1.
hazar denizinin kenarında bulunan azerbaycan'ın başkenti.
devamını gör...
2.
kardeş azerbaycan
devamını gör...
hazar denizi'nin batı kıyısındaki azerbaycan'ın başkentidir. kafkasya coğrafyasının en büyük şehridir.
devamını gör...
kasiyer kızın memleketinin başkenti.
devamını gör...
azerbaycan'ın başkenti ve en büyük şehri.
devamını gör...
2 milyon 250 bin nüfusu olan azerbaycan şehri.
devamını gör...
azerbaycan'nın başkenti, rüzgarlar şehri olarak bilinir. bir kaç sene önce bu dönemlerde ziyaret etme şansı buldum. ülkeye otobüsle giriş yaptım türk vatandaşlarına sınır kapılarında vize verilmiyor bu sebeple önceden e-vize alınması lazım. şu siteden alın abuk sabuk bir sürü site var bu azerbaycan dışişleri bakanlığının. yaklaşık 1 haftada size bir mail geliyor çıktısını alıp yanınızda taşıyın memurlar görmek istiyor.

şehre otobüsle geldim otogarda kesinlikle taksilere binilmesini önermiyorum adamı deli düdüklüyorlar. otogardan şehir merkezine giden metro ve otobüs durakları bulunmakta, biraz içeride katlı bir kapalı çarşı var oraya girince işaretlerle metroyu bulursunuz. kartları otomatlardan alabiliyorsunuz, tek biniş 50 kepik yapıyor ben sadece metroyu kullandım. uzun süre kalacaksanız hat alıp uber yükleyin telefonunuza gayet uygun ve kullanışlı oluyor.

şehir merkezi 1 belki 2 gününüzü alır, içşehir dedikleri şehrin eski merkezi var büyük ölçüde korunmuş, restore edilmiş durumda. şehrin en turistik mekanı burası kafeler, restoranlar ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunuyor. içşehirde ücretsiz internet var bu arada. bu civarda şirvanşahlar sarayı isimli eski bir saray var çok büyük sayılmaz 1 - 1,5 saatte gezilir. içinde döneme ait silahlar, kıyafetler, yazıtlar ıvır zıvır var bir topkapı beklemeyin. girişide pahalı bence 25 manat gibi birşey aldılar benden. kız kulesinin dışı içinden güzel boşuna masraf etmeyin. buralarda şehrin dışındaki turistik yerleri gezdiren tur paketlerinden alırsanız 2. gün sıkılmazsınız. 80 manata aldım ben pazarlık yapın daha da düşerler.

şehir merkezi avrupaya taş çıkartır, binaların bir kısmı sovyet işgali öncesine aitmiş. ilk petrol bulunduğu zamanlar zengin ailelerin şehir merkezinde yaptırdığı meşhur birkaç binası var ama içlerini gezemedim. turist çekmek için deli yatırım yapılmış. hazar kıyısında bakü bulvarı 3-4 kilometrelik güzel bir yürüyüş yolu var yolun sonunda deniz mall diye sidney opera binasını andıran bir alışveriş merkezi inşaatı var. fevvareler meydanı civarında güzel publar ve restoranlar var. gece burada bar hopping yapılabilir, akşamları neredeyse her mekanda canlı müzik mevcut özellikle caz ve blues seviliyor anladığım. bunun dışında türkçe popta seviliyor hande yener, demet akalın çok geldi kulağıma. ikince uefa final gecesi olduğundan barlar biraz keyifsizdi biraz ingiliz turistler azıtıtıydı baya.

bu turlar genelde aynı önce şehrin 1 saat kadar dışında çöle götürdüler orada 3 kişilik gruplar halinde serçe kılıklı eski ladalarla "off-road" yaparak petrolün topraktan kendiliğinden çıktığı bir bölgeye götürdüler yaklaşık 45 dakika çamur izledikten sonra gobustan milli parkına geçtik. milattan önce 7-8 yüzyıllarda yerleşim merkeziymiş buralar duvarlarda primitif çizimler ve işaretler hakkında bilgi verildi sonrasında yakındaki müzede bölgede çıkan tarihi eserleri gösterdiler. burdan sonra en çok merak ettiğim ateşgah denilen eski zerdüşt tapınağına geçtik. vakti zamanında baya önemli bir merkezmiş ancak turistik açıdan çok iyi sunulamamış bence çok az tarihi eser vardı, rehberimizde çok bilgili değildi. son olarak yanardağa gidiyoruz dediler, lan aktif yanardağ mı var bakü'de dedim evet dediler. topraktan çıkan doğalgaz alev almış 2. dünya savaşı döneminde ona yanardağ diyorlar. orda da bir 45 dakika ateşi izleyip herkesin fotoğraflarını çektirdikten sonra merkeze götürüp saldılar bizi. yol boyunca özellikle şehir dışında yol kenarları büyük panolarla kapatılmış sanırım aliyev bakü merkezi dışında çevreyi görmemizi istemiyor. tek tük aralardan görebildiğim kadarıyla merkez dışında şehirin geri kalanı yıkıtıdan hallice.

şehirde rus ve arap turist yoğun. tarihi bölgeler dışında tek cami görmedim anladığım kadarıyla dindar değiller, ramazanda alkol takıntıları yok. deli gibi vodka-enerji, viski-enerji karışımı hazır kokteylleri içiyorlar. yemekleri genelde kebap et tarzı, etlerini çok lezzetli buldum ama. oradayken hostelde kaldığım için market alışverişi de yapıyordum fiyatlar bize göre pahalı bence zaten ürünlerin çoğu ya bizden ya rusyadan gelmiş.
devamını gör...
azerbaycanın başkenti.
devamını gör...
azerbaycanlılar (bkz: bakı) diyor kendisine.
devamını gör...
aybalaaaam neçeseeen, zeng eyleyem danışaaaak.
en yakın arkadaşımın memleketi, bazen bu şekilde konuşuyor gülüp eğleniyoruz.
devamını gör...
deniz seviyesinden yüksekliği* -28 metre olan başkent.
devamını gör...
adını farsça "rüzgarlar bağı" anlamına gelen "bağ-ı kü" den alan şehir.
devamını gör...
ateşin ulkesinin baskentidir.
devamını gör...
bu şehire çok şey borçluyum ben galiba sözlük. bu gün sırf bunu yazabilmek için açtım başlığı. bir kaç şey karalayıp sonda da kimseye fayda vermeden kapatacağım. okumaya da bilirsiniz.

ben ne yazık ki, bu şehirde, bu şehirdeki milyonlarla insanla birlikte doğdum. ama daha da yazık olacak ki, bu şehirde doğduktan tam 17 yıl sonra burada yaşamaya başladım. artık 22 yaşındayım, yani sadece 5 yıl yapar.

ben ilk sevgiyi bu şehirde yaşamadım, ilk öpüşü burda tatmadım, hayatımın en mutlu günü bu şehirde yaşanmadı. aslında mutluluğun en büyüğünü hiç yaşamadım, sadece zamanla kendimi bir döneme nazarla mutlu bulduğum oldu, ama bu başlığın konusu değil. bu 5 yıl içinde çok şey kazandırdı bu şehir, ama daha da çok şeyi kaybettirdi. son bir kaç geceni zamanla ne kadar berbat birine dönüştürdüğünü hatırlattı bu şehir bana sözlük. ilk geldiğim zamanlarda mavi gömlek, pol-klasik pantolonlu komşu, şuanda saçma-sapan bir tipe dönüştü, öyle ki, yaz ayları geldiğinde kendimi çekirgelere benzetiyorum. her neyse.

ilk sevgiyi burda tatmadım, ama sevginin büyüğü karşıma çıktı. yaptıklarımdan pişmanlık duymadığımdan değil de, yaptıklarımın beni hangi hallere soktuğu gözümün önüne gelirken yerimde duramıyorum sözlük. 2 yıl önce bu zamanlar ağır depresyondayken(ya da ben kendimi öyle sanarken) her gece ağlardım geceler. bu şehirden başka bir şehir görmedi onu. şehir hariç kimse görmedi.

gözümden çıkan yaşlar bu şehir hariç hiç bir şehirin topraklarına düşmedi. bu şehir sadece gri sokaklar, ya da mavi-sarı yüksek binaları, gecekondu mahalleleri, eski sovyet mimarisi maks 4-5 katlı "kruşovka" binalarıyla üstüme yıkılmadı. hepsiyle birlikte üstümden geçti sanırım. ilk defadır bir şehire ait bir tanım girmiş olacağım. ne burada ne de buradan başka sözlüklerde yapmadım bunu. her neyse yine konudan sürekli şaşıyoruz.

yarın bir sınava gireceğim ve yine her türlü derdi-yükü omuzlayarak topyekün bir savaşa gider gibi hissediyorum kendimi. sınavlardan en düşük notlarımı bu şehirde aldım ben sözlük. 8 kadar okul değiştirdim hiç biri bu kadar koymadı da, 4 yıl aynı insanların arasında kalmakdan neredeyse bunalacak gibiydim. şehir beni fazlasıyla sıktı. evet sınav diyorduk. yıllarca en yüksek puanları toplamış biri olarak, en son sınavın elinde aciz kaldım sözlük. senden yardım beklemiyorum zaten, ama bunu okuyanlar en azından içinden şans dilerse de uygundur.*

bu şehirde insanların yüzlerinden acı ve acımasızlık, vahşilik, kedere karışmış nefret yağıyor sözlük. insanların gülüşleri bile imaya karışmış durumda. kimse tam anlamıyla mutlu olamıyor. her kes rol yapıyor, bu da beni sıkıyor. rol yapmayan bir tek insan vardı galiba, onu da ben ittim. bu da benim hayata karşı yanlışım olacak galiba, ama sanırım onun da bir önemi yok. en azından ders çıkarırdır diye umarım. her neyse.

bu şehirin kıyısındaki deniz var ya o deniz. ha işte o, kimleri aldı bilirmisin sözlük? illa her deniz bir şeyler almıştır insanlardan, ama burada fazla-fazla can aldı o deniz. baküde insanlar ya karada, ya denizde boğularak can verdiler hep. o denizin ortasında bir ada vardır, eski kitaplarda "nargin" diye geçer. o ada şairleri öldürdü sözlük. kendimle belki de en zıt fikirde olduğum şairler bile vardı aralarında, ama hep şehirde yüksek bir tepeye çıkarken gözümün önüne gelen o ada bana iki şeyi hatırlatır. 1- gemi mezarlığı, 2- 20 binden fazla "vatan haini" yaftası vurulmuş şairi, aydını ve bu kesimden insanları. her neyse bunu da kenara bırakalım.

tarihi yerleri vardır bu şehirin, hep "proletarın tarihi yoktur, ama turizm de gelir kaynağıdır" diyerek sakınırlardı yok etmekten. proletarlar şuanda yok, ama o binaların hepsi doludur hazırda yabancı uyruklarla. çok mu komik geliyor? aynen öyle. gerçekten de çok ironik.

ben her gün trafiğinde sıkışanları görüyorum işyerimin camlarından. acırım onlara kahvemi yudumlayarak. ben de bu şehire sıkışık kalmış, bu şehirden nefret eden o kara kesimdenim işte sözlük. aslında konu şu ki, her kes kendi şehirinden uzaklaşmak ister, hani vardır ya, "gezmeye gurbet ülke, ölmeye vatan yahşi" diye, işte ben buna katılmam, dönmem de buraya. acırım ben 20 yaşına gelmeden kendine koca arayan aykalara, acırım tek derdi tiktokta birilerinin anasını o*pu diye adını çıkarmaya çalışan nikolara. ben acırım bunlara, üzülürüm.

konu benden nasıl buralara geldi hala anlayamadım. her neyse.

en çok neyiyle meşhurdur, hani hep derler "rüzgarlar şehri" diye. işte yanındakinin saçlarını okşatmaya hep sebep verirdi bu şehir. sonra ne yapardı biliyormusun? ara sokaklarda 20-li grupa bıçaklatırdı iki sevgiliyi. köpeklere bile yetmeyecek paraya çalıştırırdı bir babayı bu şehir, akşam da kapısına direk polis yollayıp evinden attırırdı, aylık fatura için. mevcut düzene karşı çıkan bayramı denizde batırırdı, cinsel yöneliminden dolayı kendini asmaya zorlananla dalga geçerdi buranın insanları hepten. 3bin insanın neden öldüğüyle ilgilenmezdi de, cinsel yönelimi diğer 3bin ve geri kalan 10 milyona aykırı olduğu için "şehitlik parası"nı bile çok görürdü bu şehirin insanları. el üstünde tuttukları "şehit"in kardeşinden rüşvet alıp polis yaparlardı, sonra o rüşvet verdiğini söylediğinde televizyonda özür diletirdiler. sokak müzisyenlerinin parasının yarısını gelip çantasından kendi malıymış gibi çekerlerdi, ama sabah kediye boktan bir mama alıp kameraya çekinince tekrar baştacı olurlardı. çok hafızasıbozuktu buranın insanı. çok nisgildi, çok ruhsuz, kalpsiz, evcil bir hayvandan farksızdı buranın insanı.
devamını gör...
evinizde ay yıldızlı kırmızı bir uniforma yoksa buraya ziyaret etmeyin derim. en azından kırmızı bir t-shirt'ünüz varsa ay yıldızlı baskı yapın derim. o kadar fazla arap var ki artık herkesi arap sanmaya başladılar. buraya gelen arapların, pakistanlıların hepsi rusça öğrenmektedir.

market çalışanıyla yaptığım konuşma

ben : burada tofu var mı?

: tofu değil, onun adı tofy'dir. o tofy şekeri

ben : yok ben tofu diyorum t o f u

: o ne?

ben : netde ara, çıkar

: ha bu kore mutfağıma has bir yemek mi?

ben : bütün dünyada var, türkiyede de var
devamını gör...
bakude yasayan biri olarak ustteki yazara katilmiyorum ve yalan soyledigini dusunuyorum.

bir sehir.

sevmedigim bir sehir.
devamını gör...
#2895354
evet kardeşim. ben de baküyü karalamaya çalışan ermeni lobisinin üyesiyim.
yau ben azerbaycanlıyım zaten, arap olmak da suç değil fakat karşındaki kişinin milletini bilmeden rusça konuşmak neyin kafası? bari ingilizce konuşsalar yine anlarım.
rusça bilmedigimi söyleyince atarlanan taxi şoförünü bile gördüm. tblisi'den baküye giderken azerbaycanın kabin memuru bile benle rusça konuşuyordu. daha da saymamı ister misin?
gürcistanda en azından english? or russian? diye soruyorlar. ama buradakiler direkt rusça soruyor
devamını gör...
ustteki yazara soyleyebilecegim tek sey, bu milletin yalanlara karni tok. maval okuma
devamını gör...
#2895383
sağlam troll
devamını gör...
insanları duvarlarla ayırıp, gelir eşitsizliğini gizleyeceğini sananların yönettiği ülkenin başkenti. iki kere gittim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bakü" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim