ivan dimitriç yazar profili

ivan dimitriç kapak fotoğrafı
ivan dimitriç profil fotoğrafı
rozet
karma: 3583 tanım: 251 başlık: 232 takipçi: 41

son tanımları | başucu eserleri


deniz gezmiş

elli yıl önce bugün idam edilmiş koca yürekli devrimci.
yaşasın tam bağımsız türkiye diyerek ölüme giden üç fidandan biri.

nasıl öldürüldüğünü bilmek isterseniz gülünün solduğu akşam kitabını okuyabilirsiniz.
devamını gör...

yalnızlığın insana yaptırdıkları

"kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum."

(bkz: yaşama uğraşı)
(bkz: cesare pavese)
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

(bkz: reading zindanı baladı)

oysa herkes öldürür sevdiğini,
bunu böyle bilin,
kimi hazin bir bakışla öldürür,
kimi latif bir sözle,
korkaklar öperek öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle!

kimi gençken öldürür sevdiğini,
kimi ihtiyarken;
kimi şehvetli ellerle boğar,
kimi sevdiğini altına boğar:
merhametlisi bıçağını savurur,
çünkü böyle ölen çabuk soğur.

kimi az sever, kimi çok,
kimi alır, kimi satar;
kimi öldürürken gözyaşı döker de,
kimi gözünü bile kırpmaz:
çünkü herkes öldürür sevdiğini,
ama herkes öldürdü diye ölmez
.

(bkz: oscar wilde)
devamını gör...

keder

bir necip fazıl kısakürek şiiridir.

keder, saçlarıma ak
yüzüme çizgi serdi.
ruhumu çırılçıplak
soyup çarmıha gerdi.

akarken bağrımda kan
beni seyretti hayran,
bir kadın oldu o an
kendini bana verdi.
devamını gör...

yalnızlık gittiğin yoldan gelir

oktay rifat'ın karıma isimli şiirinin son dizesi ve selçuk altun'un 2001 yılında yayınlanan kitabıdır.

okudukça kültürel anlamda ne kadar az şey bildiğimi fark ettiren çok özel bir kitap oldu benim için. edebiyat dışında sanatın diğer dallarına çok uzak olduğumu zaten biliyordum ama edebi anlamda da ne kadar sığ olduğumu hatırlattı bana yazar. kitapta geçen şehirleri, kitapçıları, sahafları, heykelleri, müzikleri ve resimleri ressamları hiç bilmemek o kadar koymadı da benim bunca yılda eşelene eşelene keşfettiğim onca kitabın ve yazarın 2001 yılında yayınlanan bir kitapta yer alması ve benim bu kitabı 19 yıl sonra fark etmem çok koydu.

kitabın karakter isimleri çok hoşuma gitti benim. ince göndermeler çok yerinde yapılmış. olay örgüsü de hiç kopmuyor. bu kitabı okuyamayan nasıl kitaplar okuyabilir inanın bilmiyorum.
adından aşk romanı havası alınan bu kitap bence daha çok bir yaratım ve yolculuk kitabı.
çok uzun zamandır okurken durup araştırdığım, notlar aldığım en dolu kitap oldu. yazarın okuduğum ilk kitabı umarım diğer kitaplarını da okumaya fırsatım olur. dünyanın en iyi yazarını bulmak için şehirden şehire ülkeden ülkeye kitabın kahramanıyla yolculuk yapmak sizin için de güzel bir maceraya benziyorsa okuyun derim.

ortalığı karıştıran ama çok da doğru bir ifade;

“nitelikli bir insanın kendinden iyi dosta gereksinimi olabilir mi? sonra kitaplar, kıskanç değil midir onlar? çok insan dostu olan bir gerçek kitap dostu tanıdınız mı?”
devamını gör...

aşk mıydı o

ümit yaşar oğuzcan'ın modern zamanın cevabını bulamadığı bir sorusu olan şiiridir. yine cevabı da başka bir şiirde kendisi vermiştir. bana sorarsanız ne cevap verilirse verilsin üzerinden zaman geçince elimizde kalan yalnız sorudur.
işte o meşum soru;

aşk mıydı o?

aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi
neydi çekip kendine, beni bağlayan
kanatan dudağımı, tenimi dağlayan
elleri ta içimde o dev miydi

etime bir alev değmişçesine
nasıl da yakardı öptüğü zaman
bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan
yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine

hani o yalnız benim olan gül, kırmızı
gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe
hani, o var olmalarımız öpüştükçe
o delice sürdürmeler yaşantımızı

hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aşka
sarıldıkça güçlenmek, bütünlenmek
kudurmuş arzularla zamanı yenmek
ve en kuytularda buluşmak korka korka

kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden
kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara
varmak için o sevgiyle açılmış kollara
apansız düşmek yükseklerde bir yerden

oydu işte alıştığım, özlediğim şimdi de
sevgice bir tutku, aşkımsı bir yakınlık
avunmak... kırık dökük anılarla artık
kimbilir? o geceler yaşanmadı belki de...



belki şaire de sonradan anlamsız gelen ama kayıt altına alınan cevap;

aşktı o

aşktı o! değiştiren tüm gecelerimi
aşktı o! beni durup durup yenileyen
oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi
oydu, doludizgin gidişime dur diyen

bir bıçağın keskin yüzünde kan lekesiydim
aşktı yine beni yıkayan, arıtan su
böyle ak pak olacağımı bilir miydim?
içimde açmasaydı o sevmek duygusu

ben bir tutsağım şimdi sevgiye, gönüllü
çözmeyin ellerimi, zincirlerim kalsın
görsün prangalarım o doğacak günü

ve bu dünyaya aşk dolu şiirlerim kalsın
seninle her yerde güzel, her zaman yeni
istemem, sensiz hatırlamasınlar beni!
devamını gör...

güne bir şiir bırak

bu kasvetli istanbul gününe bırakılabilecek en güzel şiir, necip fazıl kısakürek'in ölmeden önce yazdığı son şiir olduğu iddia edilen zehir şiiri olsa gerek.


çocukken haftalar bana asırdı;
derken saat oldu, derken saniye...
ilk düşünce, beni yokluk ısırdı:
sonum yokluk olsa bu varlık niye?

yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun!
insanoğlu kendi varından yoksun...
gelsin beni yokluk akrebi soksun!
bir zehir ki, hayat özü faniye...
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği

hangisini saydam bilemiyorum. ilk aklıma gelenler
- kahır mektubu dinleyerek işe gidiyorum.
- basılı gazete okuyorum.
- siyah beyaz filmleri, fotoğrafları, klipleri seviyorum.
- sosyal medya kullanmıyorum.
devamını gör...

bilişsel empati

empati genel anlamda ikiye ayrılır; bilişsel empati ve duygusal empati. detaylı ayrımda ise davranışsal empati, toplumsal empati gibi farklı türleri vardır.
bilişsel empati; kısaca bir kişinin nasıl düşündüğünü, yaşadığı duygusal durumun ne olduğunu anlayabilme olarak tanımlanabilir.

iş hayatında ve sosyal hayatta ilişkilerde başarılı olmanın ilk adımı bilişsel empati yeteneğinden geçiyor diye düşünüyorum. geliştirilebilir bu yetenek, özellikle duygusal empatinin yarattığı korkulardan ve kafa karışıklıklarından uzaklaşıldığında çözüm odaklı bakış açısı kazandırır.

iddialara göre katiller ve psikopatlarda bilişsel empati yüksek olmasına rağmen duygusal empati ya hiç yok ya da çok az. ancak asıl tehlikeli olanlar her iki empati türünün de yüksek olduğu katil ve psikopatlar.

bilişsel empatinin gelişmesinde orta-ön lobun (medial prefrontal korteks) etkin rolü vardır.
developmental psychology dergisinde yayımlanan bir araştırmada bilişsel empatinin kızlarda 13, erkeklerde ise 15 yaşından itibaren artış gösterdiği bulundu.

empati geliştirilebilir bir beceridir. örneğin; uludağ üniversitesi eğitim fakültesi dergisinde yayımlanan bir araştırmada ilkokul 4. sınıfta öğrenim gören on öğrenciye empati becerilerini geliştirmelerini sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler içeren bir program uygulandı. eğitim programında öğrencilerin farklı duyguları tanıyabilme, ifade edebilme, aynı durum karşısında farklı kişilerin farklı duygular hissedebileceğini kavrayabilme, dinleme becerisi kazanma, bir duruma empati yaparak tepki verebilme gibi becerilerini geliştirmeye yönelik yöntemler uygulandı. sonuçta eğitim alan öğrencilerin ölçülen empati becerilerinin eğitim almayan kontrol grubundaki öğrencilerinkine göre artış gösterdiği bulundu.(ama tabii 10 öğrenciden oluşan örneklem yeterli midir tartışılır.)
devamını gör...

nev’i şahsına münhasır roman kahramanları

nikos kazancakis'in zorba the greek kitabındaki zorba diyebilirim bu tanıma.
zorba, yaşama sımsıkı tutunmuş, iyisiyle kötüsüyle varlığını kabul etmiş baştan ayağa bir mücadelenin ismidir bence.

kitapla ilgili tanımım: #763481
devamını gör...

tahrif

bir şeyin, bir yazının aslını değiştirme, bozma anlamlarında kullanılır.
en sık kutsal kitaplar hakkında kullanılır. gönderilen son kitap olduğu iddia edilen kur'an, kendinden önceki tüm dinlerin ve o dinlere ait kutsal kitapların tahrif edildiğini iddia eder.


onlardan bir zümre vardır, aslında kitap'tan olmayan bir şeyi siz kitap'tan sanasınız diye, dillerini kitap'la eğip bükerler. o, allah katında olmadığı halde, "bu, allah katındandır." derler. bilip durdukları halde, allah hakkında yalan söylerler. (al-i imran suresi 78. ayet)


yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip-bükerek: "dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. eğer onlar, "dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. fakat allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. çok az bir kısmı hariç, iman etmezler. (nisa suresi 46. ayet)

tahrif kelimesi, arapça kökenli olup tahrifat kelimesinin de fikir babasıdır.
ayrıca hurafe kelimesiyle kökenleri aynıdır.
devamını gör...

the kybalion

antik mısır ve yunan hermetik felsefesindeki yedi kozmik yasanın anlatıldığı ilk yayın yılı bilinmemekle birlikte ülkemizde ilk kez 2005 yılında yayınlanmıştır. hermes trismegistos tarafından ortaya onulduğu iddia edilen yedi yasayı aşağıda paylaşacağım. kitabı tam da bu öğretilere ihtiyacım olduğu bir dönemde okumuş olmak benim için büyük şans oldu. yani belki herkesin ihtiyacı var ama neye ihtiyacı olduğunu bilmediğinden kitaba ulaşamıyor. ya da henüz bu kitabı okumanın zamanı değildir. kim bilir?


“eylemde tezahür veya ifade edilmeden sahip olunan bilgi değerli metallerin istiflenmesi gibidir, beyhude ve aptalcadır. bilgi tıpkı refah gibi kullanılmak için vardır. kullanma yasası evrenseldir, bu kuralı çiğneyen doğal güçlerle çeliştiği için acı çeker.”


1. zihinsellik prensibi

“bütün, zihindir. evren zihinseldir.”
“zaman, mekân ve değişim evreninin gerisinde ve altında tözsel gerçeklik ve temel hakikat mevcuttur.”
“evrenlerin rahmi bütün’ün sonsuz zihni’dir.”
“her şey bütün’ün içindeyken, bütün’ün her şeyin içinde olduğu da doğrudur. bu hakikati gerçekten anlayan yüce bir bilgiye sahip olur.”

2. tekabül prensibi

"yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki gibidir.”
“yarı-bilge, evren’in yeterince gerçek olmadığını fark ederek, onun yasalarını yenebileceğini hayal eder. böyle kişiler kendini beğenmiş, kibirli aptallardır. duvarlara çarpar ve kendi aptal akıl yürütmeleri yüzünden kafalarını kırarlar. gerçekten bilge olan kişi ise evrenin doğasını bilir ve onun yasalarına karşı yasa’yı, alçağa karşı yükseği kullanır. simya sanatıyla istenmeyeni değerli olana ve kendi zaferine dönüştürür. üstatlık normal dışı düşler, görüler, fantastik hayaller ve yaşam değil, yüksek güçleri aşağı güçlere karşı kullanma, yüksek planda titreşerek aşağı planların acısından kaçmaktır. üstadın silahı küstah inkâr değil, dönüşümdür.”

3. titreşim prensibi

“hiçbir şey durmaz, her şey hareket eder, her şey titreşir.”
“zihin (tıpkı metaller ve elementler gibi) halden hale, durumdan duruma, dereceden dereceye, kutuptan kutba, titreşimden titreşime dönüştürülebilir. gerçek hermetik dönüşüm bir zihin sanatıdır.”

4. kutupluluk prensibi

“her şey ikilidir (dual); her şey iki kutba sahiptir, her şeyin kendi zıt çifti vardır; benzeyen ve benzemeyen aynıdır; zıtların doğası bir, dereceleri farklıdır; uçlar buluşurlar; bütün hakikatler yarım hakikatlerdir; bütün paradokslar uzlaştırılabilir.”

5. ritim prensibi

“her şey akar, içe ve dışa; her şey dalgalanır; yükselir ve alçalır; her şeyde sarkacın salınımı vardır; sağa salınım, sola salınımla ay­nıdır; ritim kendini telafi eder.”

6. sebep sonuç prensibi

“her sebebin bir sonucu, her sonucun bir sebebi vardır; her şey yasaya göre olur. değişim bilinmeyen yasadan başka bir şey değildir; birçok nedensellik planı vardır, hiçbir şey bu yasadan azade değildir.”

7. cinsiyet prensibi

“her şeyde cinsiyet vardır; her şeyin eril ve dişil prensipleri var­dır, cinsiyet bütün planlar için geçerlidir.”

not : tırnak işareti arasında yer alan ifadeler kitaptan alıntıdır. kutu içerisinde görünmesini istemediğimden not olarak belirtmek istedim.
devamını gör...

kedi beşiği

(bkz: cat's cradle)
(bkz: kurt vonnegut)
devamını gör...

asri

çağdaş, çağın gereklerine uygun anlamında kullanılır. en sık nitelediği kelime mezarlıklardır.
mezarlığın çağdaşı olur mu demeyin, olur. osmanlı döneminden kalma mezarlıklarda osmanlıca mezar taşları ve kavuklu mezarlar olduğundan bunların olmadığı, mezar taşlarının türkçe yazıldığı mezarlıklara asri mezarlık denmiş.

çağdaşlık ve batılılığı bir tutanlar için zıt anlamlısı şarki olarak görülür.
devamını gör...

yorgunlar sendikası

atilla ilhan'ın ilk kez 1968 yılında yayınlanan yasak sevişmek kitabında yer alan muhteşem şiirdir.
bunca yıllık okurum bu şiiri ilk kez bugün okudum. hem de kendimi bunca yorgun hissederken. azıcık umut çokça hayal kırıklığı ile savrulup dururken yalnız degilmişim dedirtti bu şiir.

bir fabrika çıkardım kırgınlığımızdan
bütün atölyelerini yerli yerine kurdum
işçi yazılarak gece vardiyasına
sabahlara kadar özgürlük dokudum
yukarda gökyüzü kıvılcım ve duman
şimşekler atlıyor arkası arkasına
her biri yanılmış birer çığlık
bir sendika çıkardım yorgunluğumuzdan
adı üzerinde yorgunlar sendikası
seni üye yazdım henüz tanımadan

nasıl olsa şarkın hepimizin şarkısı
sesin nasıl olsa benimki kadar kısık
ufuklarını yıldırımla kilitlemişler
denizlerini tutmuş ıslıklı bir karanlık
sabah tenhalığında ansızın afişler
fabrika bacalarından öksürdüğümüz
ünlem ünlem dağılan sıtmalı kalabalık
ilk tramvaylarla götürdüğümüz
soğuk yataklarına yatırdığımız
eklemleri kırılmış uykusuzluktan
avuçlarında derin bir yanık sızlaması
etlerini seğirten şüpheli titreşimler
yukarda gökyüzü kıvılcım ve duman
yağmurun şimşek yeşili çetrefil yazısı
yoksulluk bayrağı sırsıklam güvercinler
kanatlarına sinmiş yorgunlar sendikası
büyük bir haksızlığın birden anlaşılması
tutsaklığa çok yakın çekingenlikler
ezilmek ezildiğinin farkına varamadan
iliklerine kadar yaslı umutsuzluk yası
yeniden başlamaklarla geçiyor ömrümüz
iyimserliklerimizi duvarlara çarpıyorlar
içimizde bulut bulut bir güneş tutuluyor

soluklarımızı kesen demirden sarmaşıklar
dibinde düşlerimizi tükürdüğümüz
gözlerin bezginlik sislerinden kurtuluyor
kulakların zemberekli çığlıklardan
yanık yanık koğuşlarda akşam oluyor
yukarda gökyüzü kıvılcım ve duman
devamını gör...

aşka sor

john fante'nin 1939 yılında yayınlanan ask the dust kitabının film versiyonudur. 2006 yılında yayınlanan filmin yönetmeni robert towne'dır.
salma hayek kariyerinin en iyi oyunculuğunu sergilemiş gibi geliyor bana bu filmde. tam bir esmer fırtınası estiriyor. arturo rolünde oynayan colin farrell ise bence fazla yakışıklı olmuş. daha farklı canlandırmıştım zihnimde ben.

filmin adının çeviri problemini bir kenara bırakırsak kitaptaki yüzlerce detay maalesef filmde yer almıyor. ama camila'yı salma hayek'ten daha güzel oynayacak bir başka canlı daha olamaz gibi geliyor bana.
hâlâ bu filmi izlemediyseniz izleyin bence, seversiniz.
devamını gör...

ask the dust

kitap versiyonu : toza sor
film versiyonu : aşka sor
devamını gör...

şule gürbüz

1974 istanbul doğumlu yazar aynı zamanda bir saat tamircisi. kimi okurların tabiriyle zaman bükücü bir yazar. cambridge üniversitesi'nde felsefe eğitimi almış yazar, kitaplarında da felsefe ve edebiyatı hep içiçe kullanmıştır. 2012 yılında zamanın farkında kitabıyla oğuz atay öykü ödülünü kazanmıştır.

saat tamiriyle ilgili kısa video

katıldığı bir radyo programı
devamını gör...

siyah t-shirt giyme hastalığı

siyah ve siyahın her tonunu seven insan hastalığı.
yaş geçince metalci misin yahu bu yaşta, gibi tepkiler alınmasına da sebebiyet verir. ancak tişörtlerin renklerinin siyah ve siyahtan griye doğru yıllara göre açıldığı fark edilince bu düpedüz siyah takıntısı diyip peşi bırakılır*
devamını gör...

esrarengiz yazarlar

(bkz: ali teoman)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ilk kitabı gizli kalmış bir istanbul masalı kitabını nurten ay adıyla yazmış. ve bu kitabıyla haldun taner öykü ödülüne layık görülmüştür. yazar, 16 yıl sonra kimliğini ifşa ederken jürinin eserleri değerlendirirken adaletli olup olmadığını test etmek istediğini söyler.
haber kaynağı
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim