bdsm

aslında soft bdsm de var illa uçmalı kaçmalı işlere gerek yok, çok geniş bir kavram daha doğrusu çatıdır bdsm.

insanların çoğu için "ben sert severim bebeyim"* olayı. ilgilisi için derin derya mevzular var. ben derdimi ancak anlatıyorum.* memleketin okumuşu bu işlerle ilgilenmeyi ayıp gördüğü için, adamakıllı türkçe kaynak bulmak ziyadesiyle zordur.

ya işte deri kıyafetler, zincirler, çengeller, hamak yogaya benzeyen askılar falan gibi...
şaka şaka.

ciddili tanım:*
açılımı; bondage*, discipline*, dominance*, submission*, sadism*, masochizm* olan, birbirinden farklı olmasına rağmen birbiri ile ilişkilendirilen pratik ve dinamikleri ifade eden , karşılıklı rızaya dayalı roller üzerine kurulu bir yaşam veya cinsel yaşam tarzıdır.
iki tarafın da sınırlarına saygı duyulması esasına dayanır.

bdsm belirli bir cinsiyete veya cinsel kimliğe bağlı değildir ve daha çok ruhsal yapı ile alakalıdır ve sanılandan daha fazla insanda bu eğilim gözlemlenebilir. kılık kıyafet zorunluluğu yoktur, vegan deri de giyilebilir sjdhjd. şakaaaaa. zeytinyağlı da yiyebilirsin, basma da fistan da giyebilirsin, senin gibi cahile "efendim" de diyebilirsin. rusal dedik bir kere, herkesin içinde kopan fırtınaya kimse karışamaz.

bu tarz ilişkilerde her zaman cinsel birleşme olmayabilir. sadece kontrol oyunları veya duygusal dinamiklere de dayanabilir.
bdsm ilişkilerinde insanlar genellikle güvenli kelime kullanıp, rahatsızlıklarını dile getirebilirler. böylece herkes için sınırlar korunmuş ve güven sağlanmış olur. örneğin, "dur gurbanım, dur aslanım" ... şakaaa.

bu başlık özelinde bazı terimler:
master: erkek dominant
mistress: kadın dominant
sub: itaatkar
slave: ileri seviye itaatkar, köle
switch: hem dominant hem itaatkar olabilen kişiler.

bu tanımdan sonra bazı şeyler iyice üzerime yapışacak ama inanın aşırı masum bir insanım. saç çekme, sütyen lastiğini çekip bırakma, max kiravatini çekip dudağına yumulma şekli yani. masum.

çorumlular güzel yapar bunu leblebiyle. "sarıya yatırcan beyaza işkillenir" diyorlar, anladıysam beni sitin. emeviler döneminde gelmiş oraya. ilk yer çorum diye biliyorum. adettendir, felsefesi vardır bunun. sakın felsefesi yok sanmayın okurken. var felsefesi.

insanı insana insanca anlatma sanatıdır, insanın kendine yakışanı giymesidir.

saat 12 olunca size yine bi' haller oluyor. açın pornonuzu izleyin arkadaş, böyle rahatlayamazsınız. gelip bir de tanım giriyorlar hey allahım. seks, meks, submission falan her boku da biliyonuz hee.

insan sevdiğine bunu yapar mı la

gençler sakın böyle şeylere özenmeyin sakın. hele berlin gibi yerlerde sabaha karşı ağlayarak üstünüzde kadın idrarıyla metroyla eve giderken bulursunuz kendinizi sakın! bir arkadaşım yaşadı ordan biliyorum...

ilişkiye renk katar.

quaknin'in postmodern etik hakkında yaptığı "okşama etiği" kavramını okurken aklıma düştü bsdm, daha postmoderni anlamadan bir de etik kısmı çıkmıştı karşıma. ilkokul öğretmenlerinden kalan mirasa başvurdum ben de örnekleme. bir elma bir elma daha iki elma.

"okşayan bir el, dokunduğu tenin şeklini alır."

bu avcunun içine karşıdaki bedenin kalıbını çıkarmak gibidir, yüzüne dokununca avcunun içi onun yüzünün şeklini alır, memelerini sarınca ise memelerinin, sakince bedenin orjinal şeklini baskı ile deforme etmeden yapar bunu. onu kopyalamak ve bedenini avcunda taşımak. soft bir seksin temeli de budur. okşayan bir el ile, vücudundaki her kıvrımın kalıbını avcunun içine çıkartmak ve görünürü kopyalamaktır.

şimdi bunu somut bir şey ile örnekleyelim ve bdsm tanımını asla anlamadığım postmodern etik ile somutlayalım.

bdsm okşayan bir el değil, bir pençedir. senin görünür bedenini tanımak istemez, bedenin durağan kıvrımlarını deforme edercesine saldırır. bir pençe sadece kendine ait olmasını istediği parçayı kopartıp almak ister, düşüncenin mahzenine kilitli arzuları tırnakları ile söküp alır, okşayan bir avucun çıkardığı bedenin kopyası ile yetinmek istemez, pençe kopya bir bedenden fazlasının peşindedir; kendi şekil verdiği yeni bir bedene ulaşma arzusunun.

bir elma bir elma daha iki çürük elma.