemsiz gerçekleşmiştir. annesi, ayşe’yi sekiz ay boyunca emzirmiştir. ablası olan hatice’nin o sırada daha henüz bir yaşında olması nedeniyle ayşe’nin hamileliği aslında planlı bir şekilde olmamıştır. baba, o sıralarda mesleki açıdan çok yoğun bir dönemde olduğu için maddi açıdan çok zor bir dönem geçirmektedirler. zira her şey çok fazla zaman, enerji ve dikkat gerektirmektedir. anne-baba, kızları ayşe’yi başından beri hep huzursuz ve zorluk yaratan bir bebek olarak tanımlamışlardır. çünkü ayşe, hayatının ilk yıllarından itibaren sürekli ağlamakta ve ona hep çok fazla ilgi ve özen göstermek gerekmektedir. ayşe büyüdükçe, onu sakinleştirmek giderek çok daha da zorlaşmış, bu da anne ve babasının ayşe’nin tüm aileyi terörize ettiğini düşünmelerine neden olmuştur. annenin tüm günlük işlerini ayşe’ye göre ayarlaması gerekmekte tüm gününü sadece ayşe’yi “bir şekilde” sakinleştirmek için uğraşmakla geçirmektedir. bayan h. bu durum nedeniyle artık dayanma gücünün sonuna geldiğini hissetmektedir. ayşe’ye gelince onun da gözlerindeki ışıltı sanki sönmüştür.
kendisiyle seansımız sırasında, ayşe’nin annesinin yanındayken erkek kardeşiyle nasıl çekiştiğini ve yarışmaya çalıştığını gözlemledim. anne, bebeği kucağına aldığında ayşe de annesinin kucağına çıkmak istiyor ve erkek kardeşini kenara itmeye çalışıyordu. anne, bebeğini emzirirken, ayşe gürültü yapmaya ve bağırmaya başlıyor ve annesinden yerde oturup kendisiyle oynamasını istiyordu. annesini zorlamak için, erkek kardeşi olan küçük mustafa’yı tutmakta olduğu kolunu çekiyordu. anne, bunun üzerine küçük erkek kardeşini yere bırakmak zorunda kaldı. ayşe de, hemen onun üzerine gidip ayağıyla karnına vurdu. be duruma hemen müdahale etmek istediğimde ise anne-babası bu davranışlara çok alışık oldukları için sadece ayşe’yi hafifçe uyarmakla yetindiler.
kardeşler arasındaki kıskançlığın nedenleri vardır. bu olayda mevcut soruna, ayşe’nin erkek kardeşinin doğumuyla birlikte artık aile yaşantısının merkezi olamayacağına dair korkularının neden olduğu açıkça görülmektedir. özellikle de annesini ablasıyla paylaşmak zorunda kaldığı için ayşe annesinin ilgisini kaybetmekten çok korkmaktadır.
bu durumda, anne ve babanın üstesinden gelmesi gereken çok fazla zorluk bulunmaktadır. ailenin bu zamanı hayatlarında yaşanan değişikliklerin, yeniliklerin, yeni yönelimlerin ve mevcudiyetlerini sürdürme çabalarının şekillendirdiği yıllardır.
bu zorlu şartlar altında ayşe’nin mutlaka yüksek bir uyum çabası göstermesi gerekmektedir. aslında sadece ayşe tarafından değil, ailesi tarafından da gösterilmesi gerekmektedir. ancak bu durum şu ana kadar aile tarafından hiç dikkate alınmamış. bu zorunluluk, şu ana kadar hiç önemsenmemiş. anne bunu duyunca “gülüyor”, babanın ise işlerden nefes almaya fırsatı yok. ayşe, itirazlarına karşın büyükanne ve büyükbabasının yanına veya komşularına bırakılmaktaydı. ilk görüşmenin sonunda anne-babaya, ayşe’nin sarılma davranışlarını düzeltmek ve neler yapabileceklerini video görselleri ile gösterebilmek amacıyla “açık oyun sahnesi” düzenleyerek video kaydı almayı önerdim.
“yabancı bir ortam” oluşturmaktan özellikle kaçındım çünkü annesinin yokluğu ve yabancı bir insanla karşılaşması ayşe’den yapabileceğinden fazlasını beklemek olurdu. öncelikle bayan h., kızıyla oyun oynamaya başladı. anne, başarılı bir şekilde eşlik ederek kızının oyuna katıldı. beş dakika sonra eşi kendisinden bu görevi devralarak annenin yerine geçti ve oyunu kızıyla oynamaya devam etti. ayşe, annesiyle kurmaktan kaçındığı göz temasını babasıyla kurdu. alınan video kaydını analiz ederken eşi odaya geldiği sırada annenin kızından ayrılırken ona hiçbir şey söylemeden ve vedalaşmadan ayrıldığı dikkatimi çekti. ayşe’ye ne babasıyla yer değiştireceği hakkında ne de başka herhangi bir açıklama yapmadan usulca yanından ayrılmıştı. anneden bu durumu açıklamasını istediğimde bana şunları söyledi: “ona hoşça kal diyemem, bunu asla yapmadım! bu nedenle ayşe de benimle vedalaşamıyor!”.
bunun ardından kendi annesiyle olan ilişkisinden bahsetti ve annesinin tek başına yalnız kalmasına dayanamadığı için bugün bile annesini eksiksiz her gün ziyaret ettiğini anlattı. şimdi ise bayan h. kızı ayşe’nin tek başına yalnız kalmasına dayanamamaktaydı. kendi davranışa ilişkin annenin kazandığı bu yeni bakış açısı, yeni bir davranış tarzı geliştirmesine yardımcı oldu. artık çocuklarından ayrılabilmeyi öğrenmek istiyordu. bunu takip eden görüşmelerimizde kendisiyle ilişki psikodinamikleri üzerine konuştuk ve annenin ayrılırken nasıl vedalaşacağına ilişkin alıştırmalar yaptık.
anne ile kızı arasında oynan oyunların süresinin sınırlanmasını bu sayede ayşe’nin giderek artan bir şekilde daha uzun süreler yalnız başına oyun oynamasını sağlamasını önerdim. anneye, bu kapsamda ayşe’nin görüş alanından çıkmasını ve bunun yerine onun duyma alanı içerisinde kalmasını tavsiye ettim. bunu yaparken annenin ortamdan ayrılacağını kızına bildirmesini ve vedalaşarak ortamdan ayrıldığını ona duygusal bir şekilde göstermesini önerdim. yaklaşık altı hafta sonra, bu yeni davranış şekli etkisini gösterdi. ayşe’nin annesine güveni giderek daha da fazla arttı. korkuları ise giderek daha da azaldı. bayan h., şimdi kendini daha özgür hissediyor ve sırtından önemli bir yük kalkmış gibi görünüyordu. kendi ayrılma problemine ilişkin bir bireysel terapiye başlamaya karar verdi ve gözlerindeki ışıltı geri döndü.
kaynak: www.psikosentez.com/
heinz kohut'un kendilik psikolojisi üzerine biraz daha okumak isterseniz
www.psikosentez.com
books.google.com.tr/books?h...
devamını gör...